Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1505 E. 2022/1399 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1505
KARAR NO: 2022/1399
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/02/2022
NUMARASI: 2021/391 Esas – 2022/179 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/12/2022
Taraflar arasındaki Şirketin İhyası davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı tasfiye memuru tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı Kurum nezdinde sigortalı olarak ”… Ltd. Şti.” ünvanlı şirkette çalışan …’ın geçirdiği iş kazası nedeni ile söz konusu şirket aleyhine açılan rücuan tazminat davasının İstanbul Anadolu 21. İş Mahkemesi’nin 2016/375 Esas sayılı dosyası üzerinden işlem işlem gördüğü, davanın kabulüne ilişkin kararın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi’nin 08/07/2020 tarih ve 2019/657 Esas, 2020/1011 Karar sayılı ilamı ile şirket hakkında ihya davası açılması gerektiğinden bahisle ortadan kaldırılmasına karar verildiği ve bu karar sonrası davanın aynı mahkemenin 2020/202 Esasına tevzi edildiği, 04/02/2021 tarihli ara karar ile ihya davası açılması için süre verildiği ileri sürülerek sonuçta söz konusu şirketin söz konusu 2020/202 Esas sayılı dava yönünden ihyasına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir. Davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; yasal düzenleme hatırlatılarak ve davalının yasal hasım olması nedeni ile yargılama giderinden sorumlu olmadığı ileri sürülerek davanın reddine karar verilmesi istenmiştir Davalı … Ltd. Şti. Ünvanlı Şirketin Tasfiye Memuru … memuruna tebligat yapıldığı halde cevap vermediği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “…Sonuç olarak söz konusu şirketin ihyası için gerekli yasal ve maddi şartların somut olayda gerçekleştiği ve sübut bulan davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış olup ek tasfiye işlemlerinin yerine getirilmesi yönünden davalı-tasfiye memurunun tasfiye memuru olarak atanmasının ve ek tasfiye işlemlerinin tasfiye memuru olarak davalı … tarafından yapılması uygun görülmüş olup, yargılama gideri yönünden yapılan irdelemeye bağlı olarak: davalı İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu, yasal hasım konumunda olup, tasfiyenin usulsüz kapatılmasından dolayı sorumluluğu bulunmadığından yargılama giderinden sorumlu tutulmadığına dair” davanın kabulüne karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı tasfiye memuru tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davada Tasfiye Halinde … Ltd. Şti. adına Müvekkil … Davalı olarak gösterildiğinden, … Ltd. Şti.’nin dava tarihinden çok önce 05.11.2009 tarihinde tasfiye işlemleri tamamlanmış olduğunu, müvekkili …’ın belirli dönemlerde … Ltd. Şti.’nin tasfiye memuru olduğunu, bundan dolayı dava ikame edilirken Davalı olarak husumetin yöneltilmesi usul ve yasaya aykırılığını müvekkili … 26.09.2008 tarihli Ortaklar Kurulu Toplantısı’nda … Ltd. Şti.’nin tasfiye sürecini yürütmek üzere Ortaklar Kurulu Kararı ile Şirketin tasfiye memuru olarak atandığını, bu husus 9 Ekim 2008 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde de ilan edildiği üzere sabit olduğunu, 26.09.2008 tarihinde tasfiye sürecine giren … Ltd. Şti.’nin tasfiye kararı 03.10.2008 tarihinde tescil edildiğini, Akabinde Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde şirketin borçlu ve alacaklılarına ilan yapılmış ve ellerindeki belgeler ile birlikte Tasfiye Memurluğuna, müracaatları ilan olduğunu usulünce, 10 Ekim 2008, 17 Ekim 2008 ve 24 Ekim 2008 tarihlerinde Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilanlar yapıldığını, 26.10.2009 tarihinde tasfiye işlemi son bulmuş ve … Ltd. Şti.’nin, Tasfiye Memuru …’a ibra edildiğini, bu hususun 11 Kasım 2009 tarihli Ticaret Sicil Gazetesine şirketin borç ve alacaklılarının Tasfiye Memurluğu ilanının üçüncü defa yayınlanmasından itibaren en geç bir yıl içinde Tasfiye Memurluğu’na başvurmaları gerektiğini, söz konusu Davacı Kurum ise anılı ilanlardan sonra hiç başvuruda bulunmadığını, 6102 sayılı TTK’nın 553. maddesi “Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumlu olduğunu” şeklinde tasfiye memurunun sorumluluğunu kusur sorumluluğundan ibaret kıldığını, bu bağlamda tasfiye sürecinde başvurulmayarak hüküm altına alınmayan bir alacak hakkında Tasfiye Memuru’nun sorumluluğunun olmayacağı açık olduğundan, bahse konu Şirketin tasfiye işlemlerinin Davacı kurum tarafından dava açılmasından çok önce tamamlanmış olması ve Müvekkilinin ibra edilerek görevinin sona ermiş olması nedenleriyle İstanbul Anadolu 21. İş Mahkemesi’nin 2020/202 E. sayılı dosyasında görülen davada Müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğinin açık