Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1665 E. 2023/18 K. 16.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1665
KARAR NO: 2023/18
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/04/2022
NUMARASI: 2022/77 Esas – 2022/418 Karar
DAVA: Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/01/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin davalı şirketin ortağı olduklarını, diğer pay sahipleri ve aynı zamanda yönetim kurulu üyeleri ve temsilcileri olan …, … ve …’nun şirketin yönetim ve temsil organı olarak yetkilerini kötüye kullandıklarını, bu doğrultuda davalı şirketin 30/12/2021 tarihli 2020 yılı olağan genel kurul toplantısında bu pay sahipleri tarafından alınan kararlara muhalefet edildiğini; pay sahibi, yönetim kurulu üyesi ve temsilcisi … tarafından bu genel kurulun iptali istemli İstanbul 10 ATM nezdinde iptal talepli dava açıldığını (bu davadan sonradan feragat edildiğini), yine … tarafından aynı genel kurul kararlarının iptali istemli İstanbul15 ATM’nin 2022/84 E sayılı dosyasından dava açıldığını, ayrıca işbu davada ertelenen gündem maddelerinin görüşüleceği 01/02/2022 tarihli olağan genel kurul toplantısının tedbiren durdurulmasının talep edildiği, anılan mahkemece verilen kararla ertelenen genel kurul toplantısının yapılmasının tedbiren durdurulduğunu; davalı şirketin yönetim kurulu üyeleri ve temsilcileri arasında menfaat çalışması olduğunu, şirketin menfaatinin tehlikeye düştüğünü, şirkete temsil kayyımı atanması gerektiğini ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle İstanbul 15. ATM’nin 2022/84 E sayılı dosyasında davalı şirketi temsil etmek üzere temsil kayyımı atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yönetim kurulu üyelerinin ortaklıktan kaynaklı haklarını kullanarak iptal davası açabileceklerini, bunun herhangi bir menfaat çatışması yaratmayacağını, menfaat çatışmasının varlığından söz edilemeyeceğinden davalı şirkete temsil kayyımı atanmasının söz konusu olmadığını, yönetim kurulunun şirketi temsil ve ilzama yetkili olduğunu, davaya dayanak davanın şirket ortağı … tarafından açıldığını, diğer yönetim kurulu üyelerinin şirketi temsil yetkisi bulunduğunu ileri sürerek dilekçesinde ayrıntılı olarak bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece;”.. Davaya dayanak İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/84 Esas sayılı dosyasının incelenmesinden; davacının …, davalının … A.Ş. olduğu, davanın davalı şirket genel kurul kararının iptali istemine dayalı olarak açıldığı; işbu davada davalı şirket vekili tarafından davaya cevap dilekçesinin sunulduğu görülmüştür. Davacı taraf, davalı şirketin yönetim kurulu üyeleri ve temsilcileri arasında menfaat çalışması olduğunu ileri sürerek şirket aleyhine açılan İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/84 Esas sayılı dosyasında şirkete temsil kayyımı atanmasını istemiş ise de; davanın şirket ortağı ve yetkilisi …, tarafından açıldığı, şirketi temsil ve ilzama yetkili diğer yetkililerinin bulunduğu; kaldı ki, anılan dosyada davalı şirketin vekil aracılığıyla temsil ettirildiği gibi şirket tarafından davaya cevap da verildiği; diğer yandan, anılan davanın yöneticinin pay sahipliğinden kaynaklanan haklarına istinaden açıldığı, dolayısıyla şirkete temsil kayyımı atanmasını gerektirecek herhangi bir durum bulunmadığı gibi, İstanbul 15 ATM’de açılmış ve görülmekte olan davada taraflar arasında çıkar çatışması bulunup bulunmadığının o davaya bakan mahkemece değerlendirilmesinin gerektiği anlaşıldığından davanın reddine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; önceki beyanlarını tekrarla, … ve yönetim kurulunun çoğunluğunu teşkil eden diğer yönetim kurulu üyeleri ile şirket arasında menfaat çatışması bulunduğunu, davacı şirketin yönetim kurulu üyelerinin …, …, …, …, …, … ve … olduklarını, …, …, …’nun çift imzaları ile şirketi temsil ve ilzama yetkili bulunduklarını, 25.12.2020 tarihli genel kurul toplantısında vesayet altına alınması gereği mahkeme kararı ile sabit olan davada dışı pay sahibi … adına çıkarılan hukuka aykırı vekaletnameyle işlem yapıldığını, geçersiz vekaletname vasıtasıyla söz konusu payların … tarafından temsil edildiğini, 30.1 2.2020 tarihli Yönetim Kurulu toplantısında ise imza yetkisi hakkındaki iç yönerge ile şirketin uzun yıllardır yerleşmiş temsil ve ilzam kurallarının şirketin A ve C Grubu pay sahipleri aleyhine değiştirilmiş olduğunu, ayrıca A grubu hisseleri temsil eden yönetim kurulu üyelerinin gayrimenkullerin satılması, kredi alınması gibi önemli konularda kandırıldığını, bunun akabinde şirketin çok önemli varlıklarının gereksiz yere satılmış olduğunu, müvekkili … tarafından 2020 yılı olağan genel kurul toplantısının yapılması için kayyım atanması talepli dava açıldığını, İstanbul 21.Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen davanın yargılaması sonucunda davanın kabulü ile toplantının yapılması için Kayyum atamasına karar verildiğini, mahkeme tarafından yetkililerden söz konusu kayyım tarafından genel kurulun 30.10 .2020 tarihinde toplandığını ancak toplantının ertelendiğini, İstanbul 15 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin Tedbir kararı uyarınca ertelenen genel kurulun henüz gerçekleştirilmediği ni … ile … nun ertelenen kararlarını görüşüleceği çağrıya karar verilen 01.02 2022 tarihte olağan genel kurul toplantısının yapılmasını durdurulması amacıyla İstanbul 21 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020 1/2 397 esas sayılı dosyasına dava açtıklarını ancak ilk derece mahkemesinin 01.02 2022 tarihli ek kararı ile şirket genel kurul toplantısında ertelenmesi talebini reddedildiği, …’nun davacisi olduğu İstanbul 15 Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde görülen 2022/184 esas sayılı davada ise ihtiyati tedbir talebinin kabul edilmesi üzerine …’nun açmış olduğu davasından feragat etmiş olduğunu, …’nun davacısı olduğu iptal davasının halen derdest bulunduğunu fakat ihtiyati tedbir kararının varlığı nedeniyle olağan genel kurul toplantısının yapılamadığını bu sebeple şirketin uğradığı zararın her geçen gün arttığını, ilk derece mahkemesinin taraflarınca talep edilen temsil kayyımı atanması yönündeki talebi ve olmasının hukuka aykırı olduğunu, zira iptal davasında davacı … dışında şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilerin olduğunu, iptal davasının pay sahibi sıfatıyla açılmış olduğunu, çıkar çatışması iddialarına iptal davasına bakan mahkeme tarafından değerlendirilmesi gerektiğini, şirketi halihazırda temsil ve ilzama yetkili olan tüm kişilerin birlikte hareket etmek gayesinde olduklarını, esasen şirkete temsil ve ilzama yetkili tüm kişilerin Davacı … ile birlikte hareket ettiklerini kabul olduğunu, …’nun …’nun kızı olduğunu, yönetim kurulu üyesi …’ün ise aynı zamanda şirket avukatı olduğunu, dolayısıyla Vekalet sözleşmesi kapsamında talimatı adlı kişilerin şirketi temsilen irade açıklamasına bulunmaya yetkili …, … ve … olduklarını İstanbul 15 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020 2/184 esas sayılı dosyasında şirketi temsile eden vekilin 15.0.2 1022 tarihli cevap dilekçesi itiraz ettiğini, vekilin talimat alma yükümlülüğü uyarınca şirketin ne şekilde hareket edeceğine karar verenlerin yine iptal davasında davacı … ve onunla birlikte hareket eden kişiler olduklarını, şirketi temsil ve ilzama yetkili olan 3 yönetim kurulu üyesi …, … ve …’nun aynı aileye mensup, şirkette aynı oranda pay sahibi olan şirketin paylarının %40.8’ini yöneten kişiler olduklarını, mahcur …’nu hukuka aykırı olarak geçersiz vekaletname ile temsil eden kişinin … olduğunu, vekille temsil edilmenin temsil kayyımı atanması engeller bir yönü bulunmadığını,ayrı bir yargı işi olan kayyım atanması talebinin bu yöndeki talebin yöneltildiği mahkeme tarafından değerlendirilmesi gerektiğini, somut olayda iptal davasında muhalefet şerhi vermek ve iptal davası açmak gibi aktif davranışlarla menfaat birlikteliğinin ortaya konulduğunu, bahsi geçen sebeplerle ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına şirketi temsil etmek üzere temsil kayyımı atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, TMK’nın 426/2 maddesi uyarınca temsil kayyımı atanması istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda yazılı gerekçe doğrultusunda davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı, yargılama giderleri yönünden davacılar vekili tarafından yasal süresi içresinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacılar ortağı oldukları şirkete karşı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/84 E sayılı dosyası ile 30.12.2021 tarihli 2020 yılı olağan genel kurul iptali için açılan davada şirketin temsili için kayyum tayin ettirilmesi talebiyle dava açılmıştır. Şirket ortağı ve YK kurulu üyesi …’nun davalı şirket aleyhine İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/84 E sayılı dava dosyası ile açtığı genel kurul iptali istemine ilişkin davada davalı şirketin Av … ve Av. …’e vermiş oldukları vekaletname ile temsil edildikleri söz konusu davanın eldeki istinaf incelemesine konu dosyanın karar tarihinden sonra 29.09.2022 tarihinde reddine karar verildiği istinaf incelemesi için dairemize gönderildiği anlaşılmıştır. Davalı … Ticaret A.