Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1671 E. 2022/1214 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1671
KARAR NO: 2022/1214
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08.09.2022 (Ara Karar)
NUMARASI: 2022/543 Esas (Derdest)
TALEP: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/11/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin davalı şirketin kurucu ortağının torunu diğer ortaklardan … ve …’nın çocuğu ve davalı şirketin pay sahiplerinden olduğu, müvekkilinin davalı şirketin 28/04/2012 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında vekil ile temsil edildiğini, toplantı tutanağından görüleceği üzere bir kısım kararlara muhalif kaldığı, 2017 yılı öncesinde … ailesinin %68, … ailesinin ise şirkette %32 pay sahibi olduğunu, eşit pay sahipliği ve eşit temsil süreci ile birlikte sorunlar yaşanmaya başlandığını, bunun üzerine yönetim esasları düzenlemek suretiyle her iki aile fertlerinin söz konusu düzenlemelere uyması için kelepçeleme sözleşmeleri imzalandığını, ancak hedeflenen amaçların sağlanamadığını ve şirketin mali performansının düşmeye başladığını, … Holding’in yıllardır ağır borç yükü altında olduğunu, yabancı para ile borçlanıldığını, yüksek faiz ödendiğini, varlıkların verimli kullanılamadığını, …, … ve … faaliyetinin grubun %90 faaliyetini oluşturduğunu, 25 civarında şirketin ise verimsiz olduğunu, araç kiralama işinde zarar edildiğini, … markasının bir türlü reabilite edilemediğini, mevzuata uyum sağlanamadığı için Rekabet Kurumu’nun 518.000.000.000TL tutarındaki cezasına maruz kaldığını, davalı şirketin 27/08/2014 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısının 4 sayılı gündem maddesi ile alınan kararların iptalinin gerektiğini, söz konusu toplantıda 2021 yılı konsolide finansal tablolar üstünde görüşme yapıldığını, finansal tabloların genel kurulda çoğunluk tarafından kabul edilmesinin kanuna ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, bu sebeple müvekkilinin muhalif kaldığını, genel kurul toplantısının 5 sayılı gündem maddesi huzurdaki davanın konusunun 30’a yakın iştiraki olan bir holding şirketi olduğunu, şirket yönetim kurulu üyelerinin 2021 yılı faaliyetlerinden dolayı ibra edilip edilmemelerinin iştirakleri ile birlikte bir bütün olarak holdingin konsolide sonuçlarına göre karar konusu olması gerektiğini, 2021 yılında esaslı tedbir ve kararlar alınmadığını, yabancı para ile borçlanma veya kredi döngüsünün değiştirilmediğini, son derece yüksek faiz ödenmeye devam edildiğini, kur dalgalanmalarına karşı hassas yapının değiştirilmediğini, net nakit akımı yaratılmadığını, varlıkların verimli kullanılmadığını, bunların neticesi … Holding’in yönetiminin 2021 yılı performansının kötü ve başarısız olduğunu, genel kurul toplantısının 6 sayılı gündem maddesinin iptalinin gerektiğini, söz konusu gündem maddesinde şirket yönetim kurulunun 201 karının dağıtımı hakkında görüşme yapıldığını, esasen … Holding’in pek çok mali durumunun olumsuz olduğunu, zira dönen varlıklarının kısa vadeli borçlara yetmeyeceği likitide oranının düşük olduğu, şirketin net işletme sermayesinin negatife döndüğünü, net sermayesi emsallere göre