Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1637 E. 2023/467 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1637
KARAR NO: 2023/467
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/06/2022
NUMARASI: 2022/26 Esas – 2022/413 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/05/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketi iş bu davaya konu alacağını temlik eden … Ltd Şti, ile davalı şirketin mağazaları için gerekli olan çeşitli malzemeleri davalıya temin ettiğini, ve bu malzemelerin montajlarını ve kurulumu ile ilgili davalı şirkete hizmet verdiğini, bu işlere ilişkin düzenlenen faturaların temelindeki hizmet ile malzeme teminlerinin ifa edildiği ve faturaların münderecatının doğru olduğu davalı yanın kabulünde olduğunu, davalının davaya konu faturalardaki bedelleri zamanında ödemeyerek TTK m.1530 uyarınca faturaların hazırlandığı tarihten 30. Günün sonunda ihtara gerek kalmaksızın temerrüte düştüğünü, davalı şirketin bir çok uyarıya rağmen fatura bedellerini zamanında ödenmemesinden kaynaklı faiz borcunu temlik eden şirkete ödemediğini, her fatura için temerrüte düştüğü tarihten itibaren %18,25 bedelle işletilen faiz bedeli toplamda 636.726,73 TL olduğunu, bu borcun ödenmemesi üzerine İstanbul .. İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, davacı yanın icra dosyasında bulunan ödeme emrine haksız itirazı üzerine takibin durduğunu, temlik eden şirketin iş bu itirazın iptaline konu icra dosyasındaki alacakları Beşiktaş … Noterliğinin … yevmiye numaralı ve 01/12/2021 tarihli alacağın temliki sözleşmesi ile müvekkil şirket tarafından temlik alındığını, beyan ederek davanın kabulüne, davalı yanın İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasındaki icra takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, davalı yanın %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilerek yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile dava dışı temlik eden … Şirketi ile aralarında imzalanan sözleşme ile alacağın devrinin açıkça yasaklandığını, bu nedenle davacı şirketin huzurdaki davada aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, müvekkilinin dava dışı temlik eden … şirketine karşı herhangi bir borcu bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, temlik eden dava dışı şirket ile davacı şirket arasında akdedilen temlik sözleşmesinin kısmı temlik niteliğinde olduğunu, temlik sözleşmesinde temlik bedelinin 250.000 TL olduğunu, ancak huzurdaki davada icra takibinde icra dosyası incelendiğinde takipte kesinleşen miktarın 636.726,73 TL olduğunu, bu nedenle alacaklının iş bu davada temlik almadığı miktar bakımından aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, dava dışı temlik eden şirketin müvekkili şirketten herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığını, müvekkili şirketin sözleşmeden kaynaklı bütün borçlarını tam ve eksiksiz olarak ödediğini, müvekkili şirketin dava dışı temlik eden şirket tarafından başlatılan bir takim icra dosyalarına ödemeler yaptığını, dava dışı şirketin müvekkil şirkette hak ediş vadelerinin 6 ay ötelenmesine ilişkin mail yoluyla bildirimde bulunduğunu, bu bildirimden sonra faiz talep edilmesinin kötü niyetli olduğunu, dava dışı şirket ile müvekkil şirket arasında 31/08/2021 tarihinde cari hesap mutabakatına varıldığını bu mutabakata rağmen temerrüt faizi talep edilmesinin TBK nın 131 maddesine aykırı olduğunu, dava dışı şirketin cari hesap mutabakatına faiz alacağına ilişkin herhangi bir kayıt koymadığı gibi faiz alacağı ile ilgili hakkın da saklı tutmadığını, dava dışı şirketin 31/08/2021 tarihine kadar yapılan ödemelerden hem haberdar hem de bu ödemeler bakımından müvekkili şirketi ibra ettiğini, faize hükmedilmesi