Ş ‘nin ortaklarının 11.000,00 adet …, her biri 8800 adet sermaye ile …, …, …, … ve … oldukları anlaşılmaktadır. Şirketin yönetim kurulu üyeleri …, …, …, …, …, … ve ..’dır. Şirketi müştereken temsile yetkili olanlar …, …, … ve …’dir. …’nin ikinci dereceden imza ile yetkili olduğu, diğer temsilcilerin ise temsil yetkilerinin müştereken olduğu anlaşılmaktadır. Görülmekte olan bir davada şirketi temsil eden ile şirket arasında menfaat çatışması olduğu takdirde şirket başka türlü temsil edilemiyorsa TMK hükümleri uyarınca tüzel kişiliğe sahip şirkete temsil kayyımı atanmak suretiyle yargılamaya devam olunarak uyuşmazlık çözülebilir. Genel kurul iptali davasına bakan mahkemece oluşturulacak bir ara karar ile de, şirketin temsili için temsil kayyumu atanmasına engel bir durum bulunmamaktadır. Zira taraf teşkili, mahkemece re’sen göz önüne alınması gereken hususlardan olup, TMK 426/2 maddesinde düzenlenen temsil kayyumu şirketi sadece görülmekte olan davada temsil edecektir. Bu tür bir karar, sicile tescil ve ilanı gerekmeyen münhasıran o davada taraf teşkilinin sağlanması için verilmektedir. Açılan davada, kayyum edilmesi gereken gerçek veya tüzel kişinin taraf gösterilmesi gerekli ve yeterlidir. Niteliği gereği 6100 sayılı HMK 382. maddesinde düzenlenen çekişmesiz yargı işidir.Somut olayda derdest genel kurul iptali davasının şirket ortağı ve yönetim kurulu üyesi tarafından şirket aleyhine açılması nedeniyle davacı ile davalı şirket arasında menfaat çatışması bulunduğu gerekçesiyle şirkete kayyım atanması talep edilmiştir. Derdest davanın tarafları arasında menfaat çatışması bulunup bulunmadığı hususu davanın görüldüğü mahkemece değerlendirilmesi gerekli olup anılan mahkemece davanın taraflarına menfaat çatışmasının giderilmesi için dava açmak üzere bir süre verilmemiştir. Kaldı ki YK üyesinin pay sahipliğinden kaynaklanan hakkını kullanarak açtığı genel kurul iptali davasında davacı şirketi münferiden temsile yetkili YK üyesi değildir. Anılan derdest davada davalı şirket davacı dışında şirketi müştereken temsile yetkili diğer YK üyeleri, … ile …’nun müşterek verdiği vekaletnameye istinaden avukatlar ile temsil edilmiş olup şirketi temsil eden avukatlardan birinin de aynı zamanda yönetim kurulu üyesi …’ün olmasında hukuki bir engel de yoktur. Yine kısıtlanan olan ortağın genel kurulda geçersiz vekaletname ile temsil ettiği söylenilen kişinin şirketi müştereken temsil ile yetkili YK üyesi … olması da derdest davanın tarafları arasında menfaat çatışması olduğu sonucunu doğurmamaktadır. Bu hale göre derdest davanın tarafları arasında çıkar çatışması olmadığı gibi şirketin temsili yönünden bir organ boşluğu da bulunmadığı gözetildiğinde bir organ boşluğu da söz konusu değildir. Organsızlık nedeniyle temsil/veya yönetim kayyımı atanması söz konusu olabilirse de, somut olayda bu koşullar da mevcut değildir. İlk derece mahkemesince davanın reddinde herhangi bir hukuk aykırılık bulunmamakla birlikte, yargılama aşamasında kendini vekille temsil ettiren davalı şirket lehine vekalet ücretine hükmedilmesi de hukuka uygundur. Açıklanan nedenlerle HMK ‘nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda davacılar vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine, Yargıtay 11.HD’nin 2020/871 Esas, 2021/1558 Karar sayılı ve 22.02.2021 tarihli ilamında açıklandığı üzere; temsil veya yönetim kayyımı atanmasına ilişkin dava ve talepler çekişmesiz yargı işi olduğu, temyiz yolu açık olmadığından kesin olarak karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf karar harcı başlangıçta peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacılar vekili tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)ç maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 16/01/2023