Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1686 E. 2022/1197 K. 01.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1686
KARAR NO: 2022/1197
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/09/2022 (Ara Karar)
NUMARASI: 2021/324 Esas (Derdest)
TALEP: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/11/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün İhtiyati tedbire itiraz eden birleşen dosya davalısı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: İhtiyati tedbire itiraz eden vekili itiraz dilekçesinde özetle; sermaye arttırımına ilişkin kararın şirket ve şirket ortaklarının menfaatine olduğunu, ayrıca sermaye arttırımının iç kaynaklardan karşılanacağını, dolayısıyla davacı tarafın aleyhine herhangi bir durumun söz konusu olmadığını, bu nedenlerle mahkemece verilen tedbirin kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Birleşen Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/710 esas sayılı dosyasında ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili tarafından, yönetim kurulu kararının yürütmesinin durdurulması suretiyle ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiş, Mahkemece talep kabul edilerek ihtiyati tedbir kararı verilmesinin ardından aleyhine ihtiyati tedbir talep edilen davalı vekilince karara itiraz edilmesi üzerine, istinaf incelemesine konu ara kararı veren ilk derece Mahkemesi tarafından ihtiyati tedbire itiraz hakkında yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda, “davalı şirketin sürekli olarak sermaye arttırımı yönünde karar aldığı, söz konusu kararlara yönelik davacı tarafın dava açtığı, davacı tarafın ayrılma akçesi ödenmek suretiyle ortaklıktan çıkartılmasına Bakırköy 1.ATM 2014/474 esas sayılı dosyasında karar verildiği, sermaye arttırımına davacı tarafın iştirak edememesi halinde pay oranının değişeceği, ayrıca davalı şirketin sürekli sermaye arttırımı yoluna giderek ortak olan davacılara da kar payı dağıtmadığı dikkate alınarak mahkememizce verilen tedbir kararının tarafların menfaat dengesine uygun olduğu ve bu nedenlerle tedbire yönelik itirazın reddine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbire itiraz eden birleşen dosya davalısı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Günümüz ekonomik gereklilikleri ile sermaye artış kararı müvekkil şirket yönünden zaruri olmakla birlikte ayrıca davacıların da işbu açmış oldukları davalarında herhangi bir hukuki geçerlilik olmadığı gibi bariz bir şekilde art niyet olduğunu, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/474 esas sayılı dosyası ile zaten ayrılma kararı verilmiş ve ayrılma akçesinin faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmiş olup, faizi ile birlikte ayrılma akçeleri davalı şirket tarafından kendilerine ödeneceğini, davacıların çıkma kararı verildikten sonraki tarihte alınmış olan ve şirketin ekonomik menfaatleri gereği zorunlu olan sermaye artış kararından olumsuz etkilenmeleri madden ve hukuken mümkün bulunmamakta olup yapılan bu sermaye artışı ile birlikte her ne kadar davacılar yanlış yorumlasa da davacıların hisseleri oranı düşüş gösterse de, şirket değerleneceği için maddi değeri aynı kalacağını, hal böyle olduğunda davacıların herhangi bir hak kaybına uğramayacağını, sermaye artışı mevzuat gereği zorunluluktan ve şirket menfaatleri, ticari gereklilikler, döviz kurundaki artış gibi objektif nedenlerle yapıldığını, teminat alınmadan ihtiyati tedbir kararı verilmiş olmasının yasaya aykırı olup ihtiyati tedbir talebinin resmi bir belgeye yada kesin bir delile dayanmadığını, hiçbir gerekçe gösterilmeden “takdiren” teminatsız tedbir kararı verilemeyeceğini(HMK 392/1.), yönetim kurulu kararının icrasının geriye bırakılmasını gerektirecek yasal ve maddi sebepler söz konusu olmadığını, kararların icrasının geriye bırakılmaması durumunda bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğma ihtimali olmadığını, genel kurul toplantısında alınan kararların icrasının geriye bırakılması için HMK 389 ve TTK 449. maddelerinde bildirilen şartların bir arada bulunması gerekmekte olup, davacılar