Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1512 E. 2022/1157 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1512
KARAR NO: 2022/1157
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/10/2022
NUMARASI: 2020/200 Esas – 2022/861 Karar
NUMARASI: 2020/200 (Ara Karar)
TARİH: 26/07/2022
DAVA: İhtiyati Tedbir
DAVA TARİHİ: 03/03/2020
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 29/03/2021 TARİH
VE 2021/246 Esas 2021/333 KARAR SAYILI DOSYASI
DAVA: Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/10/2022
Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/200 Esas sayılı dosyasında verilen ihtiyati tedbir talebinin reddi ara kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmakla, Dairemize gönderilen ve heyetçe incelenen dosyada;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “ Davalının … Hiz. A.Ş.’nin tek hissedarı olduğunu, tarafların şirket kurulmadan önce 17.05.2013 tarihinde ön protokol tanzim ettiğini ve protokol gereği yeni kurulacak şirketin 9050 hissesinin davacı tarafa devredileceğinin belirtildiğini, ancak şirket hisselerinin devredilmediği gibi değerlerinin de davacıya ödenmediğini, protokol gereği taahhüt edilip de devredilmeyen hisselerin öncelikle devrini, devrinin mümkün olmaması durumunda değerlerinin tespit edilerek taraflarına ödenmesini, davalıdan dava tarihi itibari ile işleyecek reeskont avans faiziyle tahsiline,Öncelikle tarafımıza taahhüt edilip de devredilmeyen hisselerin devrine, davalı tarafın şirket hisselerinin 3. Kişilere devir ve temlikinin önlenmesi için hisselerin 3. Kişilere devrini önleyici nitelikte ihtiyati tedbir konulmasını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa tahmilini” talep ve dava etmiştir. Asıl davada davalı … vekilinin 06.10.2021 tarih cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında imzalanan 17.05.2013 tarihli protokol gereğince; davacı tarafından belli şartların yerine getirilmesi halinde şirketin 9650 hissesinin yani 25 adet payın diğer davalı … tarafından davacıya devredileceği hususunda tarafların anlaştığını, davacı tarafından bu şartların yerine getirilmediğini, davacı ile diğer davalı arasında imzalanan 17.05.2013 tarihli protokolü tevsik ve tavzih eden 30.09.2016 tarihli muvafakat name ile şirkete ait … hissenin 16 adedinin …’a, 17 adedinin …’ya, 17 adedinin …’a devri konusunda anlaştıklarını, yani davacı ile diğer davalının şirkete ait hisselerin 17 adedini …’a sattıklarını, davacı …’a sattığı 8 adet hissesini mahsup ettikten sonra 17 adet hissenin kaldığını kendi imzası ile tevsik ettiğini, iş bu protokolün asıl protokol kapsamında olduğunu, bu anlaşma gereği …’ya devredilmesi kararlaştırılan 17 adet şirket hissesinin 30.09.2016 tarihinde diğer davalı … davacının da imzası olan “Hisse devir Sözleşmesi” ile devrettiğini ve davacı adına resmi tescil yapıldığını, davacının 17 adet hissesinin 15 adedini 24.05.2018 tarihinde …’a satarak devrettiğini ve elinde kalan 2 hissesini de 25.12.2018 tarihinde …’a satarak devrettiğini, davacının tüm hisselerini üçüncü kişilere satarak devrettiğini, Bakırköy 7.Ticaret mahkemesi 2019/150 E. 2020/55 K. sayılı kararında davacının aynı konuda ki davasında mahkemece davacının bizzat kendi imzası bulunan hisse devir sözleşmeleri ile davalı şirketteki hisselerini 3.kişilere sattığı gerekçesi ile davasının reddedildiğini savunarak davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana tahmilini talep etmiştir. Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …’nin tek hissedarının … olduğunu, ilgili şirketin 20.05.2013 tarihinde kurulduğunu ve sermayesinin 50 paya bölündüğünü, şirket kurulmadan önce 17.05.2013 tarihinde dava dışı şirket yetkilisi ile müvekkili arasında ön protokol tanzim edildiğini, işbu protokol gereği yeni kurulacak şirketin %50 hissesinin müvekkiline devredileceği hususunun belirtildiğini ancak bu zamana kadar şirket hisselerinin devredilmediği gibi hisselerin değerlerinin de müvekkiline ödenmediğini, taraflarınca sözleşmenin yerine getirilmesi için dava dışı şirket yetkilisi … aleyhine Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/200 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını yapılan yargılamada 18.02.2021 tarihli ara kararı ile dava şirket aleyhine de dava açmaları için taraflarına süre verildiğini, davalı şirket aleyhine dava açmadan önce zorunlu arabuluculuk kapsamında Bakırköy Arabuluculuk Bürosuna başvurulduğunu, taraflar arasında … dosya numarasından 15.03.2021 tarihli uzlaşamama tutanağı düzenlendiği için işbu davanın açılması zorunlu olduğunu beyanla, işbu dosyanın Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/200 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, tarafların taahhüt edilip de devredilmeyen hisselerin devrine, devri mümkün değilse huzurdaki davalarının belirsiz alacak davası olarak görülerek itibari değerlerinin tespitine ve davalı şirketten dava tarihi itibariyle işleyecek reeskont avans faiziyle birlikte tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