düşük olduğu, bu hususta iddialarını destekler nitelikte uzman raporunun da bulunduğu, sonuç olarak şirketin gerçekte kar elde etmediği halde fiktif olarak kar gösterilip karın dağıtılmasına ilişkin alınan genel kurul kararının iptal edilmesi gerektiğini, genel kurul toplantısının 7 sayılı gündem maddesinin iptalinin gerektiğini, bu maddede şirketin bir yıl süre ile 2022 yılı faaliyet sonuçlarının görüşüleceği, ilk olan genel kurula kadar görev yapmak üzere yönetim kurulu üyeliklerine seçim yapılması ve kendilerine sağlanacak mali hakların konusunun görüşüldüğünü, gösterilen adayların seçilmesini ve yapılacak ödemelerin miktarının oy çokluğu ile kabul edildiğini, sonuç olarak şirkette yıllardır yöneticilik yapan üyelerin idarede başarısız oldukları sabit olmasına rağmen yine aynı şekilde seçildiklerini, bu sebeple de müvekkilinin muhalif kaldıklarını, genel kurul toplantısının 8 sayılı gündem maddesinin iptalinin gerektiğini, bu maddede …’nin bağımsız dış denetim kuruluşu olarak seçilmesine oy çokluğu ile karar verildiği, bu şirketin yıllardır davalı şirket ile iştiraklerine denetim hizmeti verdiğini, dolayısıyla objektif ve şeffaf denetim yapabilme imkanını kaybettiğini, genel kurul toplantısının 12 sayılı gündem maddesinin iptalinin gerektiğini, bu maddede TTK 395 ve 396 maddeleri kapsamında işlem ve faaliyet için yönetim kurulu üyelerine izin verilmesinin görüşüldüğü ve izin verilmesinin oy çokluğu ile kabul edildiği, ancak açıklandığı üzere yönetim kurulu üyelerinin şirketi sevk ve idarede yetersiz kaldığını, dolayısıyla şirkette işlem yapma, şirkete borçlanma ve şirketle rekabet yasağı gibi sınırlamaları kaldırmanın hiçbir hak ve makul sebebinin bulunmadığını, bu durumda yönetim kurulu üyelerinin asli görevlerini yerine getirmekteki ihmal ve kusurlarının daha da artacağını beyanla davasının kabulüne karar verilmesini, davalı şirketin 28/04/2022 tarihli yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan 4,5,6,7,8,9,12 sayılı kararların dava sonuçlanıncaya kadar uygulanmasının geri bırakılmasını ve kararların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının … ailesi içerisindeki kendi konumunu ve … aile şirketi olan … AŞ’a ilişkin olarak İstanbul Anadolu 3. ASHM de açmış olduğu davası nezdindeki iddialarını güçlendirebilmek için söz konusu davayı açtığını, davacının 2021 yılı olağan genel kurul toplantısına kadar herhangi bir genel kurul kararı iptali talebinde bulunulmadığını, 28/04/2022 de yapılan olağan genel kurul toplantısına ilişkin olarak işbu davayı açabilmek için de 3 aylık hak düşürücü sürenin sonunu beklediğini, davacının 28/04/2022 tarihinden bu yana pay sahipliği sıfatını koruyup korumadığına dair mahkemece ilgili yere müzekkere yazılarak yargılama sürecinde bu durumun kontrol edilmesi gerektiğini, davacının celbini talep ettiği belgelerin müvekkili açısından hassas bilgiler içerdiğini ve celp talebinin reddi gerektiğini, davacının iddialarını somutlaştıramadığını, bu sebeple davanın reddi gerektiğini, davacı iptalini talep ettiği kararların kanun, esas sözleşme hükümlerine ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu ispatlayamadığını, … grubunun 2021 yılı