Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1825 E. 2022/1413 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1825
KARAR NO: 2022/1413
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/12/2021
NUMARASI: 2016/332 Esas – 2021/992 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/12/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı müvekkili şirket olan … Ticaret Limited Şirketi’ne Beyoğlu … Noterliği’nin 07/02/2011 tarih ve … sayılı ile tasdikti hisse devir ve temlik sözleşmesi gereğince ortak olduğunu, müvekkili şirkete ortak olan davalı tarafından müvekkili şirketin kasasından nakden ve banka hesabına havale edilmek suretiyle 455.713,50TL borç para alındığını, ancak davalı tarafından bugüne değin müvekkili şirketten aldığı borçların ödenmediğini, davalı ortağın müvekkili şirketten aldığı ancak geri ödemediği borçların, davalının TR… iban numaralı hesap hareketlerinin ve ticari defterlerinin incelenmesi ile açıkça görüleceğini, müvekkili şirketin ortağı olan davalının hakediş ve alacağı bulunmamasına rağmen müvekkili şirkete gerek kasadan nakden gerek ise banka havalesi yolu ile borç almış ise de bugüne değin ödemediğini, ticari defterler ve banka hesap hareketlerinin incelenmesi ile ortaya çıkacağı üzere müvekkili şirkete 455.713,50TL borçlu olan davalıya karşı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve artırılmak kaydı ile iş bu davayı açma zaruretinin hasıl olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve artırılmak kaydıyla 35.000TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa tahmil edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin, müvekkilinin Beyoğlu … Noterliği’ nin 07/02/2011 tarih ve … sayılı tasdikli hisse devir ve temlik sözleşmesi ile gereğince ortak olduğunu iddia ettiğini, ancak müvekkili, şirketin davacı şirketin çalışanı olup, aksi yöndeki iddiaların taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, müvekkilinin davacı …Ltd. Şti.’de 26/10/1997-15/02/2016 tarihleri arasında 19 yılı aşkın bir süre kuaför ve çalışanı olarak çalıştığını, müvekkilinin, … Ltd. Şti.‘nin ortağı olarak gözükmesine rağmen aylık ücret ile çalıştığını, davalı işverenin kötü niyetli olarak müvekkilinin yasal haklarını kullanmasını engellemek amacı ile şirkette ortak olarak gösterdiğini, sundukları Ticaret Sicil Gazetesi ilanında görüldüğü üzere müvekkilinin şirket ile ilgili kararlarda herhangi bir imtiyazı, karar verme yetkisi bulunmadığını, söz konusu müvekkilinin payının göstermelik bir pay olup, Yargıtay tarafından kabul edilen görüşe göre de müvekkilinin işçi sayılması gerekeceğinin açık olduğunu, Yargıtay kararlarında da görüldüğü üzere müvekkilin, davacı şirkette sahip olduğu payın sembolik bir pay olması sebebi ile davacı şirketin işyerinde işçi olarak çalışmış olduğu ve bu sebeple davanın İş Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, sundukları Ticaret Sicil Gazetesi’nde müvekkilinin payının herhangi bir imtiyazı ve grubunun olmadığı, davacı şirketin otoritesi altında ve emir talimatlarına uyduğunun sabit olduğunu, müvekkilinin, davacı şirkette hizmet akdi ile çalıştığından ve işveren ile işçi arasındaki davalara bakmaya görevli mahkemelerin İş Mahkemeleri olması sebebi ile Sayın Mahkemece davanın esasına girilmeden görevsizlik kararı verilerek, dosyanın görevli İstanbul İş Mahkemelerine gönderilmesini, davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının gerek dava dilekçesinin konu kısmında gerekse de sonuç ve istem bölümünde, fazlaya ilişkin haklarını saklı kalmak kaydıyla 35.000,00 TL denilmek sureti ile talepte bulunduğunu ve dava harcının da iş bu miktar üzerinden yatırdığını, davanın da belirsiz alacak davası olarak açtığının anlaşıldığını, davacının taleplerinin asla taraflarınca kabulü