Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1390 E. 2023/545 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1390
KARAR NO: 2023/545
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA: Alacak (Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/05/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin finans kredisi almak için kredi risk sigortası yaptırabilmek adına davalı sigorta şirketinin acentesi olan davalı … Sigorta Acenteliği ile sigorta sözleşmesi imzalandığını, 3.250.000,00 Euro maliyet ile 50.000.000,00 Euro’luk meblağın sigortalandığını, müvekkilinin davalı sigorta acentesine 3.250.000,00 Euro ödeme yaptığını, müvekkilinin geçerli risk poliçeleri olmadığı için kredi alamadığını, yapılan ödemenin iadesinin davalı sigorta şirketinden istendiğini ancak iade edilmediğini, sigorta acentesinin acentelik ettiği sigorta şirketi adına faaliyet yürütmeye yetkili olduğunu, bu nedenle acente ile yapılmış sözleşmeler ve işlemlerin ana sigorta firmasını bağladığını, bu nedenle davalı sigorta şirketinin de sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL’nin T.C. Devlet Bankalarının Euro cinsi dövize uyguladığı en yüksek faizi ile birlikte fiili ödeme tarihindeki T.C Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden Türk Lirası karşılığının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava konusu sözleşmenin tarafı olmadığını, sözleşmeden doğan/doğabilecek ihtilafların muhatabı olunmadığının davacı tarafa bildirildiğini, müvekkilinin yalnızca aracılık hizmetini sağladığını, kredinin temin edilememiş olmasının müvekkilinin sorumluluğunda olmadığını, sözleşmenin tarafı olan sigorta şirketinin sorumluluğu bulunduğunu, davacının ödemiş olduğunu iddia ettiği sigorta bedelleri konusunda belirsizlik bulunduğunu, taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden ödeme yapılmış ise ödemenin kim hesabına yapıldığının anlaşılamadığını, davacı tarafın sigorta bedellerini ödediğine dair iddialarını, elverişli ve yeterli belgelerle destekleyemediğini, ödeme yapılmış olması halinde bile sözleşmeden doğacak taleplerin sözleşmenin 3.kişisi sayılan müvekkiline karşı ileri sürülmesinin hukuken mümkün olmadığını, sözleşmenin yapıldığı kabul edilse dahi sigorta hukuku kaidelerinde ödenmiş olunan sigorta bedelinin geri iadesi şeklinde bir uygulamanın söz konusu olmadığını, ödemelerin sigorta şirketine yapıldığını, acentelerin bu ödemeden belli oranda pay aldığını, sigorta bedellerinin acente uhdesinde kalmasının söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini ve davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı …Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu poliçenin sahte poliçe olduğunu, müvekkilinin kayıtlarında yer almadığını, müvekkilinin nam ve hesabına düzenlenmediğini, sigorta bedelinin 15/05/2014 tarihinde ödendiğini, Borçlar Kanunu 82.maddesi gereği zaman aşımı itirazında bulunduklarını, dava konusu poliçenin gerçekte var olmayan … Sigorta isimli bir sigorta şirketi namına düzenlendiğini, diğer davalı acentenin usulsüz işlemler ile 3.