Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/168 E. 2022/108 K. 02.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/168
KARAR NO: 2022/108
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ:01/12/2021
NUMARASI: 2021/593 Esas
DAVA: İtirazın İptali
TALEP:İhtiyati Haciz/Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/02/2022
Taraflar arasında görülen davada ilk derece mahkemesince verilen ara kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı (ihtiyati haciz/tedbir isteyen) vekili, taraflar arasında 12.01.2021 tarihinde imzalanmış olan satın alma sözleşmesi gereğince; davalılar 50 adet … ile 1…’nin temin edilerek eksiksiz, hasarsız ve çalışır vaziyette müvekkilin 01.02.2021 tarihinde teslim edilmesinin kararlaştırıldığını, sözleşme bedelinin peşin olarak ödendiğini, ancak sözleşmede belirtilen ürünlerin müvekkiline teslim edilmediğini, sözleşmesinin 6/e maddesinde ise “SATICI sözleşme konusu ürünleri iş bu sözleşmenin 3. Maddesinde belirtilen tarihte ALICI’ya teslim edemezse; ALICI tarafından ödenen sözleşme bedelinin iadesi hakkı saklı kalmak kaydı ile 500.000,00TL cezai şart ALICI’nın ilk yazılı talebi üzerine 7 (yedi) iş günü içerisinde SATICI ve ŞİRKET YETKİLİSİ tarafından kayıtsız, şartsız, nakden ve defaten ALICI’ya ödenecektir” şeklinde düzenleme bulunduğunu, bunun üzerine müvekkilinin Elazığ … Noterliği’nin 10.05.2021 tarihli ihtarnamesi ile cezai şart talebinde bulunduğunu, davalıların cevabı ihtarında ise, Covid-19 virüs salgını nedeni ile ithal menşeili malların ülkeye girişinin yapılamadığını iddia ederek cevap verdiğini, oysa ki, sözleşmenin imzalandığı tarihte yani 12.01.2021 tarihinde Covid-19 salgını mevcut olmakla birlikte tüm bu şartları ve sözleşmenin yükümlülüklerini de davalıların açıkça bildiğini, Covid-19 salgını sözleşme sonrası ortaya çıkan bir vaka olmadığını, cezai şart alacağın tahsili için davalılar aleyhine girişilen icra takibinin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verillmesini talep ve dava etmiş ve dava konusu takip dosyasındaki asıl alacak ve fer’ileri karşılığında davalıların menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz kararı verilmesine, aksi halde davalıların menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının üçüncü kişilere devri ve cebri icra yoluyla satışının engellenmesi amacıyla ihtiyati tedbire hükmolunmasını istemiştir.
CEVAP: Davalılar vekili, ülkemizi ve tüm dünyayı etkisi altına alan Covid 19 salgınından kaynaklı olarak ürün /üretim tedarikinde aksamaların yaşandığını, bu nedenle sözleşmeye konu ürünlerin tesliminde gecikme yaşanacağının bildirildiğini, bunun üzerine sözleşmenin taraflarca sona erdirildiğini, sözleşme bedelinin davacıya iade edildiğini, olayda müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, cezai şartın fahiş olup müvekkilinin ekonomik mahvına neden olduğunu, ihtiyati haciz/tedbir koşullarının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN ARA KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince, somut olayda ihtiyati haciz talebinin sözleşmeye konu malların teslim edilmemesi nedeniyle sözleşmede kararlaştırılan ceza-i şartın tahsili talebine ilişkin olup cezai şart talebinin koşullarının oluşup oluşmadığı yahut davalının ekonomik mahvına neden olup olmayacağı gibi hususların yargılamayı gerektirdiği, ihtiyati tedbir talebi açısından yapılan değerlendirmede de; tedbir talep olunan şeyin HMK 389 maddesi gereğince davanın konusu olmaması nedeniyle taleplerin reddine karar verilmiştir. Bu ara kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davalılar basitetli tacir gibi davranma yükümlülüğü kapsamında sözleşmenin imzalandığı tarihte mevcut olan salgını gözeterek sözleşmesel yükümlülükler altına girdiğini, peşin ödenen mal bedeline karşın sözleşmede belirlenen sürede mal teslimi yapılmadığını, sonrasında mal bedeli müvekkiline peyder pey ödenmiş ise de, davalıların bu paradan 5 ay kadar menfaat temin ettiklerini, sözleşmede kararlaştırılan cezai şart alacağın koşullarının bulunduğunu, tacir olan davalıların cezai şartın tenkisini talep edemeyeceğini, ihtiyati hacze olmadığı takdirde ihtiyati tedbire hükmedilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesinin ara kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Talep, cezai şart alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasında ihtiyati haciz/tedbir istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince, talebinin reddine karar verilmiştir. Bu ara kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, ihtiyati haciz ve/veya tedbir şartlarının bulunup bulunmadığı noktasındadır. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için İİK’nın 257.maddesindeki şartların oluşması gerekir. İİK’nın 257/1.maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı… ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. İİK’nın 258/1. Maddesinin 2. Cümlesine göre: “İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur.” Bu madde uyarınca İhtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. Maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır. Nitekim Yargıtay 19 HD 2015/4882 E 2015/12767 K 30.09.2015 T. Ve Yargıtay 11. HD 2016/2214 E 2016/2481 K 07.03.2016 T. Emsal kararında da belirtildiği üzere; İcra ve İflas Kanunu’nun 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin, alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması yeterlidir. Mahkemenin “alacağın varlığına kanaat getirmesinden” anlaşılması gereken, alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi değildir. Bu hükme göre alacaklının, alacağının varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin şekilde ispat etmesi aranmamakta, bu konuda mahkemeye kanaat verecek delillerin gösterilmesi yeterli kabul edilmektedir. Bu açıklamadan sonra, somut olaya gelindiğinde; taraflar arasında imzalanan satın alma sözleşmede, davalıların bedeli peşin ödenen sözleşmeye konu emtiayı sözleşmede belirlenen sürede davacıya teslim etmekle yükümlü olduğu, aksi halde 500.000 TL cezai şarttan sorumlu oldukları belirtilmiş ise de, iddia, savunma ve özellikle sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın hukuki niteliği ve koşullarının bulunup bulunmadığı konusunda dosyanın bulunduğu aşama itibariyle yaklaşık ispat olgusunun bulunmadığı dosya kapsamından anlaşılmakla ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği gibi, para alacağının tahsili istemli davada dava konusu olmayan davalılara ait menkul ve gayrimenkuller üzerinde ihtiyati tedbir konulmamasında isabetsizlik bulunmadığından davacının yerinde olmayan istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir Açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.02/02/2022