Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1754 E. 2022/1286 K. 22.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1754
KARAR NO: 2022/1286
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/09/2022 (Ara Karar)
NUMARASI: 2016/275 Esas (Derdest)
TALEP: İhtiyati Haciz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/11/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün ihtiyati haciz talep eden davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: İhtiyati hacze itiraz eden davalılar …TD. ŞTİ. ile …. vekilleri itiraz dilekçelerinde özetle; haksız davanın pasif husumet eksikliğinden reddi gerektiğini, davacının dilekçesinde sunmuş olduğu iddia ve taleplerinin zamanaşımına uğradığından zamanaşımına uğramış alacak hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalıların söz konusu taraflarla hukuki, ticari veya fiili bir bağlantısı bulunmadığını, davacı tarafın, muhatapların davalı müvekkiller olmadığını ikrar etmekte olup, davalı şirketlerin ortakları ve yetkililerinin tamamen farklı kişiler olduğundan şirketler arası organik bağdan söz etmenin mümkün olmadığını, dolayısıyla şirketler arası organik bağdan bahsedilemeyeceği gibi davacının alacaklı olduğunu belirttiği borçtan da davalıların sorumluluğunun doğamayacağını, davalı şirketlerin perdeleme amaçlı kullanıldığı iddiasının haksız ve kötüniyetli olduğunu, davacının iddia ettiği gibi aralarında bir bağ olmadığını, yapılan ilk bilirkişi incelemesi ile ispatlanmış olup, davalı şirketlerin perdeleme yapmak amacıyla kullanıldığı ve şirketler arası organik bağ bulunduğunun iddia edilebilmesi için, bu şirketler arasında usulsüz ve kötü niyetli olarak, başkalarını zarara uğratmak amacıyla birtakım işlemlerin yapıldığının açık ve somut biçimde, yani belgeleri ile ortaya konulmasının mutlak zorunluluk olduğunu, Davacı tarafın böyle bir belgeyi ortaya koyamadığı gibi, organik bağın neden olduğunu, bu hususun varlığının hangi belgelerle ortaya çıktığını açıklamadığını, Dosyaya bu konuya ilişkin kesin ve inandırıcı deliller sunulmadığını, Davacı taraf her ne kadar, müvekkiller ve diğer davalılara ait hisse, menkul, gayrimenkul ve diğer malvarlığı değerleri ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarına ihtiyati haciz konulmasını talep etmişse de, ihtiyati haczin şartları dava konusu olayda oluşmamış olup davacı tarafın iddialarını kesinlikle kabul etmemekle birlikte, dava konusu şirket hisselerine ilişkin olmadığından bunlara ihtiyati haciz konulmasının hukuken mümkün olmadığını, Davanın nihai kararının yerine geçecek şekilde ihtiyati haciz kararı verilmesi mümkün olmadığından 14/06/2022 tarihli ihtiyati haciz kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İhtiyati hacze itiraz eden davalılar …, …ve … San. Tic. A.Ş. vekilleri itiraz dilekçesinde özetle; İİK m. 257. Maddesindeki, şartların bulunmadığını, “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir “para borcunun” alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklar ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” denilidğni, İtiraz eden davalı müvekkillerinin ihtiyati haciz isteyen tarafa muaccel herhangi bir borcu bulunmadığını, İhtiyati haciz kararına konu alacağın kabulü anlamına gelmemek üzere varlığı ve miktarı tartışmalı alacak hakkında ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğini, Müvekkili davalılara husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığı halde İhtiyati haciz kararı verilmesinin hukuki dayanağı bulunmamakta olup, dava dosyasında hazırlanan raporlar arasında açık çelişki bulunduğu halde işbu çelişki giderilmeden İhtiyati haciz kararı verilmesi dosya kapsamına ve hukuka aykırı olup davacının ihtiyati haciz talepleri varsayıma dayalı ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu gibi davanın esası hakkında ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğinden 14/06/2022 tarihli İhtiyati Haciz kararının kaldırılmasına, nihayetinde haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince ihtiyati hacze itiraz hakkında yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda, “Şirketlerin aynı kişi tarafından yönetilmesi, aynı ortaklara sahip olması ya da benzer iş kolunda faaliyet göstermeleri somut olayın niteliğine göre başka delillerle desteklendiğinde organik bağın varlığı için yeterli ise de; bu husus tek başına tüzel kişilik perdesinin kaldırılması için yeterli değildir. Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ve alacağın perdenin arkasındakinden de istenebilmesi için sırf alacaklıdan mal kaçırmak ve onu zarara uğratmak amacıyla kötü niyetli işlemler yapıldığının da somut verilerle ispatlanması gerekmektedir.