Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1714 E. 2022/1493 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1714
KARAR NO: 2022/1493
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/03/2022
NUMARASI: 2022/196 Esas – 2022/351 Karar
DAVA: Sözleşmenin İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/12/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinden gerçek kişi olanlar … Tic A.Ş.’nin hem hisse sahipleri ve hem yönetim kurulu üyeleri, hem de …’ın mirascıları olup bu sahte imza içeren evraklar dolayısıyla menfaatleri doğrudan etkilendiğinden dava açma hakları bulunduğunu, davalının müvekkili … A.Ş. Aleyhine Bakırköy 7.Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/212 Esas sayılı kendisi ile müteveffa … arasında imzalandığını ileri sürdüğü ve âdi şekilde düzenlenen 10/12/2018 tarih ve 04/01/2019 tarihli hisse devirlerinin şirket pay defterine işlenmesi için dava açtığını, bu sözleşmelerdeki …’ın imzalarının sahte olduğunu, dava dilekçesinde 10/12/2018 tarihli hisse devri sözleşmesinde … tarafından davalıya devredilen hisse adedi 1755, bedeli 3.510.000 TL; 04/01/2019 tarihli tarihli hisse devri sözleşmesinde … tarafından davalıya devredilen hisse adedinin 2060, bedeli 4.120.000 TL olarak bildirildiğini, HMK 208/3 uyarınca ayrı dava açma hakları olduğunu, bu dava dosyası ile Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/212 esas sayılı dosyası ile birleştirme talebi olmadığını, davalı tarafın Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/212 esas sayılı dosyaya sunmuş olduğu 10/12/2018 tarihli hisse devri sözleşmesinde …’ın imzasının üzerinden geçildiği, imzanın …’a ait olmadığının çıplak gözle bakıldığında dahi anlaşılabileceğini, davanın kabulü ile davalı … ile Bakırköy 7 Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/212 esas sayılı dosyasındaki vekili Av …’dan … ile … arasındaki … Tic A.Ş.’nin 10/12/2018 ve 04/01/2019 tarihli hisse devirleri sözleşmelerinin asılları HMK 220/3 şerhi koyulup kesin süre verilip getirtilerek imzaların sahtelikleri yönünden ayrı ayrı inceleme yaptırılmasını, yargılama sonunda sahtelik iddiasının kabulü ile … ile davalı …’e … Anonim Şirketi’nin 10/12/2018 ve 04/01/2019 tarihli hisse devirleri sözleşmelerinin yok hükmünde olduğunun tespitine; sözleşmelerin ayrı ayrı iptallerine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin, dava konusu hisseleri, aynı zamanda babası olan …’tan taraflar arasında akdedilen devir sözleşmesi ve banka havalesi yoluyla satın aldığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; “… davalı taraf ile muris Dursun Irak arasında 2 adet hisse devir sözleşmesi yapıldığı, davacıların işbu davayı hisse devir sözleşmelerinin iptali istemiyle açtığı anlaşılmıştır. Tarafların iddia ve savunmaları ile dosya içerisindeki belgeler nazara alındığında taraflar arasında şirket içi bir ihtilaf bulunmaktadır. Davacılar dava değeri göstererek elde ki işbu davayı açmış olup belgenin hükümsüzlüğü ileri sürüldüğünden nispi harca tabii bir davadır. 6100 sayılı HMK’nın 114/1-h maddesine göre davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması dava şartıdır. İşbu davanın, davalı …’in Mahkememizin 2021/212 esas sayılı dosyasında davalılar aleyhine açtığı ve derdest bulunan hissedarlığın tespiti ve pay defterine işlenmesi talepli davadan sonra açıldığı anlaşılmıştır. Davacılar tarafından Hisse devri sözleşmesinin hükümsüzlüğünün mevcut davada ileri sürüldüğü, cevap dilekçesi ile bu yönde bir savunmada bulundukları anlaşılmakla 2021/212 esas sayılı davada öncelikle olarak sahtecilik iddiası ön sorun olarak incelenecek olup işbu davanın açılmasında davacıların hukuki yararının bulunmadığı kanaatine varılarak davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine ” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesindeki beyan dilekçelerinde Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/387 esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasını ve eldeki dava dosyası ile birleştirmesine muvafakatleri olmadığından bahisle ayrı bir dava olarak görülmesine yönelik taleplerinin bulunduğunu, davalı yanın, gerek cevap gerekse ikinci cevap dilekçelerinde sahtelik iddiasının incelemesi taleplerinin mevcut olmadığını buna rağmen ilk derece mahkemesinin hukuka aykırı şekilde sahtelik iddiasını incelediğini, oysaki HMK’nın 208 maddesi uyarınca sahtelik iddiasının ilk derece mahkemesince ön sorun olarak kabul edilmediğini dolayısıyla artık ilk derece mahkemesinin kendiliğinden sahtelik incelemesi yapamayacağını,ayrıca eldeki dava ile birleşen dosyada deliller toplanmadan ilk derece mahkemesince sahtecilik konusunda bilirkişi incelemesine karar verildiğini, söz konusu birleşen dosyada karşı tarafın, aynı hisse devrine ilişkin sunmuş olduğu nüshaların incelenmesinde; …’in ve …’ın imzaları bulunduğunun görüleceğini, ancak bu evraklardan