Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1423 E. 2022/1405 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1423
KARAR NO: 2022/1405
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/03/2022
NUMARASI: 2021/277 Esas – 2022/175 Karar
DAVA: Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/12/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekillerinden … Ticaret Limited Şirketi yetkilisi ve şirket sahibi …’un ticari kullanım aracı olarak şirket adına davalı şirketten üretime çıktığı 2013 yılında satın almış olduğu … Tip, … şasi numaralı … plakalı ilk sahibi olduğu araç ile kaza geçirdiğini, bu kazada aracın pert olduğunu, İstanbul Anadolu 20. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2021/12 D.İş sayılı dosyasında yapılan tespitte yangının aracın elektrik aksamındaki tesisat kablolarında kısa devre oluşması sebebiyle başladığı ve büyüyerek devam ettiğinin tespit edildiğini, bu nedenle söz konusu araçta kullanıcısının güvenliğini ve hayatını tehlikeye sokan, standartlarında ve teknik özelliklerinde bulunan gizli bir ayıbın varlığından söz edilebileceğini, gizli ayıp ile ilgili olarak …’ye ve satıcı …Ticaret A.Ş.’ye ihtarname keşide edildiğini, ilgili üretici ve satıcıdan mağduriyeti giderecek şekilde herhangi bir cevap alınamadığını ve olayın sürüncemede bırakıldığını, bu nedenle müvekkiline ait pert olan ve kullanıcı hatasından kaynaklanmayan araçtaki gizli ayıptan kaynaklanan yangın ve ilgili yangının sebep olduğu manevi zarar için 50.000,00-TL ile TTK ve TBK’nın ilgili maddeleri uyarınca gizli ayıp nedeniyle ömcelikle sözleşmeden dönme hakları saklı kalmak kaydıyla sözleşmeden döndüklerini ve kazanın olduğu tarih itibari ile en değerli araçlardan birisi olan müvekkilinin yanan aracı yerine bugünkü ikamesinin müvekkiline sıfır araç olarak iadesine, mahkeme aksi kanatte ise yanan araç bedeli olan 173.600,00-TL’nin fatura tarihi olan 25/12/2013 tarihinden itibaren en yüksek faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili tarafından sunulan 15/12/2021 tarihli dilekçe ile; davanın … A.Ş.’ye teşmili ile taraf teşkilinin sağlanması talep edilmiştir.
CEVAP: Davalı … Tic. A.Ş. vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin dava konusu aracın üreticisi, ithalatçısı ya da satıcısı olmadığından davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın davacı … açısından aktif husumet yokluğu nedeni ile reddi gerektiğini, (husumete ilişkin itirazlarımız saklı kalmak kaydıyla)dava tarihi itibariyle yasal garanti ve zamanaşımı süreleri dolmuş olduğundan davanın reddi gerektiğini, davacı tarafın, yasanın öngördüğü ayıp ve ihbar yükümlülüğüne uygun davranmadığını, bu nedenle de dava hakkının ortadan kalktığını, usule ilişkin itirazları saklı kalmak ve ayıp iddialarını kabul anlamına gelmemek kaydıyla araçta meydana gelen yangının üretim hatasından veya herhangi bir şekilde araçtan kaynaklandığına dair bir bulgu bulunmadığını, manevi tazminat isteminin haksız ve hukuka aykırı olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili … A.Ş. davaya cevap dilekçesinde özetle; Davanın müvekkili şirkete yöneltilmesini kabul etmediklerini, taraf değişikliğine ilişkin muvafakatlerinin bulunmadığını, taraf değişikliğini kabul anlamına gelmemek kaydıyla, dava konusu ihtilafın ticari niteliği gereğince dava şartı olan zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulmamış olması nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili… Şirketi’nin, dava konusu aracın ithalatçısı olduğunu, satış bedelini tahsil eden taraf olmaması itibari ile bedel iadesi ve tazmnat gibi mali yükümlülükleri bulunan taleplerin müvekkili şirkete yöneltilmesinin doğru olmadığını, bu bağlamda husumet itirazları doğrultusunda esasa girilmeden dava reddedilmesi gerektiğini,davanın davacı … açısından aktif husumet yokluğu nedeni ile reddi gerektiğini, (husumete ilişkin itirazlarımız saklı kalmak kaydıyla)dava tarihi itibariyle yasal garanti ve zamanaşımı süreleri dolmuş olduğundan davanın reddi gerektiğini, davacı tarafın, yasanın öngördüğü ayıp ve ihbar yükümlülüğüne uygun davranmadığını, bu nedenle de dava hakkının ortadan kalktığını, usule ilişkin itirazları saklı kalmak ve ayıp iddialarını kabul anlamına gelmemek kaydıyla araçta meydana gelen yangının üretim hatasından veya herhangi bir şekilde araçtan kaynaklandığına dair bir bulgu bulunmadığını, manevi tazminat isteminin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafın dayanak olarak gösterdiği raporun müvekkili şirkete tebligat yapılmaksızın gıyapta yapılmış olduğunu, rapora itiraz ettiklerini, raporun usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Somut olayda …Tic. A. Ş.’ye hasım gösterilerek dava açılmış, bu davacının dava konusu aracın üreticisi, ithalatçısı ya da satıcısı olmadığı, dava konusu aracın ithalatçısının … A.Ş. Olduğu tespit edilmiş, davacı tarafın yanılgısının dürüstlük kuralına aykırı olmadığı, kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığı anlaşıldığından davacı tarafın talebi doğrultusunda HMK 124 maddesi kapsamında davalı taraf …. A.Ş. olarak değiştirilerek yargılamaya devam olunmuştur. 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesinde “Bu Kanun’un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır” hükmü düzenlenmiştir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/a maddesinin 1.fıkrasında “İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.” aynı maddenin 2. fıkrasında ise “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” denilerek zorunlu arabuluculuğa tabi davalarda bu şartın gerçekleşmemesi halinde davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır. Somut olayda, davacı vekili tarafından davanın açılması sırasında 21/05/2019 tarihli “Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağı” başlıklı tutanak dosyaya sunulmuştur. Tutanağın incelenmesinde Davacılar ile … Ve Tic. A.Ş. arasında düzenlendiği ve arabuluculuk görüşmelerinin tarafların anlaşamaması ile sonuçlandığı anlaşılmaktadır. Yargılama sırasında, dava konusu aracın ithalatçısının … A.Ş. olduğu tespit olunmuş, davacı vekilinin dürüstlük kuralına aykırı olmayan talebine istinaden HMK’nın 124. Maddesi gereğince taraf değişikliği yapılmıştır. Buna göre açılan davanın davalısı … A.Ş. olup, dava öncesi arabuluculuk işleminin de davalı … A.Ş. ile yapılması gerekirken, uyuşmazlıkta pasif husumeti bulunmayan ve davada sıfatı bulunmayan … Tic. A.Ş. katılımıyla yapıldığından 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesindeki dava şartının gerçekleştiğinden söz edilemeyecektir. (İstanbul BAM 15. H.D. 2021/2245 E. 2021/1499 K. Sayılı 07/09/2021 tarihli kararı) Davanın zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirilmeden açılması nedeniyle dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekmiş, oluşan vicdani kanıya göre Davacı tarafça açılan davanın, TTK’nın 5/A-1, HMK’nın 114/2. ve 115/2. maddeleri gereğince dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafından arabuluculuk/dava süreçleri öncesinde sulh görüşmeleri yapılırken daValı … Pazarlama Ve Tic. A.ş. tarafıyla bu görüşmelerin gerçekleştirilmekle kendileri tüm görüşmeleri yapmış olup sonrasında davalı tarafından arabuluculuk sürecinde dahi belirtilmeyen davada kendilerinin muhatap olmadığı iddiası dava aşamasında usuli itiraz olarak gündeme getirildiğini, tekraren ve önemle belirtmek isteriz ki Davalı … Tic. A.Ş. ile … A.ş. arasında organik bağ olduğunu, aralarında tam organik bağ bulunan,TTK kapsamında tam hakimiyet ve bu sebeple birlikte istihdam söz konusu olan işbu şirketler TTK ve yerleşik Yargıtay içtihatları kapsamında her türlü dava, hak ve alacaklarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olup bu kapsamda, huzurda görülmekte olan davada davalı taraf … Tic. A.