anlamına gelmemek kaydıyla; davacı müvekkilinin 455.713,50 TL borcu olduğunu dilekçesinde açıkça belirttiğini ancak, iş bu davayı 35.000, TL üzerinden açtığını, davacının dava konusu talep etmiş olduğu alacağın açık ve belirli olup, belirsiz alacak davası olarak açtığından davacıya herhangi bir süre verilmeden davanın hukuki yarar yokluğundan reddinin gerektiğini, davacı şirket tarafından kötü niyetli olarak dava açılmış olup, müvekkilinin herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkilinin, davacı … Ltd. Şti.’de 26/10/1997-15/02/2016 tarihleri arasında çalışmış olup, müvekkilinin iş akdinin 15/02/2016 tarihinde haksız olarak fesh edildiğini, müvekkilinin iş akdinin haksız olarak fesh edilmesi üzerine taraflarınca İstanbul 23. İş Mahkemesi’nin 2016/99 Esas sayılı dosyası ile kıdem-ihbar ve diğer işçi alacaklarının tazmini için dava açıldığını, davacı tarafça işçi alacaklarına ilişkin dava açılması üzerine kötü niyetli olarak, iş bu Mahkeme huzurunda davayı açtığını, taraflarınca İş Mahkemesi’nde 29/02/2016 tarihinde açıldığını, davacı tarafından iş bu davanın ise 29/03/2016 tarihinde açıldığını, davacının taleplerini hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla iddia etmiş olduğu müvekkiline yapılan ödemelerin borç olarak değil, müvekkilinin maaşlarının ödemeleri olduğunu, davacı şirket tarafından müvekkilinin hesabına yapmış olduğu tüm havaleler veyahut elden yapılan ödemelerin maaşına karşılık yapılan ödemeler olduğunu, davacı şirket tarafından müvekkili hesabına yapmış olduğu ödemelerde açıklama kısmına müdahalesinin söz konusu olmadığını, müvekkilinin davalı şirketten almış olduğu son maaşının 14.000,00 TL olduğunu, müvekkilinin ayrıca bu ücretine ek olarak her ay 3.000,00 TL bahşiş almakta olup, bahşiş ile birlikte her ay toplam 17.000,00 TL aldığını, İstanbul 23. İş Mahkemesi’ nin 2016/99 Esas sayılı dosyasında yapılacak yargılama neticesinde de müvekkilinin işçi olarak iş yerinde çalışmış olduğu ve almış olduğu maaş miktarı hususu neticeleneceğini, ayrıca taraflarınca dinletilecek olan tanıklar ile de müvekkilinin işçi olarak davalı şirkette çalıştığı, davacı tarafından yapılan ödemelerin müvekkilin maaşına karşılık gelen ödemelerin olduğu hususu ispatlanabileceğini, davacı tarafından iş bu davanın haksız ve kötü niyetli olarak açılmış olup, davanın reddinin gerektiğini, İstanbul 23. İş Mahkemesi’ nin 2016/99 Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasını, davanın zamanaşımı nedeni ile reddini, haksız ve mesnetsiz davanın reddini, yargılama giderleri ile ücreti vekâletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “İstanbul 23. İş Mahkemesi’nin 2019/214 Esas 2021/377 Karar sayılı dosyasında, dosyamız davalısının davacıya karşı işçi alacağından kaynaklanan dava açtığı, mahkemenin 15/11/2018 tarihli kararı ile davalının şirket ortağı olması sebebi ile görevsizlik kararı verildiği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi’nin 2019/470 E 518 Karar sayılı ilamı ile ” talep tarihleri itibari ile davacının çalışma koşulları, ticaret sicil kayıtlarında görünen payın sembolik olup olmadığı, ticaret sicil kayıtlarındaki şirketler ile davalı şirket arasında herhangi bir ilişki bulunup bulunmadığı, davacının şirket karından pay alıp almadığı, davacıya ücret ödenip ödenmediği, davacının geçimini hangi gelir ile sağladığı, bağımlı çalışma koşulları ve aldığı ücret, bağımsız çalışma ve kazanç sağlama durumundan hangisinin baskın olduğuna dair dosyadaki mevcut TSM kayıtları, vergi kayıtları da tek tek irdelenerek bilirkişilerden rapor alınarak ve davacının davalının emir ve talimatı altında çalışıp çalışmadığı, çalışma şart ve koşullarının tespitine dair gerektiğinde yeniden tanık beyanları alınmak sureti ile tüm dosya kapsamı