Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1737 E. 2022/1289 K. 22.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1737
KARAR NO: 2022/1289
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 04/08/2022, 02/09/2022
NUMARASI: 2022/419 Esas (Derdest)
TALEP: İhtiyati Tedbir ve Kayyım Atanması
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/11/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün İhtiyati tedbir ve kayyım atanmasını isteyen davacı ile karşı taraf davalı vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: İhtiyati tedbir ve kayyım atanmasını talep eden davacı vekili talep dilekçesinde özetle; davada davalı şirketin 01/04/2022 genel kurul toplantısının müvekkilinin talebi üzerine toplantı başkanının kararı ile bir ay sonraya bırakılan 17/02/2022 tarihli ertelenen genel kurul toplantısının devamı niteliğinde olması toplantıya bakanlık temsilcisinin katılmış olmasına rağmen erteleme genel kurul toplantısının bakanlık temsilcisinin yokluğunda yapıldığını, 01/04/2022 tarihli genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınmış tüm kararların TTK MD. 420 414 hükümlerine aykırılık nedeniyle butlan ve sakat olduğuna karar verilmesini talep ettiklerini, iptalini talep ettikleri genel kurul kararları; genel kurulun “2019 ve 2020 faaliyet dönemlerine ilişkin Finansal Tabloların Tasdikine” ilişkin 3 numaralı kararının, genel kurulun “2019 yılı faaliyet dönemi karından brüt 1.200.000 TL sinin dağıtılmasına, 2020 faaliyet dönemi için Yönetim Kurulu önerisinde gibi kar dağıtımı yapılmamasına karar verilmesi, dağıtılacak kar payı tutarlarından hissedarların şirkete olan borç ve yükümlülüklernin mahsubu sonrasda Yönetim Kurulu tarafından belirlenecek takvime göre kar dağımının yapılmasına” ilişkin 5 numaralı kararının, Genel Kurulun” Yönetim Kurulu Başkanı’ na; 2022 yılı Ocak ayından geçerli olmak üzere aylık net 75.000 TL huzur hakkı ödenmesine, takip eden yıllarda ödenecek huzur hakkının TEFE+TÜFE toplamının ortalamasının alınması suretiyel belirlenecek olan orana göre artırılmak suretiyle ödenmesine” ilişkin 6 numaralı kararın, Genel Kurulun “Yönetim Kurulu Başkanlığına 3 yıl süre ile görev yapmak üzere …’ nın seçilmesine,” dair 7 numaralı kararın, Genel Kurulun ” Yönetim Kurulu Üyelerinin TTK m.395 TTK M.396 maddesi hükümleri gereğince, şirketle işlem yapma, şirkete borçlanma yasağının rekabet yasağının kaldırılması ve 2019 ve 2020 yılları ile daha önceki yıllara ilişkin yapılan bu nitelikteki işlemler bakımından yapılan işlemlerin genel kurulca onaylanmasına,”yönelik 8 numaralı kararının iptal edilmesi gerektiğini, genel kurulun 1. Maddesinin görüşülmesi sırasında azınlık hissedar olan müvekkili tarafından gündem dışı olarak yapılan TTK 437 maddesine dayalı inceleme talebinin doğrudan genel kurul onayına sunularak oylanması gerektiğini, “…’ un Uzman Marifeti ile inceleme yapılması hususunun gündeme alınması talebinin reddine karar verildiği”‘ şeklinde alınmış genel kurul kararının TTK 413 ve 437 maddelerine aykırı olduğunu iptalinin gerektiğini, iptalini istedikleri genel kurul kararlarının mahkemece teminatsız olarak verilecek ihtiyati tedbir ile yürütmelerinin durudurulmasını ve davalı şirkete kayyum atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARLARI: İstinaf incelemesine konu 04/08/2022 tarihli Ara kararı veren ilk derece Mahkemesince ihtiyati tedbir(yürütmeyi durdurma) talebi hakkında yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda, “davacının yürütmeyi duruduma talebinin kısmen kabulü ile; 01/04/2022 tarihli genel kurul toplantısının 5 numaralı, dağıtılacak kar