için ana para tahsil edilirken faiz hakkının saklı tutulması veya halin icabından saklı tutulduğunun anlaşılması gerektiğini, faizin yan edim olduğunu, hukuki niteliği itibariyle asıl alacağı genişleten bir yan hak olduğunu, bu nedenle faiz borcunun varlığı ve devamı her şeyden önce asıl alacak hakkının varlık ve devamına bağlı olduğunu, asıl alacak hakkı doğmamışsa faiz borcunun da doğamayacağını, faiz borcunun asıl alacak devam ettiği sürece devam edeceğini, faiz asıl alacağa bağlı yan hak olduğu için asıl alacak sona ererse faizin de sona ereceğini beyan ederek öncelikle aktif husumet yokluğu nedeni ile davanın reddine, mahkeme aksi kanaatte ise haksız ve mesnetsiz davanın reddine, haksız ve kötü niyetli davacı aleyhine %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilerek yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “…Somut olayda, dava dışı … firması ile davalı … firması arasındaki 20.06.2017 imza tarihli sözleşmenin 24. Ve 25. Maddesinde açıkça temlik yasağı öngörülmüştür. Davacı yanca temlikin, davalının açık muvafakatı ile yapıldığına dair dosyaya sunulmuş herhangi bir kanıt bulunmamaktadır. Yukarıda yer verilen YHGK kararında belirtilen sözleşmeden doğan temlik yasağının istisnalarına ilişkin şartlarda mevcut değildir. Bu nedenle davanın aktif husumet yokluğu nedeni ile reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; somut uyuşmazlıkta dava dışı … Ltd. Şti davalı şirket … İç ve Dış Ticaret A.Ş.’nin mağazaları için gerekli olan çeşitli malzemeleri davalıya temin ettiğini, ayrıca bu malzemelerin montajı ve kurulumu için de davalıya ayrıca hizmet verdiğini, bu mal ve hizmetler karşılığında dava dışı …’un davalı …’e e-faturaları keşide ettiğini, söz konusu e-faturaların davalı şirketin ticari defterlerinde mevcut olduğunu, bilirkişi tarafından yapılabilecek incelemede bu hususun sabit olabileceğini, ancak dosyanın bilirkişiye tevdi edilmediğini, bu husus da inceleme konusu yapılmadığını, davalı tarafın dava dışı … Ltd. Şti. tarafından keşide edilen faturaların zamanında ödemediğini, bu sebeple TTK 1530 maddesi uyarınca davalı tarafın faturaların hazırlandığı tarihten itibaren hiçbir ihtara ve bildirime gerek kalmaksızın 30. günün sonunda temerrüte düştüğünü, davalı tarafın ödeme emrine haksız olarak itiraz ettiğini, takibin durduğunu, ticari davalarda zorunlu arabuluculuk görüşmesinin de anlaşamama ile sonuçlandıktan sonra takip alacaklısı dava dışı …’un alacağın temliki sözleşmesi ile tüm alacak haklarını müvekkili … A.Ş.’ye temlik ettiğini, davalı şirketin hiçbir şekilde borcunu ödemediğini, yerel mahkemenin aktif husumet yokluğu sebebiyle ret kararının gerekçesi olarak, davalı tarafın temliğe muvafakat ettiğine dair yazılı bir belge bulunmadığı ifadelerini kullandığını, fakat TBK ve yerleşik yargı kararları uyarınca alacağın temlikinin geçerli olması için borçlunun rızasına ihtiyaç bulunmamakta olduğunu, ayrıca temlik alınan alacak hakediş ve sözleşmeden kaynaklı alacak değil, icra dosyasına konu faturalardaki alacakların TTK m. 1530 uyarınca işlemiş faizler olduğunu, işbu sebeple davalı tarafın aktif husumet yokluğu itirazının hiçbir şekilde geçerliliği bulunmadığını, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılması gerektiği ileri sürmüştür. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile dava dışı … Şirketi arasında imzalanan sözleşme ile alacağın devrinin açıkça yasaklandığını, dolayısıyla davacı … Şirketinin aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, bu nedenle yerel mahkeme tarafından aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar vermesinin usule uygun olduğunu, davacı tarafın istinaf dilekçesi incelendiğinde haksız ve mesnetsiz iddialarını tekrar ettiğini, davacı tarafın alacağın temlik edildiğinin müvekkili şirkete bildirildiğini, ancak müvekkili şirketin bu ihtarnameye cevap vermeyerek temlik işlemine zımnen rıza gösterdiğini iddia ettiğini, davacı tarafın istinaf dilekçesinde müvekkili şirket ile dava dışı .. Şirketi arasındaki sözleşmenin ihtarname ile feshedildiğini, feshedilen sözleşmeye dayanılarak temlik yasağının ileri sürülemeyeceğini iddia ettiğini, davacının bu iddiasının da diğer iddiaları gibi hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, belirtilen sebepler neticesinde davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; alacağın temliki sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş karara karşı davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dosyaya sunulan davacı ile dava dışı … Aliminyum İnşaat LTD. ŞTİ. arasında yapılan alacağın temliki sözleşmesinin konusunun İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasından kaynaklı alacak olduğu, takibe dayanak olarak devredilen alacaklının borçluya keşide ettiği bir kısım faturaların sunulmuş olduğu, icra dosyasının alacağın temlikine ilişkin sözleşme sunularak alacaklı olarak temlik alanın kaydedilmesini talep edildiği, davalı borçlu tarafından borca itiraz edildiği görülmüştür. Davalı taraf cevap dilekçesinde alacağı temlik eden … LTD. ŞTİ. İle kendileri arasında yapılan mağaza dekorasyon ve yenileme işleri sözleşmesinin 24 ve 25. Maddeleriyle alacağın temlikinin işverenin yazılı muvafakatı bulunmadığı müddetçe alacak hakkının devredilemeyeceğine ilişkin düzenleme bulunduğu bildirmiştir. Dosyaya sunulan sözleşmenin 24. Maddesinde “yüklenicinin sözleşmeyi, sözleşme konusu işi, hak, alacak ve yükümlülüklerinin, işverinin yazılı muvafakatını almadan kısmen veya tamamen başkasına devredemeyeceği”, 25.maddesi ile de “yüklenici hak edişlerin kısmen veya tamamen başkasına temlik veya devir edemez” düzenlemesi içerdiği görülmektedir. Dava ehliyeti, kişinin bizzat bir davayı açabilme veya davada davalı olarak yer alabilme yetkisini ifade eder ve medeni hukuktaki fiil ehliyetinin usul hukukundaki karşılığıdır. Haliyle eldeki davada davacının dava ehliyeti bulunmaktadır. Buna karşın husumet ise tarafın, dava konusu maddi hukuk ilişkisinin süjesi olup olmamasıyla ilgilidir. Taraf sıfatı (husumet), maddi hukuka göre belirlenen, bir sübjektif hakkı dava etme yetkisini ya da bir sübjektif hakkın davalı olarak talep edilebilme yetkisini gösteren bir kavramdır. Dava şartı olan taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir. Dosyada yapılan incelemede dava konusu alacağın davalı ile dava dışı temlik eden … İnşaat Ltd. Şti arasında düzenlenen “mağaza dekorasyon ve yenileme işleri” sözleşmesi kapsamında yapılan işlerden kaynaklandığı belirlenmiştir. 6098 TBK 183 Maddesi kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağın 3. Kişiye devredebilir düzenlemesi içermektedir. Davalı ile 3. Kişi arasında düzenlenen sözleşmenin az yukarıda metni verilen maddeleri ile alacağın temlikinin açıkça yasaklandığı görülmektedir. Bu durumda taraflar arasında yapılan sözleşmenin “akdi devir yasağı ” içerdiği, yasağa rağmen alacağın temlik edilmiş olması durumunun borçluya karşı temlik alana bir hak bahşetmeyeceği, borçlunun devir alana karşı akdi devir yasağı savunmasında bulunabileceği, devri caiz olmayan bir alacak hakkında yapılan temlik işleminin ilke olarak geçersiz olduğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesince davanın aktif husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf peşin harcının alınması gereken 179,90 TL karar harcından mahsubu ile eksik olan 99,20 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,bırakılmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.07/05/2023