Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1508 E. 2022/1182 K. 25.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1508
KARAR NO: 2022/1182
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/05/2022
NUMARASI: 2022/426 D.iş – 2022/447 Karar
TALEP: İhtiyati Haciz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/10/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün İhtiyati haciz talep eden vekili ile Aleyhine ihtiyati haciz talep edilen/karşı taraf … Sanayi Limited Şirketi vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: İhtiyati haciz talep eden vekili dilekçesinde özetle; Tarafından huzurdaki dosyanın Türkiye Cumhuriyeti ile Ukrayna arasındaki ilişkiyi ve hatta her iki ülkenin de dünya nezdindeki prestijini etkileyebilecek nitelikte olduğu, Cenevre Sözleşmesinin Ortak 1. Maddesinin sözleşmeye taraf devletlerin her koşulda İnsancıl Hukuk’a saygı gösterme, saygı gösterilmesini sağlama, ihlalleri önleme ve cezalandırmakla yükümlü olduklarını ifade ettiğini, Uluslararası Adalet Divanının da saygı gösterme ve gösterilmesini sağlama yükümlülüğünün sadece Cenevre Sözleşmelerinden kaynaklanmadığını, insancıl hukukun genel ilkelerinden de kaynaklandığını belirttiğini, Uluslararası Adalet Divanının, BM Güvenlik Konseyinin hem de BM Genel Kurulunun birçok kararında çatışmanın taraflarının yanı sıra çatışmaya taraf olmayan üçüncü devletlerin de hukuka saygı gösterilmesini sağlama zorunluluğunu teyit ettiğini belirterek Anayasa’nın 90. Maddesi, tarafı bulundukları Cenevre Sözleşmesi ve bilhassa müvekkilinin içerisinde bulunduğu kritik durum da dikkate alınarak huzurdaki dosya hakkında gizlilik kararı verilmesini, Rusya Ukrayna’yı işgal ederken son derece zor bir süreçten geçen müvekkilinin Ukrayna Savunma Bakanlığı’nm temsilcileri, zaruri ve acil ihtiyaç nedeniyle çelik yelek satın almak amacı ile Nato üyesi olmasına ve sıcak ilişkilerimize binaen bir Türk şirketi olan davalılardan …’nın tek yetkilisi ve sahibi olduğu … Ltd. Şti. ile 14.03.2022 tarihinde bir satış sözleşmesi akdettiğini, söz konusu … sayılı sözleşmeye istinaden davalılardan … davacı müvekkile Nato standartlarında 30.000 adet NIG3+ çelik yelek teslim etme borcu altına girmiş ve buna ilişkin olarak aynı tarihte fatura kesmiştir. Davacı müvekkil, sözleşme uyarınca ve 14.03.2022 tarihli faturasına istinaden … Ltd. Şti.’nin … Bankası A.Ş. Çakmak /İstanbul Şubesi … IBAN numaralı hesabına tek seferde 16.656.300,00-EUR ödemeyi 28.03.2022 tarihinde gerçekleştirdiğini, sözleşmenin EK-l’i olan Özel Şartname’nin 7. Maddesi uyarınca teslimat tarihi, ödemenin gerçekleştirilmesinden itibaren 5 (beş) gündür 28.03.2022 tarihinde müvekkil tarafından ödemenin yapılmasından sonra 5 (beş) gün geçmesine rağmen sözleşmeye ve tedarik koşullarına uygun şekilde teslimat gerçekleştirilmediğini, 12.04.2022 tarihine kadar elektronik iletişim araçları ile defalarca kez sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmesi talep edildiğini, karşı tarafça yanıt verilmemesi üzerine 12.04.2022 tarihinde davacı müvekkil tarafından sözleşme haklı nedenle feshedilerek temerrüt tarihinden itibaren işleyen günlük %0,01 oranında temerrüt faizi ile birlikte sözleşme bedelinin iadesinin talep edildiğini, fesih ihbarnamesine de hiçbir cevap verilmemesi üzerine davacı müvekkilinin 16.04.2022 tarihli ihtarname ile davalı tarafın banka hesabına yatırdığı 16.656.300-EUR tutarı sözleşmede kararlaştırılan 41.640,76-EUR temerrüt faizi ile birlikte ödenmesini talep ettiğini, sonraki süreçte de müvekkil yanca uyuşmazlığı bir nihayete erdirmek amacı ile girişimlerde bulunulmaya devam edildiğini, Ukrayna’da hızla gelişen olayların yanı sıra savunma yapan ve saldırı altındaki askeri personelin korunması gerekliliğini göz önüne alan ve aynı zamanda Ukrayna Silahlı Kuvvetleri ve Ukrayna’daki diğer askeri oluşumların personelinin temel korunma hakkını