Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1840 E. 2022/1364 K. 12.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1840
KARAR NO: 2022/1364
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 26/08/2022
NUMARASI: 2022/619 Esas (Ara Karar)
DAVA TÜRÜ: İhtiyati Haciz – İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 17/08/2022
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/12/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün ihtiyati haciz isteyen davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilin alacağının tahsili hususunda öngörülemez bir durum bulunduğundan, alacak rehinle teminat altına alınmamış olup davalı borçluların mallarını kaçırma şüphesi olduğundan taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerde bulunan hak ve alacaklarına İİK’nın 257. ve devamı maddeleri uyarınca borca yeter miktarda teminatsız olarak ihtiyati haciz konulması talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Davacı vekilinin talebinin yargılamayı gerektirmesi nedeniyle ihtiyati haciz şartları oluşmaması, nedeniyle bu aşamada talebin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati haciz talebinde bulunan davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ihtiyati haciz talebine ilişkin kararın verilebilmesi için gerekli araştırma ve incelemenin yapılmadığını, çok kısa bir süre içerisinde özensiz bir değerlendirme neticesinde hukuka aykırı olarak talebin reddine karar verildiğini, borçlular tarafından imzalanan Genel Kredi Sözleşmesinini dosyaya sunulduğunu, borçluların süresinde borcu ödemedikleri kat ihtarnamesi ile de sabit olduğunu, borcun meblağının da oldukça yüksek olduğunu, haksız ve hukuka aykırı kararın müvekkil bankayı hak ve zaman kaybına uğratarak daha da mağdur ettiğini, belirtilen sebepler ile İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen ihtiyati haciz talebinin reddi ara kararının kaldırılmasını, davalı borçlunun taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerde bulunan hak ve alacaklarına İİK’nın 257. ve devamı maddeleri uyarınca borca yeter miktarda teminatsız olarak ihtiyati haciz konulması gerektiğini ileri sürmüştür.
GEREKÇE: Talep, derdest kredi sözleşmesi nedeniyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasında, ihtiyati haciz kararı verilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş, bu ara kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.İhtiyati haciz, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence altına almak için mahkeme kararı ile borçlunun mallarına geçici olarak el konulmasıdır. İhtiyati haciz talep edebilmek için, İİK’nın 257/1. maddesine göre alacağın para alacağı olması, vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş olması, müeccel para alacağı yönünden ise İİK’nın 257/2. maddesindeki şartların bulunması gerekir. İİK’nın 258/1. maddesinin ikinci cümlesinde “Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebebi hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur.” şeklinde yapılan düzenleme ile alacaklının ihtiyati haciz talep edebilmesi ve ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın varlığı ve istenebilir olduğunun tam ve kesin olarak ispat edilmesi gerekliliği aranmamış olmakla birlikte bu konuda mahkemeye kanaat getirecek delillerin sunulması gerektiği kabul edilmiştir. Geçici hukuki koruma yargılamasında yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Yaklaşık ispat durumunda ise; hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte; zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu göz ardı etmez. Bu sebepledir ki; genelde geçici hukuki korumalara, karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür. Yaklaşık ispat ölçüsünde haklılığının bulunması halinde muaccel bir para alacağı yönünden ihtiyati haciz, kararı verilebilecektir. İhtiyati haciz talep eden davacı taraflar arasında yapıldığı iddia edilen kredi sözleşmesini, kullandırılan kredinin varsa ödeme tablosunu, kefiller için kefaletin geçerliliğine ilişkin şartların bulunduğuna dair evrakları dava dilekçesine eklemediği gibi, uyaptan alınan icra dosyası içinde de bu evrakların bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalı taraf davaya cevap vermemiş olmakla davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaları inkar etmiş sayılır. Dosyanın kapsamına ve mevcut delil durumuna göre varlığı ihtilaflı ve tespite muhtaç olan bir alacak talebi yönünden ortada muaccel veya müeccel bir para alacağı bulunduğu söylenemeyecektir. Buna göre alacağın varlığı ve miktarı hususunda dosyaya sunulan deliller ile davacı haklılığının yaklaşık olarak ispatlanmadığı anlaşılmakla mahkemece ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi doğrudur.HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından ihtiyati haciz talep eden davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati haciz talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İhtiyati haciz talep eden davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/12/2022