Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1605 E. 2022/1178 K. 25.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1605
KARAR NO: 2022/1178
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/07/2022 (tensip zaptı)
NUMARASI: 2022/682 Esas (Derdest)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/10/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün ihtiyati haciz talep eden davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: İhtiyati haciz talep eden eden davacı vekili talep dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından davalı borçlular adına icra takipleri yapıldığı, borcun tahsili amacı ile yapılan icra takibi ve icra takip işlemleri kapsamındaki harici tespitlerinde borçluların borcunun doğumundan yana organik bağ bulunan kişi üzerine kurdukları ticari şirket ile namı müstear ilişkisi kurmak suretiyle alacaklarından mal kaçırdıklarını, perdeli şekilde grup şirketlerinin aracı kılınarak kredilerden faydalandıklarını ve kurdukları iş ilişki ile borcun ödenmesi yollarını engellediklerinin tespit edildiğini belirterek ihtiyati haciz kararı verilmesini ve 5.000.000,00 TL alacağın davalıdan … A.Ş ve …tan tahsili ile ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince ihtiyati haciz talebi hakkında yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda, “Davacının ihtiyati haciz talebinin, talebin yaklaşık ispat ölçü kriterine göre mevcudiyeti ve muacceliyeti yargılamayı gerektirdiğinden ve yaklaşık ispat şartlarının sağlanmaması nedeniyle reddine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati haciz talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde belirtilen hususlar ile yaklaşık ispat koşulunun somut olayda sağlandığını, mahkeme kararının ihtiyati haczin düzenlenmesi amacına aykırılık teşkil etmekte olup, borcun tahsili amacı ile yapılan icra takibi ve icra takip işlemleri kapsamındaki harici tespitlerinde borçluların borcun doğumundan bu yana organik bağ bulunan kişi (borçlu …’un kardeşi …) üzerine kurdukları ticari şirket ile nam’ı müstear ilişkisi kurmak suretiyle alacaklılardan mal kaçırdıkları, perdeli şekilde grup şirketleri aracı kullanarak kredilerden faydalandıklarını, ve kurdukları iç ilişki ile borcun ödenmesi yollarını engellediklerinin tespit edildiğini, davalılar arasında organik ilişkilerin mevcut olduğunu, kuruluş tarihleri dikkate alındığından borçlu davalıların piyasaya borçlandıkları tarihlerde yeni şirketi kurduklarını ve ticari faaliyetlerine bu şirket üzerinden devam ettiklerini, …’in … plakalı aracının …’in borcun doğumunda müdürü olan …’un spor hocası …’un üzerine devrettiğini akabinde bu aracın davalı … üzerine devredildiğini, paravan şirket olarak tanımlanan davalı şirket ile davalı borçluların arkasında gizlenen ve yasal yollar kullanılarak hukuksal korunma sağlamaya çalışılan perdenin kaldırılması gerektiğini, davalılar tarafından MK 2. Maddesi anlamında hakkın açıkça kötüye kullanılıp dürüstlük kuralına aykırı davranıldığını beyanla, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Aleyhine ihtiyati haciz istenenenler vekili Av. … istinafa cevap dilekçesinde özetle: davanın alacak davası olup konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğunu ancak davacının dava şartını yerine getirmeksizin dava açmasının yasal düzenlemeye aykırı olduğunu, kaldı ki söz konusu eksikliğin dava sırasında giderilme olanağı da bulunmadığını, bu nedenle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği davacı davasının temelini magazin haberlerine göre dayandırmak olup, davalılar … şirketi ve …’un diğer davalılar ile ticari anlamda organik bir bağı veya mal kaçırma çabası içerisinde bir eylemi bulunmadığını, Davacının dilekçesinde belirtmiş olduğu araç … şirketinin borçları kapsamında Anadolu … İcra Müdürlüğü … E sayılı dosyasından cebri icra kanalı ile açık arttırma usulü ile satıldığını, davalı şirketin tasarrufu ile bir devir söz konusu olmadığını, beyanla istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Aleyhine ihtiyati haciz istenenenler vekili Av. … istinafa