gözeten Ukrayna, savunma sistemlerinin ve askeri teçhizatlarının yetersiz kalması, durumun vehameti ve aciliyeti nedeniyle savunma araçları dea dahil olmak üzere askeri ürünlerin satın alımının ve tedarikinin başka tedarikçilerden temin edilmesi hususunda karar almak zorunda kalındığını, bu kapsamda da davalı … şirketi bir sözleşme yapıldığını, fakat davalı yanın, müvekkilin savaş hâlinde olmasından istifade ederek üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini; Ukrayna Silahlı Kuvvetleri ve Ukrayna’daki diğer askeri oluşumların personeli açısından zaruret teşkil eden savunma araçlarındaki ihtiyacı kullanarak onları son derece güç bir duruma düşürdüğünü, ite Ukrayna böyle bir hâlde iken müvekkil, sözleşme uyarınca davalının temin etmesi gereken çelik yelekleri bedelini ödemesine rağmen alamadığı gibi, sonrasında da en azından ödediği parayı geri alabilmek için defalarca kez talepte bulunmuş ise de hiçbir cevap dahi alamadığını, TMK 2. maddesine göre; herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır ve bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumayacağını, aynı Kanun’un “iyiniyet” başlığını taşıyan 3. maddesinde; Kanun’un iyiniyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda, aslolanın iyiniyetin varlığı olduğu belirtilmiş; ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimsenin iyiniyet iddiasında bulunamayacağı da açıkça vurgulandığını, TMK’nın 5. maddesinde ise; TMK ve TBK genel nitelikli hükümlerinin, uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanacağı kuralı getirildiğini, tüzel kişiye hukuk hayatında ayrı bir hukuki varlık tanınması ve sermaye şirketlerinde ortakların sınırlı sorumlu olması gibi sonuçlar, ancak TMK 2. madde çerçevesinde kurallara uygun hareket edilmesi ve tüzel kişiliğin ortakları veya yöneticileri tarafından kötüye kullanılmaması hâlinde söz konusu olabilir. İyiniyet kurallarına riayet edilmemesi, tüzel kişiliğin kötüye kullanılması (abus de la personnalite morale) hâllerinde tüzel kişilik perdesinin kaldırılması veya delinmesi (liftingpiercing of theveil) veya yok sayılması (disregard of thecorporateentiy) ve tüzel kişilik perdesinin arkasındaki gerçek duruma göre bir sonuca varılması gerektiğini, özel hukuk alanında çok geniş bir uygulaması olan tüzel kişiliğin yok sayılması, bu topluluklara yasalarla kişilik tanımanın amaçlarıyla ters düşen uygulamalar dolayısıyla ortaya çıktığını, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması, bazı şartların varlığı hâlinde, tüzel kişilik dikkate alınmadan, mevcut kişiliğin arkasına saklanan kimsenin borçtan sorumlu tutulması veya çiğnediği yasağın sonuçlarına katlanması olduğunu, tüzel kişi ile ortaklarının faaliyet alanlarının ve mal varlıklarının iç içe geçmesi, birbirine karışması, tek merkezden idare edilmesi, ortaklığın faaliyet konusunu sürdürebilmesi için yeterli sermayesi bulunmadığı hâlde alacaklıları ya da üçüncü kişileri zarara uğratmak niyetiyle bilinçli olarak faaliyet göstermeye devam edilmesi, şirket ortaklarının kendi kişisel mal varlıkları ile şirketin mal varlığı özdeş-tekmiş gibi hareket etmeleri, şirketlerin ya da ortağın üçüncü kişileri aldatacak şekilde kendi kişilikleri ile tüzel kişiliğin aynı olduğu izlenimini vermeleri, bu kapsamda birbirlerinin tanıtımlarını yapmaları, aynı tüzel kjşilikmiş gibi anlaşılacak benzer isimleri ve logoları kullanmaları, yani dışarıya karşı tek bir tüzel kişilikmiş gibi intiba yaratmaları, şirketlerin aynı konuda faaliyet göstermeleri ve hâkim ortaklarının ya da yöneticilerinin aynı kişiler olması, tüzel kişilik kavramının arkasına sığınılacak şekilde art niyetli davranışlarla zararlandırıcı faaliyetlerde bulunulması, işlemlerin diğer tarafınca sözleşmelerin kiminle yapıldığı dahi anlaşılamayacak şekilde karışıklığa yol açılması, şirketin kendi çıkarları gözetilmeksizin yürütülmesi veya yalnızca ve