Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1393 E. 2022/1086 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1393
KARAR NO: 2022/1086
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/07/2022
NUMARASI: 2022/505 Esas (Ara Karar)
DAVA: İhtiyati Haciz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/10/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün ihtiyati haciz talep eden davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlu şirket hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile alacağın tahsili amacıyla başlatmış oldukları genel haciz yoluna mahsus ilamsız icra takibine karşı davalı tarafça yapılan haksız itiraz sonucu İİK’nın 66.maddesi gereği takibin durdurulmasına karar verildiğini, davalı tarafın icra dosyasına sunmuş olduğu dilekçesi ile takip alacaklısının müvekkiline böyle bir borçlarının bulunmadığı yönünde yapmış oldukları itirazın haksız ve kötüniyetli olup müvekkilinin alacağını sürüncemede bırakmaya yönelik ileri sürülmüş olan iş bu haksız itirazlarının iptaline karar verilmesi gerektiğini, davalı … Anonim Şirketi’nin ticari unvanından da açıkça anlaşılacağı üzere kıymetli maden alanında faaliyet gösteren bir yatırım şirketi olup, yatırımcıların ad ve hesabına satın alınan kıymetli madenlerin davalı şirket tarafından yatırımcıları adına değerlendirdiğini, davacı müvekkilinin de davalı şirketin yatırımcılarından bir tanesi olup taraflar arasında akdedilen değerli maden alım satım aracılık sözleşmeleri gereği müvekkili adına satın alınan altın, gümüş, platin ve paladyum cinsinden değerli madenlerin müvekkili adına açtırılan kasalarda davalı tarafça değerlendirilip muhafaza edildiğini, taraflar arasındaki söz konusu bu hukuki ilişkinin davalı tarafça da inkar edilmeyip davalı tarafın icra takip dosyasına sunmuş olduğu itiraz dilekçesinde davalı müvekkili ile davalı şirket arasında farklı tarihlerde imzalanmış kıymetli maden yatırım sözleşmelerinin bulunduğunu ve müvekkiline ait yatırımların yine müvekkiline ait kasa hesaplarında değerlendirilmekte olup davalı tarafça da açıkça kabul ve beyan edildiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmelerde yatırımcının satın alınacak değerli madenlerin ödeme tutarı üzerine ayrıca %5 acyo yükleyerek … A.Ş tarafından yatırımcı adına bir veya daha çok değerli maden alım satımı yapılacağının kararlaştırıldığını, davalı … A.Ş tarafından yatırımcılar adına satın alınıp değerlendirilecek olan kıymetli madenlerin altın, gümüş, platin ve paladyum olmak üzere dört değerli madenden oluşacağını, bu dört değerli madenden hangisinden hangi miktarda yatırımcı adına alım satımın yapılacağına davalı … A.Ş tarafından basiretli bir iş adamı özeniyle karar verileceğini, ayrıca davalı şirket tarafından satın alınan bu değerli madenlerin özenle korunup muhafaza edileceğini, yatırımcı adına yapılmış olan bu tüm alım satımların davalı şirket tarafından belgelendirilmek zorunda olduğunu ve … A.Ş’nin yatırımcılarının mevcudunu azaltamayacağının da yine taraflarca kabul edilen sözleşme ile belirlendiğini, taraflar arasında akdedilen söz konusu sözleşmelerde davacı müvekkilinin kendisine ait altın, gümüş, platin ve paladyum cinsinden olan söz konusu kıymetli madenlerinin dilediği para cinsinden karşılığını istediği zaman nakit olarak davalı şirketten talep edebileceğinin kabul edildiğini, bu hususun davalı tarafın icra takip dosyasına sunmuş olduğu itiraz dilekçesinde de açıkça anlaşıldığını, müvekkili yatırımcının davalı şirket nezdindeki kasalarında bulunan kıymetli madenlerinin karşılığı parasını istediği zaman davalı şirketten talep edebileceği husunun davalı tarafça kabul edildiğini, davacı müvekkilinin her ne kadar belirlenen usullerde davalı tarafa başvurduğunu ve davalı tarafça da müvekkiline gönderilen mailde müvekkilinin … ve … kasa numaralı yatırımlarına ait çıkış dilekçesinin kendilerine ulaştığı bildirilmişse de davalı şirket tarafından bugüne kadar müvekkiline ait kıymetli madenlerin karşılığı parasının davacı