Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1718 E. 2023/699 K. 07.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1718
KARAR NO: 2023/699
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/06/2022
NUMARASI: 2022/131 Esas – 2022/514 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/07/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili İdarenin Merkez (Ankara) ve bazı taşra şubesinde bulunan hizmet binalarının genel temizlik hizmetlerinin 21.08.1997-31.12.1997 tarihleri arasında … Ltd.Şti.’ne yaptırılmış olduğunu, müvekkili İdare ile davalı arasında akdedilen sözleşmeler uyarınca işçi haklarının ödenmesi ve işçi çıkarılması gibi tüm sorumlulukların davalıya ait olduğunu ve müvekkil İdarenin ilgili konularda hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını, dolayısıyla ilgili şirketlerde çalışan işçilere yapılan ödemelerin şirketlere yöneltilmekte olduğunu, müvekkil İdarenin adı geçen şirket aleyhine alacaklı olduğu dosyaların bulunması sebebiyle ve … Ltd.Şti.’ye karşı açmış oldukları davaya devam edilebilmesi için, söz konusu şirketin tasfiye haline dönüşmesi ve tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yasal düzenlemenin hatırlanılması gerektiğini, müvekkili İdarenin yasal hasım olması nedeni ile yargılama giderinden sorumlu tutulamayacağını, davanın reddine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda; “…Sonuç olarak söz konusu şirketin ihyası için gerekli yasal ve maddi şartların somut olayda gerçekleştiği ve sübut bulan davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış olup ek tasfiye işlemlerinin yerine getirilmesi yönünden söz konusu şirket temsilcisinin tasfiye memuru olarak atanmasının ve ek tasfiye işlemlerinin tasfiye memuru tarafından yapılması uygun görülmüş olup, yargılama gideri yönünden yapılan irdelemeye bağlı olarak: davalı İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu, yasal hasım konumunda olup, tasfiyenin usulsüz kapatılmasından dolayı sorumluluğu bulunmadığından davacının harç muafiyeti gözetilerek harç dışındaki yargılama giderinden sorumlu tutulmamıştır” gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından yapılan yargılamanın kendi taleplerine aykırı olduğunu, … Ltd.Şti’nin Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/399 E. Sayılı dava dosyası ile sınırlı olmak üzere ihyasına ve İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yeniden tesciline hükmedilmiş ise de müvekkili İdareye vekalet ücreti ödenmesi yönünde herhangi bir hüküm tesis edilmediğini, Yerel Mahkeme kararının vekalet ücreti yönünden kaldırılması gerektiğini ileri sürmüştür.
GEREKÇE: Dava; TTK’nın geçici 7. maddesine göre terkin edilen şirketin derdest dava dosyası nedeniyle tüzel kişiliğinin ihyası istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı Sicil Müdürlüğü yazı cevabında davaya konu şirketin infisah ve sicilden terkin sebebi olarak 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 10’uncu maddesine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle oda kaydının silinmiş olması olduğunu bildirmiştir. TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca, 01.07.2015 tarihine kadar sayılan halleri tespit edilen ya da bildirilen şirketlerin tasfiyeleri, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır. 559 sayılı KHK gereğince sermayelerini öngörülen tutara çıkarmamış bulunmaları, TTK’nın yürürlük tarihinden önce veya 01.07.2015 tarihine kadar münfesih olmaları, TTK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanılmış olmakla birlikte genel kurulun toplanamaması nedeniyle ara bilançoları genel kurula tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin edilememeleri sebepleriyle resen terkin edilirler. TTK’nın geçici 7. maddesinde belirtilen şartların gerçekleşmesi halinde Ticaret Sicil Memurluğu tarafından şirketin sicil kaydı terkin edilir. Terkin edilmeden önce, TTK’nın geçici 7/4-a maddesi uyarınca, kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. TTK’nın geçici 7/2. maddesine göre, davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz. TTK’nın geçici 7. maddesine uyarınca yapılan terkin işlemine karşı açılan davalarda husumetin yasal hasım olmayan sicil müdürlüğü yöneltilmesi yeterli olup, ayrıca tasfiye memuruna yöneltilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. 5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar Ve Borsalar Kanunun 10/3. maddesinde; “Oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl içinde, ilgilinin üyesi bulunduğu odaya müracaatla adres ve durumunu bildirmemesi halinde, oda yönetim kurulunun teklifi ve meclis kararıyla ticaret sicil kaydının re’sen silinmesi için ticaret sicil memurluğuna ihbarda bulunulur. İhbarı takip eden ayın ilk günü itibarıyla oda kaydı silinmiş sayılır. Bu süre içerisinde durumunu bildiren üyelerin aidat tahakkukları başlatılır. Ancak bu durumda olanlar tüm aidat borçlarını ödemedikçe seçmen listelerine tekrar kaydedilemeyeceği düzenlenmiştir. 