bilinçli olarak açıkça hâkim ortak korunacak şekilde diğerleri zarara uğrayacak şekilde işlemler yapılması hâlleri gösterebildiğini, öğretide tüzel kişilik perdesinin; düz perdeyi kaldırarak sorumlu kılma, ters yönden perdeyi kaldırarak sorumlu kılma, borçlunun perdenin kaldırılmasını talep etmesi, çapraz olarak perdeyi kaldırma olarak tabir edilen dört farklı biçimde ortaya çıkabileceği belirtilmiştin İlkinde doğrudan perde kaldırılarak arkadaki kişi ya da ana ortaklık sorumlu tutulmaktadır. İkincisinde ise; ana ortaklığın borcu ya da yükümlülüğü için yavru ortağın ya da pay sahibinin sorumlu tutulması anlaşılmaktadır. Öğretide şüphe ile yaklaşılması gerektiği belirtilen üçüncü türde ise borçlu ya da yükümlü kişi perdenin arkasına sığınmak yerine bizzat kendisi perdenin kaldırılmasını talep etmektedir. Somut uyuşmazlığımız bakımından tartışılması gereken dördüncü hâlde ise sadece ana ve yavru ortaklık değil, aynı zamanda grup veya holding sistemi içinde yer alan kardeş ortaklıklar arasında perdenin çapraz olarak kaldırılması durumu söz konusu olduğunu, İhtiyati haczin şartlanın bir para alacağının olması, alacağın rehinle temin edilmemiş olması, para borcunun vadesinin gelmesi, borçlunun muayyen yerinin olmaması, borçlunun mallarını gizlemeye, kaçırmaya hazırlanması/başlaması olduğunu, huzurdaki dosyada ihtiyati haciz koşulları oluştuğunu, davalılardan … ile müvekkil arasında imzalanan 14.03.2022 tarihli sözleşme uyarınca karşı taraf sözleşmede belirtilen özelliklerde ve şekilde zırhlı yelek temin etmek suretiyle teslim ve müvekkil de bunun karşılığında 16.656.300,00-EUR ödeme borcu altına girmiştir. Müvekkil, sözleşmeden doğan yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirmiş ve ancak davalı yan yükümlülüklerini ihlâl etmiştir. Davalı yan, sözleşmeye konu ürünleri teslim borcunu yerine getirmemesine rağmen parayı iade etmekten imtina ettiğini belirterek; Anayasa’nın 90. Maddesi, tarafı bulunduğumuz Cenevre Sözleşmesi ve bilhassa müvekkilin içerisinde bulunduğu kritik durum da dikkate alınarak huzurdaki dosya hakkında gizlilik kararı verilmesini,-Müvekkilinin 16.697.940,80-EUR (268.643.151-TL) alacağını teminat altına alacak miktarda davalılara ait menkul ve gayrimenkul mal varlığı ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının teminatsız olarak yahut makul teminat mukabilinde ihtiyaten haczedilmesini, tüm yargılama giderleri ile vekâlet ücretini karşı tarafa tahmilini talep etmiştir.
CEVAP: Aleyhine ihtiyati haciz istenen karşı taraf vekili cevap dilekçesinde özetle: dosyadaki gizlilik kararının kaldırılmasına, sözleşme ilişkisinin tarafı olmadığından … Tic. Aş., Halit Arabacı, … A.ş., … Ltd. Şti. Ve … Tic A.Ş. Yönünden ihtiyati haciz şartları oluşmayacağından ihtiyati haciz talebi isteğinin ve tüm diğer taleplerin reddine, … San. Ltd. Şti.’i yönünden alacağın muaccel olmaması ve mal kaçırmayı gösteren somut deliller olmadığından İİK’nun 257. Maddesindeki şartlar oluşmayacağından ihtiyati haciz talebinin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince ihtiyati tedbir/haciz talebi hakkında yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda, “Mahkememizce; ihtiyati haciz talep eden tarafından her ne kadar uyuşmazlık hakkında tahkim mahkemesince karar verildiği belirtilmiş ise de buna ilişkin dosyaya karar örneği sunulmadığı, incelenen taraflar arasındaki tedarik sözleşmesinin aslı dosyaya sunulmamış ise de taraflarca varlığı kabul edilmiş olup, yapılan ödemeye de itiraz edilmemiş ve malın ödeme tarihinden itibaren işbu 14.03.2022 günlü sözleşmenin 2. Maddesinde belirtilen kalite ve 3. Maddesinde belirtilen koşullara uygun olarak şartnamenin imzalandığı tarihten itibaren en geç 3 gün içinde sözleşme konusu malların teslimatını gerçekleştirmek için önlem alacak, tedarikçe sözleşme koşullarına göre mal teslimini gerçekleştirmemesi halinde, sözleşmenin 