müvekkiline ödenmediğini, davacı müvekkilinin davalı şirket nezdinde bulunan kasalarındaki altın, gümüş, platin ve paladyum cinsinden olan kıymetli madenlerinin karşılığı parasının müvekkiline alacağını sürüncemede bırakmaya matuf itirazlarının iptaliyle takibin devamına karar verilmesi için eldeki davayı açma zaruretinin doğduğunu, davalı şirketin aynı faaliyet konusu kapsamında başkaca bir şirket kurmak suretiyle mal varlıklarını kaçırma girişimi içerisinde olduğunu haricen öğrenmiş bulunduklarını, müvekkilinin davalı nezdindeki alacağını usulüne uygun yazılı beyan ve talebine rağmen alamadığını, yapmış olduğu icra takibine de haksız surette itirazda bulunulduğunu, dava ve tüm yargılama safahatları da göz önünde bulundurulacağında müvekkilinin dava konusu alacağını geç elde etme ya da davalının alacağın ifasını yapmış olduğu girişimlerle sonuçsuz bırakma ihtimalinin de söz konusu olduğunu, telafisi güç sonuçların ortaya çıkma ihtimaline binaen müvekkilinin mağduriyetinin artacağını, bu sebeplerle davalı şirketin menkul ve gayrimenkulleri ile banka ve üçüncü şahıslarda bulunan hak ve alacaklarının üzerine ihtiyati haciz konulmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARI: Mahkemece; ihtiyati haciz talep eden vekilince dava dilekçesi ekinde sunulan belge ve kayıtların tek başına alacağın muaccel olduğuna ilişkin yaklaşık ispat koşulunu sağlamadığı gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı ihtiyati haciz talep eden davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati haciz talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde de izah ettikleri üzere davalı tarafın kıymetli maden alanında faaliyet gösteren bir yatırım şirketi olup, davacı müvekkilinin de davalı şirketin yatırımcılarından bir tanesi olduğunu, taraflar arasında akdedilen değerli maden alım satım aracılık sözleşmeleri gereği müvekkili adına satın alınan altın, gümüş, platin ve paladyum cinsinden değerli madenlerin müvekkili adına açtırılan kasalarda davalı tarafça değerlendirilip muhafaza edildiğini, taraflar arasındaki söz konusu bu hukuki ilişkinin davalı tarafça da inkar edilmeyip, davalı tarafın icra takip dosyasına sunmuş olduğu itiraz dilekçesinde, davacı müvekkili ile davalı şirket arasında farklı tarihlerde imzalanmış Kıymetli Maden Yatırım Sözleşmelerinin bulunduğunu ve müvekkiline ait yatırımların yine müvekkiline ait kasa hesaplarında değerlendirilmekte olduğunun davalı tarafından da açıkça kabul ve beyan edildiğini, taraflar arasında akdedilen söz konusu bu sözleşmelerde davacı müvekkilininin (yatırımcının) kendisine ait (mevcudundaki) altın, gümüş, platin ve paladyum cinsinden olan söz konusu kıymetli madenlerinin dilediği para cinsinden karşılığını istediği zaman davalı şirketten nakit olarak talep edebileceğinin de kabul edildiğini, yine bu hususun da davalı tarafın icra takip dosyasına sunmuş olduğu itiraz dilekçesiyle açık olduğunu, dolayısıyla davacı müvekkilinin tek taraflı fesih hakkını kullanarak kendisine ait kıymetli madenlerinin karşılığı parasını davalı şirketten her zaman talep edebileceğinin kararlaştırıldığı taraflar arasındaki işbu sözleşme gereği müvekkil alacağının doğumu anında zaten muaccel olduğunun kabulü gerektiğini, ayrıca davalı şirketin icra takip dosyasına sunmuş olduğu itiraz dilekçesi ile davacı müvekkilin istediği anda hesabında bulunan kıymetli madenlerinin parasını kendilerinden talep edebileceğini kabul ettiğini, bununla birlikte davalı tarafın ödeme emrine yönelik itiraz dilekçesinde alacağın muaccel olmadığına yönelik herhangi bir itirazının da bulunmadığı dosya kapsamında davalı tarafın kabule ilişkin bu beyanlarının yaklaşık ispat koşulunu fazlasıyla yerine getirdiği hususunun gözetilmeyişinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, dolayısıyla davacı müvekkilin davalı şirket nezdinde bulunan kasalarındaki altın, gümüş, platin ve paladyum cinsinden olan kıymetli madenlerinin karşılığı parasının müvekkile ödenmesi için başlatılan icra takibine