Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1618 E. 2023/85 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1618
KARAR NO: 2023/85
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/11/2020
NUMARASI: 2017/91 Esas – 2020/796 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/02/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında icra takibin yapıldığı, icra dosyasının dayanağı olan İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/168 Esas ve 2013/297 K. sayılı gerekçeli kararında Bilirkişi Raporunda toplam 764.013,14 TL’nin iade edilmesi gerektiği tespit edilmişse de taleple bağlı olarak mahkemece 734.190,13 TL’nin 354.761,01 TL tutarın iade edilmesi gerektiğinden bahisle bu tutarın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verildiği, eksik talep edilmeyen 29.822,87 TL faiz alacağının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında talep edildiğini, davalı tarafından icra takibinin mükerrer olduğunu iddia ederek takibe itiraz ettiği, ilam takibinden de görüleceği üzere talep edilen tutarın 764.013,14 TL değil 734.190.13 TL oldğunu iki tutar arasındaki fark olan 29.822,87 TL faizin şu an talep edildiğini, davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin devamına ve davalının %20 icra inkar tazminatına karar verilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle ; davalı aleyhine İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1496 Esas ve 2015/407 Karar sayılı davanın konusunun 1999 yılı ile 2007 yılları arasında ödemesi yapılmış olan terminal ve gözetim hizmet bedellerinin iadesi işlemi oluşturduğunu, 2007-2008 yılları arası döneme ait yapılmış olana ödemelerin iadesi talepli açılmış olan İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2008/107 Esas ve 2008/220 Karar Sayılı dosyasında ise davacının feragati nedeniyle davanın reddine karar verildiği ve kesinleştiğini, asıl dava ile talep edilmeyen faiz alacağının huzurda açılmış dava ile talebinin mümkün olmadığını, davanın reddine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; “…İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1496 E, 2015/407 K sayılı gerekçeli kararın da; “Bilirkişi kurulu ek raporunda, davalının davacıya terminal ve gözetim hizmeti vermediğine dair belirleme kapsamında davacı yanca ödemesi yapılan terminal ve gözetim bedeli 354.761,01 TL olarak belirlenmiş ve dava tarihi itibarıyla reeskont faiz toplamı 409.252,13 TL olarak hesaplanmış, asıl davada davacı yanın 764.013,14 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.” ve yine anılan karar da “bilirkişi kurulu ek raporunun 2-A maddesinde listelenen toplam 354.761.01 TL bedelin ilgili hizmetin verilmemiş olması sebebiyle davacıya iade edilmesi gerektiği, bu miktar üzerinden dava tarihine kadar yapılan hesaplama üzerinden belirlenen işlemiş faizi ile birlikte toplam 764.013,14 TL’nin iadesinin gerektiği, talep 734.190,13 TL olmakla taleple bağlı hüküm kurulabileceği” belirtilmiştir. İşbu Mahkeme kararı, Yargıtay denetiminden geçmek suretiyle, 20.09.2016 tarihinde kesinleşmiştir. Bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere; davacı, davalıya karşı açmış olduğu davada, dava tarihine kadar işlemiş olan temerrüt faizi alacağının tutarını, Mahkeme kararında tespit edilmiş olana nazaran 409.252.13 TL – 379.429.12 TL = 29.823.01 TL eksik hesaplamış olduğu, davacıca 29.11.2016 tarihinde, işbu 