30/12/2012 gün ve 28513 sayılı resmi gazetede yayınlanan “Münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin” Tebliğ’in5/1 1. maddesinin “d” bendinde; “18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 10 ve 32 nci maddelerine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl sonunda oda kaydı silinerek, sicil kaydı silinmek üzere Müdürlüklere bildirilen şirketler ve kooperatifler.” şeklinde düzenlenmiştir. Anılan düzenleme kanunda terkin sebebi olmayan bir hususun tebliği ile düzenlemesine ilişkindir. TTK geçici 7. maddesinde belirtilen sınırlı hallere özel bir tasfiye yöntemi getirilmiş olup, madde de sayılan haller dışında tasfiye geçici 7. maddeye göre değil TTK veya ilgili kanunlardaki tasfiye usulünü göre yapılacaktır. İstisnai ve sınırlı tasfiye usulünün düzenlendiği geçici 7. Maddesine tabi olamayan bir durum ikincil norm niteliğinde olan tebliği ile yapılan düzenlenme ile geçici 7. madde kapsamına alınamaz. Somut olayda davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından davalı şirketin 12/08/2013 tarihinde 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 10’uncu maddesine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle oda kaydının silinmiş olması nedeniyle ticaret sicil gazetesinde gerekli ilan yapılarak süresi içerisinde bir başvuru yapılmadığından TTK geçici 7. madde kapsamında sicil kaydı resen terkin edilmiştir. Sicilden terkin edilen şirket hakkında Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/399 Esas sayılı dosyasında davacı SGK tarafından davanın temelini oluşturan iş kazası nedeniyle ihyası istenen şirkete karşı rücu davası açtığı derdest davada davalının temsili işlemleri için eldeki davanın 05/10/2018 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. TTK geçici 7. maddesinde şirketlerin resen terkin sebepleri tahdidi olarak sayılmış olup, 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 10’uncu maddesine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle oda kaydının silinmiş olması bu sebepler arasında sayılmadığı gibi şirkete ve şirketin temsilcilerine tebligat yapıldığına ilişkin herhangi bir mazbata-belge sunulmadığı gibi, davaya konu şirkete yapılan tebligatın iade edildiğine ilişkin Sicil Müdürlüğü tarafından düzenlenen belgeyi destekleyecek mahiyette herhangi bir mazbata – belge de sunulmamış ve sicil dosyasında da rastlanılmamıştır. Buna göre yasa hükmünde öngörülen ihtar koşulunun yerine getirildiği hususu, davalı tarafça ispat edilememiş olup, usulüne uygun geçerli bir terkin işlemi bulunmadığından terkin edilen şirketler yönünden davaya konu ihya talebi TTK’ nın geçici 7. maddesinde öngörülen hak düşürücü süreye tabii değildir. Davacının devam eden dava dosyası nedeniyle şirketin ihyasını istemekte haklı ve hukuki yararı mevcut olup, terkin edilen şirket yönünden ihya koşulları oluştuğunun kabulü gerekmiştir. Davada İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. madde çerçevesinde yapılan terkin işleminin hatalı olup, davalı tarafından davaya karşı konularak müdürlük işleminin yerinde olduğundan bahisle davanın reddinin istendiği de nazara alındığında; somut olayda HMK’nın 312/2. maddesinin uygulanma koşullarının bulunmayıp, HMK’nın 326. maddesi uyarınca davalı sicil müdürlüğü yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olacaktır. (Y.11 H.D 31/05/2021tarih ve E: 2021/3311-K: 2021/4580, Y.11 H.D 14/12/2022 tarih ve E: 2022/7020-K: 2022/9014) Re’sen sicilden terkin edilmiş şirketler bakımından ihya kararı verilmesi halinde şirketlerin tasfiye haline gireceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmadığından bu şirketlere tasfiye memuru atanması da gerekli değildir. (Y11. H.D 04/12/2014 tarih ve E:2014/12860 – K:2014/19016/) Buna göre mahkemece davanın kabulüne ve şirketin ticaret sicil kaydının ihyasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak mahkemece davanın kabulüne karar verildiği davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi ve tasfiye memuru atanması doğru bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle HMK ‘nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir hususta bulunmadığından, kararın kaldırılmasına, davacı kurum lehine davalıdan yargılama gideri ve maktu vekalet ücreti tahsiline karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davanın KABULÜ ile; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 8840-8 sicil numarasında sicile kayıtlı … Limited Şirketi’nin Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/399 esas sayılı dava dosyasının sonuçlandırılması ve verilecek kararın infazı işlemleri ile sınırlı olarak resen terkin kararının iptali ile ŞİRKETİN İHYASINA, 2-Kararın kesinleşmesi halinde ticaret siciline TESCİL VE İLANINA, 3-Davalı Müdürlük harçtan muaf olduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 4-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edildiği anlaşılan 240,5 TL posta/tebligat giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından masraf yapılmadığı anlaşıldığından, bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T.’ne göre hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının HMK 333 maddesi gereğince yatıran tarafa iadesine, 8-İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları, a-Davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, b-Davacı vekili tarafından istinaf aşamasında sarfedilen, 52,00 TL istinaf yargılama giderinin davalı Ticaret Sicil Müdürlüğünden alınarak davacıya verilmesine, 9-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 07/07/2023