şahısları dolandırdığına vakıf olunması üzerine acentelik sözleşmesinin feshedildiğini, müvekkilinin bilgi ve talimatı olmadan tüzel kişilik kaşesini kullanarak imza atmasının müvekkilini hukuken bağlayıcılığı bulunmadığını, poliçede yer alan adresin müvekkili ile ilgisi olmadığını, müvekkilinin davacı şirket ile … firmasının tescilli sigortacısı olmadığını, bu şirketlerle aralarında ticari ilişki de bulunmadığını, davalı acentenin 24/11/2014 tarihli yazılı beyanı ile …’nın kendi poliçe kağıdında poliçeleri düzenlediğini, gelen primleri …’nın Kıbrıs’taki banka hesabına havale ettiğini ikrar ettiğini, sahte poliçenin 1.sayfasında sigorta tipi olarak Kredi&Finans Sigortası ifadesi yazmasına karşı poliçe içeriğinde kredi sigortası ile alakası olmayan teminatların verildiğini, davacı şirketin TTK 18/2 maddesi uyarınca basiretli bir tacirin göstermesi gereken özeni göstermediğini, davacının ağır kusuru bulunduğunu, poliçenin şekil olarak geçersiz olduğunu ve müvekkiline ait seri numaralı antetli kağıda basılmadığını, poliçenin yurt dışında yerleşik kredi kuruluşundan kredi çekmek amacı ile yabancı tüzel kişiliği bulunan davacı şirket adına yurt dışında düzenlenmiş olduğundan geçersiz olduğunu, davacı tarafından diğer davalıya ödemenin banka aracılığı ile gönderildiğine dair dekont ibraz edilmediğini, davalı acente ile aralarında bulunan sözleşmenin feshedilmesi üzerine davalı acente tarafından müvekkili aleyhine portföy tazminatı talebi ile dava açıldığını, davada alınan bilirkişi raporu ile müvekkilinin haklı nedenle sözleşmeyi feshettiğinin tespit edildiğini, davalı acente hakkında suç duyurusunda bulunduklarını, davalı acente tarafından başka kimselerin de aynı yöntemle dolandırıldığını, acente hakkında bir çok dava olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “…Dosyada bulunan davacının 24/11/2014 tarihli el yazılı beyanı ile bilirkişi heyeti tarafından değerlendirilen evraktan, davacının Kıbrıs’ta bulunan … firmasının kredi bulunmasına aracılık ettiği çeşitli firmalarla ilgili olarak kredilerin geri ödenmesine yönelik olarak … tarafından düzenlenen poliçelere davacı acentenin davalı … Sigorta acentesi sıfatını gösterir şekilde kaşe ve imza attığı, … Sigorta A.Ş’nin bu poliçelerden ve evraktan bir sorumluluğu ve ilgisinin olmadığı, poliçelerin … Insurance firmasının evrakı olduğu, davacının davalı sigorta şirketinin acentesi olduğunu gösterir tarzda başka sigorta şirketinin evrakına kaşe ve imza atmasının 5684 sayılı Sigortacılık Kanunun 11.maddesi ile 6102 sayılı TTK’nın 102.maddesine ve taraflar arasındaki acentelik sözleşmesine aykırı olduğu, feshin haklı olması nedeniyle davacının istinaf dilekçesinde belirttiği hususlarda imza araştırması yapılmamasının sonuca etkili olmadığı, davacının yaptığı eylemin başka bir sigorta şirketinin acenteliğini yürütmek olmadığı, davalı Sigorta şirketinin acentesi olduğunu gösterir şekilde yabancı bir sigorta şirketinin evrakı üzerine kaşe ve imza atılarak … Insurance firmasının poliçelerinin … Sigorta’nın da teminatı altında olduğu konusunda muhatapları nezdinde intiba oluşturduğu anlaşıldığından, mahkemece verilen kararda yasa ve usule aykırılık olmadığı gibi istinaf nedenlerinin de yerinde olmadığı kanaatine varılarak davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur. “denildiği ve …’ın … tarafından düzenlenen poliçelere … Sigorta Acentesi sıfatını gösterir şekilde kaşe ve imza atmasının … Sigortayı sorumlu ve ilgili kılmayacağının kabul edildiği anlaşılmıştır. Davalılar arasında görülen bu davada verilen karar kesinleşmiş olup, davalı …’ın … Sigorta Acentesi kaşesi ile imzaladığı poliçeden ötürü … Sigortanın herhangi bir sorumluluğunun doğmadığı, iadesi talep edilen paranın … Sigorta şirketi bünyesine aktarıldığına dair herhangi bir delil ve belge bulunmadığı dolayısıyla sigorta şirketinin sebepsiz