bu konularda herhangi, bir açıklama yapmadıkları gibi, haklarını kullanmalarının imkansız hale geleceği ya da gecikme nedeniyle bir zarara uğrayacakları konusunda da en ufak bir delil getirmediklerini, şu durumda HMK 389. maddede belirlenen ve ihtiyati tedbir kararı verilmesi için gereken şartların varlığından söz edilemeyeceğini, bu nedenle de yönetim kurulu kararının icrasının geriye bırakılmasına karar verilmesinin mümkün olmadığını, sermaye artırımının tamamının iç kaynaklar kullanılarak gerçekleştirilmiş ve karşılığında da tüm pay sahiplerine payları oranında bedelsiz hisse verilerek şirketteki pay oranları aynen korunmuş olup bu durumda, davacıların herhangi bir haklarının kısıtlanması, engellenmesi veya davacılar açısından sakınca oluşturacak bir durumun varlığından söz edilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle de yönetim kurulu kararının icrasının geriye bırakılmasına dair ihtiyati tedbir kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyanla, ilk derece mahkemesince verilen ihtiyati haciz kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.İhtiyati tedbir isteyen birleşen dosya davacısı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle: Davalı Şirketin, 04.05.2020 tarihinde bir kısmı bedelli sermaye artışı yaparak sermayeyi 100 Milyon TL’den önce 130 Milyon TL’ye, Sadece 5 ay sonra sermayeyi bu kez 130 Milyon TL’den 205 Milyon TL’ye çıkardığını, İş bu artıştan sadece 5 ay sonra bu kez bedelli sermaye artış kararı alarak sermayeyi 205 Milyon TL’den 300 Milyon TL’ye, çıkardığı bu karar hakkında huzurdaki davadan tedbiren durdurma karar verildiği, İstanbul Bam 43. Hd Tarafından da bu tedbir kararının devamına karar verildiğini, Davacı anne ve çocukları hakkında Bakırköy 1 ATM 2014/474 E. İle 16.06.22 tarihinde şirketten ayrılmasına karar verildiği, iş bu karardan sadece 6 gün sonra 22.06.2022 tarihinde Noter’e onaylattığı YK ile sermayeyi bu kez bedelsiz olarak 205 Milyon TL’den 350 Milyon TL’ye artırdığını, Davalı şirketin BAM onayından geçmiş tedbir kararını geçmiş tarihli yönetim kurulu kararı alarak, şirketten ayrılmasına karar verilen hissedarların şirketteki birikmiş karlarını sermaye eklenmesine karar vermesi, bununla da yetinmeyerek, mahkemece son artış hakkında tedbir kararı verilmesinden sonra, 07.10.22 tarihininde genel kurul kararı ile olumsuz oy ve muhalefet şerhine rağmen, oy çokluğu ile tamamen aynı konuda yeni bir Genel Kurul kararı ile sermayeyi 05 Milyon TL’den 350 Milyon TL’ artırılması kararı aldığı, dolayısı ile huzurdaki davaya konu yönetim kurulu kararının hükümsüz kaldığı, ancak mahkemece karar verilene kadar tedbirin devam etmesi gerektiğini, Ayrıca, Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/606 E. sayılı dosyasında, şirketin 19.06.20 tarihinde yapılan genel kurulda alınan “karın dağıtımına ilişkin kararın İPTALİNE” karar verildiğini, …’nin resmi sitesinde, üyeliğin devamı için, sermaye değil öz sermya şartı arandığını, dolayısı ile Davalı şirketin sermaye artışı haklı kılacak her hangi bir sebebi olmadığını, işbu halde azınlık haklarının korunmaya muhtaç olduğu ve HMK 85/1-c kapsamında teminata hükmedilemeyeceği dikkate alınarak, istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Talep, anonim şirket yönetim kurulu kararının iptali istemle açılan davada yönetim kurulu kararının yürütmesinin durdurulması suretiyle verilen ihtiyati tedbirin itirazen kaldırılması, istemidir.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, ihtiyati tedbirin şartlarının bulunup bulunmadığı noktasındadır. 05/07/2022 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlanan davalı şirketin, Bakırköy … Noterliği’nin 22/06/2022 tarih ve … YN’lu işlemi ile onaylanan10/06/2022 tarih ve 17 sayılı yönetim kurulu kararı ile şirket sermayesi 205.398.608,00 TL’den 350.000.000,00 TL’ye çıkarılmıştır.