Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1775 E. 2022/1310 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1775
KARAR NO: 2022/1310
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/775 Esas (Ara Karar)
TARİH: 09/09/2022
DAVANIN KONUSU: Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/11/2022
Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/775 Esas sayılı dosyasında verilen ihtiyati tedbir talebinin reddi ara kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmakla, Dairemize gönderilen ve heyetçe incelenen dosyada;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili dilekçesinde özetle; dava konusu olan 27/08/2020 tarihli, … numaralı yönetim kurulu kararının hükümsüzlüğüne/butlanının talep edildiği, bu nedenle İstanbul İli, Eyüp/Kemerburgaz ilçesi, … pafta / … parselde bulunan taşınmazın 3. Kişilere devrini önlemek amacıyla taşınmaz üzerine ihtiyat-i tedbir konulmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ 09/09/2022 TARİHLİ ARA KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan duruşma sonucunda “Somut olayda, davacı vekilinin, dava konusu 27/08/2020 tarihli … numaralı yönetim kurulu kararının hükümsüzlüğü/butlanı istemine dayanak olarak gösterdiği nedenlere göre, dava dilekçesine dayanak delillerin sunulmayışı dikkate alındığında, davacının iddiasının haklılığı yönünden HMK’nun 390/3. Maddesinde belirtilen yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediği, tedbir kararı verilmemesi halinde davacının zararının doğacağına dair emare ve delilin de bulunmadığı gözetildiğinde, değişen koşul ve durumlara göre yeniden tedbir talep edilmesi de mümkün olduğundan, ihtiyati tedbir talebinin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilgili taşınmazın rayiç değerinin fahiş miktarda altında bir bedelle, yok pahasına şirket ortaklarından birine satıldığını, Şirketin müvekkil dışındaki ortakları, şirket kurulduğundan bu yana benzer şekilde, şirketteki bazı malvarlıklarının kendi tekellerinde kalması arzusu ile hareket ettiğini, davalı şirketin müvekkil dışındaki diğer üç yönetim kurulu üyesi ve ortağı her zaman danışıklı olarak hareket ettiğini ve kendi çıkarlarını korumaya çalıştıklarını, şirketin kuruluşundan beri aynı sâikle hareket etmekte olduklarını, dava konusu taşınmazın satış değerinin 340.000,00 TL olarak gösterilmesinin kabul edilemeyeceğini, hemen hemen aynı nitelikteki emsal taşınmazın sahibinden.com sitesinde paylaşılan ilanında bu taşınmazın satış bedeli 69.000.000 TL olarak gösterildiğini, bu nitelikte bir taşınmazın değerinin 340.000 TL olmasının mümkün olamayacağını, yönetim kurulu üyelerinin kasıtlı olarak şirket menfaatlerine aykırı hareket etmekte olduğunu, diğer bir yönetim kurulu üyesi müvekkili saf dışı bırakarak, şirket menfaatini gözetmeksizin kendi çıkarları yönünde hareket ettiğini, Müvekkilin şirket ortağı olmasından kaynaklı haklarını kullanmasını engellenmesi amaçlandığını, belirtilen sebepler neticesinde dava konusu İstanbul İli, Eyüp/Kemerburgaz İlçesi, … pafta/… parselde bulunan arsa niteliğindeki taşınmazın üçüncü kişilere devrini engellemek amacıyla tedbir konulmasına karar verilmesi gerektiğini, Yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
GEREKÇE :Talep derdest davalı Anonim şirketin 27/08/2020 tarihli 2020/7 nolu yönetim kurulu kararının butlanının tespiti davasında davaya konu yönetim kurulu kararına dayanılarak satışı yapıldığı bildirilen ve dava tarihi itibarıyla davalı şirket adına kayıtlı olmayıp dava dışı 3. kişi adına kayıtlı olduğu bildirilen, İstanbul ili Eyüp / Kemerburgaz ilçesi, .. pafta/… parselde bulunan taşınmazın 3. kişilere devrinin önlenmesi için taşınmaz üzerine konulması istenilen ihtiyati tedbirin reddine ilişkin kararın istinaf incelemesine ilişkindir. TTK.’nın 390. maddesi uyarınca Yönetim Kurulu kararları özel nisap gerektirmeyen ve oy çokluğu ile alınabilecek kararlardan olup, TTK 391 maddesinde eşit işlem ilkesine aykırı, şirketin temel yapısına uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen, pay sahiplerinin, özellikle vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan ya da güçleştiren, ya da diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin yönetim kurulu kararlarının batıl olduğu düzenlenmiştir. 6102 sayılı TTK da Genel kurul kararlarının icrasını geri bırakılmasına ilişkin olarak 449. maddesinde özel bir tedbir düzenlenmiş ise de yönetim kurulu kararlarının icrasının geri bırakılmasına ilişkin böyle bir özel düzenleme bulunmadığından, tedbir talebi 6100 sayılı HMK ‘nın ihtiyati tedbire ilişkin hükümleri çerçevesinde değerlendirilmelidir. HMK’nın 389. maddesi uyarınca, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Buna göre, tedbir talep edenin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Somut olayda, davacının yönetim kurulu kararının batıl olduğuna ilişkin ileri sürdükleri butlan sebepleri yönünden haklılıklarının yaklaşık olarak ispatı ölçüsünde delil bulunmadığı, davanın konusunun tapu iptali ve tescili olmayıp yönetim kurulu kararının hükümsüzlüğünün tespiti istemine ilişkin olduğu, ayrıca üzerine tedbir konulması istenilen taşınmazın dava dilekçesinden ve tapu sicil müdürlüğünden gönderilen yazı cevaplarından anlaşıldığına göre davalı şirket adına kayıtlı olmadığı, dava tarihi olan 08/09/2022 tarihinden yaklaşık 2 yıl önce dava dışı 3. kişi adına 09/09/2020 tarihinde tescil edildiği, bu durumda ihtiyati tedbir kararı verilmesinin genel şartı olan yaklaşık ispat kuralı gerçekleşmediği gibi, üzerine tedbir konulması istenilen taşınmazın davalıya ait olmayıp 3. Kişiye ait olduğunun belirlenmesine göre ihtiyati tedbir talebininin yasal koşulların oluşmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-İhtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İhtiyati tedbir isteyen davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-İhtiyati tedbir isteyen davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.24/11/2022