cevap dilekçesinde özetle: iddiaların tümünün soyut, hukuki dayanaktan uzak olmakla beraber temelini de magazin basınında yer alan haberlerin oluşturduğunu, dayanaklarının bu denli hukuki mahiyetten uzak talepler hakkında davacı taraf ihtiyati haciz talebinde de bulunduğunu, somut olayda hiçbir şekilde yaklaşık ispatın gerçekleşmediğini, nitekim davacı tarafın taleplerinin hiçbiri gerçeği yansıtmadığından bu yönde somut bir delil de bulunmamakta olup davalıların davacının alacaklısı bulunduğu takip dosyalarının tarafı olmadıkları gibi davacının ne alacağının ne de işbu davanın muhatabı olmadığını, davalılar hem aldığı eğitim hem de öz birikimi neticesinde şirketini kurmuş olup davalılar banka hesabı ile sabit olan şahsi varlığı davacının soyut iddiasını tamamen çürütmekte olduğunu beyanla istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Talep, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ile alacağın tahsili amacıyla açılan davada ihtiyati haciz kararı verilmesi, istemidir. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, ihtiyati haciz şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır. Davacı tarafça, … Ve … Ticaret Ltd. Şti.’nin borcun doğumundan bu yana organik bağ bulunan kişi üzerine kurdukları ticari şirket ile nam’ı müstear ilişkisi kurmak suretiyle alacaklılardan mal kaçırdıkları, perdeli şekilde grup şirketleri aracı kullanarak kredilerden faydalandıkları ve kurdukları iç ilişki ile borcun ödenmesi yollarını engelledikleri gerekçesiyle alacağın … Ve …’tan tahsiline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 257/1. Maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. 2004 sayılı İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır (Yargıtay 19. HD’nin 12/12/2019 Tarih, 2019/2300 E-2019/5531 K). Tüzel kişilerin, kendisini oluşturan gerçek kişilerden ayrı ve bağımsız bir hukuk süjesi olmasına göre, ortakları kısmen veya tamamen aynı olan tüzel kişiler de birbirlerinden bağımsız kişiliklere haizdir. Bu nedenle malvarlıkları da ayrıdır. Dolayısıyla bir tüzel kişi diğerinin borcundan kural olarak sorumlu tutulamaz. Ancak bazı hallerde “tüzel kişilik perdesinin aralanması yoluyla tüzel kişileri oluşturan gerçek kişilerin veya başkaca bir tüzel kişi arasındaki ayrılık ilkesi bir kenara bırakılarak iki ayrı hukuk süjesi olarak değerlendirilmeyip, bunlara tek bir bütün olarak yaklaşılması mümkündür. Bu husus özdeşlik ilkesi olarak karşımıza çıkmaktadır.Şirketlerin faaliyet konuları, ortağı ve yöneticileri kısmen aynı olması, bu alacağın davalıdan talep edilebilmesinin yanı sıra, aleyhine ihtiyati haciz talep edilen davalı şirket ile borçlu şirketin malvarlığının birbirine karıştığı, iktisadi bir bütünlüğün olduğu ve tüzel kişilik perdesinin arkasına sığınılarak kötü niyetle, mal kaçırma ya da alacağın tahsilini kısmen veya imkansız hale getirme yönündeki eylemlerinin bulunması gibi bir takım olguların gerçekleşmesi gerekir. Bu olgular ise, yargılamada, tarafların gösterdiği tüm delillerin toplanıp birlikte değerlendirilmesi ile aydınlığa kavuşacak niteliktedir. Ayrıca tüzel kişilik perdesinin aralanması istisnai bir kurum olup, salt organik bağ içinde olunması yeterli değildir. Başka bir ifadeyle ticari merkez ve faaliyet alanının aynı olması, şirket ortaklarının aynı veya yakın akraba ve/veya eş olmasının ötesinde tüzel kişilikler arasında iktisadi bütünlüğün ispatı şarttır. Tabi ki ihtiyati haciz bakımından yaklaşık ispat yeterlidir. Ancak dosyaya sunulan deliller, yargılamanın bulunduğu aşama itibariyle İİK 258. maddesindeki yaklaşık ispata elverişli değildir. Bu nedenle şartları oluşmayan ihtiyati haciz talebinin reddine dair mahkeme kararında herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından ihtiyati haciz talep eden davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati haciz isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İhtiyati haciz isteyen davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İhtiyati haciz isteyen davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.25/10/2022