karşı davalı tarafça yapılan haksız ve yersiz, müvekkil alacağını sürüncemede bırakmaya matuf itirazların iptaliyle takibin devamına karar verilmesi amacıyla açılan eldeki davada, davalı şirketin aynı faaliyet konusu kapsamında başkaca bir şirket kurmak suretiyle mal varlıklarını kaçırma girişimi içerisinde olması, davalı şirket nezdindeki alacağını usulüne uygun yazılı beyan ve talebine rağmen alamayan, yapmış olduğu icra takibine de haksız surette itirazda bulunulan müvekkilinin, dava ve tüm yargılama safahatları da göz önünde bulundurulacağında dava konusu alacağını geç elde etme ya da davalının alacağın ifasını yapmış olduğu girişimlerle sonuçsuz bırakma ihtimali sebebiyle, telafisi güç sonuçların ortaya çıkma ihtimaline binaen müvekkilin mağduriyetinin daha da fazla artmaması sebebiyle ilk derece mahkemesinin ihtiyati haciz talebimizin reddine dair usul ve yasaya aykırı kararının kaldırılmasıyla ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:Talep, değerli maden alım satım aracılık sözleşmesi uyarınca başlatılan icra takibine vaki derdest itirazın iptali davasında, İİK’nun 257 vd.devamı uyarınca ihtiyati haciz istemine ilişkindir. Mahkemece ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş,bu karara karşı davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. İhtiyati haciz, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence altına almak için mahkeme kararı ile borçlunun mallarına geçici olarak el konulmasıdır. İhtiyati haciz talep edebilmek için, İİK’nın 257/1.maddesine göre alacağın para alacağı olması, vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş olması ya da vadesi gelmemiş alacaklar yönünden İİK’nın 257/2.maddesindeki şartların bulunması gerekir. İİK’nın 258/1.maddesinin ikinci cümlesinde “Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebebi hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur.” şeklinde yapılan düzenleme ile alacaklının ihtiyati haciz talep edebilmesi ve ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın varlığı ve istenebilir olduğunun tam ve kesin olarak ispat edilmesi gerekliliği aranmamış olmakla birlikte bu konuda mahkemeye kanaat getirecek delillerin sunulması gerektiği kabul edilmiştir. Somut olayda; davacı davalı ile aralarında imzalanan değerli maden alım satım aracılık sözleşmesi uyarınca davalı şirkete yapılan ödemeler ile davalı tarafından davacı adına alınan kıymetli madenlerin davalı şirket nezdinde bulunan iki adet kasada saklandığı ve davacı yatırımcının kendisine ait kıymetli madenlerinin dilediği para cinsinden karşılığını istediği zaman nakit olarak davalı şirketten talep edebileceği iddiasına dayalı olarak icra takibi yapmış olup; davalının henüz davaya cevap vermediği ve takibe dayanak sözleşmeni dosyada bulmadığı bu hale göre dosya mevcuduna göre muaccel alacağın varlığı, özellikle miktarı hususunda dosyanın geldiği aşama itibariyle davacı haklılığının yaklaşık olarak ispatı ölçüsünde delil bulunmadığı ,davalı savunmaları değerlendirildikten ve buna ilişkin deliller dtoplandıktan sonra sonra varsa alacak miktarı belirlenebilecek olup, tahkikat aşamasında olan davada varlığı ihtilaflı ve tespite muhtaç olan bir alacak talebi yönünden ortada muaccel veya müeccel bir bir para alacağı bulunduğu söylenemeyecektir. Buna göre dosya kapsamında davacı haklılığının yaklaşık olarak ispatı ölçüsünde delil bulunmayıp, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için gerekli olan yaklaşık ispat şartı gerçekleşmediğinden mahkemece ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle istinaf nedenleri yerinde görülmeyen ihtiyati haciz isteyen vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-İhtiyati haciz isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-İhtiyati haciz isteyen davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-İhtiyati haciz isteyen tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-f ve İİK’nın 258/3. maddeleri uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 11/10/2022