Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1444
KARAR NO: 2022/1488
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/04/2021
NUMARASI: 2021/360 Esas – 2021/440 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/12/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı … San. Tic. Ltd Şti Vekili arasında 23/07/2018 tarihinde 2006 model … Marka, … Tip, hususi araç 29.000,00 TL nakit, 3.000,00 TL hesaba havale olmak üzere araç satışının gerçekleştirildiğini, davalı tarafından yapılan araç satış sözleşmesi sonrası aracın kilometresinde oynama yapıldığının tespit ettiğini, satın alınan malın ayıplı çıkması nedeniyle ayıp oranında satış bedelinden fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 100,00 TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, yargılama masrafı ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline, karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının araç alım satım işi yaptığını ve tacir sıfatı bulunduğunu, bu nedenle tacir sıfatıyla yapılmış olduğundan Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri görevli olduğunu, bu nedenle davanın öncelikle görev yönünden reddi gerektiğini, davalının aracın kilometresi ile oynanmış olunduğu hususunu bilmediğini, davacının araç alım satımı yaptığını ve bu hususu bilmemesinin mümkün olmadığını, davacının aracın bedelinin iadesini talep etmek yerine aracın bedelinde indirim talep etmesinin kötü niyet teşkil ettiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece dava konusu aracı kişisel kullanımı için satın aldığını belirttiği, davacının 31/12/2012 tarihi itibariyle mükellefiyet kaydını sonlandırdığı, tacir sıfatının da bulunmadığı, kişisel kullanımı için dava konusu aracı satın aldığını belirten davacının tüketici konumunda olduğu, dava konusu araç için yapılan satım sözleşmesinin ticari amaçla yapılmadığı, davanın mutlak ticari davalardan olmadığı gibi davanın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hukuk davası (nispi ticari dava) niteliğinde de olmadığı nazara alındığında uyuşmazlığın çözümümde Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerinin uygulanması ve davalının Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğuna dair itirazı ile Küçükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29/12/2020 tarih ve 2019/438 Esas 2020/496 Karar sayılı görevsizlik kararının aksine uyuşmazlığın 6502 sayılı Kanun’un 73/1. maddesi uyarınca görevli mahkeme olan Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği anlaşılmakla göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK’nın 114/.1.(c).b, 115 maddeleri uyarınca davanın usulden reddi ile kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde dosyanın görevli Bakırköy Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; önceki beyanlarını tekrarla davacının dava dışı … firmasının sahibi olduğunu, otomobilin davacının ticari faaliyetleri kapsamında satın alındığını, internet üzerinden yapılan araştırmada dahi davacının otomobil alım satım işi ile iştigal ettiğinin açıkça görüleceğini, bahsi geçen sebeple uyuşmazlığın çözümünde ilk derece mahkemesi görevli olduğundan ilk derece mahkemesinin hukuka aykırı kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, satın alınan aracın ayıplı olduğu iddiasına dayalı olarak açılan bedel tahsili davasıdır. İlk derece mahkemesince yukarıdaki gerekçelerle davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, davalı vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. HMK’nun 355. maddesi uyarınca, kararı istinaf eden davalı vekilinin istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır. HMK’nın 115/1. maddesi uyarınca dava şartlarının bulunup bulunmadığı davanın her aşamasında resen araştırılır. HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca Mahkemenin görevli olması dava şartı olarak düzenlenmiştir. 6102 Sayılı TTK’nın 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uy.uşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Ticaret Kanununu ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlenecektir.(Hukuk Genel Kurulunun 16/09/2015 tarih, 2014/1026 Esas ve 2015/1765 Karar). Somut olayda, taraflar arasındaki uyuşmazlık satım sözleşmesi uyarınca düzenlenen faturadan kaynaklanmakta olup satım sözleşmesi TTK’da düzenlenmediğinden, ancak taraflardan her ikisinin de tacir olması halinde, davanın nispi ticari dava olduğu kabul edilecek Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olacaktır. İşbu davada, davalının tacir sıfatını haiz olup olmadığının tesbiti gerekmektedir. Öte yandan 6102 sayılı TTK hükümlerine göre; ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan, faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir (TTK 11/1). Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Cumhurbaşkanlığınca çıkarılacak kararnamede gösterilir (TTK 11/2). Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa kendi adına işleten gerçek kişiye tacir denir (TTK 12/1). İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır (TTK 15/1). TTK’nın 24 ve devamı maddelerde düzenlenen ticaret siciline ilişkin hükümler, tacir sıfatını taşımanın tescile bağlı olmadığı, üstelik bu sıfatı taşımanın sonucu ve gereği olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle esnaf boyutunu aşan ticari işletme işleten kimsenin ticaret siciline kaydını yaptırmamış olması, tacir olmadığını göstermediğinden, esnaf sayılmasını gerektirmez. TK’nın 11(1) maddesi kapsamında ticari işletme esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan, faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme olarak tanımlanmış olup, ticari işletmenin ticaret siciline kayıtlı olmaması bu işletme sahibinin tacir sayılmamasını gerektirmez. Güneşli Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden gelen 05/10/2020 tarihli yazısında davacı …’nun, 21/02/2012 tarihinde otomobil ve hafif motorlu karar taşıtlarının bir ücret veya sözleşmeye dayalı olarak toptan ticaret faaliyet kodu ile mükellefiyet kaydının açıldığı, 31/12/2012 tarihinde de sonlandırıldığı belirtilmiştir. Davalı …Ltd,Şti. 12/06/2018 tarihli satım sözleşmesi uyarınca davacı adına 23/07/2018 tarihli … numaralı araç satış faturası düzenlenmiş, satım sözleşmesinde ve dosya içeresindeki diğer belgelerde aracın kullanım amacının hususi olarak yazıldığı, yine dosya içerisindeki araç muayene raporunun 01/08/2019 tarihinde dava konusu araca ilişkin olarak düzenlendiği ve aracın tescil şeklinin ”hususi” şeklinde nitelendirildiği görülmektedir. Dava dilekçesindeki anlatımdan da dava konusu aracın hususi araç olduğu anlaşılmaktadır.Yukarıda bahsi geçen sebeplerle, dava konusu aracın ticari amaçla değil, kişisel kullanıma yönelik olarak satın alındığı, dolayısıyla davacının söz konusu satım ilişkisinde tüketici konumunda olduğu anlaşıldığından ilk derece mahkemesinin uyuşmazlığın çözümünde tüketici mahkemesinin görevli olduğundan bahisle vermiş olduğu görevsizlik kararı yerindedir. Açıklanan nedenlerle HMK ‘nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-(b)/1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 29/12/2022