Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1458 E. 2023/92 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1458
KARAR NO: 2023/92
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/11/2021
NUMARASI: 2020/628 Esas – 2021/1044 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/02/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı …’ın, … Hizmetleri Ltd. Şti. nin ortağı ve müdürü olup müvekkili davacıların da aynı şirketin ortakları olduklarını; müvekkillerinin, davalı …’ın olumsuz davranışları, hesap vermekten kaçınması, şirket gelirlerini saklaması, elde edilen gelirleri kendisinin diğer işlerinde kullanması nedeniyle şirketteki hekimlik görevlerinden ayrıldıklarını ve sadece ortak olarak kaldıklarını, davalı …’ın şirket içinde yaptıkları ortaya çıkmasın diye 2012 yılından bu yana Ortaklar Genel Kurulunu dahi toplamadığını, davalının, şirket ile ilgili herhangi karar almak gerektiğinde hiç kimseye haber vermeden ve çağrı merasimine uymadan toplantı düzenlediğini, toplantı ve karar tutanaklarına da sanki müvekkilleri toplantıya katılmış gibi yazılıp karar metninin altına da müvekkili davacılar adına sahte imzalar atmış olduğunu, öncelikle davalı …’ın müdürlük görevinin sınırlandırılmasına, dava dışı … Hizmetleri Ltd. Şti. ne yönetici kayyım atanmasına, davalı …’ın dava dışı … Hizmetleri Ltd. Şti.’ndeki müdürlük görevinin kaldırılmasına, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesini karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacıların toplam pay değerinin şirket hisselerinin küçük bir kısmına denk geldiğini, müvekkili şirket ve yetkililerinin küçük bir oy oranı için imza sahteciliği yapmaya ihtiyacı bulunmadığını, genel kurul karar hakimiyetine – nitelikli oy çokluğuna sahip olan diğer ortakların dilediği anda şirketten istediği kararı çıkartabilecek oranda oya sahip olduğunu haliyle davacıların ikame ettiği dava ve isnat ettikleri hususun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davanın şirkete karşı açılması gerektiğini, davanın husumet yokluğu başta olmak üzere ve usule ilişkin itirazlardan dolayı reddine karar verilmesini, haksız davanın reddini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; ” İş bu dava, TTK 630 uyarınca davalı şirket müdürün yöneticinin azli talebine ilişkindir.Limited şirketlerde Genel kurulda çoğunluğun sağlanamaması halinde TTK md. 630 (2) ye istinaden her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir. Yöneticinin azli talebi ve sorumluluk davaları idare ve temsil yetkisinin kaldırılması istenen yöneticiye karşı açılabilir. Somut olayda dava yöneticiye açıldığı için husumet sorunu bulunmamaktadır.Dosyada mübrez İTSM kayıtları uyarınca; 25.06.2020 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında davalı …’ın davalı dışı … Hizmetleri Ltd. Şti.nin münferiden yetkili müdürü olarak atandığı tespit edilmiştir. Davalı vekili Av. …’ün 23/11/2021 tarihli beyan dilekçesinde; davalı …’ın … Hiz. Ltd. Şti. Firması müdürlük-yetkililik görevinden ayrılmış olduğunu, davanın konusuz kaldığını beyan eder dilekçe sunduğu anlaşılmıştır. Yargılama sırasında davalı şirket müdürünün görevi kendi iradesi ile bıraktığından davacı tarafın azil talebi konusuz kaldığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Yargılama kapsamında mahkememizce dava dışı şirket kayıtları üzerinde bilirkişiler eliyle inceleme yaptırılmış ve davanın açılış tarihi itibariyle davalının haklı nedenle azil koşullarının oluştuğu tespit edilmiştir. Mahkememizce bu tespitler yerinde görülerek, dava açılış tarihi itibariyle davacı tarafın haklılık durumu nedeniyle yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine ve kendisini vekil ile temsil eden davacı lehine vekalet ücreti hükmedilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; önceki beyanlarını tekrarla dava konusu itibariyle davanın şirkete açılması gerektiğini bu sebeple müvekkili hakkında açılan davanın usulden reddini gerektiğini, davanın … Sağ. Şirketi hasım gösterilmek suretiyle açılması gerektiğini, dava dilekçesinde davadaki talebin ne olduğunun kesin bir şekilde açıklanmadığını, davacıların … Sağ. Şirketi’nin en büyük hissedarı … hakkında Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2020/38452 soruşturma sayılı dosya üzerinden şikayetçi olduklarını, davacıların Bakırköy 3 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/638 E sayılı dosyasında işbu davanın konusuyla aynı olacak şekilde … Sağ. Şirketi’nin 06/05/2020 tarih ve 52 sayılı ortaklar kurulu kararının iptalini talep ettiklerini, söz konusu dosyanın eldeki dava dosyasında bekletici mesele yapılması gerektiğini, davacının dava dilekçesinde delil olarak gösterdiği Gaziosmanpaşa 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/146 E sayılı dosyasında müvekkili … hakkında herhangi bir yargılama faaliyetinin yapılmadığını ilgili ceza dosyasında eldeki dava dosyasının tarafı olmayan … ve … isimli kişilerin yargılanmakta olduklarını, söz konusu ceza dosyasında … firması hakkında vergi suçunun olmadığına yönelik 05/03/2020 tarihi Atışalanı Vergi Dairesi Müdürlüğünün müzekkere cevabının bulunduğunu, davacıların bahsi geçen Gaziosmanpaşa 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/146 E sayılı dosyasının dayanak gösterilerek müvekkili hakkında asılsız