hangisinin ya da her ikisinin de mi sahtecilik incelemesine esas olup olmayacağı hususunun ilk derece mahkemesince değerlendirilmediğini, dosyaya sundukları 20/06/2022 tarihli uzman görüşünde, müvekkillerinin dava açmakta hukuki yararının olduğunun tespit edildiğini, bahsi geçen sebeplerle ilk derece mahkemesinin hukuka aykırı kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Dava, tespit istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın usulden reddine karar verilmiştir. Davacılar vekili tarafından süresinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK 355 maddesi gereğince, davacılar vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni nedenleri ile sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır. Eldeki istinafa konu davaya ilişkin dava dilekçesinde, davacı … A.Ş.’nın 10/12/2018 tarihli ve 04/01/2019 tarihli hisselerinin devrine dair sözleşmelerdeki …’a ait olduğu gözüken imzaların esasen sahte olduğu bu durumun çıplak gözle dahi anlaşılabileceği öne sürülmektedir. … tarafından davacı … A.Şdeki hisselerinin davalı …’e devrine ilişkin yapılan 10/10/2018 ve 04/01/2019 tarihli hisse devir sözleşmelerinin yok hükmünde olduklarının tespiti ile sözleşmelerinin ayrı ayrı iptallerine karar verilmesinin talep edildiği, davanın 28/04/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/04/2021 tarihinde 2021/387 E sayılı dosyası ile davacıların …, …, …, …A.Ş ‘nin davalının … alyhine açtıkları 10/12/2018 tarihli ve 04/01/2019 tarihli hisse devri sözleşmesinde …’ın imzasının sahte olduğu, söz konusu sözleşmelerin asıllarının sunulması halinde grafoloji uzmanları veya Adli Tıp Kurumunca imza incelemesi yaptırılmasını ve yargılama neticesi 10/12/2018 ve 04/01/2019 tarihli hisse devri sözleşmelerinin yok hükmünde olduğunun tespiti sözleşmeleri ayrı ayrı iptali istemine ilişkin davanın 30/04/2021 tarihinde Bakırköy 7. Asiye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/212 E sayılı dosyasıyla birleştirilmesine karar verildiği ,Bakırköy 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11.02.2022 tarihli kararı ile birleştirme ile gelen Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/387 E-2021/539K sayılı dosyasının terfiki ile ayrı bir esasa kaydederek davanın hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05/03/2021 tarihinda açılan 2021/212 E sayılı dosyasının incelenmesinde arihinde açıldığı ile davalı …’in davacı sıfatıyla olarak …AŞ.alyhine müteveffa …’ın 16 /07/ 2020’de vefat ettiği geride mirasçıları olarak …, … ve …’ın kaldığı, müteveffa …’ın 10 /12/ 2018 tarihinde aktedilen hisse devir sözleşmesine göre davalı … nezdinde bulunan 1.755 hisseyi 3.510.000 TL karşılığında …’e devrettiği, yine 04/01/2019 tarihinde de ikinci hisse devrinin gerçekleştiği, her iki hisse devir sözleşmesine istinaden hisselerinin karşılığının ödendiği, ancak davalı … şirketi yönetim kurulunun devri onaylayarak keyfiyeti şirket pay defterine işlemediği, son durumda müvekkilinin davalı … bünyesindeki hisse oranının %42 ye ulaştığını, bahsi geçen sebeplerle müvekkilin davalı şirketin 7.750.000,00 TL değerindeki 3875 hissesine sahip hissedar olarak tespit edilmesi ve durumun pay defterine işlenmesi ayrıca dava sonuna kadar şirkete tedbiren yönetici kayyumu atanması talep edilmiştir. Söz konusu dosya halen derdest olduğu ve duruşmasının 09/03/2023 tarihine bırakıldığı anlaşılmıştır.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 106. maddesinde; “Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir. Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır. Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu düzenleme uyarınca bir tespit davasının kabule şayan olabilmesi için hukuki yararının bulunması zorunludur. Tespit davasında; eda davasından ve inşai davadan farklı olarak, davacının hukuki yararının bulunduğu varsayılmaz. Açılan tespit davasında hukuki yararın olup olmadığı, davanın her aşamasında re’sen gözetilir. Somut olayda, eldeki istinafa konu davada talep edilen davadışı muris … ile davalı …’e … Anonim Şirketi’nin 10/12/2018 ve 04/01/2019 tarihli hisse devirleri sözleşmelerinin yok hükmünde olduğunun tespitine; sözleşmelerin ayrı ayrı iptallerine karar verilmesine yönelik talep az yukarıda bahsi geçen Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/212 E sayılı dosyasında tartışılacak olup somut olayda ikame edilen işbu tespit davasında hukuki yarar olmadığından ilk derece mahkemesince, davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından, davacının yerinde olmayan bütün istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir. Yukarıda bahsi geçen sebeplerle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353(1)-b/1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmektedir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacılar tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 29/12/2022