5/5. Maddesi gereğince mal bedelinin, sözleşmenin ihlal edildiği tarihten itibaren 7 gün içinde alıcı tarafından mallar için ödenmiş olan havale tutarının tamamı tedarikçi tarafından alıcıya iade edileceği kabul edilmiş ise de, sözleşmenin 6.3. Maddesi gereğince sözleşme ve şartname hükümlerine göre ürün miktarı ve kalitesine ilişkin hükümlere uyulmaması durumunda malları ihtiyati haciz talep edenin kabul etmeyi red etme hakkına sahip olduğu, ancak malların kabul edilmemesinin alıcı tarafından sözleşmenin ihlali olarak kabul edilemeyeceğini, böyle bir durumda tedarikçinin alıcının talebi üzerine ilgili malları en kısa sürede yenileri ile değiştirmek yada alıcı tarafından ödenen parayı iade edebileceği düzenlenmiş olup, bu aşamada sözleşmenin ihtiyati haciz talep eden tarafından haklı sebeple feshi koşullarının oluşup oluşmadığı, sözleşme gereği ödenen bedelin iadesi yönünden temerrüt ve dolayısıyla alacağın muaceliyet koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi yargılamayı gerektirdiği Mahkememizce benimsenmiş olup, tedarikçinin ayrıca 3. şahıslarla mal tedarikleri yönünden sözleşmeleri yaptığını belirtmesi karşısında taraflar arasında, aleyhine ihtiyati haciz talep edilen şirketin ödediği bedelden işbu borçlu şirketin de ödemeye hazır olduğunu belirttiği 7.500.000,00-EURO’luk alacak yönünden İİK.nın 257. Ve devamı maddelerine göre yaklaşık ispat koşulları oluşarak, talep eden bakanlığın alacağının teminat altına alınmamış olması sebebiyle, ihtiyati haciz talebinin kabulü ile borçlu … Sanayi Ltd. Şti.’nin, talep eden bakanlığın 7.500.000,00-EURO alacağı yönünden talep tarihindeki karşılığı olan 115.500.000,00-TL üzerinden, işbu borca ve masraflarına yeterli miktarda taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. İşbu miktar alacak için İİK.nın 259. Maddesi gereğince tarafların talebi ve sözleşme nedeniyle ödenen miktar göz önüne alındığında, davacının bir ülkenin bakanlığı olması da göz önünde bulundurularak, ihtiyaten haczine karar verilen miktar yönünden teminat alınmasına gerek olmadığı Mahkememiz heyetince karar verilmiştir. Mahkememizce fazlaya ilişkin işbu şirket yönünden yapılan ihtiyati haciz talebinin; Aleyhine ihtiyati haciz istenen … Ltd. Şti. vekili tarafından verilen cevap dilekçesi ile sözleşme konusu tedarik edinilmesi istenilen malın 580.000,00-USD’lik bölümünün Bahreyn’de bulunan bir şirket aracılığıyla ihtiyati haciz talep eden bakanlığı teslim için gönderildiğini, tedarik sözleşmesi kapsamında malın tedariki için sözleşmeler yapılarak ödemeler yapıldığını, sözleşmenin feshinden sonra yapılan ödeme ve tedarik için yapılan taahhütler dışında kalan 7.500.000,00-EURO’luk, davacı bakanlık tarafından yapılmış olan sözleşme konusu bedeli iade etmek istediklerini, buna ilişkin işlemlerin devam ettiğini belirterek bu bedelin iadeye hazır olduklarını beyan ve kabul etmiştir. İhtiyati haciz talep edenin işbu şirket yönünden fazlaya ilişkin ihtiyati haciz talebinin, dava konusu uyuşmazlıkta mal teslimi ve sözleşme koşullarına göre temerrüt ve dolayısıyla alacağın muacceliyet koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi yargılamayı gerektirdiğinden fazlaya ilişkin talebin yaklaşık ispat koşulları oluşmaması nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Ayrıca davacı Ukrayna Savunma Bakanlığı’nın, aleyhine ihtiyati haciz talep edilenler …, … Anonim Şirketi, … Limited Şirketi, … Ticaret Anonim Şirketi, … Anonim Şirket aleyhlerine yapılan ihtiyati haciz talebinin, işbu şirket ve şahısların sözleşmenin tarafı olmadığı gibi, sözleşmenin tarafı olan şirketle aralarındaki ilişki ve işbu ilişkiye dayalı olarak perdenin aralanması suretiyle, alacaklı ihtiyati haciz talep eden bakanlık, sözleşmenin tarafı şirketin borcundan sorumlu tutulması koşullarının oluşup oluşmadığı yargılamayı gerektirdiğinden işbu şahıs ve şirketler aleyhine yapılmış bulunan