payına ilişkin kararının, 6 numaralı Yönetim Kurulu Üyelerine aylık net 65.000 TL huzur hakkının 75.000 TL’ ye çıkarılmasına ilişkin kararının ve 8 numaralı TTK 395-396 maddelerine göre Yönetim Kurulu Üyelerine izin verilmesine ilişkin genel kurul kararlarının yürütülmesinin ttk 449. maddesi uyarınca durulmasına,” karar verilmiştir. İstinaf incelemesine konu 18/08/2022 tarihli Ara kararı veren ilk derece Mahkemesince şirkete kayyım atanması talebi hakkında yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda, “davacının tedbiren kayyım atanması talebinin “şirkete tedbiren kayyım atanmasına ilişkin olup, şirketin anonim şirket olduğu ve yönetim kurulunun işbaşında olduğu, organ boşluğu olmadığı gibi şirkete kayyım tayinini gerektirir acil bir durum da olmadığı, bu haliyle davacı tarafın tedbiren kayyım atanması talebinin davanın konusu ve şirketin mevcut durumu itibariyle reddine,” karar verilmiştir. İstinaf incelemesine konu 02/09/2022 tarihli Ara kararı veren ilk derece Mahkemesince 04/08/2022 tarihli Ara kararın düzeltilmesi talebi hakkında yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda, “Davacı vekilinin talebinin kabulü ile; mahkememizin 04/08/2022 tarihli gerekçeli ara kararın, karar bölümünün 1 nolu bendinin; “Davacının yürütmeyi duruduma talebinin kısmen kabulü ile; 01/04/2022 tarihli genel kurul toplantısının 5 numaralı, dağıtılacak kar payına ilişkin kararının, 6 numaralı Yönetim Kurulu Üyelerine aylık net 45.000 TL huzur hakkının 75.000 TL’ ye çıkarılmasına ilişkin kararının ve 8 numaralı TTK 395-396 maddelerine göre Yönetim Kurulu Üyelerine izin verilmesine ilişkin genel kurul kararlarının yürütülmesinin TTK 449. maddesi uyarınca durdurulmasına” şeklinde düzeltilmesine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili 04.08.2022 tarihli ara karara ilişkin istinaf dilekçesinde özetle; Yönetim kurulu başkanı / hakim hissedarın, şirket içinde adeta bir başka şirket kurmuştur. Şirketin satışlarının %90’nını yaptığı yurt dışı şirketlerden Dubai’de kurulu bir şirketi kızı … üzerine yaptığını, yoğunluklu olarak satış yaptığı Suudi Arabistan’da kurulu şirketi ise erkek kardeşi sevk ve idare etmekte olup … hem Dubai’deki şirketin sahibi görünmekte, hem de davalı şirketten yüklü miktarda ücret almakta olduğunu (Bu durum şirket hesapları ve bordalarında açıkça görüldüğünü) , Hakim hissedar yönetim kurulu başkanı aynı zamanda şirketten emsallerine göre çok fahiş tutarda huzur hakkı adı altında ücret aldığını, söz konusu mal bedeli tutarının 1.600.000.-USD olduğunu, davalı şirket yönetim kurulu 01.04.2022 tarihli genel kurulun 4 numaralı kararı ile 2019 ve 2020 yıllarına ilişkin faaliyet ve işlemlerinden dolayı genel kurulca ibra edilmediğini, 01.04.2022 tarihli genel kurulun 4 numaralı kararı ile ibra edilmemiş bulunan yönetim kurulu tarafından düzenlenmiş bulunan 2019 ve 2020 yıllarına ait finansal tabloların tasdikine ilişkin genel kurulun 3 numaralı kararı, azınlık hissedar müvekkilin muhalefet şerhi ve red oyuna rağmen yönetim kurulu üyesi ve hakim hissedar …’nın kendi lehine verdiği olumlu oy ile alındığını, Genel kurulun 3 numaralı bu kararı da TTK 436/1, 515, 445 ve TMK 2 ve 3. Maddelerine açıkça aykırı olduğunu, davaya konu 01.04.2022 tarihli genel kurul toplantısı, daha önce yapılacağı ilan edilen ve müvekkil tarafından o toplantıda TTK 420. Maddesine dayalı olarak yapılan talep üzerine, genel kurulun bir karar almasına gerek olmaksızın, 1 ay sonraya bırakılan 17.02.2022 tarihli ertelenen genel kurul toplantısının devamı niteliğinde olup, ertelenen 17.02.2022 tarihli toplantıya bakanlık temsilcisinin