zenginleştiğinden de söz edilemeyeceği, esasen dayanak poliçe … Sigorta Şirketine ait olup salt diğer davalının … Sigorta Acenteliği kaşesini kullanarak attığı imzanın da davalı sigorta şirketini sorumlu kılmayacağı, davacının açtığı davada davalı sigorta şirketine husumet düşmeyeceği sonucuna varılmıştır. Diğer davalı yönünden ise, davalının kendi beyanları ile davacı ile dava dışı sigorta şirketi arasında aracılık yaptığı ve poliçeyi imzaladığı, bu nedenle sigorta primi karşılığı hesabına bir kısım paranın geldiği bu paranın bir miktarının dava dışı sigorta şirketine gönderildiği sabit olmakla birlikte davalının gelen paranın tümünü gönderdiğini ispatlayamadığı dolayısıyla belirlenen 2.362.725 Euro ile 18.500 USD meblağın uhdesinde kaldığının bu tutarlar kadar sebepsiz zenginleştiğinin kabulü gerektiği sonucuna varılmıştır. Davacı yan dava açarken Euro olan alacağı için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL.nin tahsilini talep etmiş, sunduğu ıslah dilekçesiyle davasını 04/07/2019 ıslah tarihi itibariyle 20.562.500 TL.arttırdığını bildirmiş ve ıslah tarihinden itibaren faiz talep etmiş, sonuç olarak 3.250.000 Euro’nun davalılardan tahsilini istemiştir. Yabancı para cinsinden olan borçların yabancı para olarak istenmesi mümkün olup davacı bu hakkını kullanmayıp ilk aşamada 10.000 TL.talep etmiştir. Islah dilekçesiyle para biriminin değiştirilip Euro cinsinden alacağa hükmedilmesini talep etmiş ise de artık dava dilekçesi ile tercihini belirlemiş olduğundan davacının talebi TL.olarak değerlendirilmiş ve davalı … uhdesinde kaldığı anlaşılan Euro ve USD para birimlerinin ıslah tarihindeki kurlar üzerinden TL karşılığı;(2.362.725 Euro x 6.3325 TL.)=14.961.956,06TL.+(18.500 USDx5.6119 TL.)=103.820,15 TL=15.065.776,21 TL. olarak belirlenerek davanın davalı … Sigorta Acenteliği yönünden ıslah edilen hali ile kısmen kabulü ile 10.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren ve bakiye 15.055.776,21 TL’nin ıslah tarihi olan 05/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, fazla talebin reddine, davalı …Sigorta şirketi aleyhine açılan davanın husumet yokluğundan reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalılardan … … Sigorta Acenteliği ile dava dışı bir firma aracılığı ile iletişime geçtiğini, güvenilir bir … Sigorta Şirketi olan diğer davalı … Sigorta güvencesinde riskini sigorta ettirmek istediğini, … Sigortanın yetkili acentesi, … Sigorta acentesinin poliçeyi düzenlediğini, altına … Sigorta acentesi olarak imza atıldığını, müvekkilinden 3.250.000,00 Euro tutarında sigorta primi tahsil ettiğini, söz konusu işlemin yapıldığı 15/04/2015 tarihi itibariyle …’ın … Sigorta’nın acentesi olduğunu, para tahsil etmeye de yetkili olduğunu, dolayısıyla da yapmış olduğu işlemin esas sigortacı olan … Sigortayı’da bağladığını ve müteselsil sorumluluğun doğduğunu, müvekkilinin …’a bu ödemeyi … Sigorta unvanına olan güven nedeniyle yaptığını, eğer … Sigorta’nın …’a acentelik yetkisi vermemiş olması halinde müvekkilinin dava konusu ödemeyi yapmamış olacağını, bir kayıp yaşamamış olacağını, dolayısıyla … Sigorta’nın sorumluluk dışı bırakılmasının usul ve yasalara aykırı olduğunu, ayrıca … Sigorta acentesi … ile acentelik sözleşmesini müvekkilinin sigorta primini ödeme tarihinden sonra iptal ettiğini, …’ın … Acentesi sıfatını gösterir şekilde imzaladığı poliçeden ötürü … Sigortanın herhangi bir sorumluluğu doğmadığı yönünde karar verilmiş olmasının huzurdaki davayı