ihtiyati haciz talebinin reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati haciz talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kısmen red kararının doğru olmadığını, müvekkili Bakanlığın davalı … Sanayi Limited Şirketi hesabına 28/03/2022 tarihinde sözleşme bedeli 16.656.000,00 Euro’yu ödediğini, bu hususun ihtilafsız olup ilk derece mahkemesi kararında da belirtildiğini, karşı yanın da bu hususu kabul ettiğini, ayrıca sözleşmede belirtilen şartlar doğrultusunda ürünlerin müvekkile teslim edilmediğini de karşı yanın kabul ettiğini, sözleşmenin Ek-1’i olan özel şartnamenin 7.maddesi uyarınca teslimat tarihinin ödemenin gerçekleştirilmesinden itibaren 5 gün olduğunu, 28/03/2022 tarihinde müvekkili tarafından ödemenin yapılmasından sonra 5 gün geçmesine rağmen ürünlerin sözleşmeye uygun şekilde teslim edilmediğini, bu nedenle sözleşmeyi feshettiklerini, temerrüt faizi talep ettiklerini, karşı yana ihtarname gönderdiklerini, sözleşmenin 5.5 maddesine göre karşı yanın ödenen tutarı müvekkiline tam olarak iade etmekle yükümlü olduğunu, karşı yanın 7.500.000,00 Euro’yu iade etmeye hazır oldukları yönündeki beyanlarının da müvekkili Bakanlığın haklı olduğunu ispatladığını, davacı şirketler arasında organik bağ bulunduğunu, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisinin uygulanması gerektiğini, tüm davalılar yönünden ihtiyati haciz şartlarının oluştuğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak istinaf incelemesinin duruşmalı olarak görülmesini, İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23.05.2022 Tarih ve 2022/426D. İş-2022/447K. Sayılı Kararı’nın talebimizin kısmen reddine dair kısımlarının kaldırılarak müvekkilinin 16.697.940,80-EUR (268.643.151-TL) alacağını teminat altına alacak miktarda tüm davalılara ait menkul ve gayrimenkul mal varlığı ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının teminatsız olarak yahut makul teminat mukabilinde ihtiyaten haczedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Aleyhine ihtiyati haciz talep edilen/karşı taraf … Sanayi Limited Şirketi vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosyaya ıslak imzalı tedarik sözleşmesi ile hakem kararının sunulmadığını, ihtiyati haciz kararının dayanağı hakem kararının dosyaya ibraz edilmediğini, buna rağmen mahkemece verilen ihtiyati haciz kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesi karar gerekçesinde 7.500.000,00 Euroluk kısmı iade etmek istediklerini belirterek yaklaşık ispat şartlarının oluştuğu gerekçesi ile ihtiyati haciz talebinin 7.500.000,00 Euro üzerinden kabulüne karar verildiğinin belirtildiğini, ancak bu yöndeki beyanlarının sözleşmeyi ayakta tutmaya yönelik beyanlar olduğunu, ancak menfi ve müspet zararları karşılandıktan sonra bu meblağı ödeyebileceklerini kabul ettiklerini, yaklaşık ispat şartının oluşmadığını, İİK’nın 257.maddesinde belirtilen ihtiyati haciz şartlarının var olmadığını, müvekkili şirket hesabında paranın bulunduğunu, mal kaçırma ihtimalinin söz konusu olmadığını, ayrıca ihtiyati haciz kararının teminatsız olarak verilmesinin de İİK’nın 259.maddesine aykırı olduğunu, gizlilik kararı verilmesinin doğru olmadığını, gizlilik kararının 23/05/2022 tarihli ihtiyati haciz duruşmasında kaldırıldığını, gizlilik kararı sonucunda maddi ve manevi zararlarının oluştuğunu, hukuki dinlenilme haklarının ihlal edildiğini belirterek, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına ve ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Talep, satım sözleşmesinin feshi nedeniyle yapılan ödemenin iadesi ve tüzel kişilik perdesinin aralanması suretiyle ihtiyati haciz kararı verilmesi, istemidir. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, talep edilen miktar itibariyle ihtiyati haczin şartlarının bulunup bulunmadığı noktasındadır. İhtiyati haciz talep eden ile … Limited Şirketi arasında çelik yelek satışına ilişkin bir sözleşme bulunduğu ihtilaf konusu değildir. İhtiyati haciz talep eden tarafından, verilen siparişin süresinde teslim edilmemesi nedeniyle sözleşmenin feshedildiğinden ve sözleşmenin tarafı ile diğer kişi ve şirketlerin yapılan ödemenin iadesinden sorumlu olduklarından bahisle ihtiyati haciz kararı verilmesi istemidir. Aleyhine ihtiyati haciz istenen taraf sözleşme uyarınca müvekkili şirket …. Ltd. Şti.’nin Sözleşmenin konusu olan ” askeri balistik yelek ” imalatı ve yapımı için tüm ham madde alımı, üretimi, nakliyesi konusunda alt tedarikçilerle anlaşmalar yapıp ödemelerde bulunarak sözleşme hükümlerini yerine getirdiğini ve ilk parti malın sevkiyatını hazırladığını, çelik yelek satımına ilişkin sözleşme ayakta olmasına rağmen ihtiyati haciz isteyen tarafın sözleşmeden tek taraflı döndüğünü beyan ederek ödediği parayı aynen geriye istemesinin müsbet ve menfii zararların tazmini hususu göz önüne alındığında yargılamaya muhtaç olduğunu, iyi niyet göstergesi olarak … San. Ltd. Şti.’nin 7.500.000,00 Euro’nun iadesi için bankalara transfer talimatları verdiğini, ancak bankalar yazılı sözleşme veya proforma fatura olmadan parayı göndermeyi kabul etmediklerini, talebin reddi gerektiğini savunmuştur.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 257/1. Maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.2004 sayılı İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır (Yargıtay 19. HD’nin 12/12/2019 Tarih, 2019/2300 E-2019/5531 K). Somut olayda, Ukrayna Savunma Bakanlığı ile aleyhine ihtiyati haciz istenen … San. Ltd. Şti. Arasında 30.000 adet ” askeri balistik yelek koruma seviye 4 ” niteliğindeki askeri malzemenin tedarikine ilişkin 16.656.300,00 EURO bedel ve 1 yıl süreli olarak 14.03.2022 tarihli … sayılı tedarik sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşmesel edimlerin yerine getirilmesi için alt tedarikçilere ödemeler yapıldığı ve sözleşmenin ayakta olduğu, müsbet ve menfii zararlarımızı tazmini ve diğer alacaklarından dolayı takas ve mahsup işlemi yapılması savunulduğuna göre, bu haliyle alacağın varlığı ve miktarı çekişmeli olup ancak toplanacak delillere göre yapılacak yargılama sonucu bir neticeye varılabileceğinden bu haliyle yaklaşık ispat olgusunun dosyanın bulunduğu aşama itibariyle gerçekleşmediğinin kabulü gerekir. Bununla birlikte … San. Ltd. Şti.’nin 7.500.000,00 Euro’nun iadesine hazır olduğunu beyan etmesi karşısında bu miktarın takas ve mahsuba konu edilmediği anlaşılmakta olup, kabul edilen bu kısım yönünden ihtiyati haczin şartları oluşmuş bulunmaktadır. Buna karşın kalan kısım bakımından İİK 257. maddesindeki koşulların oluştuğundan söz edilmesi mümkün görülmediğinden ilk derece mahkemesince, 7.500.000,00 Euro’yu aşan kısım itibariyle ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Mahkemece ihtiyati haciz teminatsız olarak verilmiş olup, teminatsız ihtiyati haciz kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülmektedir. İİK’nın 259. Maddesinde, ihtiyati haciz istiyen alacaklının hacizde haksız çıktığı taktirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan mesul ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 96(HMK 87) ncı maddesinde yazılı teminatı vermeğe mecbur olduğu; ancak alacak bir ilama müstenid ise teminat aranmayacağı; alacağın ilam mahiyetinde bir vesikaya müstenid olması halinde ise mahkemenin teminata lüzum olup olmadığını takdir edeceği düzenlenmiştir. Her ne kadar mahkemece dava konusu sözleşme koşulları ile, borçlu şirketin açıkça işbu miktar kabul edilen bedelin iadesini kabul ettiklerine ilişkin beyanları da göz önünde bulundurularak İİK.nın 259. Maddesi gereğince teminat taktirine yer olmadığına karar verilmiş ise de, … San. Ltd. Şti.’nin 7.500.000,00 Euro’nun iadesine hazır olduğunu beyan edilmiş ise de sonuç itibariyle ihtiyati haczin reddine karar verilmesi talep edilmiştir. Bunun