Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/159 E. 2022/124 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/159
KARAR NO: 2022/124
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/12/2021 (Ek Karar)
NUMARASI: 2021/696 D. İş-2021/696 Karar
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/02/2022
İlk derece mahkemesince verilen ihtiyati hacze itirazın reddine yönelik 27/12/2021 tarihli ek kararın ihtiyati hacze itiraz edenler vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: Alacaklı vekili, 07/10/2020 tanzim 12/10/2021 vade tarihli 1.000.000-TL bedelli 12.10.2021 vade tarihli bononun borçlular tarafından müvekkili bankaya olan borçları sebebi ile verildiğini ancak borcun ödenmediğini belirterek, şimdilik 683.392,89-TL alacak için senede dayalı olarak borçlular aleyhine ihtiyati haciz verilmesini talep etmiştir.
İHTİYATİ HACİZ: Mahkemece 22.10.2021 tarihli karar ile, alacaklı vekilinin talebinin kabulü ile senet bedeli kadar alacağı karşılayacak oranda borçluların malvarlığının ihtiyaten haczine karar verilmiştir.
İHTİYATİ HACZE İTİRAZ: Borçlular vekili, müvekkili … ile banka arasındaki genel kredi sözleşmesinde diğer müvekkilinin kefil olduğu, tarafların kredi sözleşmesi harici herhangi bir şahsi imzalarının bulunduğu senet mevcut olmayıp; söz konusu iddia edilen senetteki imzaların müvekkillerine ait olmadığı, bankaya karşı olan ödemelerini zamanında gerçekleştirerek söz konusu borcun hiçbir suretle muaccel hale gelmediği, Senedin teminat senedi olup, bir borç ikrarını tazammun etmediği için kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibi yapılamayacağı ve takibin iptali gerektiği, Davalı bankanın müvekkilerin müteselsilen borçlu olduğu kredi sözleşmesi ve buna ilişkin bilgi ve belgelerin temin edilmesi ve senet avansı işlemlerinde, bankanın, senedin tanzim tarihinde, banka kasasından, senet mümzisine kredi çıkışı yapıldığı ticari defterleri ile ispat etmek zorunda olduğu, senet borçlusunun, banka kayıtlarına dayanıyor ve fakat banka ticari defterlerini ibraz etmiyor ise, senet borçlusunun mezkur senetten ötürü bir borcu bulunmadığını ispat etmiş ve söz konusu senedin bir teminat senedi olduğu ispatlanmış sayılması gerektiği bankanın senedin sebepten mücerret olduğu savunmasının dinlemeyeceği, Muacceliyet ve temerrüt oluşumu kanunda amir hüküm olarak tanımlanmış olup, bu tanımların herhangi bir yorumu gerektirmeyecek kadar açık olduğu, mevcut durumda temerrüte düşme olayı oluşmadığı gibi söz konusu ödenen borçlardan dan dolayı da bu kanun yoluna gidilmesinin hukuka aykırı olduğu, Ayrıca takibe konu senedin kambiyo unsurlarını taşımadığı, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2013/5994 Esas-2013/15548 sayılı kararında, 6102 sayılı TTK`nun 776/fmaddesi gereğince, bonoda tanzim yerinin yazılı olmasının gerektiği, aynı kanunun 777/son maddesine göre ise, tanzim edildiği yer gösterilmeyen bir bononun, tanzim edenin ad ve soyadı yanında yazılı olan yerde tanzim edilmiş sayılacağı hükme bağlandığı, tanzim yeri olarak, idari birim adı (kent, ilçe, bucak, köy gibi) yazılması yeterli olup, ayrıca adres gösterilmesi zorunluluğu bulunmadığı, senette bulunması zorunlu olan tanzim yeri ve tanzim edenin adresi, senet keşidecisi için geçerli olup, 6102 sayılı TTK`nun 702. maddesi hükmüne göre, kimin için taahhüt altına girmiş ise tıpkı onun gibi senetteki borçtan sorumlu olan kefilin adresinin senette yazılı olması hali, yukarıda açıklanan zorunluluğu gidermeyeceği, Hukuk Genel Kurulu`nun 02/10/1996 gün ve 1996/12-5 sayılı kararı ile de benimsendiği üzere; İİK.’nun 170/a-2. maddesi gereğince bu hususun icra mahkemesince resen nazara alınması gerektiği hal böyle iken, somut