toplam konsolide satışlarda 2020 yılına göre %30 artışla 82.7 milyar TL seviyesinde kapattığını, davacı iddialarını Rekabet Kurulu kararına dayandırmakta ise de bu kararın iptali için dava açıldığını, müvekkilinin 2021 yılında 2020 yılına göre yaklaşık %20 artışla 6.7 milyar TL gibi rekor serbest nakit akımı yarattığını, bu hususta 2021 yılına ilişkin faaliyet raporunun bulunduğunu, müvekkilinin 2018 yılı sonrasında 227milyon EURO seviyesinde olan döviz pozisyonunun kapatılmış olduğunu, döviz pozisyonunun artıya geçtiğini, … AŞ ünvanlı şirketin müvekkili hakkında düzenlediği raporda müvekkilinin başarısını gösterdiğini, konsolide finansal tabloların müvekkilin gerçek mali durumu ile uyumlu olmadığına ilişkin iddianın soyut nitelikte olduğunu, söz konusu tabloların bağımsız denetimden geçtiğini, davacının yönetim kurulu üyelerinin neden ibra edilmemelerine ilişkin savunmasında da somut bir delil ve gerekçe göstermediğini, davacı dilekçesinde yönetim kurulu üyelerinin geçmiş yıllarda yükümlülüklerini yerine getirmemiş olduğunu iddia etmiş olsa da hata olarak kastedilen işlemlerin neler olduğuna yönelik herhangi bir açıklamada bulunmadığını, müvekkilinin ve payları borsada işlem gören iştiraklerinin davacıların iddialarının aksine hisse değerlerinde artış söz konusu olduğunu, davacının kar dağıtım kararına muhalif kalmasındaki gerekçeler ile müvekkilinin mevcut finansal durumunun örtüşmediğini, müvekkilinin 01/01/2022 – 31/03/2022 ara dönem faaliyet raporunda da finansal durum gücünü koruduğunun görüleceğini, alınan kar dağıtım kararının müvekkilinin temel yapısını bozmadığını, davacı yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin 7 numaralı kararına muhalif kalsa da bahsi geçen üyelerin uzun yıllardır ticari sektörde yöneticilik görevi üstlendiğini ve davacının geçmiş yıllara ilişkin bir itirazının olmadığını, davacının İstanbul Anadolu 3. AHM’nin 2022/59 Esas sayılı dosyasında davalı olarak …’yı gösterdiğini, davacının somut davadaki amacının bahsi geçen İstanbul Anadolu 3 ASHM de açmış olduğu davaya hukuki zemin hazırlamak olduğunu, davacının … Denetim firmasına yönelik iddialarının da ispata muhtaç olduğunu, kaldı ki 01 Ocak – 31 Aralık 2020 hesap dönemine ait tabloların … Denetim Firması tarafından denetlendiğini, davacının 9 nolu kararının da iptalini talep etmiş olmasına rağmen bu hususa ilişkin olarak genel kurul tutanağında muhalefet şerhini sunmadığını, davacının yönetim kurulu üyelerine TTK 395 ve 396 maddeleri uyarınca izin verilmesine ilişkin 12 nolu kararın iptalini talep etmiş olduğu, ancak bu çerçevede verilen izinlerin yönetim kurulu üyelerinin ihmal ve kusurlarını artıracağı iddialarının ticari hayatın gereklerinden uzak olduğunu ve ispata muhtaç olduğunu, davacının sunmuş olduğu YMM raporunun tek taraflı olarak objektiflikten uzak hazırlandığını, bahsi geçen sebeplerden ötürü davacının iptalini talep ettiği kararların uygulanmasının geri bırakılması talebinin de reddi gerektiğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.Davalı şirket vekilinin 22/08/2022 tarihli TTK 449/1 maddesi uyarınca yönetim kurulunun görüşünün sunulmasına ilişkin dilekçe verdiği anlaşılmaktadır.