TALEP: Davacı vekili 25/07/2022 tarihli dilekçesinde; “Davalı …’ın şirketteki hisselerini satma girişiminde olduğunu ve ileride dava konusu hisselerin mevcut olmaması ihtimali olduğundan, davalı …’ın diğer davalı şirketteki hisselerinin üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için bu hisseler üzerine ihtiyati tedbir konulmasını” talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ 26/07/2022 TARİHLİ ARA KARARI: Mahkemece; “…davacı vekili tarafından davalı tarafça şirketteki taahhüt edilen hisselerin kendisine devredilmediğini ve bu nedenle söz konusu hisselerin kendisine devri, olmadığı takdirde hisse değerlerinin ödenmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin talebi gibi ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Ancak davacı vekili tarafından sunulan delillerden henüz yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği ve taleplerinin yargılamayı gerektirdiği anlaşılmakla ihtiyati tedbir koşulları gerçekleşmediği” gerekçesiyle, “1-Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine,” karar verilmiştir. İhtiyati tedbirin reddi ara kararına karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı … ile aralarında yapmış oldukları ön protokolde yeni kurulan …’deki hisse bedeline karşı Dönmez Sağlık Hizmetlerine ve Şirinevler Nükleer … ‘a ait Nükleer Tıp Ruhsatını ayrıca … Şirketi’nin Çorlu Şubesine ait Nükleer Tıp Ruhsatını devretmiş olduğunu, buna rağmen davalı tarafından şirket hisselerinin müvekkiline devretmediğini, bahsi geçen sebeplerle ilk derece mahkemesinin tedbir talebinin reddine ilişkin kararı hukuka aykırı olduğundan, davalı …’ın diğer davalı şirketteki hisselerinin 3. Kişilere devrinin önlenmesi için hisseler üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Asıl ve birleşen dava, terditli şekilde açılmış olmakla; davalı şirketteki davalıya ait hisselerin davacı üzerine tescili olmadığı takdirde hisse değerlerinin tespit edilerek davalıdan tahsili taleplerini içermektedir. Dava içerisinde ,davalı şirketteki davalıya ait hisseler üzerine hisselerin üçüncü kişilere devrine engel olmak için hisselerin temliki tasarruflarını önleyici nitelikte tedbir konulması talep edilmiştir İlk derece mahkemesince yukarıdaki gerekçelerle tedbir talebinin reddine ilişkin ara karar verilmiş, davacı vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. HMK’nun 355. maddesi uyarınca, kararı istinaf eden davacı vekilinin istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır. HMK’nın 389. maddesi, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” şeklindedir. Aynı yasanın 390/3 maddesi ise, ”Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 389/1. maddesine göre, ihtiyati tedbir ancak uyuşmazlık konusu hakkında verilebilir. Mahkemece istinaf incelemesine konu tedbir kararından sonra dava konusu uyuşmazlıkğı esası hakkında 04/10/2022 tarih ve 2020/200 Esas-2022/861 Karar sayılı karar ile davanın reddine karar verilmiştir. Davanın görüldüğü İlk Derece Mahkemesi tarafından uyuşmazlık karara bağlanmış olup, bu aşamada ihtiyati tedbir verilmesi mümkün değildir. Bu haliyle davacılar vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddi ara kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusu konusuz kalmıştır. Tüm bu nedenlerle konusu kalmayan istinaf başvurusu hakkında inceleme yapılması mümkün olmadığından, istinaf başvurusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin konusu kalmayan istinaf başvurusu hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,2-İhtiyati tedbir isteyen davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcı ve istinaf başvuru harcının istemi halinde kendisine iadesine,3-İhtiyati tedbir isteyen davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 20/10/2022