Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1843 E. 2023/425 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1843
KARAR NO: 2023/425
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/09/2022
NUMARASI: 2022/631 Esas – 2022/701 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 27/04/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı ve davalı vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İş bu dava yönünden fazlaya dair haklarımız ile sermaye taahhüt borcunun yerine getirilmemesinden kaynaklı şirketin uğradığı/uğrayacağı, vergi, ceza, tazminat ve benzeri tüm zararlar yönünden yasal talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla davalının haksız ve mesnetsiz itirazının iptali ile takibin devamına, davalının takibe konu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; her türlü talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla, yetkisizlik kararı verilerek yetkili mahkemeye gönderilmesine, mahkeme aksi kanaatte ise davanın öncelikle zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Davacı tarafça takibin yetkili icra dairesinde başlatılmış iken davalının yetki itirazı kabul edilerek yetkisiz icra dairesinde takibin devam ettiği, itirazın iptali davasında yetkili icra dairesinde takip yapılmış olmasının HMK’ nın 115/2. maddesi anlamında özel dava şartı olduğu, davalı tarafça yetkiye itiraz edilmemiş olsa dahi mahkemece bu hususun re’sen nazara alınacağı, somut olaydaki gibi davacı tarafça davalının yetki itirazının kabul edilerek yetkisiz icra dairesinde takibin devamının da yetkinin kesin olması nedeniyle mümkün olmadığı, kesin yetki kuralı mevcut iken yetki itirazının kabulünün icra dairesini yetkili hale getirmeyeceği, davadaki uyuşmazlığın şirket ile ortağı arasındaki ilişkiden kaynaklanmasına göre, bu ihtilafın HMK’ nın 14/2 maddesi uyarınca şirketin ikametgahı sayılan yer mahkemesinde görülmesi gerektiği, dosyada mevcut Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi örneğine göre davacı şirket merkezinin Başakşehir olduğu, İİK’ nın 50. maddesi ile HMK’ nın 14/2 cümlesi uyarınca şirket merkezinin bulunduğu yerdeki icra daireleri ve mahkemeleri yetkili olup, bu yetki kuralının kesin yetki niteliğinde bulunması nedeniyle mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması gerektiği anlaşılmakla açılan davanın dava şartı yokluğundan reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İcra Dairelerinin yetkisi kamu düzenine ilişkin olmayıp, kesin yetki de söz konusu olmadığını, bu nedenle takip işlemlerinin kesin yetkili icra dairesinde gerçekleştirilmediğinden bahisle, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine dair kararın kanuna ve hukuka aykırı olduğunu, HMK 14/2. maddesi gereğince, somut uyuşmazlıkta, özel hukuk tüzel kişisinin ortağına karşı açtığı bir dava olması nedeniyle, davacı şirketin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğunu, bu yetkinin, mahkemelerin yetkisi açısından kamu düzeninden olup, kesin olduğunu, borçlu/davalı tarafın Küçükçekmece İcra Dairesinin yetkisine itirazı sonrasında, alacaklı/davacının bu itirazı kabulü ile dosyanın İstanbul Anadolu İcra Dairesinine gönderilmesini talebi ile yeni icra dairesinin yetkisi kesinleşmiş olup mahkeme kararında gerekçenin hükümle sebep sonuç ilişkisinin kurulmasını sağlayacak yeterlilikte, açık, anlaşılabilir ve tatmin edici olması gerektiğini, mahkeme kararı, icrasında bazı tereddütler oluşmasına sebep olacak içerikte ve mahiyette olduğundan kararın bu yönüyle de düzeltilmesi gerektiğini, HMK 20. maddesine göre; “görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. aksi takdirde dava açılmamış sayılır ve görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkemece bu konuda resen karar verilir.” tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının icrasında tereddüt oluşmaması için, “kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin başvurusu üzerine, icra dosyasının yetkili icra dairesine gönderilmesine,” şeklindeki hüküm fıkrası olup karara eklenmesi gerektiğini beyanla, ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın reddine karar verilmesine rağmen maktu vekalet ücretine hükmedildiğini, yetkisiz icra takibine dayanılarak itirazın iptali davası açılamayacağı için söz konusu red kararı usulden değil esastan red kararı olduğunu, esastan red kararı olması nedeniyle karşı yan vekalet ücreti maktu değil nispi hükmedilmesi gerektiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ortağın sermaye borcunun tahisili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, icra dairesinin yetkisinin kamu düzenine ilişkin olup olmadığı, gönderme kararı verilip verilemeyeceği ve davalıya takdir edilen vekalet ücreti miktarı noktasındadır. Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, “ödenmemiş sermaye borcu” sebebine dayalı olarak 639.722,47 TL alacağın tahsili istemiyle 09/12/2021 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, yetkiye ve borca itiraz üzerine takip durmuştur. Takibe yapılan yetki itirazının alacaklı tarafından kabul edilmesi üzerine takip dosyası İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında işleme alınmıştır. Borca tekrar itiraz üzerine takip durmuştur.Davacı tarafça, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. Mahkemece dava, icra dairesinin yetkisiz olması nedeniyle usulden reddedilmiştir.Doktrinde, kural olarak icra dairelerinin yetkisinin kamu düzeninden olmadığı ve bu yüzden yetki sözleşmesi ile icra dairelerinin yetkisinin belirlenebileceği, itiraz edilmediği takdirde, icra dairesinin yetkili olup olmadığını inceleyemeyeceği kabul edilmektedir. Ancak icra dairelerinin yetkisinin her zaman kamu düzeninden olmadığını söylemek mümkün değildir. Zira İK m. 50 ile yapılan atıfta Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümlerinin, yani HMK m. 5 vd. maddelerinin kıyas yoluyla tatbik olunacağı hükme bağlanmıştır. Bu hükümler arasında kesin yetkiye ilişkin haller de vardır. Somut olayda dava konusu alacak iddiası, ortağın sermaye borcuna ilişkindir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 14/2. Maddesine göre, özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir. İİK’nun 50. Maddesindeki atıf nedeniyle icra takiplerinde HMK’nun yetkiye dair hükümlerinin kıyas yoluyla uygulanacak olup, HMK’daki kesin yetki halleri icra takipleri içinde geçerli olacaktır.Davalı takip borçlusu icra takibine yetki yönünden itiraz etmemiş olsa dahi, bu durum yetkinin kesin olduğu hallerde icra dairesini yetkili hale getirmeyecektir. Bu haliyle yetkisiz icra dairesinde yapılan takip geçerli olmayacaktır. Bu halde, yetkiye itiraz edilsin ya da edilmesin, icra dairesinin yetkili olup olmadığı itirazın iptali davasına bakan mahkemece resen değerlendirilir(Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 15/09/2022 tarih ve 2021/1833 E.- 2022/5925 K. Sayılı kararı). Davacı şirketin ticaret sicil adresi, takip tarihi itibariyle Başakşehir/İstanbul’dur. Başakşehir ise Küçükçekmece İcra Müdürlüklerinin görev alanındadır. Bu halde, eldeki istem yönünden İİK’nın 50. ve HMK’nın 14/2. Maddeleri gereğince Küçükçekmece icra müdürlükleri kesin yetkilidir. İcra takibi ilkin kesin yetkili olan Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü nezdinde başlatılmakla birlikte, daha sonra takip borçlusunun yetki itirazı kabul edilerek dosya İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğüne gönderilmiştir. Dosyanın gönderildiği icra dairesi ise yetkili olmayıp, yukarıda izah edilen kesin yetki nedeniyle takibe İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü dosyasında devam edilmesi mümkün değildir. İcra takibinin yetkili icra dairesinde başlatılması, itirazın iptali davasında, dava şartıdır. HMK’nın 115/2. Maddesinde, mahkemenin, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar vereceği düzenlenmiştir. Bu nedenle, itirazın iptali davasında icra dairesinin yetkisiz olduğunun tespit edilmesi halinde takip dosyasının yetkili icra dairesine gönderilmesine karar verilmesi mümkün değildir. Bu halde davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekir. Bu nedenle, mahkemenin gerekçesi ve kararında bir isabetsizlik görülmemiştir. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 7/2. Maddesine göre, davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur. Buna göre, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddedilmesi halinde maktu tarifeyi geçmemek üzere nispi oranlarda vekalet ücreti takdiri gerekir. Buna göre, davanın değeri nazara alındığında mahkemece davalı yararına maktu tarifeye göre vekalet ücreti takdir edilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı ve davalı vekillerinin yerinde görülmeyen istinaf başvurularının ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı taraf harçtan muaf olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 3-Davalı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 4-Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına, 5-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 27/04/2023