yanı sıra, İİK’nın 259. Maddesi uyarınca ihtiyati hacizde teminat alınması zorunlu olup, somut olayda anılan maddede sayılan teminat alınmamasını gerektiren bir istisna bulunmamaktadır. Ayrıca ihtiyati haciz talep edenin yabancı bir devlet kurumu olmasının da ihtiyati haciz gereği alınması gereken teminata bir etkisi bulunmamaktadır. Bu halde mahkemece ihtiyati haczin teminatsız olarak verilmesi yerinde olmamıştır. İhtiyati haciz talep eden, aleyhine ihtiyati haciz istenen diğer kişi ve şirketlerin … San. Ltd. Şti. ile aralarında organik bağ bulunduğu ve bunlar yönünden de ihtiyati haciz talebinin kabulü gerektiği ileri sürülmektedir. Tüzel kişilerin, kendisini oluşturan gerçek kişilerden ayrı ve bağımsız bir hukuk süjesi olmasına göre, ortakları kısmen veya tamamen aynı olan tüzel kişiler de birbirlerinden bağımsız kişiliklere haizdir. Bu nedenle malvarlıkları da ayrıdır. Dolayısıyla bir tüzel kişi diğerinin borcundan kural olarak sorumlu tutulamaz. Ancak bazı hallerde “tüzel kişilik perdesinin aralanması yoluyla tüzel kişileri oluşturan gerçek kişilerin veya başkaca bir tüzel kişi arasındaki ayrılık ilkesi bir kenara bırakılarak iki ayrı hukuk süjesi olarak değerlendirilmeyip, bunlara tek bir bütün olarak yaklaşılması mümkündür. Bu husus özdeşlik ilkesi olarak karşımıza çıkmaktadır.Şirketlerin faaliyet konuları, ortağı ve yöneticileri kısmen aynı olması, bu alacağın davalıdan talep edilebilmesinin yanı sıra, aleyhine ihtiyati haciz talep edilen davalı şirket ile borçlu şirketin malvarlığının birbirine karıştığı, iktisadi bir bütünlüğün olduğu ve tüzel kişilik perdesinin arkasına sığınılarak kötü niyetle, mal kaçırma ya da alacağın tahsilini kısmen veya imkansız hale getirme yönündeki eylemlerinin bulunması gibi bir takım olguların gerçekleşmesi gerekir. Bu olgular ise, yargılamada, tarafların gösterdiği tüm delillerin toplanıp birlikte değerlendirilmesi ile aydınlığa kavuşacak niteliktedir. Ayrıca tüzel kişilik perdesinin aralanması istisnai bir kurum olup, salt organik bağ içinde olunması yeterli değildir. Başka bir ifadeyle ticari merkez ve faaliyet alanının aynı olması, şirket ortaklarının aynı veya yakın akraba ve/veya eş olmasının ötesinde tüzel kişilikler arasında iktisadi bütünlüğün ispatı şarttır. Tabi ki ihtiyati haciz bakımından yaklaşık ispat yeterlidir. Ancak dosyaya sunulan deliller, yargılamanın bulunduğu aşama itibariyle … San. Ltd. Şti. dışındaki diğer kişi ve şirketler yönünden İİK 258. maddesindeki yaklaşık ispata elverişli değildir. Bu nedenle tüzel kişilik perdesinin kaldırılması istemi yönünden şartları oluşmayan ihtiyati haciz talebinin reddine dair mahkeme kararında herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ihtiyati haczin reddine ilişkin kısımlar bakımından ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından ihtiyati haciz talep eden vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine; Mahkemece kabul edilen bedelin iadesini kabul ettiklerine ilişkin beyanları da göz önünde bulundurularak İİK.nın 259. Maddesi gereğince teminat taktirine yer olmadığından bahisle ihtiyati haczin teminatsız olarak verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle aleyhine ihtiyati haciz verilen … San. Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle ihtiyati haczin teminat karşılığında verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; İhtiyati haciz talep eden vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Aleyhine ihtiyati haciz verilen … Sanayi Limited Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davacı Ukranya Savunma Bakanlığının davalı şirketlerden sözleşmenin tarafı olan … SANAYİ LİMİTED ŞİRKETİ aleyhine yaptığı ihtiyati haciz talebinin dosya kapsamındaki sözleşme koşulları, tarafların beyan ve özellikle sözleşme tarafı şirket vekiline açık beyan ve kabulü göz önünde bulundurularak İİK.nın 257. Ve devamı maddeleri