katıldığını, bu durumun 17.02.2022 tarihli genel kurul toplantı tutanağı ile sabit olduğunu, oysa, ertelenen genel kurul toplantısının devamı niteliğindeki davaya konu 01.04.2022 tarihli erteleme genel kurul toplantısında bakanlık temsilcisinin toplantıya katılmadığını, bu toplantı bakanlık temsilcisinin yokluğunda yapıldığından, 01.04.2022 tarihli genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınmış tüm kararların TTK 420 ve 414 hükümleri ile ”Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Bakanlık Temsilcileri Hakkında Yönetmelik” hükümlerine aykırılık nedeniyle butlan ile sakat olduğuna karar verilmesi gerektiğinden, yürütmenin durdurulması kararının kapsamı dışında bıraktığı davaya konu diğer genel kurul kararlarının da yürütmelerinin TTK 449 maddesi uyarınca durdurulmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili 18.08.2022 tarihli ara karara ilişkin istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme’nin talebin reddine ilişkin kararının yetersiz bir gerekçeye dayandırıldığını, dava dosyası içeriği, sunulan deliller, celp olunan ticaret sicil dosyası içeriği ve diğer hususlar yeterince tartışılmamış olup bunun bir sonucu olarak da hukuki manada tatmin edici ve dosya içeriği ile bağdaşır bir gerekçe oluşturulmadığını, Ticaret sicil dosyasında mevcut bulunan ve bir örneğini de dilekçe ekinde sunduğu, (Ek-1: 11.03.2019 tarihli Genel Kurul Toplantı Tutanağı ve Ticaret Sicili Gazetesi )davalı şirketin 26.02.2022 tarihinde yapılan 2016,2017 ve 2018 yıllarına ilişkin genel kurul toplantı tutanağında belirli olduğu üzere, 26.02.2019 tarihli genel kurul kararı ile davalı şirketin tek kişiden oluşan yönetim kuruluna, hakim hissedar …’nın 3 yıllığına seçildiğini, Söz konusu genel kurul kararı ile seçilen adı geçen yönetim kurulu üyesinin 3 yıllık görev süresi 26.02.2022 tarihinde dolduğunu, 26.02.2022 tarihi itibariyle yönetim kurulun süresi dolması nedeniyle bu tarih itibariyle davalı şirketin organsız kaldığını, Davaya konu 01.04.2022 tarihli genel kurul toplantısında alınan 4 numaralı karar ile davalı şirket yönetim kurulunun (…’nın) ibra edilmemesine karar verildiğini, böylece, 26.02.2019 tarihinde 3 yıllığına yönetim kuruluna seçilen …’nın görev süresinin 26.02.2022 tarihinde dolmuş olması ve şirketin organsız kalmasının yanı sıra, söz konusu yönetim kurulu üyesi genel kurulca ibra da edilmemiş durumda olup davaya konu 01.04.2022 tarihli genel kurulun 7 numaralı kararı ile azınlık hissedar müvekkilin genel kurul toplantı tutanağına geçen ve ayrıca yazılı olarak da sunduğu ve toplantı başkanlığınca kayda alınan yazılı beyanlarında ileri sürdüğü muhalefet şerhi ve red oyuna karşın, hakim hissedar … kendini yönetim kuruluna aday göstermiş ve TTK 436/1 hükmündeki açık yasağa rağmen, doğrudan kendisini ilgilendiren konuda yani yönetim kuruluna seçim konusunda yasağa aykırı şekilde kendi lehine oy kullanarak, çoğunluk oyu ile 3 yıl süre ile davalı şirket yönetim kuruluna kendisini seçtirdiğini, Genel kurulun işbu 7 numaralı kararının, yasanın amir hükümlerine açıkça aykırı olduğunu, Burada tekrara girmemek için işbu 7 numaralı karara ilişkin olarak, dava dilekçesinde, 07.07.2022 tarihli dilekçesi ve 14.09.2022 tarihli istinaf dilekçesinde belirttiği nedenlere burada atıfta bulunmakla yetindiklerini, bu durumdaki yönetim kurulu üyesinin üstelik ibra edilmemişken, TTK 436/1 hükmündeki yasağa aykırı olarak kendi lehine kullandığı oy ile davalı şirketin yönetim kurulu üyeliğini 3 yıl daha sürdürmesi, yasaya aykırı olduğu gibi, şirket kaynaklarının kendileri lehine aktarılmasına uygun zemin sağlayacağı