29.823,01 TL’lik faiz alacağının tahsili için, davalı aleyhine icra takibine başladığı, davalının itirazı neticesinde takibin durması üzerine de işbu itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır.Davalı, davacının takip ve dava konusu 29.823,87 TL’lik faiz alacağının zamanaşımına uğradığını iddia etmiştir.TBK.md.147/1 uyarınca dönemsel alacaklar 5 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Faiz alacakları da dönemsel alacaklardandır. Davacının toplam 409.252,13 TL’lik faiz alacağını İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmüş olan davada 379.429,12 TL olarak hesaplamış ve talep etmiş olduğu, dolayısıyla da Mahkeme kararına nazaran 29.823,01 TL eksik hesaplamış ve talep etmiş olduğu anlaşılmaktadır. Davacının eksik talep etmiş olduğu 29.823,01 TL’lik faiz alacağının zamanaşımı süresi, İstanbul 16 Asliye ticaret Mahkemesinde görülmüş olan davanın açıldığı 19.04.2010 tarihinde baştan işlemeye başladığı, asıl alacağa ilişkin 19.04.2010 tarihinde İstanbul 16.ATM ‘de 19.04.2010 tarihinde alacak davası açıldığı, alacağa ilişkin zamanaşımının bu tarihte kesildiği, bu davada ıslah yapılmadığı, 19.04.2015 tarihinde alacağın zamanaşımı süresinin dolduğu, eksik faiz alacağına ilişkin 29.823,01 TL için ise 29.11.2016 tarihinde takibe başlanıldığı, takip tarihi itibari ile alacağın zamanaşımına uğradığı anlaşıldığından davanın reddine ” karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; önceki beyanlarını tekrarla İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/183 E numaralı dosyası üzerindeki davanın 12/03/2009 tarihinde açıldığını, mahkemece 15/02/2010 tarihinde zaman aşımı nedeniyle ret kararı verildiğini, söz konusu karara ilişkin olarak taraflarınca temyiz başvurusunda bulunulduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 20/01/2012 tarih 2010/7567 E, 2012/489 K sayılı ilamında, ilk derece mahkemesince 1999 ile 21/02/2008 tarihleri arasındaki dönem için hüküm verildiğini ancak 21/02/2008 ile 15/09/2008 dava tarihi arasındaki tahsil olunduğu ileri sürülen 93.078,06 TL tutarındaki dönem için olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeyerek zaman aşımı konusunda hatalı değerlendirme yapılmış olduğundan dolayı bahisle hükmün bozulduğunu, dosyanın yeniden tevzi ile İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/168 E sırasına kaydedildiğini, eldeki istinafa konu dava dosyasında ise bilirkişilerin hatalı şekilde davanın ilk olarak İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/168 E sayılı dosyası üzerinden açılmış olduğu şeklinde değerlendirme yapıldığını, ayrıca yine bilirkişilerce faiz alacaklarını dönemsel alacak olduğu, dönemsel alacakların 5 yıllık zaman aşımına tabi olduğu yönünde hatalı değerlendirme yapıldığını, oysaki Yargıtay denetiminden anlaşılacağı üzere davaya konu uyuşmazlıkta Borçlar Kanununun 66. maddesinin uygulanması gerektiğini, dolayısıyla davalının o davanın açılış tarihinden 10 yıl önce müvekkiline kestiği faturaların tamamı için tüm faiz taleplerinin kabul edilmesi gerektiğini sonuç olarak icra takibinin başlatıldığı 29/11/2016 tarihi itibariyle istinaf dilekçesinde ayrıntıları verilen 26 adet gemi için taraflarınca keşide edilen 26 adet faturanın 10 yıllık zaman aşımına uğramamış olduğunu, bahsi geçen sebeplerle ilk derece mahkemesinin hukuka aykırı kararının kaldırılarak davanın kabul edilmesi karar verilmiştir.