değerlendirilerek davacının davaya konu alacakları ile ilgili karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile görevsizlik kararı verilmiş olması nedeni ile, davacının istinaf başvuru talebi yerinde olup HMK’ nın 353/1-a-6 madde gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ,dosyanın mahkemesine geri gönderilmesine dair aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.” gerekçesi ile kararın kaldırıldığı, mahkemece yeniden yapılan yargılama sonunda 2019/214 Esas 2021/377 Karar sayılı kararı ile; dosyamız davacısı işyerinin sigortalı işçisi olarak görünen dosyamız davalısının, şirketteki %6 oranındaki hissesinin sembolik olduğunun ve şirketi temsile yetkisinin bulunmadığının tespit edildiği anlaşıldığından hazırlanan rapor ve tanık beyanları ile tüm dosya kapsamından davacı ile davalı arasındaki ilişkinin İş Kanunu hükümleri kapsamında hizmet ilişkisi bulunduğu kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. İstanbul 23. İş Mahkemesi’nin işbu kararı ile taraflar arasında hizmet ilişkisi bulunduğu tespit edildiğinden, taraflar arasındaki uyuşmazlıkta İş Mahkemelerinin görevli olduğu kanaatine varılarak mahkememizin görevsizliğine, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Taraflar arasında işçi-işveren ilişkisi bulunmamakta olup, davalının 2011 yılından itibaren müvekkili şirket ortağı olarak işveren sıfatıyla faaliyet gösterdiğini, taraflar arasındaki ilişkinin tespiti yapılırken, SGK kayıtları, tanık beyanları, davalıya müvekkili şirket tarafından yapılan ödemeleri gösteren kayıtlar, bu dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu, uzman görüşü, davalının 4/a hizmet akdine dayalı bir çalışmasının mevcut olmadığını, davalının 05.02.2016 tarihine kadar 4/b (Bağ-kur) kapsamında tescilinin olduğunu ve bu kapsamda şirket ortağı olarak primlerini ödediğini ve 15.09.2015 tarihinde, “… Haır” isimli kuaför salonunu açtığı gerçeği ve sayısız sair somut delillerin göz ardı edildiğini, taraflar arasındaki ilişkinin hizmet ilişkisi olmayıp, ticari ilişki olduğunu, bu sebeple, bu ilişkiye yönelik çıkan uyuşmazlıkta görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, açıklanan sebeplerle İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen görevsizlik kararının kaldırılmasını ve Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin görevli olduğunun hükme bağlanmasını, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, şirket ortağına verilen borç verildiği iddiasına dayalı alacak davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, uyuşmazlığın çözümünde görevli olan mahkeme noktasındadır. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 4/1-a. maddesine göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanununda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. TTK’nın 5/1. Maddesine göre de, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalara asliye ticaret mahkemesi bakmakla görevlidir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, iddianın ileri sürülüş biçimine göre şirket ortağına verilen borcun ödenmediği iddiasından kaynaklanmaktadır. Şirketin ortağa borçlanması hususu TTK’nın 644/1-b ve 358. Maddelerinde düzenlenmiştir. Somut olaya konu dava, iddianın ileri sürülüş biçimine göre Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlardan kaynaklanmakta olup ticari dava niteliğindedir. Bu nedenle uyuşmazlığın çözümünde asliye ticaret mahkemesi görevlidir. Dolayısıyla Mahkemece iş mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi yerinde görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece hatalı değerlendirme ve eksik inceleme ile davanın sonuçlandırılması isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine,2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 20/12/2022