Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1768 E. 2022/1238 K. 08.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1768
KARAR NO: 2022/1238
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/03/2022
NUMARASI: 2022/268 D.İş – 2022/338 Karar
TALEP: İhtiyati Haciz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/11/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün ihtiyati haciz talep eden vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: İhtiyati haciz talep eden eden vekili talep dilekçesinde özetle; müvekkilleri ile borçlu … arasında 06.08.2021 tarihli Anonim Şirket Hisse Devir ve Borç Tasfiye Sözleşmesi imzalandığını, sözleşme uyarınca; “Mevcut tüm borçların belirlenmesi, tüm borçların … tarafından ödenip kapatılması, 3. Kişilere karşı olan daire devri, ödeme vb. yükümlülüklerin yerine getirilmesi, …’e 11.000.000,00 TL., …’e 5.500.000,00 TL. ve …’e 5.500.000,00 TL. hisse devir bedeli ödenmesi” şartıyla … A.Ş. ‘deki müvekkile ait tüm hisselerin …’e devredilmesi hususunda anlaşmaya varıldığını, ancak sözleşme hükümlerince müvekkile ödenmesi gereken bedellerden …’e ait 1.250.000,00-TL’lik kısmı ve …’e ait 1.250.000,00-TL’lik kısmının 06.11.2021 tarihine kadar ödenmemesi ve güvence bedeli olarak tutulmasının kararlaştırdığını, sözleşmeye göre davalı yan tarafından güvence bedelinin müvekkillere ödenmesi gereken tarih 06.11.2021 olduğunu, bu tarihte davalı tarafça herhangi bir ödemede bulunulmadığını, akabinde tarafımızca … İnş. San. ve Tic. Ltd. …ne olan 200.000,00 TL.lik borcun ödeme listesinde yer almadığının tespit edildiğini, bu bedel müvekkillere ödenmesi gereken bedelden mahsup edilerek kalan tutarın ödenmesi maksadıyla; …’e Kadıköy … Noterliğinden 03.12.2021 tarihli ve … Yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, Muhataba tebliğ edilen bu ihtarnameye rağmen hisse devir bedelinin kalan kısmı ödenmediğini, borçluya karşı İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … E. Numaralı dosyası ile … adına, İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … E. Numaralı dosyası ile … adına ödenmemiş bakiye hisse devir bedelleri ile birlikte cezai şart alacağı için ilamsız icra takipleri başlatıldığını, icra takiplerine davalı yanca itiraz edilerek ilgili icra takiplerinin durduğunu, sözleşmenin XIII Maddesinde tahkim şartının öngörüldüğünü, bu sebeple ilgili itirazların iptali talebiyle İstanbul Tahkim Merkezi’ne(ISTAC) 18.03.2022 Tarihinde … numaralı dosya ile başvurulduğunu, müvekkillerinin şirkete ait hisselerini devrederek, sözleşme kapsamında tüm borcunu ifa etmiş olduğu ve kendilerine ödenmesi gereken bedellerin 06.11.2021 tarihi itibariyle muaccel hale gelmiş olduğu açıkça ortada olduğunu, yargılama devam ederken borçlunun mal kaçırma ihtimali bulunduğunu belirterek fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla; borçlunun 4.914.542,46 TL.(İcra takip çıkış tutarları toplamı) tutarındaki borcunu karşılayacak miktarda menkul ve gayrimenkul mallarıyla, üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İhtiyati haciz talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; İstinaf konusu kararda mahkemece ”Söz konusu sunulan belgelerin alacağın varlığı, muaccel olduğu konusunda yaklaşık ispata yeterli değildir.” denilerek sunulan belgelerin yaklaşık ispata yeterli olmadığı kanısına varıldığını, ihtiyati haciz kararına ilişkin olarak Yargı içtihatlarının, alacağın varlığına kanaat getirilmesinin yeterli olduğunu, bu kanaatın oluşabilmesi için ise ”Sözleşme” ve ”İhtarnamenin”, hatta başlı başına ”Dekontun” yeterli olduğunu bu sebeple de ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerekliliğini dile getirmekte olduklarını, somut durumda müvekkilleri ile karşı taraf