Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1600 E. 2022/1152 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1600
KARAR NO: 2022/1152
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/352 (Ara Karar)
DAVA: Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/10/2022
İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/352 Esas sayılı dosyasında verilen ihtiyati tedbir talebinin reddi ara kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmakla, Dairemize gönderilen ve heyetçe incelenen dosyada;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVACI VEKİLİ DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: Davacı vekili dava dilekçesinde ve 25/07/2022 tarihli ihtiyati tedbir talepli dilekçesinde davalı …’nun şirket müdürü olarak görevini kötüye kullandığını, şahsi hesabına para aktardığını, bu aktarılan paralar ile ev kirasını, bazı faturalarını ödediğini, özen ve yükümlülüklerini yerine getirmediğini belirterek davalı gerçek kişinin müdürlük görevinden azline , müvekkilinin ortağı olduğu …İhracat ve Ticaret Limited Şirketi’ne kayyım atanmasını talep etmiştir.
DAVALI VEKİLİ CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: karşı taraf ile müvekkilinin anlaşması gereği dava dışı şirketi geliştirmek ve büyütmek amacıyla adresini başka bir yere taşımaya karar verdiklerini, bu kapsamda müvekkilinin gerekli tadilatları kendi mal varlığından yaptığını, anlaşma gereğince müvekkilinin, karşı tarafa 100.000,00 TL nakit ödeme ve %20 ortaklık vereceğini, müvekkilinin yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davacının 28/02/2022 tarihinde sağlık durumlarını ileri sürerek fiili çalışmasını sonlandırdığını ve daha önceki adresinde kendi işinde üretime geçtiğini, bunun yanı sıra başka bir dükkanda da işe girdiğini, dolayısıyla rekabet yasağına aykırı davrandığını, davacının hiçbir yatırım faaliyetine katılmadığını, oluşan zararlara dahil olmadığını, şuan için Mayıs ve Haziran 2022 aylarına ait iki aylık ödenmemiş kira bedellerinin bulunduğunu, şirketin 2021 yılını ve 2022 yılının ilk 6 ayını zarar ile kapattığını, müvekkilinin 30/06/2022 tarihi itibari ile şirketten alacaklı olduğunu, aynı zamanda tahakkuk etmiş huzur alacağının da bulunduğunu, 2020 yılı sonrası şirket muhasebe kayıtlarını e-defter ile Gelir İdaresi Başkanlığı yasal bildirim süreleri içinde kaydedildiğini, dolayısıyla geçmişe yönelik muhasebe kayıtlarında düzenleme yapılmasının mümkün olmadığını beyanla haksız davanın ve ihtiyati tedbir talebinin reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ 27/07/2022 TARİHLİ ARA KARARI: Mahkemece; “…Kanun koyucu, ihtiyati tedbir hakkında karar verecek olan Hakime geniş bir taktir alanı bırakmış ise de, Hakim her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemeli ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre, ihtiyati tedbir kararı verdiğinin kararında belirtilmelidir, ihtiyati tedbir şartları mevcut değilse kanunun ön gördüğü ölçüde ıspat edilememişse, veya yaklaşıkda olsa ıspatı yargılamayı gerekiyorsa ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir. HMK’nun 389. Maddesindeki şartların mevcut olması ve talep halinde ihtiyati tedbire karar verilmelidir. Bu itibarla Mahkemece asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilmesine hukuken imkan bulunmadığı, yaklaşık ispat kuralının gerçekleşmediği gibi taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden ve ihtiyati tedbir kararı ancak uyuşmazlık konusu hakkında verilebileceği istemde HMK 389 ve devamı madde hükümlerinde ön görülen koşullar gerçekleşmediği” gerekçesi ile, İhtiyati tedbir isteminin yargılamayı gerektirmesi nedeniyle HMK 389 ve devamı maddelerine göre ihtiyati tedbir talebinin ancak uyuşmazlık konusu üzerine talep edilebileceğinden HMK 389 ve devamı maddelerindeki şartlar oluşmadığından reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı istinaf dilekçesinde özetle; davalı … hakkında güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinden bahisle İstanbul Anadolu CBS nin 2022/103087 esas sayılı dosyası üzerinden soruşturma yürütülmekte olduğunu, dosya içerisinde dava dışı şirket ve davalı …’nun Türkiye İşbankası nezdindeki banka hesap ekstresi suretlerinin bulunduğunu, söz konusu ekstrenin incelenmesinde davalının kendi şahsi hesabına para aktararak davalı şirkete ait parayı kendi şahsi harcamalarında kullandığının açıkça görüleceğini, davalı hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmemesi durumunda davalının şirkete zarar vermeye devam edeceğini, bahsi geçen sebeplerle ilk derece mahkemesinin 27/07/2022 tarihli ara kararının kaldırılarak ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Davacı tarafından, şirket müdürünün azli istemli açılan esas dava içinde, dava dışı şirkete yönetim kayyımı atanması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin talep edildiği, mahkemece yazılı gerekçe ile talebin reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya içerisindeki 6 Şubat 2020 tarihli 82 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi sureti incelendiğinde …’nun şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili müdür olduğu anlaşılmaktadır. İhtiyati tedbir kararı verilebilmesinin en önemli şartı bir ihtiyati tedbir sebebinin mevcut olmasıdır. Kanunda bu husus genel olarak düzenlenmiş, hâkime oldukça geniş bir takdir alanı bırakılmıştır(m. 389/1). Kanun, burada “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından” söz etmektedir. Bu hüküm dikkate alındığında, mevcut durumun değişmesi halinde, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, hakkın elde edilmesinin tamamen imkânsız hale gelmesi, gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi varsa, ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilecektir. Kural olarak bir davada tarafların ileri sürdüğü iddia ve savunmaların ispatı için tahkikat yapılması ve delillerin toplanması gerekir. Hakim tüm delilleri inceleyip değerlendikten ve tam bir karara ulaştıktan sonra nihai kararını verir. Bu husus asıl davanın kabulü için geçerli olup, bu nedenle tam ispat aranır. İhtiyati tedbirlerde ise tam değil yaklaşık ispat yeterli olacağı HMK’nın 390/3. maddesinde düzenlenmiştir. Değişik ifadeyle, ihtiyati tedbire karar verebilmek için iddia olunan vakıanın subutu yönünde gerçeğe yakın bir ispatın başarılması yeterlidir. TTK’nın 630. maddesinin II. fıkrasında; “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir.” Aynı maddenin III. Fıkrasında ise; “Yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur.” denilmektedir.Kayyım atanması geçici bir hukuki koruma tedbiri olup, somut olayda davacı ortak tarafından ileri sürülen iddialar ve dosya kapsamı gözönüne alındığında, yaklaşık ispat olgusunun dosyanın geldiği aşama itibariyle gerçekleşmediği, şirket hesabından davalı müdürün şahsi hesabına para aktarılmış olduğuna ilişkin hesap ekstrelerinin ve davalı hakkında yürütülen ceza soruşturmasının varlığının ,zarar olgusunu yaklaşık olarak ispata yeterli olmadığı, zira ceza soruşturmasının eldeki davanın açılışından hemen önce başlatıldığı ,dosya içerisinde müştekinin şikayetleri doğrultusunda düzenlenlenmiş bir iddianamenin ve açılmış bulunan ceza davasının varlığından bahsedilmediği, mahkemece yargılama sürecinde değişen delil durumuna göre talep halinde geçici korumaya ilişkin her zaman değerlendirme yapılıp karar verilebileceği de gözetildiğinde, ilk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesi yerindedir. Yukarıda açıklanan gerekçeler doğrultusunda HMK’nın 353/1.b.1 ve HMK’nın 391/3. maddeleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-İhtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İhtiyati tedbir isteyen davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İhtiyati tedbir isteyen davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 20/10/2022