olduğunu, Ticaret Sicil Gazetesi’nde açıkça 26/10/2009 tarihinde tasfiye memurluğu görevinden ibra edilen Müvekkili …’ın taraf ehliyeti eksikliğinden Mahkemece re’sen incelenerek İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/391E. – 2022/179K. sayılı dosyada verilen usul ve yasaya aykırı kararın kaldırılmasına ve müvekkili bakımından pasif husumet yokluğundan davanın reddine, Yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava,TTK’nın 547. Maddesi uyarınca tasfiye sonucu ticaret sicilinden terkin edilen şirketin derdest dava nedeniyle tüzel kişiliğinin ihyası istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı tasfiye memuru tarafından, istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. TTK’nın 547. maddesi gereğince “(1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir”. Alacaklıların çağrılması ve korunması başlıklı 541/3 maddesinde “şirketin, henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçlarını karşılayacak tutarda para notere depo edilir” hükümleri düzenlenmiştir. Şirketlerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin ile sona ermektedir. şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılması halinde tüzel kişiliğin sona ermesinden söz edilecektir. Tüzel kişiliğin son bulması sonucunu doğuran fesih ve tasfiye işleminin hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyeden söz etmek mümkün olmayıp bu durumda bundan zarar görenler veya o işlemi gerçekleştirenler tasfiyenin kaldırılmasını ve şirketin ihyasını talep etme hakkına olacaktır. Ek tasfiye niteliği gereği yeni bir hukuki durum yaratmayıp,tasfiye aşamasında ihmal edilen veya eksik yapılan işlerin tamamlanmasına imkan sağlayarak tasfiyenin gerçek anlamda tamamlanmasına hizmet eden geçici bir tedbir niteliğindedir. TTK 547. Maddesi uyarınca şirketin TTK hükümleri uyarınca genel kurulunun tasfiye kararı alması, atanan tasfiye memurları tarafından yapılan işlemler sonucu tasfiye sonu bilançosu açıklanarak sicilden şirketin terkin edilmesine yönelik davalarda ise, husumet ticaret sicil memurluğu ile son tasfiye memurlarına yöneltilir. Somut olayda ihyası talep edilen İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde kayıtlı … Ltd.Şti’nin tasfiyeye girdiği, tasfiye memuru davalının, 11/11/2009 tarihinde şirketin tasfiye kapanışı yapılarak ticaret sicilden kaydının terkin edildiği, davacı tarafından ihyası istenen şirket aleyhine açılana İstanbul Anadolu 21 1. İş Mahkemesinin 2016/375 -2018/219 Esas sayılı dosyası ile davacı SGK tarafından davanın temelini oluşturan 27/05/2005 tarihinde meydana gelen işkazası nedeniyle, ihyası istenen şirkete karşı açılan ve kabulüne karar verilen rücu davasının İstanbul BAM 33. .H.D nin 09/07/2020 davalı şirketin terkin edildiği ve davada taraf teşkili sağlanmadığı gerekçesiyle yapılan kaldırma üzerine İstanbul Anadolu 21 1. İş Mahkemesinin 2020/202 Esas numarası alan ddavanın derdest olduğu u anlaşılmıştır. TTK 547 maddesi uyarınca açılan ihya davalarında husumet son Son tasfiye memuruna yönetilmesi isabetli olduğundan davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Tasfiye halinde bulunan bir şirketten alacaklı bulunan kişilerin yapılan ilanlara rağmen alacaklarını yazdırmamalarının alacağın düşmesini gerektirmediği gibi (Y11.H.D ‘nin 07.12.2009 tarih ve E: 2008/7980 -K: 2009/12584), derdest davanın davalı şirket aleyhine sonuçlanması halinde tasfiyenin usülune uygun eksiksiz tamamlandığından bahsedilemeyeceğinden bu hale göre davacının anılan dava dosyası nedeniyle şirketin ihyasını istemekte haklı ve hukuki hukuki yararı bulunduğundan erkin edilen şirket yönünden ek tasfiye koşulları oluştuğu anlaşılmakla, davalı tasfiye memuru vekilinin tasfiyenin usulüne uygun yapıldığı ve şirketin ihyasını gerektiren koşulların oluşmadığı yönünde ileri sürülen istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Buna göre mahkemece davanın kabulü ile davaya konu şirketin ihyası ile ticaret sicil müdürlüğüne tesciline karar verilmesinde ve tasfiyenin gereği gibi yapılmaması nedeniyle açılan eldeki davada tasfiye sürecinden sorumlu olan tasfiye memurunun HMK 326 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olması ve yasal hasım konumunda olan davalı sicil müdürlüğünün, tasfiyenin usulsüz kapatılmasından dolayı kusur ve sorumluluğu bulunmamasına göre yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamasında bir isabetsizlik görülmediğinden davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gerekli istinaf karar harcı başlangıçta peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda,HMK’nun 361/1. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ YASA YOLU açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 20/12/2022