Ş. ile … A.Ş. arasında hiçbir şüphe götürmeyecek şekilde bulunan tam organik bağ sebebiyle iki şirketin de davacıya karşı birlikte sorumlu olduğunu, yerel mahkeme tarafından davanın diğer … şirketine de yöneltilmesi sonrasında: arabuluculuk kanunu, TTK, arabuluculuk yönetmeliği ve Yargıtay kararları doğrultusunda davacıya süre verilerek arabuluculuk aşamasının tamamlanmasına ilişkin tutanağın getirilmesinin beklenmesi gerekirken bu hususta bir süre dahi vermeden direkt olarak davanın reddine karar verilmesinin usulen hatalı olduğunu, nitekim dava şartlarının incelenmesi başlıklı HMK 115/2 maddesinde açıkça hakimin ödevi belirtilmiş ve noksanlık görmesi ve noksanlığın giderilmesinin mümkün olması halinde noksanlığın giderilmesi için süre vermesi gerektiği açıklanmış olup ekli tutanaktan da görüleceği üzere duruşmanın gerçekleştiği tarihten 2 gün sonra taraflarınca arabuluculuk sürecinin gerçekleştirildiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ayıplı ifa iddiasıyla sözleşmeden dönme hakkının kullanıldığından bahisle aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi, bunun mümkün olmaması halinde bedelinin iadesi ve manevi tazminat davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, arabuluculuk dava şartının yerine getirilip getirilmediği noktasındadır. Davada husumet ilkin … Tic. A.Ş.’ye yöneltilmiştir. Bu şirketin cevap dilekçesiyle husumet itirazında bulunması üzerine davacı vekilince HMK’nın124/4. Maddesi kapsamında davanın … A.Ş.’ye teşmil edilmesini talep etmiş ve bunun üzerine … A.Ş. dosyaya eklenerek kendisine dava dilekçesi tebliğ edilmiştir. Buna göre davacının taraf değişikliği talebi mahkemece kabul edilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 124/4. maddesine göre, taraf değişikliği talebinin kabul edilmesi durumunda hâkimin, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder. Bu halde, taraf değişikliği talebi ile taraf olmaktan çıkarılan kişi aleyhine karar verilmesi mümkün olmayıp ancak lehine vekalet ücreti ve yargılama masrafına karar verilebilir. 7155 sayılı Kanun’un 20’nci maddesi ile eklenen 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 5/A-1 maddesinde, ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğu, 7155 sayılı Kanun’un 23’ncü maddesi ile eklenen 6325 sy m.18/A-2 maddesinde ise, arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verileceği düzenlenmiştir. Bir davada taraf değişikliği halinde, dosyaya taraf olarak eklenen kişi yönünden de dava şartlarının sağlanması gerekir. Somut olayda, taraf değişikliği ile taraf olmaktan çıkarılan …Tic. A.Ş. yönünden arabulucuya başvurulmuş olmakla birlikte, taraf olarak eklenen … A.Ş. yönünden arabulucuya başvurulmamıştır. Bu halde … A.Ş. yönünden arabuluculuk dava şartı gerçekleşmemiştir. Davacı tarafça her iki şirket arasında organik bağ bulunduğu iddia edilmiş ise de, söz konusu şirketlerin ayrı tüzel kişiliklere sahip olması nedeniyle … Tic. A.Ş. yönünden yapılan arabuluculuk başvurusunun … A.Ş. yönünden arabuluculuk dava şartını kaldırdığının kabulü mümkün değildir. Dava açılmadan önce arabuluculuk başvuru yapılmadığı davacı tarafında kabulünde olup, bu halde dava şartı eksikliğinin giderilmesi için Mahkemece süre verilmesi de yasal olarak mümkün değildir. Ayrıca istinaf aşamasında …A.Ş. yönünden 13.04.2022 tarihli arabuluculuk son tutanağı sunulmuş ise de, mahkemece 16/03/2022 tarihinde karar verilmiş olup, söz konusu arabuluculuk tutanağının esas alınması mümkün değildir. Davalı … A.Ş. yönünden arabuluculuk dava şartı gerçekleşmediğinden mahkemece, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20/12/2022