arasında ticari ilişki olduğu ve sunulmuş olan sözleşme, dekont ve ihtarname ile ticari ilişki olduğunun açık olduğunun, alacağın miktarı açısından ise taraflarca imzalanan sözleşmenin gayet açık ve ticari iş niteliğinde olduğunu, ayrıca sözleşmenin ”…’ isimli bölümünde de belirtildiği üzere ifaya eklenen cezai şart yaptırımı bulunduğunu, alacağın miktarının basit bir hesaplamayla ortaya çıkacak nitelikte olduğunu, mahkemenin alacağın varlığı ve miktarına ilişkin yargılama gerektirdiği gerekçesinin yerinde olmadığını, aleyhine ihtiyati haciz kararı verilmesi istenen borçlunun mallarını kaçırmaya, gizlemeye veya kendisi kaçmaya hazırlandığına dair mahkemece kanaat oluşturulamadığı hüküm altına alınarak ihtiyati haciz talebinin reddine dair hüküm kurulmuş ise de İİK m. 257 vadesi gelmemiş borçlar için borçlunun mallarını kaçırmaya, gizlemeye veya kendisinin kaçması şartını aradığını, maddenin lafzı açık olup vadesi gelmemiş borçlar açısından uygulama alanı bulduğunu, somut durumda dava konusu para alacağının vadesi gelmiş olup cezai şart yaptırımının da devreye girdiğini, maddi hukuka göre kimin haklı veya haksız olduğunun İİK m. 264 bakımından yapılan yargılama sonucunda ortaya çıkacağını, somut olayda yaklaşık ispat kuralının oluştuğunu, bu nedenle ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, müvekkilleri devir konusu … A.Ş.’deki tüm hisselerini, Anonim Şirket Hisse Devir ve Borç Tasfiye Sözleşmesine uygun olarak eksiksiz bir şekilde borçluya devretmiş olup, borçlu tarafın da sözleşmeye uygun olarak eksik de olsa ödemelerde bulunduğunu, dolayısıyla sözleşme ve alacağın muacceliyet tarihinin karşı tarafın da kabulünde olduğunu, ancak 06.11.2021 muacceliyet tarihli hisse devir bedelinin ödenmediğini, devir bedellerini tahsil etmek amacıyla başvurulan ihtiyati haciz müessesesinin tüm şartlarının oluştuğunu beyanla, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati haciz talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; İstinaf konusu kararda mahkemece ”Söz konusu sunulan belgelerin alacağın varlığı, muaccel olduğu konusunda yaklaşık ispata yeterli değildir.” denilerek sunulan belgelerin yaklaşık ispata yeterli olmadığı kanısına varıldığını, ihtiyati haciz kararına ilişkin olarak Yargı içtihatlarının, alacağın varlığına kanaat getirilmesinin yeterli olduğunu, bu kanaatın oluşabilmesi için ise ”Sözleşme” ve ”İhtarnamenin”, hatta başlı başına ”Dekontun” yeterli olduğunu bu sebeple de ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerekliliğini dile getirmekte olduklarını, somut durumda müvekkilleri ile karşı taraf arasında ticari ilişki olduğu ve sunulmuş olan sözleşme, dekont ve ihtarname ile ticari ilişki olduğunun açık olduğunun, alacağın miktarı açısından ise taraflarca imzalanan sözleşmenin gayet açık ve ticari iş niteliğinde olduğunu, ayrıca sözleşmenin ”X. Cezai Şart” isimli bölümünde de belirtildiği üzere ifaya eklenen cezai şart yaptırımı bulunduğunu, alacağın miktarının basit bir hesaplamayla ortaya çıkacak nitelikte olduğunu, mahkemenin alacağın varlığı ve miktarına ilişkin yargılama gerektirdiği gerekçesinin yerinde olmadığını, aleyhine ihtiyati haciz kararı verilmesi istenen borçlunun mallarını kaçırmaya, gizlemeye veya kendisi kaçmaya hazırlandığına dair mahkemece kanaat oluşturulamadığı hüküm altına alınarak ihtiyati haciz talebinin reddine dair hüküm kurulmuş ise de İİK m. 257 vadesi gelmemiş borçlar için borçlunun mallarını kaçırmaya, gizlemeye veya kendisinin kaçması şartını aradığını, maddenin lafzı açık olup vadesi gelmemiş borçlar açısından uygulama alanı bulduğunu, somut durumda dava konusu para alacağının vadesi gelmiş olup cezai şart yaptırımının da devreye girdiğini, maddi hukuka göre kimin haklı veya haksız olduğunun İİK m. 264 bakımından yapılan yargılama sonucunda ortaya çıkacağını, somut olayda yaklaşık ispat kuralının oluştuğunu, bu nedenle ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, müvekkilleri devir konusu … A.