GEREKÇE: Dava, önceden görülüp kesinleşen alacağın tahsili talepli başka bir davadaki yargılama aşamasında bilirkişilerce tespit edilen ancak ıslah dilekçesi verilmediğinden taleple bağlılık ilkesi gereği mahkemece hükmedilmeyen faiz alacağının, tahsili talebi ile başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince yukarıdaki gerekçelerle davanın zamanaşımı sebebi ile reddine karar verilmiş, davacı vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı icra dosyasının incelenmesinde; alacaklının davacı …, borçlunun davalı … olduğu 379.429,12 TL dava tarihine dek işlemiş faiz, 354.761,01 TL asıl alacak olmak üzere İstanbul 8 ATM’nin 2009/324 E sayılı dosyasının, İstanbul 7 ATM’nin 2010/285 E sayılı dosyasının, İstanbul 7 ATM’nin 2010/286 E sayılı dosyasının ayrı ayrı vekalet ücretleri ve işlemiş faiz tutarları olmak üzere toplamda 1.090.313,01 TL alacağın takibe konu edildiği, takip sebebi olarak İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 18/11/2013 tarihi, 2012/176 E, 2013/297 K sayılı ilamının gösterildiği anlaşılmaktadır. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı icra dosyasının incelenmesinde alacaklının …, borçlunun … oldukları, 29.822,87 TL alacağın takibe konu edildiği, takip sebebi olarak İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/168 E, 2013/297 K sayılı ilk gerekçenin 6. sayfasındaki ibare ve bozma sonrası yeni esas alan İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1496 E, 2015/450 K sayılı gerekçeli kararının 6. sayfasının 2. paragrafında belirtilen alacak toplamları farkının gösterildiği anlaşılmaktadır. Faiz talebi ayrı bir dava konusu yapılabilirse de, davalı daha önce mütemerrit duruma düşmüş ise, davacı dava dilekçesinde temerrüt tarihinden itibaren faiz istemeyip yalnız faiz istemekle, dava tarihinden itibaren faiz istemiş sayılır; yani temerrüt tarihi ile dava tarihi arasındaki dönemde işlemiş olan faizden zımnen feragat etmiş sayılır. Bu halde mahkeme, dava tarihinden itibaren faize hükmettikten sonra, davacı, temerrüt tarihi ile dava tarihi arasındaki dönem için artık faiz isteyemez ( Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 2001, c.II, s. 1751). Davacının faiz alacağına ilişkin talebi 1999 yılı ile 2007 yılları arasında ödemesi yapılmış olan terminal ve gözetim hizmet bedelleri ile önceki davanın açılış tarihi olan 19/04/2010 tarihleri arasındaki döneme ilişkin olup, eldeki istinafa konu davadaki takip tarihinin 29.11.2016 olduğu, bu tarih ile ilk kararın verildiği tarih arasındaki döneme ilişkin faiz alacağı, ilk davanın yargılama süresine denk gelen ve o davada talep edilmeyen faiz alacağına ilişkin olduğundan, davacı bu döneme ilişkin faiz alacağını ayrı bir dava ile isteyebilecektir. O halde davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Asıl alacak ödenmedikçe faiz zamanaşımına uğramaz. Asıl alacak davasında faiz istememişse bu davanın açılmış olması faiz istemi yönünden zamanaşımını kesmez. Faiz davalarında zamanaşımı süresi asıl alacak süresine bağlıdır. Ancak bağımsız faiz davalarında bu sürelerin hesabı, asıl alacak zamanaşımı süresinin hesaplanmasından farklıdır. Çünkü asıl alacağın zamanaşımı süresi ileriye doğru hesaplanırken, bağımsız faiz davalarında zaman aşımı süresi, davanın açıldığı tarihten geriye doğru hesaplanır. Asıl alacağın zamanaşımı süresi dolmuş olsa bile, eğer açılan dava sürmekte ise veya asıl alacak henüz tahsil edilmemişse, borçlunun temerrüdü para tahsil edilinceye kadar devam edeceğinden, faize ilişkin davanın açıldığı tarihten geriye doğru “asıl alacağın zamanaşımı süresi kadar” faiz istenebilir (Y. 15. H.D. 22.06.2017 tarih ve 2017/903 E., 2017/2675 K. sayılı ilamı). Sözleşmeden kaynaklanan alacağın talep edilebilmesi TBK’nun 146.maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğundan bu süre içerisinde talepde bulunulması yeterlidir. Faiz alacağının talep edildiği eldeki istinafa tabi davaya esas takip tarihi 29.11.2016 tarihidir. Bu halde davacının bu tarihten geriye doğru 10 yıl içinde temerrüt faizi talep etmesi mümkündür. Asıl alacağa ilişkin davada İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 18/11/2013 tarihi, 2012/168 E, 2013/297 K sayılı ilamı ile dava dilekçesindeki talep doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiş, karar 20.09.2016 tarihinde kesinleşmiştir. Ancak dava ilk defa, İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/183 E numaralı dosyası üzerinden 12/03/2009 tarihinde açılmıştır. Dolayısıyla istinafa tabi davaya esas takip tarihi 29.11.2016 tarihi olmakla; esas alacağa ilişkin zamanaşımı süresi henüz dolmadan takip başlatılmış olduğundan ilk derece mahkemesinin davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermesi hukuka aykırı olmuştur. Yukarıda bahsi geçen sebeplerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca usulden kaldırılmasına aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 07/02/2023