iddialarla Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2020/38743 soruşturma sayılı dosyası üzerinden şikayette bulunduklarını, söz konusu dosyaların eldeki davlara konu genel kurulu kararı ile hiçbir ilgilerinin bulunmadığını, ilk itiraz yönünden davaya dayanak gösterilen 06/05/2020 tarihli 52 sayılı ortaklar kurulu kararının ilan tarihi olan 02/06/2020 tarihi itibari ile ilgili taraflara tebliğ edilmiş sayıldığını dolayısıyla davacıların açtıkları istinafa konu davanın zaman aşımına uğradığını, ayrıca davacıların toplam hisse oranının %18 olmakla, dava şartı pay oranı haiz olmayan davacıların davasının usulden reddi gerektiğini, her ne kadar dava dilekçesinde açıkça belirtilmiş olsa da dava konusunun 06/05/2020 tarih ve 52 ortaklar kurulu kararı olduğunun düşünüldüğünü, söz konusu kararın diğer ortaklardan birine ait hisselerden bir kısmının devrine ilişkin olduğunu dolayısıyla davacının haklarını doğrudan etkilemediğini, ortaklar arasında husumet bulunmadığı dönemde … Şirketinin mali müşaviri olan …’ın davacılar adına ve davacılardan izin almak suretiyle toplantı tarihi itibariyle bazı ortakların bilgileri olmasına rağmen pandemi dönemindeki risk yada başka iş yerinde çalışıyor olmalarından ötürü …’a kendileri adına imza atması yönünde izin vermiş olduklarını, somut olayda …ın tek hatasının vekaleten imza atmak yerine maddi hata ile şikayetçiler adına imza atmak olduğunu, kaldı ki vekil imzasının kabul edilmemesi halinde dahi alınan kararların %70’in üzerinde bir oy ile kabul edilmiş olacağı ve toplam hisse değeri %18 olan davacıların ikame etmiş oldukları davadan hukuki yararlarının bulunmadığını, somut olayda ilk derece mahkemesinin gerekçesinde de … şirketinin mali durumu dikkate alındığında sermaye arttırımının zorunlu olduğunun kanıtlandığını, davacılarca ileri sürülen hususlarının gerçek olmadığının yargılama aşamasında aldırılan bilirkişi raporuyla da ispatlandırılan bahsi geçen sebeplerle ilk derce mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
GEREKÇE: Dava, TTK 630/2.maddesi, limited şirket müdürünün azli davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın konusuz kaldığı tespit edilerek buna rağmen davanın reddi yoluna gidilmiş, davalı vekalet ücreti ödemekle yükümlü tutulmuştur.Bu karara karşı, davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 630/2-3. maddesinde, her ortağın, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebileceği ve yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesinin haklı sebep olarak kabul olunacağı düzenlenmiştir. Öte yandan TTK 625. ve 626.maddelerine göre, müdürün görevini tüm özeni göstererek yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kuralı çerçevesinde gözetmekle yükümlü olduğu tartışmasızdır. HMK’nın 331/1 maddesi uyarınca, davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder. Yine HMK’nın 332/1 maddesine göre de, yargılama giderlerine, mahkemece resen hükmedilecektir. Vekalet ücreti HMK 323/1-ğ maddesine göre yargılama giderlerindendir. 13 Ekim 2021 tarihli 10429 sayılı Türkiye Ticaret Sicil gazetesinin 1116 sayfasının fotokopisi dosya içeresinde olmakla davalı …’ın görevinin son bulduğunu,ve bu kapsamda 08/09/2021 tarihli 56/2021 sayılı genel kurul kararı ile …, … ve …’ın münferiden temsile yetkili müdür olarak seçildiği anlaşılmaktadır. Davacıların haklı neden olarak davalı müdürün, şirket pay sahiplerini usulüne uygun şekilde toplantıya çağırmadığını, buna rağmen bazı pay sahiplerinin yokluğunda toplantı yapıldığını, sahte imzalarla kararlar alındığını, defter ve kayıtları usulüne uygun tutulmadığını, şirketin zarara uğratıldığını ileri sürdükleri, alınan karardaki bazı imzaların ,imza sahibi olarak görülenlerin elinin ürünü olmadığı, onların yerine davalı yöneticinin imza attığına dair Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/38452 soruşturma sayılı dosya üzerinden şikayette bulunulduğu, dosyanın kapalı gözüktüğü, bir takım kararların müdürün toplantıda hazır olmayan bazı pay sahipleri adına imza atması neticesi alındığına yönelik davalı müdürün kendi ikrarının bulunduğu ileri sürmektedir. ortaklar kurulu toplantıların TTK’nın 617. maddesinde düzenlenen çağrı usulüne uygun olarak yapılmaması tek başına müdürlükten azil bakımından haklı ve yeterli bir sebep olarak kabul edilemez ise de, bu bu haliyle davalının müdürlük görevini yerine getirmesi yönündeki ortakların güvenini sarstığı, alınan kararların hukuki açıdan geçerliliklerinin tartışılır hale geldiği, alınan bilirkişi raporunda da şirketin mali durumunun kötü olduğu, şirketin sermayesinin öz varlığının içinde korunamadığı, şirketin borç toplamının arttığı, maddi bu açıdan da davalının yönetici görevini olması gerektiği gibi makul ve özenli şekilde yerine getiremediğini tespit edilmiş olmasına göre davalı müdürün azli bakımından davacılar vekili yönetici azli davası açmakta haklıdır.Bu durumda dava açıldıktan sonra davalı müdürün görevi istifa nedeniyle son bulmuş olduğundan konusuz kalan davada haklılık durumuna göre, davalının vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden sorumlu olduğundan ilk derece mahkemesince davalının vekalet ücreti ödemesine karar verilmesi sonuç itibariyle doğru olmuştur.Açıklanan nedenlerle, HMK ‘nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere olarak oy birliği ile karar verildi. 07/02/2023