ve bir takım bilgi ve belgelerin ve delillerin yok edilmesi, tahrif edilmesi ve benzeri gibi ileride telafisi mümkün olmayacak zararlara yol açacağını. görev süresi dolmuş, yeniden seçimi yasanın açık yasak hükmüne aykırı bulunan ve düzenlenen uzman raporuyla da usulsüz işlemler ile şirketi büyük zarara uğratan yönetim kurulu üyesinin görevinin devam etmesi amiyane tabirle ”kediye ciğer teslim etmek” demek olup böyle bir durumda ileride genel kurulun 7 numaralı kararının da yürürlüğünün durdurulması ve/veya iptaline karar verilmesi halinde, davalı şirkete tedbiren kayyım atanmamasının yaratacağı ciddi sonuçları bertaraf etmek oldukça zor olacağını, hem şüpheli işlemleri tespit edilen, hem de yasağa aykırı olarak seçilmiş olduğu aşikar yönetim kurulu üyesinin iş başında olduğunu ve davalı şirkette organ boşluğu olmadığı yolundaki Mahkeme gerekçesinin yasal olarak kabul etmenin mümkün olmadığı gibi, davalı şirkete kayyım tayini gerektirir acil bir durum da olmadığı ve bu haliyle davalı şirkete kayyım atanmasını gerektirecek bir durum bulunmadığı yolundaki gerekçenin de tamamen hatalı değerlendirme içerdiğini, bu nedenle Yerel Mahkeme’nin davalı şirkete kayyım atanması talebinin reddine dair 18.08.2022 tarihli ara kararın kaldırılmasını davalı şirkete tedbiren kayyım atanmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili 04.08.2022 tarihli ara karara ilişkin istinaf dilekçesinde özetle; 04/08/2022 tarihli ara kararın 02.09.2022 tarihinde verilen ek karar ile tavzih edildiği, dosya nezdinde tarafımıza yapılan tebligat ile öğrenildiğini, istinaf edilen karara konu yürütmenin durdurulması kararı hukuka aykırı olduğundan, işbu kararın ek karar ile birlikte tavzih edilmesinin de hukuka aykırı olduğundan 04.08.2022 tarihli karara karşı istinaf gerekçelerinin aynen geçerli olduğunu ve işbu gerekçeler doğrultusunda ek kararın da taralarınca istinaf edildiğini, mahkemece verilen yürütmenin durdurulmasına ilişkin ara karar Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 141. madde hükmüne ve HMK. 27. madde hükmüne aykırı olarak düzenlendiğini, dava süresinde açılmadığını, davacının TTK. 446. madde hükmü gereğince dava açma hakkı bulunmadığını, mahkemece verilen yürütülmenin durdurulmasına ilişkin karar yasal esaslara uygun olarak alınmadığını, bu kapsamda öncelikle, davacının butlan ve iptal talepleri açısından davanın değerlendirilmesinin yapılmasına ihtiyaç duyulduğunu, istinaf gerekçelerinin uyarınca 01.04.2022 tarihli Genel Kurul toplantısında alınan 5,6 ve 8 numaralı ara kararlara ilişkin olarak verilen yürütmenin durdurulması kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili 02.09.2022 tarihli ara karara ilişkin istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince verilen 04.08.2022 tarihli karara karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup istinaf konusu edilen kararın 02.09.2022 tarihinde verilen ek karar ile tavzih edildiğini, istinaf edilen karara konu yürütmenin durdurulması kararı hukuka aykırı olduğundan, işbu kararın ek karar ile birlikte tavzih edilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, bu sebeple; 04.08.2022 tarihli karara karşı istinaf gerekçelerinin aynen geçerli olduğunu ve işbu gerekçeler doğrultusunda ek kararın da istinaf edildiğini beyanla, istinaf gerekçeleri uyarınca 01.04.2022 tarihli Genel Kurul toplantısında alınan 5, 6 ve 8 numaralı kararlara ilişkin olarak verilen yürütmenin durdurulması kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Talep, şirket genel kurulu kararlarının iptali istemli davada genel kurul kararlarının yürütmesinin durdurulması ve şirkete kayyım atanması yönünde ihtiyati tedbir verilmesi istemidir. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, genel kurul kararlarının yürütmesinin durdurulması ve şirkete kayyım atanmasına ilişkin ihtiyati tedbir şartlarının bulunup bulunmadığı noktasındadır. Davalı şirket 2019 ve 2020 yılları Erteleme Olağan Genel Kurul toplantısı 01/04/2022 tarihinde yapılmıştır. İhtiyati tedbir isteyen davacı taraf, genel kurul kararlarının iptali istemiyle açılan davada olağan genel kuruldu alınan kararların kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olduğu iddiasıyla yürütmesinin durdurulması ve şirkete kayyım atanması suretiyle ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 449. Maddesine göre, genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir. 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 389/1. Maddesi, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir, şeklindedir. HMK’nın 390/2 maddesine göre de, tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Ayrıca bu kapsamda ihtiyati tedbir talebinin somutlaştırılması gerekir. Yukarıda ifade edildiği üzere HMK’nın 390/2 maddesine göre, tedbir talep eden taraf, davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Yaklaşık ispattan anlaşılması gereken ise usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Buradaki amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için tam ispat gerekmez. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın, bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir. Tam ispatın arandığı durumlarda, bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hâkim o iddianın ağırlıklı/kuvvetli ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğu ihtimalini göz ardı etmez. Mahkemece 04/08/2022 tarihli ara karar ile davacının yürütmeyi duruduma talebinin kısmen kabulü ile; 01/04/2022 tarihli genel kurul toplantısının 5 numaralı, dağıtılacak kar payına ilişkin kararının, 6 numaralı Yönetim Kurulu Üyelerine aylık net 45.000 TL huzur hakkının 75.000 TL’ ye çıkarılmasına ilişkin kararının ve 8 numaralı TTK 395-396 maddelerine göre Yönetim Kurulu Üyelerine izin verilmesine ilişkin genel kurul kararlarının yürütülmesinin TTK 449. maddesi uyarınca durdurulmasına karar verilmiş diğer istemler reddedilmiştir. Somut olayda, davacı tarafça, ibra edilmemiş yönetim kurulu üyesi tarafından hazırlanan finansal tabloların yine kendi oyuyla tasdik edildiğini, yönetim kuruluna seçilen ortağın kendi seçiminde oy kullandığı ve ilk toplantıda bakanlık temsilcisi bulunmasına rağmen erteleme toplantısında bakanlık temsilcisi bulunmamasının butlan sebebi olduğu ileri sürülmüş ise de, finansal tabloların tasdiki ve yönetim kurulu üyesi seçiminde oydan yoksunluk hali düzenlenmediği gibi ilk toplantıda bakanlık temsilcisinin bulunmasının erteleme toplantısında da bulunması için yeterli bir sebep değildir. Davacı tarafça, davaya konu genel kurulda, bakanlık temsilcisi bulunması zorunluluğunu düzenleyen Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul Ve Esasları İle Bu Toplantılarda Bulunacak Bakanlık Temsilcileri Hakkında Yönetmelik’in 32. Maddesinde sayılan hususlardan birinin bulunduğuna dair bir iddia ileri sürülmemiştir. Dosyaya sunulan ihtarnameler ve yeminli müşavir raporu da istinaf istemine konu genel kurul kararları yönünden yaklaşık ispat şartını sağlamaya elverişli değildir. Bu nedenle davacının, 14/09/2022 tarihli istinaf dilekçesine konu genel kurul kararları yönünden de yürütmenin durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Mahkemece 04/08/2022 tarihli ara karar ile kabul edilen ihtiyati