(YHGK 2020/19-94 E, 2020/358 K,) Davalı şirketler arasında iktisadi ve ticari bağımlılık, alacaklılarını zarara uğratma kastıyla kötü niyetli işlemler yapılıp yapılmadığı, şirketlerin  ekonomik anlamda bağımsız şirket vasfında olup olmadığı hususlarının yaklaşık olarak tespiti için öncelikle defter ve kayıtları inceleme gerekliliği ve bu doğrultuda mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtlarının mali bilirkişi aracılığı ile incelenmesine karar verilmesi, organik bağın varlığına ilişkin yaklaşık ispatın tek başına tüzel kişilik perdesinin kaldırılmasının istenilmesine yeterli olmaması, davalıların ihtiyati haciz kararından sonra bilirkişi raporuna karşı itirazlarda bulunmaları ve yeniden rapor alınmasına karar verilmiş olması nedenleriyle ihtiyati haczin kaldırılmasına karar erilmiştir. Davalılar … Ltd. Şti, … A.Ş., …, … A.Ş, … San. Tic. A.Ş. Vekillerinin ihtiyati haciz kararına itirazlarının kabulü ile, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına, Islah edilen miktar yönünden ihtiyati haciz talebinin reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : İhtiyati haciz talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Borcu, mahkeme kararıyla sabit olan davalı … aleyhine 1.301.326;87 Euro tutarında icra takibi başlatıldığını, davacının davalıdan alacaklı olduğunun ilam ile sabit olduğunu, Yapılan araştırmalar neticesinde, davalının davacıdan ve onun gibi binlerce vatandaştan topladığı paraları kendi adına alıp, üçüncü şahışlar adına oluşturulan muhtelif şirketlere aktardığı, anılan şirketleri kendi üzerine almayıp mutemet kabul ettiği kişi ya da kişileri ortak ve yönetici yaptığı ve bu kişiler üzerinden işlemlerini yürüttüğü, davalı borçlunun bu şirketleri dışardan yönettiği ve alacaklıların alacaklarını tahsil imkanını ortadan bu şekilde kaldırdığı, ortağı gözükmediği halde şirketleri dışardan yönettiği ve organik bağı bulunduğu tespit edildiğini, Davalıların şirketlerin içini boşaltma faaliyetlerini tespit etmeleri üzerine Mahkemeden ıslah edilen miktar üzerinden de İhtiyati haciz talep edildiğini, Dosyada ıslah yaptığını ve bedel arttığı için dosyanın heyete tevdi edildiğini, dosyayı incelemeyen heyet tarafından yeniden defter incelemesi için süre verilmiş ve bu süreçte ihtiyati haciz kararı kaldırılarak ve yeni talebinin reddedilerek adeta davalıların mal kaçırmasına zemin oluşturulduğunu, Defter incelemesinin, ihtiyati haciz devam ederken de yapılabileceğini, İcra İflas Kanunu’nun 257. Maddesini beyanla, Rapor ve davalıların mal kaçırma iradesi, … ve akrabalarının nitelikli dolandırıcılık suçundan yargılanıyor olmaları, birçok farklı şirket açarak alacakların tahsilini engellemeyi amaçlamaları, tüzel kişilik perdesinin aralanması davasının da niteliği itibari ile kötü niyetin ispatlanması olduğu hususları göz önüne alınarak davalıların borcun ödenmesine yetecek miktarda menkul, gayrimenkulleri ile 3. Şahıslardaki hak ve alacakları hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğini, hukuka ve vicdana aykırı ıslah edilen tutar üzerinden ihtiyati haciz talebinin reddi ve ihtiyati hacze itirazın kabulü ile ihtiyati haczin kaldırılması kararlarının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. … Ltd. Şti. ile … Tic. A.Ş. Vekilleri istinafa cevap dilekçelerinde özetle; birlikte, davacının dilekçesinde sunmuş olduğu iddia ve talepleri zamanaşımına uğradığından zamanaşımına uğramış alacak hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalıların söz konusu taraflarla hukuki, ticari veya fiili bir bağlantısı bulunmadığını, dolayısıyla şirketler arası organik bağdan bahsedilemeyeceği gibi davacının alacaklı olduğunu belirttiği borçtan da davalıların sorumluluğunun doğamayacağını, ihtiyati haczin şartlarının dava konusu olayda oluşmadığını, davanın nihai kararının yerine geçecek şekilde ihtiyati haciz kararı verilmesi mümkün olmadığından istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. … Tic. A.Ş. (Eski Ünvanı: … San. Tic. A.Ş.) vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; salt hukukçu bilirkişilerin hazırlamış olduğu rapor dikkate alınarak ihtiyati haciz kararı verilmesinin mümkün olmadığını, dava dosyası incelenmeden salt davacı iddialarına dayalı olarak hazırlanan “varsayıma dayalı kanaatle ” hazırlanmış itiraza uğrayan bilirkişi raporuna dayalı olarak ihtiyati haciz kararı verilmesinin mümkün olmadığını, dava dosyasında hazırlanan bilirkişi kurulu raporu ile dava dosyasına daha önce sunulan ara kararı ile oluşturulan bilirkişi kurulu raporu ile açık mübayenet oluşturduğundan işbu raporlara dayalı olarak ihtiyati haciz kararı verilmesinin mümkün olmadığını, davalıların ticari ve mali kayıtlar incelenmeden hazırlanan bilirkişi raporunun hukuken yok hükmünde olduğundan işbu yok hükmündeki rapora dayalı olarak ihtiyati haciz kararı verilmesinin mümkün olmadığını, dava dosyasında