İLK DERECE MAHKEMESİ 08/09/2022 TARİHLİ ARA KARARI: Mahkemece; davanın henüz dilekçeler teati aşamasında olduğu, yönetim kurulunun 22.08.2022 tarihli dilekçeleri ile olumsuz görüşte bulundukları ve iptali istenen kararlar niteliği de göz önüne alındığında davacının haklılığına ilişkin HMK’nun 389 maddesindeki yaklaşık ispat koşulunun henüz yerine getirilmediği gerekçesi ile, davacı vekilinindavaya konu genel kurul kararının yürütülmesinin geri bırakılmasına ilişkin ihtiyati tedbir isteminin koşulları bulunmadığından reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili dilekçesinde özetle; önceki beyanlarını tekrarla ret kararının formül karar niteliğinde olduğunu, olayın gerçekliğe uymadığını, haklarında ibra kararının kaldırılması yolunda dava açılmış bulunan yönetim kurulu üyelerinin dava hakkında olumlu görüş bildirmesinin beklenemeyeceğini, zaten mahkemenin görüş bildirilmesi üzerine 17/08/2022 tarihli bir yönetim kurulu kararının sunulduğunu, oysa ki görüşün soruya muhatap diğer kişilerin fikir ve imzalarında bağımsız şekilde bildirilmesi gerektiğini, dava dilekçesindeki iddialarının dilekçeye eklenmiş mali uzman raporları ve erişime açık kaynaklardan elde edilen belgelerle ispatladıklarını, yönetim kurulu üyelerinin neden ibra edilmemeleri gerektiğini ayrıntılı açıkladıklarını, buna rağmen vazifeye devam etmeleri halinde şirket ve ortaklarının daha ileri zarara uğrayacaklarını, bu sebeple ihtiyati tedbir taleplerinin haklı olduğunu, dava dilekçesinin 7 nolu eki olarak ibraz olunmuş YMM raporunda davalı şirketin ne denli kötü yönetildiğinin açıkça tespit edildiğini, bahsi geçen sebeplerle ilk derece mahkemesinin 08/09/2022 tarihli ara kararının kaldırılarak ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Talep, derdest anonim şirket genel kurul kararlarının iptali davasına konu genel kurul kararlarının icrasının durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbire istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince TTK.nın 449.maddesi uyarınca yönetim kurulu üyelerinin görüşü alındıktan sonra istemin reddine karar verilmiştir. TTK 449.maddesine göre, genel kurul kararlarının iptali ve butlanı davası açıldığı taktirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra dava konusu kararların yürütmesinin geri bırakılmasına karar verebilir. Mahkemenin bu konudaki takdir hakkının nasıl kullanacağı konusunda, tamamlayıcı hukuk kuralı olarak HMK 389 vd. maddelerinden yararlanmak gerekir. 6100 Sayılı HMK 389 /(2) Maddesi uyarınca ” Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” Aynı yasanını 390 Maddesi “tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” düzenlemelerine yer verilmiştir. Geçiçi hukuki koruma yargılamasını, asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır.Geçiçi hukuki koruma yargılamasında yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Yaklaşık ispat durumunda ise; hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte; zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki; genelde geçici hukuki korumalara, karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür. İptali talep edilen dört nolu karara ilişkin olarak; 2021 yılı Konsolide Finansal Tablolarının görüşülmesinden sonra yapılan oylamada, Konsolide Finansal Tablolar 212,246.327,068 adet “Kabul” oyu, 240.000,24 “Ret” oyu ile mevcudun oyçokluğu ile kabul edildiği,Beş nolu kararda; şirket Yönetim Kurulu üyelerinin 2021 yılı faaliyetlerinden dolayı ayrı ayrı ibra edilmeleri hususuna dair olduğu, yönetim Kurulu üyelerinin her biri sahip oldukları Paylardan doğan oy haklarinı kullanmayarak, 2021 yılı – faaliyetlerinden dolayı, 180.411.064,97 adet “Kabul” oyu, 251.190,24 “Ret” oyu iİle mevcudun oyçokluğu ile kabul edildiği, görülmektedir.Altı nolu kararda; yönetim Kurulu’nun 2021 yılı karının dağıtımı hakkındaki önerisinin müzakere edildiği, yönetim Kurulu’nun Kar Dağıtımı yönündeki önerisinin aynen kabul edildiği; ödenmiş sermaye üzerinden brüt 4 24,64 oranında, 60.000,000 TL kar payı dağıtılmasına , tam mükellef kurum niteliğindeki pay sahiplerine 46 24,64 oranında olmak üzere 111 nominal değerdeki 1 adet hisse senedi karşılığında 0,2463716 TL bruüt (-net) kâr payının, gerçek kişi pay sahiplerine de 22,17 oranında olmak üzere 1 TL. nominal değerdeki 1 adet hisse senedi karşılığında net 0,2217345 TL kâr payının, nakden ödenmesine ve kar dağıtımına 25.05.2022 tarihinden itibaren başlanılmasına, 212.246.327,068 adet “Kabul” oyu, 240.000,24 “Ret” oyu ile mevcudun oyçokluğu ile kabul edildiği anlaşılmaktadır. Yedi nolu karara ilişkin olarak; ş irketin B Grubu pay sahibi sıfatıyla … A.