bağlayan bir unsur olmadığını, söz konusu davada müvekkilinin hiçbir surette taraf olamayacağını, müvekkilinin ödemeyi … Sigortaya adı altında bulunan …’a yaptığını, …’ın … Sigorta adına para tahsil etme yetkisinin bulunduğunu, dolayısıyla …’a yapılmış olan ödemenin … Sigorta’ya yapılma iradesi ile yapıldığını, bu sebeple … Sigorta tarafından acentelik verilen bir acentenin her türlü eyleminden de … Sigortanın da sorumlu tutulması gerektiğini, yerel mahkemece ödenmesine hükmedilen bedelin …’ın uhdesinde kalan bedelle sınırlı olmasının da usul ve yasalara aykırı olduğunu, …’ın müvekkilinden 3.250.000,00 Euro aldığının sabit olduğunu, fakat bu bedelin bir kısmının dava dışı 3. bir kişiye gönderilmiş olması, yalnızca … uhdesinde kalan bedel üzerinden sorumlu olmasının hiçbir hukuki dayanağının bulunmadığını, bu nedenle davanın kısmen kabulünün de usul ve yasalara aykırı olduğunu, …’ın … Sigorta adı altında müvekkilinden 3.250.000,00 EURO tahsil ettiğini, bu bedelin tamamını iade etmekle de mükellef olduğunu, bir başkasına yapmış olduğu ödemelerin dava değerinden mahsup edilmesinde hukuki bir dayanağın bulunmadığını, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, her iki davalının müteselsil sorumluluğu bulunduğundan davanın …Sigorta A.Ş. açısından da kabulüne karar verilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılması gerektiğini ileri sürmüştür. Davalı …Sigorta Şirketi vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının hukuka uygun olduğunu, aksi kanaatin herhangi bir acentenin acenteliğini yaptığı tüm sigorta şirketlerini yetkisi dışındaki işlemleri ile borca batırabilmesine ve sektörde sigorta şirketi kalmamasına sebep olacağını, gerek davalı asil … tarafından yerel mahkemeye sunulan yazılı beyanlar gerekse talep dayanağı poliçe ve belgeler incelendiğinde işbu poliçenin müvekkili şirketçe nam ve hesabına düzenlenmediği ve Kıbrıs’ta bulunan … Sigorta isimli bir firma namına düzenlendiğinin tespit edildiğini, bu sebeple davacı taraf ilgili firmaya dava açabilecek iken hiçbir belgede taahhüdü olmayan müvekkili şirket adına dava açılmasının haksız bir durum olduğunu, ayrıca müvekkili şirketçe sahte poliçeye benzer teminat veren bir poliçe türü bulunmadığı gibi 50.000,00 Euroluk bir poliçenin reasürör desteği olmadan ve 3.250.000,00 Euro gibi fahiş bir prim ile kesilmesinin de mümkün olamayacağını, davalı acente sözleşmesinin fesih edilmesi üzerine müvekkili şirket aleyhine portföy tazminatı talebi ile dava açıldığnı, davalı acentenin sahte poliçeler düzenlenmesi sebebi ile sözleşmesinin haklı olarak fesih edildiğinin tespit edildiğini, belirtilen sebepler neticesinde davacı tarafın istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini ve yerel mahkeme kararının onanmasını beyan ve talep etmiştir. Davalı …’ın istinaf kanun yoluna başvurmadığı ve istinafa cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava, sigorta poliçesinin geçersizliği sebebiyle ödenen primlerin iadesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince; davalı …Sigorta Şirketi yönünden davanın husumet yokluğundan reddine, diğer davalı … yönünden davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekilince yukarıda yazılı sebeplerle istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde; …Sigorta Şirketi’nin eldeki davada pasif husumetinin bulunup bulunmadığı, diğer davalı yönünden kısmen redde yönelik kararın yerinde olup olmadığı hususudur. Davalı …’ın davalı …Sigorta Şirketinin sözleşme yapmaya yetkili acentesi olduğu, yetkisinin 30/05/2006 tarihli ticaret sicili gazetesinde ilan edildiği anlaşılmaktadır. Davalı acente … ile davacı Moğolistan uyruklu şirket arasında, davacı şirketin yurtdışından kullanacağı kredi için talep edilen Kredi Risk Sigorta Teminatı almak istediği, davalı … tarafından 15/05/2014 tarihinde … SİGORTA başlıklı poliçe düzenlendiği, ancak poliçenin üzerine “… Sigorta – … sigorta acenteliği” kaşesinin basılarak imza atıldığı, bilahare poliçenin geçersiz olduğundan bahisle davacının krediyi kullanamadığını iddia edildiği, davanı taraflarınca bahsi geçen poliçenin geçerli olduğunu ileri sürmedikleri görüldü. Bizzat davalı … tarafından verilen 03/01/2021 tarihli “07/01/2021 tarihli bilirkişi raporuna itirazlarımdan ibarettir” konulu dilekçesi, … vekilinin 16/10/2017 tarihli “28/09/2017 tarihli ara karara ilişkin beyanlarımızı içerir” konulu dilekçeleri, davalı …’ın diğer yazılı dilekçeleri, 17/11/2021 tarihli duruşmadaki beyanları, bilirkişi raporları ile; acente … ile dava dışı … sigorta arasında herhangi bir acentelik sözleşmesinin bulunmadığı, organik ve inoorganik bağın bulunmadığı, davacı tarafından sigorta primi olarak kararlaştırılan 3.250.000,00 Euro primin tamamının davalı …’a ödendiği, bu paranın bir kısmının “Kıbrısta bulunan … Bankası Ltd.’e … Ltd.Şti ‘ye sigorta karşılığı” açıklaması ile havale edildiği, ancak yapılan havalelerin dava konusu edilen poliçeye ilişkin olduğuna dair bir kayıt bulunmamaktadır. Davalının mahkeme içi ikrarı ile davacıya düzenlenip verilen poliçenin sahte olduğu, davalı tarafça poliçe üzerindeki kendine atfen atılan imzalar inkar edilmekle birlikte poliçenin dava dışı … sigorta tarafından ya da onun acentesi tarafından düzenlenmediği müddetçe imzaların davalı … eli ürünü olup olmamasının sonuca herhangi bir etkisinin bulunmamaktadır. Bu poliçenin düzenlenmesi için prim adı altında davacıdan 3.250.000,00 Euro paranın davalı … hesabına geçtiği, davalının kendisinin dolandırıldığı, bu parayı dava dışı kişilere gönderdiği iddialarının sonuca bir etkisinin olmadığı, sonuç itibarıyla davacıya herhangi bir sigorta şirketi yada yetkili acentesi tarafından düzenlenmeyen poliçe benzeri evrak verilerek prim olarak belirlenen paranın davalı …’ın hesaplarına aktarıldığı, bu paradan bir kısmının onun hesabından çıkmasının davalı …’ın sorumluluğunu kaldırmayacağı veya azaltmayacağı sonucuna ulaşılmıştır. Davalı … davalı …Sigorta Şirketinin sözleşme yapmaya yetkili acentesi olmakla birlikte dava konusu sözleşmeyi acentesi olduğu şirket adına yapmadığı, düzenlenen poliçe benzeri belgede davalı sigorta şirketinin riski üstlendiğine dair hiçbir ibare bulunmadığı, acentenin poliçeyi düzenlerken sadece “… Sigorta- … -Sigorta Acenteliği” şeklinde hazırlanmış kaşe basarak kendi imzasını attığı, tahsil edilen primlerin davalı sigorta şirketine gönderilmediği, bu durumda davalı sigorta şirketinin acentenin sigorta acenteliği görüntüsünü kullanarak başka bir sigorta şirketi adına yetkisi olmadığı halde yaptığı işlemlerden sorumlu tutulamayacağı anlaşılmakla, davalı …Sigorta Şirketi yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davacı vekilinin gönderilen tüm bedelin davalı …’ın hesabına geçmiş olması nedeniyle bu davalının tüm miktardan sorumlu tutulması gerektiğine yönelik istinaf talebi yönünden yapılan değerlendirmede; davacıdan sigorta primi olarak banka dekontlarına göre 2.801.225,00 Euro ve 700.000,00 USD’nin davalı … tarafından tahsil edilmiş, kendi ikrar ve beyanı ile bu davacıya teslim edilen poliçenin gerçek bir poliçe olmadığı, başka kişiler tarafından kendisinin dolandırıldığı savunmasının davalının sorumluluğunu ortadan kaldırmayacatır. Bu durumda davacı tarafından ödenen tüm miktar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, davalının … Bankası Ltd.