gereğince KISMEN KABULÜ İLE; a)7.500.000,00-EURO karşılığı 115.500.000,00-TL üzerinden borcuna ve masraflarına yeterli miktarda taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine İHTİYATİ HACİZ KONULMASINA, b)İhtiyati haciz isteyen davacı tarafından 6100 sayılı HMK’nın 87. maddesi gereğince takdiren kabul edilen alacak miktarının yüzde on beş’i oranında(17.325.000-TL) nakdi teminat yatırılmasına veya aynı miktarda kesin ve müddetsiz muteber banka teminat mektubunun dosyaya sunulmasına, c)İİK’nin 261. Maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararının verildiği tarihten itibaren on gün içinde kararı veren mahkemenin yargı çevresindeki icra dairesinden kararın infazının istenmemesi halinde ihtiyati haciz kararının kendiliğinden kalkacağının İHTARINA, ç)-Teminata ilişkin ara kararın yerine getirilmesi ve kanuni süresi içerisinde kararın uygulanmasının talep edilmesi halinde kararın İcra Müdürlüğünce infaz edilmesine, e)Talep eden ülkenin MÖHUK 48. Madde anlamında yabancılık teminatından muaf olduğu görülmekle, yabancılık teminatı alınmasına YER OLMADIĞINA, f)İİK’nin 259-260. Maddeleri uyarınca ihtiyati haciz isteyen alacaklı hacizde haksız çıktığı takdirde borçluların ve üçüncü şahısların bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan mesul olduğunun alacaklıya İHTARINA, (ihtaratın tebliğ yolu ile yapılmasına) g)İşbu şirket yönünden fazlaya ilişkin ihtiyati haciz talebinin, dava konusu uyuşmazlıkta mal teslimi ve sözleşme koşullarına göre temerrüt koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi yargılamayı gerektirdiğinden REDDİNE, 2-Davacı UKRAYNA SAVUNMA BAKANLIĞI’nın, aleyhine ihtiyati haciz talep edilenler …, … SANAYİ ANONİM ŞİRKETİ, … LİMİTED ŞİRKETİ, … TİCARET ANONİM ŞİRKETİ, … ANONİM ŞİRKET aleyhlerine yapılan ihtiyati haciz talebinin, işbu şirket ve şahısların sözleşmenin tarafı olmadığı gibi, sözleşmenin tarafı olan şirketle aralarındaki ilişki ve işbu ilişkiye dayalı olarak perdenin aralanması suretiyle, alacaklı ihtiyati haciz talep eden bakanlık, sözleşmenin tarafı şirketin borcundan sorumlu tutulması koşullarının oluşup oluşmadığı yargılamayı gerektirdiğinden işbu şahıs ve şirketler aleyhine yapılmış bulunan ihtiyati haciz talebinin REDDİNE, 3-Harç peşin alınmakla başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 4-İhtiyati haciz isteminde bulunan yararına 1.405,00-TL maktu vekalet ücreti ile istemde bulunan tarafından yatırılan 8,70-TL başvuru harcı, 133,00-TL peşin harcın aleyhine ihtiyati haciz kabul edilen … SANAYİ LİMİTED ŞİRKETİ’den tahsili ile ihtiyati haciz talep eden bakanlığına verilmesine, 5-Aleyhine ihtiyati haciz talep edilenler kendilerini vekille temsil ettirmiş olup, ihtiyati haciz talebinin kısmen kabul edilmiş olması ve sözleşmenin tarafı olmayanlar yönünden red edilmiş olması dikkate alınarak A.A.Ü.T hükümleri gereğince taktiren 1.405,00-TL ücreti vekaletin ihtiyati haciz talep edenden tahsili ile, aleyhine ihtiyati haciz talep edilen şirket ve şahsa verilmesine, 6-Talep eden tarafından yatırılan gider avansının arta kalan kısmının HMK’nın 333. Maddesi gereğince talep halinde ihtiyati haciz isteyen tarafa iadesine, 7-İstinaf yargılamasına ilişkin olarak; a-İstinaf kanun yoluna başvuran aleyhine ihtiyati haciz verilen … Sanayi Limited Şirketi vekili tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde yatırana iadesine, b-İhtiyati haciz isteyen tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,c-Aleyhine ihtiyati haciz verilen … Limited Şirketi istinaf başvurusu kabul edilmekle birlikte ihtiyati haczin kabulüne karar verilmesi nedeniyle istinaf aşamasında yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına, d-İhtiyati haciz isteyen tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362(1)-f maddesi ve İİK’nın 258/3. maddeleri uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 25/10/2022