Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1690 E. 2022/1334 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1690
KARAR NO: 2022/1334
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 19/09/2022
NUMARASI: 2022/600 Esas
DAVA: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 14/09/2022
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/12/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen ara kararın ihtiyati tedbir isteyen davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dilekçelerin ekinde video kaydını sundukları … TV’DE yayınlara “yakından bakınca”isimli televizyon programının 09.08.2022 tarihli programında müvekkili şirket hakkında gerçek dışı beyanlarda bulunduğunu, müvekkili şirketlerden … AŞ aleyhine açılan Muğla 3. İdare mahkemesinin 2021/1000 E sayılı dosyasının 05.07.2022 tarihli duruşmasında herkes huzurunda müvekkili şirkete karşı ” …” gibi şeklinde benzetme yapıldığını yine davalının aynı duruşmada, “Kalaşnikof alıp dağa mı çıkmak gerekiyor “şeklinde beyanlarının olduğunu, Marmaris ilçesi ve çevresinin 1996 yılında Milli Park ilan edildiğini, özel mülkiyetlerinin hepsinin kontrollü kullanım alanı olarak ayrıldığını müvekkili şirketin maliki olduğu parsellerin 1985 yılından beri onaylı imar planlarının bulunduğunu, müvekkili şirkete ait parseller için ruhsat aşamasında yada inşaat aşamasında Milli Parklar Genel Müdürlüğünden uygun görüş alınması gibi yasal bir düzenleme olmadığı gibi tüm işlemlerin hukuka uygun yapıldığını davalının mahkeme kararına rağmen müvekkili şirketin inşaata devam ettiğine dair haksız isnatlarının olduğunu, Muğla 3. İdare mahkemesi’nin 2021/1000 E sayılı kararı ile iptal kararı verilmiş ise de dosyasının henüz kesinleşmediğini, söz konusu alanın müvekkili tarafından 2008 yılında iktisap edildiğini bahsi geçen alanın zaten müvekkilinin özel mülkiyetine tabi olduğunu, kaldı ki bu alanın mülkiyeti müvekkiline geçmeden 30 yıl öncesinde kaba inşaatı bitmiş bir yapı olduğunu dolayısıyla bu alanda zaten el değmemiş bir orman alanı bulunmadığını, davalının fiilleriyle haksız rekabete sebebiyet verdiğini bahsi geçen sebeplerle davalının müvekkili şirket ve projeleri hakkında beyanda bulunmaması, açıklama, yorum yapmaması, basına demeç vermemesi için teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesi, davalının haksız rekabet teşkil eden fiillerinin tespitine, davalının haksız rekabet teşkil eden eylemlerinden menine, şimdilik 300.000.00 TL manevi tazminatın avans faizi ile birlikte davadan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; TTK’nın 54. Maddesinin 2. Fıkrasında ve TTK’NIN 56/1 . Maddesinde düzenleme bulan haksız rekabete ilişkin hükümler göz önünde bulundurulduğundan somut olayda haksız rekabet için uygun illiyet bağının bulunmadığını bahsi geçen sebeplerle davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARI :İlk derece mahkemesi 19/09/2022 tarihli ara kararı ile talep edilen uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği ve bu aşamada yaklaşık ispat ölçüsünde ispatlanamadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : İhtiyati tedbir talep eden davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; önceki beyanlarına tekrarla davalının yazılı görsel ve dijital medyada yer alan ve haberlere konu olan beyanlarıyla haksız rekabete sebebiyet verdiğini, bahsi geçen sebeplerle ilk derece mahkemesince verilen 19/09/2022 tarihli ihtiyati tedbir talebinin reddine dair kararın olayda yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmiş olduğunun da göz önünde bulundurularak kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Talep, açılmış haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve manevi tazminat davası içinde TTK’nın 61 ve HMK’nın 389 vd. maddesi uyarınca ihtiyati tedbire ilişkindir. İlk derece mahkemesince davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara karar verilmiş; bu ara karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava, TTK’nın 54 ve devamı maddeleri gereğince açılmış haksız rekabet davasıdır.TTK’nın ihtiyati tedbirler başlıklı 61/1. maddesinde, ”Dava açma hakkına haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56. maddenin birinci fıkrasının b ve c bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, hukuk usulu muhakemeleri kanunun ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verilebilir ” düzenlemesi yer almaktadır. Buna göre bu tür davalarda talep edilebilecek ihtiyati tedbir talepleri öncelikle TTK’nın 61. maddesine göre değerlendirilmelidir. Burada hüküm bulunmayan konularda, tamamlayıcı hüküm olarak HMK’nın 389 vd. maddelerinden yararlanılmalıdır HMK’nın 389/1. maddesi ise, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir.” şeklindedir. Aynı yasanın 390/3. maddesi, ”Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. TTK 61. maddesi kapsamında ihtiyati tedbir verilebilmesi için HMK 389 ve devamı özellikle HMK 390/3.maddesinde tanımlanan” davanın esası bakımından haklılık” olgusunun birlikte gerçekleşmesi gerekir. Davalının yaptığı açıklama ve yorumların haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı, haksız rekabetin koşullarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, iddiaya konu eylemlerin sabit olup olmadığı konularındaki nihai değerlendirme, devam etmekte olan yargılama sonunda verilecek esas hükümle ortaya çıkacaktır. Dosyanın mevcut durumu itibariyle haksız rekabet koşullarının mevcut olup olmadığı ve iddia ve savunmada ileri sürülen konular ispata muhtaç durumdadır. Bu hususlar, yargılama içinde toplanıp incelenecek deliller ışığında yargılama sırasında ortaya çıkacaktır. Ara karar tarihi itibariyle HMK’nın 390/3. maddesinde belirtilen yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden ve değişen durumlara göre ilk derece mahkemesinden yeniden tedbir talep edilmesi de mümkün olduğundan, ihtiyati tedbir talebinin reddi yönündeki ilk derece mahkemesi isabetli bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353(1)-b/1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-İhtiyati tedbir talep eden davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-İstinaf karar harcı ihtiyati tedbir talep eden davacılar tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 01/12/2022