tedbir ve bu ara kararın düzeltilmesine ilişkin 02/09/2022 tarihli ara karara karşı istinaf yoluna başvurulmuştur. Ancak HMK’nın 394/1. Maddesine göre, karşı taraf dinlenmeden verilmiş olan ihtiyati tedbir kararlarına itiraz edilebilir. Maddenin 5. Fıkrasına göre ise, itiraz hakkında verilen karara karşı, kanun yoluna başvurulabilir. Dolayısıyla davalının kabul edilen ihtiyati tedbir kararına karşı doğrudan istinaf yoluna başvurması mümkün değildir. Davalının bu başvurusu itiraz olarak değerlendirilip mahkemece itiraz hakkında bir karar verilmelidir. Nitekim mahkemece davalının kabul edilen ihtiyati tedbir yönünden yaptığı başvurusu mahkemece duruşmalı olarak incelenmiş ve itirazın reddine 26/10/2022 tarihinde karar verilmiştir. Bu karar ve davalının 26/10/2022 tarihli ara karara karşı 07/11/2022 tarihli istinafı, istinaf kanun yolu formundan sonrasına ilişkin olup inceleme konusu yapılmamıştır. Mahkemece 18/08/2022 tarihli ara karar ile davacının tedbiren kayyım atanması talebinin reddine karar verilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nda, anonim şirketin münfesih olma durumlarının ortaya çıkması halleri dahil şirkete yönetim kayyımı atanmasına ilişkin herhangi bir düzenleme yoktur. Zira şirketin genel kurul tarafından seçilen yönetim kurulu tarafından idare olunması esastır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu(TMK)’nun 427/4. Maddesinde, bir tüzel kişinin gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa yönetim kayyımı atanacağı düzenlenmiş olmakla birlikte, davalı şirkette organ boşluğu bulunduğuna dair herhangi bir iddia mevcut değildir. Yönetim kayyımı atanabilmesi için şirketin yönetim kurulunun bir şekilde oluşturulmasının mümkün olmaması ve bu boşluğun başkaca hukuki yollarla giderilmemiş olması şarttır. Şirketin seçilmiş yönetim kurulu bulunduğu takdirde organ yokluğundan söz etmek mümkün olmadığı gibi, mevcut yönetim kurulunun, çalışamaz halde olması da TTK’ nin sistematiği içinde giderilmesi her zaman mümkün bir durumdur. (Yargıtay. 11. H.D’nin 08/03/2018 Tarih ve 2016/7714 E-2018/1804 K. sayılı kararı) Davacıların, yeterli şekilde şirketin mali durumuna ilişkin soruların cevaplanmadığı, hesap verilebilir ve şeffaf bir yönetim olmadığı, şirketin kötü yönetildiği gibi şebeplerle ihtiyati tedbir yoluyla davalı şirkete yönetim kayyımı atanması talep edilmiş olmakla birlikte, iddianın ileri sürülüş biçimine göre eldeki istem yönünden yaklaşık ispat şartı gerçekleşmemiştir. Bu nedenle Mahkemece davalı şirkete yönetim kayyımı atanmasına ilişkin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından ihtiyati tedbir ve kayyım atanmasını talep eden davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun 04/08/2022 ve 02/09/2022 tarihli ara kararlara karşı yaptığı istinaf başvurularına ilişkin istinaf dilekçelerinin ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati tedbir ve kayyım atanmasını talep eden/davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Karşı taraf/davalı vekilinin 04/08/2022 ve 02/09/2022 tarihli ara kararlara karşı yaptığı istinaf başvurularına ilişkin istinaf dilekçelerinin HMK’nın 341/1 ve 346/1. Maddesi uyarınca ayrı ayrı REDDİNE, 2-İhtiyati tedbir ve kayyım atanmasını talep eden/davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Karşı taraf/davalı tarafından 04/08/2022 ve 02/09/2022 tarihli ara kararlara istinaden yatırılan istinaf karar harçları ile istinaf başvuru harçlarının istemi halinde kendisine ayrı ayrı iadesine, 4-İhtiyati tedbir ve kayyım atanmasını talep eden davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 22/11/2022