İhtiyati tedbir isteyen tarafından Bakırköy 1 ATM 2014/474 E. İle oluşan sonucun etkileneceğinden bahisle ihtiyati tedbir talep edilmiş, mahkemece talebin kabul edilmesi üzerine ihtiyati tedbirin şartlarının bulunmadığı iddiasıyla ihtiyati tedbirin kaldırılması istemiyle incelemeye konu itiraz yapılmıştır.6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 389/1. Maddesi, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir, şeklindedir. HMK’nın 390/2 maddesine göre de, tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Yukarıda açıklandığı üzere HMK’nın 390/2 maddesine göre, tedbir talep eden taraf, davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Yaklaşık ispattan anlaşılması gereken ise usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Buradaki amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için tam ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterlidir. Bununla birlikte uyuşmazlığı çözecek mahiyette ihtiyati tedbir kararı verilemez.Birleşen Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/331 esas sayılı dosyasında … tarafından açılan davada davalı şirketin, 22.03.2021 Tarihli ve 10292 Sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayımlanan, “Sermaye Artırımı” başlıklı; Bakırköy … Noterliği’nin 15.03.2020 Tarih ve … Yevmiye Numaralı 05.03.2021 tarih ve 2 sayılı şirketin 205.398.608,00 TL olan sermayesinin 300.000.000,00 TL’ye çıkarılmasına ilişkin Yönetim Kurulu Kararının iptali istemli açılan davada talep üzerine mahkemece İlk Derece Mahkemesinin 13/04/2021 tarihli ara kararıyla tedbir talebinin kabulü ile HMK 389/1 md gereğince artırılan sermayenin ön görülen sürede yatırılmaması halinde ileride telafisi imkansız zararların doğma ihtimali bulunduğundan dava konusu Yönetim Kurulunun 05/03/2021 tarih 2 nolu kararının icrasının davacı … yönünden tedbiren durdurulmasına karar verilmiştir. İtiraz üzerine de ilk derece mahkemesi 17/06/2021 tarihli ara kararı ile tedbir kararına yönelik itirazın reddine karar vermiştir. Bu karara karşı yapılan istinaf başvurusu ise Dairemizce 07/10/2021Tarih ve 2021/1614 E.- 2021/1175 K. Sayılı kararı ile esastan reddedilmiştir.Somut olayda, dava ve uyuşmazlık konusu, davalı şirketin sermaye artırımına ilişkin 10.06.2022 tarih ve 17 sayılı yönetim kurulu kararı olup, davacıların şirket ortaklığından ayrılma talepli davası bulunup, çıkma payının hisse oranlarına göre belirleneceği de nazara alındığında ortaklıktan çıkmaya ilişkin Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/474 E. Sayılı dava dosyasında verilen kararın halen kesinleşmemiş olması ve anılan davada ortaklığa bağlı hakların kullanımının paya bağlı olduğu ve eldeki davada ileri sürülen iddia, savunma hep birlikte gözetildiğinde ihtiyati tedbir talebiyle ilgili olarak yaklaşık ispat olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Ayrıca mahkemece aynı yönde verilen tedbirler de mevcuttur. Daha önce de sermayenin 205.398.608,00 TL’den arttırılmasına ilişkin yönetim kurulu kararının yürütmesinin durdurulması şeklindeki ihtiyati tedbir kararı verilmiş olup, bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Bu nedenlerle mahkemece ihtiyati tedbire hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.HMK m. 392 “(1) İhtiyati tedbir talep eden, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorundadır. Talep, resmî belgeye, başkaca kesin bir delile dayanıyor yahut durum ve koşullar gerektiriyorsa, mahkeme gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına da karar verebilir.” Şeklinde düzenleme yer almaktadır. İlk derece mahkemesinin tedbir kararında, HMK m.392’ye uygun durum ve koşullar bağlamında, neden teminat alınmasına hükmedilmediği gerekçeleri ortaya konulmak suretiyle gösterilmiş olduğundan bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde değildir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından İhtiyati tedbire itiraz eden birleşen dosya davalısı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-İhtiyati tedbire itiraz eden birleşen dosya davalısı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-İhtiyati tedbire itiraz eden birleşen dosya davalısı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-İhtiyati tedbire itiraz eden birleşen dosya davalısı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 01/11/2022