Şti … Ltd.Şti sigorta karşılığı açıklaması ile gönderdiği meblağdan sorumlu olmayacağı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi isabetli olmamıştır.Buna göre davacının ıslah dilekçesindeki talebi dikkate alınarak davalı …’a ödenen 2.801.225,00 Euro ve 700.000,00 USD’nin ıslah tarihindeki döviz kuru dikkate alınarak Euro bedelinin(1 euro =6,3325 TL) 17.738.757,31 TL ve Amerikan Doları bedelinin(1 USD=5,6119) 3.928.330‬,00 TL ve her iki miktar toplamının 21.667.087,31‬ TL olduğu, davacının ıslah dilekçesi ile 20.562.500,00 TL talep ettiği anlaşılmakla, davanın ıslah ve talep edilen miktar yönünden kabulüne karar vermek gerekmiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; davalı … Sigorta yönünden istinaf talebinin reddine davalı … ‘a yönelik istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından, davalı … Sigorta yönünden hükmün kesinleşene kısımları tekrar edilerek Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle davalı … yönünden davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABULÜ istinaf incelemesine konu ilk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davanın Davalı … Sigorta Acenteliği yönünden KABULÜ ile; 20.562.500,00 TL’nin 10.000,00 TL’lik kısmı yönünden dava tarihinden itibaren ve bakiye 20.552.500,00 TL’lik kısmı yönünden ıslah tarihi olan 05/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, 2-Davalı …Sigorta şirketi aleyhine açılan davanın husumet yokluğundan reddine, 3-Alınması gerekli 1.404.624,38 TL harçtan başlangıçta peşin olarak alınan 170,78 TL harç ile 351.157,00 TL ıslah/tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 1.053.296,6 TL karar ve ilam harcının davalı … Sigorta Acenteliği’nden alınarak hazineye irat kaydına, 4-Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu başvuru harcı 29,20 TL, peşin harç 170,78 TL, ıslah/tamamlama harcı 351.157,00 TL ile birlikte, posta ve tebligat gideri 464,3‬ TL, bilirkişi ücreti 1400 TL, olmak üzere toplam 352.756,98 TL yargılama masrafının davalı … Sigorta Acenteliği’nden alınarak davacıya verilmesine, 5-Davalı … Sigorta Şirketi tarafından yapılan 175.60 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalı …Sigorta Şirketi’ne ödenmesine, 6-Davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 7-Davacı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 443.625,00 TL avukatlık ücretinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, 8-Davalı …Sigorta Şirketi kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 7/2 maddesindeki esaslara göre belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, 9-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa; davalı tarafından yatırılan ve artan delil avansının kendisine iadesine, 10-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak; a-Davacı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, b-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 220,70 TL, posta ve tebligat gideri 112,00 TL olmak üzere toplam 332,7‬0 TL yargılama masrafının davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.25/05/2023