Ş. nin Yönetim Kurulu Üyeleri için önerisinin ve bağımsız üye adayları teklifinin okunduğu,yönetim Kurulu Üyeleri ile Kurumsal Yönetim İlkeleri gereğince, bağımsız yönetim kurulu üyelerinin seçimini de temin etmek üzere yönetim kurulu üyelerinin seçimi, üye sayısının ve görev sürelerinin tespiti hususu müzakere edildiği, adı tutanakta belirtilen şahısların 1 yıl süre ile 2022 yılı Faaliyet Sonuçlarının görüşüleceği ilk Olağan Genel Kurul’a kadar görev yapmak üzere Yönetim Kurulu Üyeliklerine seçilmelerine, seçilecek bağımsız yönetim kurulu üyelerinin her birisine yıllık net 324.000 TI ücret ödenmesine; seçilecek bunlar dışındaki Yönetim Kurulu Üyeleri’ne bu sıfatları dolayısı ile ücret ödenmemesi hususlarına, 13.092.077,24 adet “Ret” oyuna karşılık 199.394.250,068 adet “Kabul” oyu ile oyçokluğuyla kabul edildiği, görülmektedir.Sekiz nolu karara ilişkin olarak, 2022 yılı bağımsız denetiminin yapılması amacıyla, Denetim Komitesi’nin önerisi dikkate alınarak … A.Ş.’nin, Şirketin 2022 yılı hesap dönemindeki finansal raporların denetlenmesi ile bu kanunlardaki ilgili düzenlemeler kapsamında diğer faaliyetleri yürütmek üzere bağımsız dış denetim kuruluşu olarak seçimine, 320.250,24 adet “Ret” oyuna karşılık 212,166.077,068 adet “Kabul” oyu.ile, oyçokluğuyla kabul edildiği. Dokuz nolu karada; şirketin 2021 yılı için konsolide hazda yapılan bağış tutarının 23.257.368 TL, münferit bazda yapılan bağış tutarı 86.400 TL olduğu, Şirket Esas Sözleşmesinin 21. Maddesi gereğince ortakların bilgisine sunulduğunu toplantı Başkanı gündemin bu maddesinin bilgilendirme amaçlı olduğunu ve oylanmayacağını bildirdiği görüldü. Oniki nolu karada, Türk Ticaret Kanunu’nun 395’inci ve 396’ncı maddeleri kapsamında işlem ve faaliyetler hakkında Yönetim kurulu üyelerine izin verilmesi hususunun oya sunulduğu, 240.000,24 adet “Ret” oyuna karşılık 212.246,327,068 adet “Kabul” oyu ile oyçokluğuyla izin verildiği, pay Sahiplerinden … vekili Avukat …” un muhalefet şerhi tutanak ekinde olduğu anlaşıldı.Genel Kurul iptali davalarında TTK’nın 445 . maddesi gereğince, alınan kararların yasaya, anasözleşmeye veya objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğunun da iddia ve ispat edilmesi gerekmektedir. Mahkemece, davacının ileri sürdüğü iptal sebepleri tek tek irdelenmek suretiyle genel kurulda alınan kararların iptali gerektirip gerektirmediği konusunda gerektiğinde denetime elverişli bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekmekte olup tedbir talebinin davalı şirketin yönetim organlarının usulsüz seçildiği ve ibralarının da geçersiz olduğu, TTK’nun 395’inci ve 396’ncı maddeleri kapsamında işlem ve faaliyetler hakkında Yönetim kurulu üyelerine izin verilmesinin hukuka aykırı olduğu, davalıyı denetlemek konusunda bağımsız denetim kuruluşu olarak seçilen şirketin yetersizliği, kar dağıtımının usulsüzlüğü iddialarının yargılamayla anlaşılacağı; dosyanın mevcut durumu itibariyle davacı vekilinin iddialarının haklılığı yönünden yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği anlaşıldığından, ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair istinafa konu ara kararında hukuka aykırılık bulunmadığından, istinaf başvurusunun 353(1)-b/1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmektedir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Tedbir talep eden davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-Tedbir talep eden davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 03/11/2022