Ş.’deki tüm hisselerini, Anonim Şirket Hisse Devir ve Borç Tasfiye Sözleşmesine uygun olarak eksiksiz bir şekilde borçluya devretmiş olup, borçlu tarafın da sözleşmeye uygun olarak eksik de olsa ödemelerde bulunduğunu, dolayısıyla sözleşme ve alacağın muacceliyet tarihinin karşı tarafın da kabulünde olduğunu, ancak 06.11.2021 muacceliyet tarihli hisse devir bedelinin ödenmediğini, devir bedellerini tahsil etmek amacıyla başvurulan ihtiyati haciz müessesesinin tüm şartlarının oluştuğunu beyanla, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Talep, Anonim Şirket Hisse Devir ve Borç Tasfiye Sözleşmesine istinaden ihtiyati haciz kararı verilmesi, istemidir. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, talep konusuna ilişkin olarak ihtiyati haciz şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır. Taraflar ve … ve ICC arasında 06/08/2021 tarihinde şirket hisselerinin tüm borçlardan ari şekilde …’e devredilmesine ilişkin tarafların hak ve yükümlülüklerine dair Anonim Şirket Hisse Devir ve Borç Tasfiye Sözleşmesi imzalanmıştır. İhtiyati haciz isteyen taraf, sözleşme gereğince kendilerine ödenmesi gereken ve vadesi gelmesine rağmen ödenmeyen alacağının bulunduğundan bahisle incelemeye konu ihtiyati haciz kararı verilmesine ilişkin talepte bulunmuştur. Ayrıca ihtiyati haciz isteyen taraf uyuşmazlıkla ilgili olarak 18/03/2022 tarihinde tahkime başvurmuştur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 414/3. maddesinde, hakem veya hakem kurulunun ya da taraflarca görevlendirilecek bir başka kişinin zamanında veya etkin olarak hareket edemeyecek olduğu hâllerde, taraflardan birinin ihtiyati tedbir veya delil tespiti için mahkemeye başvurabileceği düzenlenmiştir. Mahkemeden ihtiyati haciz 21/03/2022 tarihinde istenmiş olup, bu tarih itibariyle hakem seçiminin tamamlandığına dair dosyada bir belge bulunmadığından mahkemece ihtiyati haciz istemenin karara bağlanmasına bir engel bulunmamaktadır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 257/1. Maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır(Yargıtay 19 HD’nin 12/12/2019 Tarih,2019/2300 E-2019/5531 K). İhtiyati haciz isteyen taraf, sözleşme gereğince kendilerine ödenmesi gereken ve vadesi gelmesine rağmen ödenmeyen alacağının bulunduğu ve cezai şart alacağının doğduğundan bahisle ihtiyati haciz talep etmiş ve dilekçesi ekinde Anonim Şirket Hisse Devir ve Borç Tasfiye Sözleşmesine ve ihtarnameler ile ödeme emri ve itirazı sunmuştur. Aleyhine ihtiyati haciz talep edilen karşı taraf gerek ihtarnameye cevabında gerekse ödeme emrine itirazında edimlerini yerine getirdiğini ve bir kısım villaların ayıplı olduğunu, bu nedenle zararının bulunduğunu savunmuştur. Bu haliyle cezai şartın koşulları dahil alacağın varlığı ve miktarı çekişmeli olup ancak toplanacak delillere göre yapılacak yargılama sonucu bir neticeye varılabileceğinden bu haliyle yaklaşık ispat olgusunun dosyanın bulunduğu aşama itibariyle gerçekleşmediğinin kabulü gerekir. Bu halde İİK 257. maddesindeki koşulların oluştuğundan söz edilmesi mümkün görülmediğinden ilk derece mahkemesince, ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından ihtiyati haciz talep eden vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-İhtiyati haciz talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-İhtiyati haciz talep eden davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İhtiyati haciz talep eden davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi 08/11/2022