olayda takibe dayanak yapılan senette tanzim yeri yazılmadığından anılan belgenin bono vasfını taşımadığı görülmekte olup, mahkemece, takibe konu senedin kambiyo senedi vasfı taşımadığının resen dikkate alınarak, takibin iptaline karar verilmesi gerekirken; bu hususun göz ardı edilmek suretiyle yazılı şekilde itirazın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu kanaatine varıldığı, Haksız ihtiyati haczin icrası sebebiyle müvekkillerinin araçlarının haczedildiği ve zarara uğradıkları bu nedenle alacaklıya karşı açacağımız tazminat davasına teminat olması ve İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … e.esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibine itiraz edildiğinden davalar sonuçlanıncaya kadar alacaklının mahkeme nezdindeki teminatı üzerine tedbir konularak teminatın alacaklıya iade edilmemesi gerektiğini belirterek itirazın kabulü ile ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
EK KARAR: Mahkemece 28.12.2021 tarihli kararla; İİK 257 maddesinde “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmemiş bir para borcunun alacaklısı borçlunun yerinde veya 3.şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” hükmü yer almaktadır. İİK 265 maddesinde “Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuru ile yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir.” hükmü yer almakta olup, ihtiyati hacze itiraz sebeplerinin sayıldığı, somut olayda süresinde borca itiraz edildiği, itiraz edenin borca ilişkin itiraz sebeplerinin yargılamayı gerektirmesi nedeniyle ihtiyati hacze itirazın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, itiraz borçlular vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Borçlular vekili istinaf dilekçesiyle; bono suretinden de anlaşılacağı üzere adına takip yapılan alacaklı bankanın alacaklı olmadığı, müvekkili … ve kefil sıfatıyla …’un bankadan kredi kullanmak suretiyle bankaya borçlandıkları ancak senet tanzim etmedikleri ve senetteki imzanın müvekkillerine ait olmadığı, bankaya karşı ödemelerini zamanında yerine getirdikleri, Bankaların kredi borçluları ile genel kredi sözleşmeleri akdettikleri gibi bu belgenin sağladığı haklarla yetinmeyip, kredi borçlularını, bir taraftan borç senetleri ayrıca gayrimenkul teminatı ile aldıkları, senede dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus icra takibi yaptıkları ve senetlerin mücerretliği nedeniyle, borcun sebebini açıklamak zorunda olmadıklarını iddia ettikleri oysa bu senetlerde hemen daima bir bedel kaydı olduğu ve genel kredi sözleşmesinin teminatı niteliğinde bulunduğu, Bankaların, bu sözleşme dışında aldıkları tüm borç ikrarını mutazammın senetlerin asıl borç ilişkisinin munzam teminatını teşkil ettiği, bankanın ticari defterlerinin incelenerek senedin tanzim tarihinde bankanın kasasından çıkan bir kredi bulunup, bulunmadığı saptanması gerektiği, senedin tanzim tarihinde böyle bir işlem mevcut değil ise, senedin, genel kredi sözleşmesinin teminatı olduğunun ortaya çıkacağı, Senedin teminat senedi olması nedeniyle bir borç ikrarını tazammun etmediği için kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibi yapılamayacağı ve takibin iptali gerektiği, bu senet nedeniyle kefalet vermiş kimseler varsa onlar hakkında da aynı takip yapılmış ise, onlar hakkındaki takibin de iptali gerektiği, ispat külfetinin, genel kurala tabi olarak her iki tarafa da ait olduğu, bir bankaya, bir bono tevdi edilmiş ise ve üstelik bu senet metninde bedeli teminattır kaydı var ise, böyle bir kayıt olmasa bile, söz konusu bonoların genel kredi sözleşmelerinin munzam teminatı olduğu, hayatın olağan akışına göre tereddütsüz olup, ticari hayatın zorlukları arasında ve özellikle de, kredi için