Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/171 E. 2022/563 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/171
KARAR NO: 2022/563
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/11/2021
NUMARASI: 2019/888 Esas – 2021/996 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/04/2022
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirketin … şirketinden mal satın aldığını, ürünlerin davalı firmanın … ana konşimento, … sayılı ara konşimento ile müvekkile teslimi gerekmekte iken 27.06.2019 tarihinde gümrüğe gelmiş ve gümrükten mal çekimi sırasında ürünlerin müvekkile ait olmadığı tespit edildiğini, bu aşamada tüm vergi, ardiye ve diğer giderlerin müvekkili tarafından ödendiğini, müvekkile ait mallar aradan 1 ay geçtikten sonra Kuveyt’ten getirilerek 25.07.2019 tarihinde gümrüğe gelmiş ve müvekkilinin yeniden vergileri ve diğer giderleri ödeyerek ürünlerini alabildiğini, müvekkilin 2 kez aynı masrafları yapması ve bir ay süre ile mallarını alamaması nedeniyle zarara uğradığını ileri fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydı ile 20.837,60 TL maddi zararın ve geç teslimat ile gecikmeden dolayı uğranılan zararımıza mukabil 1.000-TL’ nin 27.06.2019 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 04.10.2021 tarihli ıslah dilekçesinde, tazminat talebi yönünden 1.000 TL olan talebini 18.998,98 TL olarak ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacı tarafından müvekkili şirketin direkt olarak hasım gösterilmesinin mümkün olmadığı zira davalının ABD’de ki taşıyıcı firmanın acentesi olduğunu, taşıyıcının ABD’deki … Olduğunu, yine davacının ibraz ettiği …’den anlaşılacağı üzere fiili taşıyıcının … olduğunu, Türkiye’ye taşınması gereken ürünlerin yanlışlıkla Kuveyt’e gittiğini, hasar kayıt ve geç teslim nedeniyle uğranılan zararlara ilişkin olarak montreal sözleşmesinin 31/2 maddesi gereği hasarın 14 gün içinde yazılı olarak bildirilmesi gerektiğini, davacı aleyhine tahakkuk ettirilen faturanın giriş beyannamesinin iptal edilmesi üzerine 18.151,36 TL’sinin iade edildiğini, gerçek ürünler sebebiyle ödemek durumunda kaldığı tutarları ise zaten ödemesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ: İlk derece mahkemesince, dava konusu tazminata konu taşımacılık işleminde ABD’de yerleşik …’in asıl/akdi, taşımayı bıraktığı … A.O’nun alt/fiili taşıyıcı sıfatını haiz olduğu, davalı Türkiye’de yerleşik davalı …’in ise taşınan kargonun özet beyanını veren, varsa ödemeli navlun tahsilatını yapacak ordino ve ekinde belgeleri gönderen-alıcısına veren dava dışı yerleşik … firmasının acentesi konumunda olduğu, doğrudan hasım gösterilmek suretiyle acente aleyhine dava açılamayacağı, acenteye ancak yürüttüğü işler nedeniyle izafeten dava açılabileceği, davacı tarafından TTK’nın 105/3. madde hükmü uyarınca doğrudan acenteye yönelik bir kişisel kusurun da ileri sürülmemesi nedeniyle huzurda görülen davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davalının arabuluculuk safhasında husumet itirazında bulunmadığını, uluslararası şirketin temsilcisi sıfatıyla arabuluculuk toplantısına katıldığını davalının … kargo taşımacılığın Türkiye temsilcisi olduğunu ,ayrı tüzel kişilik olarak kurulması bu bağı ortadan kaldırmadığını, davanın Türkiye temsilcisine karşı açıldığı ve teslim edecek tarafın davalı olduğu dikkate alınmaksızın ülke içi kargo sisteminin uygulanarak teslim edecek taraf dikkate alınmaksızın davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, havayoluyla yük taşınması sırasında emtianın yanlış yere gönderilmesinden ve gecikmeli teslimattan dolayı uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davalının akdi ve/veya fiili taşıyan olmadığı, yurt dışında mukim akdi taşıyan … firmasının acentesi olduğu ve davanın bu taşıyıcıya izafeten acentesine yöneltilmediği gerekçesiyle davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosyaya Türkçe tercümesi sunulan ana ve ara konişmentoda, akdi taşıyıcının …, fiili taşıyanın ise … A.O olduğu görülmüştür. Bu durumda, dava konusu emtianın havayoluyla Atlanta/ABD’den İstanbul/Türkiye’ye taşınması işinin … tarafından üstlenildiği, davalı şirketin akdi taşıyanın acentesi olarak hareket ettiği ve Türkiye’deki teslimat işlemlerinin bu şirket tarafından yerine getirildiği anlaşıldığından, dava tarihi itibariyle yürürlükte olan TTK m.105 gereğince, davanın …’ye izafeten davalı … Ltd Şti’ye yöneltilmesi gerekir. Oysa, davacı tarafça eldeki davanın doğrudan davalı şirkete yöneltildiği anlaşıldığından ilk derece mahkemesince yazılı şekilde davanın usulden reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Öte yandan, arabuluculuk başvurusunun … Ltd Şti’ne doğrudan yöneltildiği ve arabuluculuk görüşmelerinin bu şirketle yapılarak sonuçlandırıldığı dosyaya sunulan arabuluculuk tutanağından sabittir. Arabuluculuk sürecinde tarafların ancak üzerlerinde tasarruf edebilecekleri iş ve işlemler konu olabileceğinden, taraf sıfatına sahip olmayanlar arasında yapılacak arabuluculuk faaliyetinde anlaşma halinde uyuşmazlık konusu hak sona ermeyeceği gibi anlaşamama durumunda dava şartının da yerine getirilmediği kabul edilmelidir. Açıklanan bu nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 maddesi gereğince, esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 28/04/2022