hazırlanan 19/10/2020 tarihli bilirkişi raporu dikkate alınarak haksız ve mesnetsiz ihtiyati haciz taleplerinin reddi gerektiğini, dava dosyasına son olarak sunulan 18/05/2022 tarihli bilirkişi kurulu davacının olmayan talebi hakkında gerekçesiz ve dayanaksız olarak görüş bildirdiğini, dava dosyasına sunulan raporun “hmk” ve “bilirkişilik kanununa” açıkça aykırı olup yerleşik yargıtay kararları uyarınca “davanın esası hakkında ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğinden” tümüyle haksız ve hukuka açıkça aykırı istinaf ve ihtiyati haciz taleplerinin dikkate alınmayarak istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Talep, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ile alacağın tahsili amacıyla açılan davada ihtiyati haciz kararı verilmesi, istemidir. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, ihtiyati haciz şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.Davacı tarafça, davacının yurt dışında ödediği 824.380.87 Euronun … şirketi ve davalı …’den tahsiline karar verilen Yabancı mahkeme kararının İstanbul .. .İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası ile takibe konulmuş ise de ne davalı …ün ne de … nin her hangi bir mal varlığı olmadığından tahsil edilemediği, davalının paraları yatırdığı şirketlerin de üçüncü kişiler adına olduğu, davalının kasıtlı ve şuurlu bir şekilde ve Medeni Kanun 2. maddede ifadesini bulan iyi niyet kurallarına aykırı biçimde paravan şirketleri kullanarak ticarete devam ettiği, para ödeyenleri ortak olarak almadığı gibi,topladığı paraları da geri ödemekten imtina ettiği, davalı … ile diğer davalılar arasında organik bağ bulunduğu iddiaları ile, davalılar hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece 14/06/2022 tarihinde ihtiyati haciz verilmiş, daha sonra itiraz üzerine ihtiyati haciz kaldırılmıştır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 257/1. Maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.2004 sayılı İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır (Yargıtay 19. HD’nin 12/12/2019 Tarih, 2019/2300 E-2019/5531 K). Tüzel kişilerin, kendisini oluşturan gerçek kişilerden ayrı ve bağımsız bir hukuk süjesi olmasına göre, ortakları kısmen veya tamamen aynı olan tüzel kişiler de birbirlerinden bağımsız kişiliklere haizdir. Bu nedenle malvarlıkları da ayrıdır. Dolayısıyla bir tüzel kişi diğerinin borcundan kural olarak sorumlu tutulamaz. Ancak bazı hallerde “tüzel kişilik perdesinin aralanması yoluyla tüzel kişileri oluşturan gerçek kişilerin veya başkaca bir tüzel kişi arasındaki ayrılık ilkesi bir kenara bırakılarak iki ayrı hukuk süjesi olarak değerlendirilmeyip, bunlara tek bir bütün olarak yaklaşılması mümkündür. Bu husus özdeşlik ilkesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Şirketlerin faaliyet konuları, ortağı ve yöneticileri kısmen aynı olması, bu alacağın davalıdan talep edilebilmesinin yanı sıra, aleyhine ihtiyati haciz talep edilen davalı şirket ile borçlu şirketin malvarlığının birbirine karıştığı, iktisadi bir bütünlüğün olduğu ve tüzel kişilik perdesinin arkasına sığınılarak kötü niyetle, mal kaçırma ya da alacağın tahsilini kısmen veya imkansız hale getirme yönündeki eylemlerinin bulunması gibi bir takım olguların gerçekleşmesi gerekir. Bu olgular ise, yargılamada, tarafların gösterdiği tüm delillerin toplanıp birlikte değerlendirilmesi ile aydınlığa kavuşacak niteliktedir. Ayrıca tüzel kişilik perdesinin aralanması istisnai bir kurum olup, salt organik bağ içinde olunması yeterli değildir. Başka bir ifadeyle ticari merkez ve faaliyet alanının aynı olması, şirket ortaklarının aynı veya yakın akraba ve/veya eş olmasının ötesinde tüzel kişilikler arasında iktisadi bütünlüğün ispatı şarttır. Tabi ki ihtiyati haciz bakımından yaklaşık ispat yeterlidir. Ancak dosyaya sunulan deliller, yargılamanın bulunduğu aşama itibariyle İİK 258. maddesindeki yaklaşık ispata elverişli değildir. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporları da itiraza uğramış olup, mahkemece yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir. Bu nedenle itiraz eden davalı şirketler yönünden ihtiyati haczin şartları oluşmamıştır. Davalı … yönünden davanın dayanağı alacak yönünden zaten icra takibi bulunmakta olup olup ihtiyati haciz istenmesinde hukuki yarar yoktur. Bu nedenle itiraz üzerine, ihtiyati haczin kaldırılmasına dair mahkeme kararında herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından ihtiyati haciz talep eden vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati haciz talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İhtiyati haciz talep eden davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İhtiyati haciz talep eden davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 22/11/2022