Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1581 E. 2022/1425 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1581
KARAR NO: 2022/1425
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/03/2022
NUMARASI: 2021/377 Esas – 2022/244 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/12/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin kahve makine ve ürünleri satış ve pazarlama işi yapmakta olduğunu, davalının 03.03.2020 tarihinde, 11.933,88 TL tutarlı, 23.06.2020 tarihinde 1.200,45 TL tutarlı ürün satın almış olmasına rağmen bedellerini ödememiş, davalıya, önce kargo ile ödeme ihtarı gönderildiğini, 11.12.2020 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına rağmen borcunu ödemediğini, bunun üzerine Adalar İcra Müdürlüğü … Esas dosyasında takip başlatıldığını ancak takibe yapılan itiraz neticesinde takibin durduğunu, son olarak arabuluculuk müracaatı (…) yapılmış olmasına rağmen, 19.04.2021 tarihinde anlaşamama son tutanağı tutulduğunu, davalının satın aldığı ürünleri eksiksiz teslim aldığını ve kullandığını, davalının hiçbir haklı itiraz gerekçesi bulunmadığını, itirazlarının kötü niyetli olduğunu beyan etmiş, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, borçlunun yaptığı haksız ve hukuka aykırı itirazın iptali ile takibin devamına, borçlunun kötü niyeti sabit olduğundan takip konusu asıl alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine, dava harç ve masrafları ile vekalet ücretinin karşı yana tahmilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Usule ilişkin itirazları olduğunu, davanın görevli mahkemede açılmadığını, taraflar arasında mevcut uyuşmazlıkta görevli mahkemenin “tüketici mahkemesi” olduğunu, davanın esası hakkında ise davalı müvekkil …’ın, davacı firmadan şahsi kullanım için bir kısım ürünler almış olup, karşılığında … numaralı 03.03.2020 tarihli 11.933,38-TL bedelli ve … numaralı 23.06.2020 tarihli 1.200,45-TL bedelli iki adet fatura davacı tarafından kesilerek müvekkile teslim edildiğini ancak faturalara konu borcun müvekkil tarafından davacıya ödenmiş olup, müvekkilin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, işbu sebeple, huzurdaki davanın esastan reddine karar verilmesi gerektiğini, haksız ve mesnetsiz huzurdaki davanın usul ve esastan reddi ile takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etme zarureti hasıl olduğunu beyan etmiş, fazlaya dair her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; haksız ve mesnetsiz huzurdaki davanın reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Davacı ile davalı arasında takibe ve davaya konu fatura alacağı nedeniyle hukuki ilişki bulunduğu, İTO kaydına göre davalı …’ın gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığı, Davacı şirket tarafından davalı aleyhine mahkememiz nezdinde iş bu ticari dava mahiyetinde itirazın iptali davası açılmış ise de: 6502 Sayılı TKHK’nın 3/l maddesine göre, davacı firma ile davalı arasında düzenlenen faturanın “Tüketici işlemi olduğu, aynı kanunun 72. Maddesine göre tüketici işleminden doğan davaların Tüketici mahkemesinde görüleceği, dosyada faturaya konu ürünlerin davalının kişisel kullanım amacıyla alınmış olduğu, ayrıca davalı …’ın gerçek kişi tacir de olmadığı, faturanın TTK’da düzenlenmiş olması, davayı TTK 4. Maddesinde sayılan ticari davalardan olmasını gerektirmediği, Yargıtay HGK’nın 21/03/2019 tarih ve 2017/2630 Esas – 2019/328 Karar sayılı ilamı ile İstanbul BAM 37 HD’nin 11/11/2021 tarih ve 2021/529 – 1756 E.K. Sayılı kararı değerlendirilerek mahkememizin görevsizliğine, dosyanın görevli İstanbul Anadolu nöbetçi tüketici mahkemesi’ne gönderilmesine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğunu, açılan davadaki görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olmayıp, yerel mahkemenin görevli mahkeme olarak dosyayı esasa ilişkin incelemeli ve ele almalıyken yapmamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı müvekkili …, davacı firmadan kullanım için bir kısım ürünler almış olup, karşılığında … numaralı 03.03.2020 tarihli 11.933,38-TL bedelli ve … numaralı 23.06.2020 tarihli 1.200,45-TL bedelli iki adet fatura davacı tarafından kesilerek müvekkiline teslim edildiğini, ancak faturalara konu borç müvekkili tarafından davacıya ödenmiş olup, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, bu sebeple, görevli asliye ticaret mahkemesince davanın esastan reddine karar verilmesi gerektiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, satım sözleşmesine dayalı olarak faturadan kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkeme noktasındadır. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 4/1. maddesine göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. TTK’nın 5/1. Maddesine göre de, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalara asliye ticaret mahkemesi bakmakla görevlidir. Asliye ticaret mahkemesinin görevinin tayininde uyuşmazlığa konu mal ve/veya hizmetin türü ve ticari iş karinesi etkili değildir. Zira Türk Ticaret Kanunu ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir(Hukuk Genel Kurulunun 16/09/2015 tarih, 2014/1026 Esas ve 2015/1765 Karar). Mahkemece yapılan araştırmada davalının TTK’nın 11/2. Maddesindeki sınırı aşan mahiyette ticari işletmesi bulunduğuna ilişkin herhangi bir kayda ulaşılmamıştır. Zaten taraflarında bu yönde bir iddiası da bulunmamaktadır. Ancak Dairemizce Uyap aracılığıyla yapılan araştırmada davalının, GİB sorgusuna göre “otel vb. Konaklama yerlerinin faaliyetleri” ile ilgili meslek bilgisi, SGK sorgusuna göre ise “…” işyeri ünvanı altında cafe mahiyetinde faaliyetin bulunduğu anlaşılmaktadır. Bunun yanı sıra davacının sunduğu cari hesap dökümünde davalının devir bakiyesi bulunduğu görülmektedir. Bu nedenle davalının tüketici olduğunun kabulü mümkün değildir. Bunun yanı sıra 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 4/1. maddesine göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. TTK’nın 5/1. Maddesine göre de, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalara asliye ticaret mahkemesi bakmakla görevlidir. TTK’nın 11/2. Maddesinde, ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme; TTK’nın 15. Maddesinde ise, ister gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaf olarak tanımlanmıştır. Dosya kapsamı itibariyle itibariyle davalının ticari işletmesi bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise uyuşmazlığın davacının ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığı araştırılmamıştır. Bu nedenle mahkemece öncelikle bu hususta bir araştırma yapılarak mahkemenin görevinin tayin edilmesi gereklidir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece yanılgılı değerlendirme ile uyuşmazlığın çözümünde tüketici mahkemesinin görevli olduğu kabul edilerek görevsizlik kararı verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi’nin kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine,2-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 20/12/2022