bankaya muhtaç kimselerin görevleri arasına, onlardan beklenmesi haksız olan mükellefiyetler yüklenmesinin, hukuka uygun olmadığı, Davalı bankanın müvekkilerin müteselsilen borçlu olduğu kredi sözleşmesi ve buna ilişkin bilgi ve belgelerin temin edilmesi ve senet avansı işlemlerinde, bankanın, senedin tanzim tarihinde, banka kasasından, senet mümzisine kredi çıkışı yapıldığı ticari defterleri ile ispat etmek zorunda olduğu, senet borçlusunun, banka kayıtlarına dayanıyor ve fakat banka ticari defterlerini ibraz etmiyor ise, senet borçlusunun mezkur senetten ötürü bir borcu bulunmadığını ispat etmiş ve söz konusu senedin bir teminat senedi olduğu ispatlanmış sayılması gerektiği bankanın senedin sebepten mücerret olduğu savunmasının dinlemeyeceği, Munzam teminat senetlerin tutarının tahsis edilen genel kredi limiti ile uyumlu olup, lehtarının da banka olduğu, genel kredi sözleşmesini kefil sıfatıyla imza eden kimselerin de düzenleyen lehine aval veren olarak imzaladığı, krediyi kullanan müşteri keşideci tarafından genellikle görüldüğünde vadeli olarak düzenlendiği, kredi yükümlülüğünün yerine getirilmemesi halinde tüm teminatların eş zamanlı olarak yasal takibe konu edildiği müvekkilinin taşınmazlarını ipotek şerhi ile teminat verdiği ve krediden doğan sorumluluklarını yerine getirdiği bu nedenle bankanın ipoteğe rağmen kötüniyetle iktisap ettiği dava konusu senetle takip kanun yoluna girmesinin hukuka aykırı olduğu, Kredinin teminatında ipotek bulunuyor ise İİK’nın 45. maddesi de göz önünde bulundurularak, asıl borçlu ipotekli taşınmaz maliki (ipotek borçlusu) hakkında banka alacağının tamamı üzerinden “ipoteğin paraya çevrilmesi yolu” ile takibe geçildiği, başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takiplerde, İİK 150/ı ve 68/b maddeleri uyarınca bankalara tanınan imkân sebebiyle ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibin genellikle ilamsız değil, ilamlı olarak başlatıldığı ve takip borçlularına “ödeme emri” yerine “icra emri” gönderilmesinin temin edildiği, kredinin teminatını hem “taşınmaz ipoteği” hem de “müteselsil kefalet” oluşturuyor ise; borçlu ve taşınmaz maliki hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla, müteselsil kefiller hakkında da “tahsilde tekerrüre sebebiyet verilmeksizin” kaydı dercedilerek genel haciz yoluyla takip yapıldığı, ipotekle temin edilen banka alacağı miktarı, ipotek tutarından fazla ise asıl borçlu, kefiller hakkındaki ilamsız takibe ipotek limitini aşan tutar üzerinden ayrıca dâhil edildiği, müvekkilinin hem kredi sözleşmesi sorumluluklarından olan ödeme taksitlerini yerine getirirken hem de kötüniyetle senet takip yoluyla hakkında başlatılan icra kanun yoluna ödeme yapması ve ayrıca ipotek konulan taşınmazlarının teminat olarak bulunması davalı tarafın iş bu senetleri teminat olarak aldığının kanıtı olduğu, teminat senetlerinin kambiyo senetlerine haiz icra takip yoluna konu edilemeyeceği, Muacceliyet ve temerrüt oluşumu kanunda amir hüküm olarak tanımlanmış olup, bu tanımların herhangi bir yorumu gerektirmeyecek kadar açık olduğu, mevcut durumda temerrüte düşme olayı oluşmadığı gibi söz konusu ödenen borçlardan dan dolayı da bu kanun yoluna gidilmesinin hukuka aykırı olduğu,Ayrıca takibe konu senedin kambiyo unsurlarını taşımadığı, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2013/5994 e. 2013/15548 sayılı kararında, 6102 sayılı TTK`nun 776/fmaddesi gereğince, bonoda tanzim yerinin yazılı olmasının gerektiği, aynı kanunun 777/son maddesine göre ise, tanzim edildiği yer gösterilmeyen bir bononun, tanzim edenin ad ve soyadı yanında yazılı olan yerde tanzim edilmiş sayılacağı hükme bağlandığı, tanzim yeri olarak, idari birim adı ( kent, ilçe, bucak, köy gibi ) yazılması yeterli olup, ayrıca adres gösterilmesi zorunluluğu bulunmadığı, senette bulunması zorunlu olan tanzim yeri ve tanzim edenin adresi, senet keşidecisi için geçerli olup,6102 sayılı TTK`nun 702. maddesi hükmüne göre, kimin için taahhüt altına girmiş ise tıpkı onun gibi senetteki borçtan sorumlu olan kefilin adresinin senette yazılı olması hali, yukarıda açıklanan zorunluluğu gidermeyeceği, Hukuk Genel Kurulu`nun 02/10/1996 gün ve 1996/12-5 sayılı kararı ile de benimsendiği üzere; İİK.nun 170/a-2. maddesi gereğince bu hususun icra mahkemesince resen nazara alınması gerektiği hal böyle iken, somut olayda takibe dayanak yapılan senette tanzim yeri yazılmadığından anılan belgenin bono vasfını taşımadığı görülmekte olup, mahkemece, takibe konu senedin kambiyo senedi vasfı taşımadığının resen dikkate alınarak, takibin iptaline karar verilmesi gerekirken; bu hususun göz ardı edilmek suretiyle yazılı şekilde itirazın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu kanaatine varıldığı,İİK 257. maddesinde ihtiyati haciz koşullarının açıklandığı, İİK 265. maddesinde ise ihtiyati hacze itirazın düzenlendiği, müvekkilleri yönünden ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin itirazın reddine ilişkin kararının ve ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Talep, ihtiyati hacze itiraza ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda ihtiyati hacze itirazın reddine karar verilmiş, bu karara karşı, itiraz eden borçlular vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru sebepleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır.İhtiyati haciz isteyebilmek için İİK’nun 257/1. maddesine göre, alacağın muaccel olması ve rehinle temin edilmemiş olması yeterlidir. İİK’nın 265. maddesinde ihtiyati haciz kararına karşı itiraz sebepleri sınırlı şekilde sayılmış olup, bu sayılanlar dışında başka bir sebebe dayanılarak ihtiyati hacze itiraz edilmesi mümkün değildir. Somut olayda, borçlular vekilince, genel kredi sözleşmesi dışında bankaya karşı bir yükümlülüğe neden olacak bir belgenin imzalanmadığı, ihtiyati hacze dayanak senedin genel kredi sözleşmesinin teminatı olarak verildiği ve kambiyo vasfının bulunmadığı, kredi ödenmesinde temerrüde düşülmediğinden teminat senedine dayalı olarak ihtiyati haciz verilmeyeceği gibi kambiyo takibine de konu edilmeyeceğini ileri sürerek ihtiyati haczin kaldırılması talep edilmiştir. İhtiyati hacze dayanak senedin TTK hükümleri uyarınca bononun tüm unsurlarını taşıdığı anlaşıldığı gibi İİK’nın 167/1 maddesi uyarınca alacak rehinle temin edilmiş olsa bile kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibi yapılabilir. Zira, İİK’nın 45. maddesinde poliçe ve emre muharrer senetlerle çekler hakkındaki 167 nci madde hükmü mahfuz tutulmuş olup, alacağın rehinle temin edilmiş olması kambiyo takibi yapılmasına veya ihtiyati hacze engel teşkil etmez. Öte yandan senedin, teminat senedi olduğu ve imzanın sahte olduğu iddiaları İİK 265. maddesinde sınırlı olarak sayılan ihtiyati hacze itiraz nedenlerinden olmayıp, ancak açılacak bir davada iddia veya açılan bir davada savunma olarak ileri sürülebilecek nitelikte bulunmasına göre ilk derece mahkemesince itirazın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından borçlular vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati hacze itiraz eden borçlular vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İhtiyati hacze itiraz edenler tarafından yatırılan istinaf karar harcı başlangıçta peşin olarak yatırıldığından mahsubu ile başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İhtiyati hacze itiraz edenler tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.10/02/2022