Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1386 E. 2023/42 K. 17.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1386
KARAR NO: 2023/42
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/05/2022
NUMARASI: 2022/208 Esas – 2022/267 Karar
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/01/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün Davacı … Sigorta Şirketi ile davalı … Anonim Şirketi vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dışı … A.Ş’nin müvekkili tarafından 01/01/2019-01/01/2020 vadeli … nolu Nakliyat Emtia Blok Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, söz konusu poliçe … nolu abonman poliçeye bağlı olarak düzenlendiğini, dava dışı müvekkili şirket sigortalısı … A.Ş’ye ait 720 sandık 1.945,732 kg cam emtiasının 27/03/2019’da Gemlik Limanından … gemisine yüklendiğini, geminin 11/04/2019’da İspanya’nın La Coruna Limanına vardığını ve aynı gün tahliyeye başlandığını, tahliye esnasında emtiaların büyük bir kısmının hasarlandığının tespit edildiğini, ekspertiz incelemesinde 649.827,29 Euro zarar miktarı olarak belirlendiğini, davalılar ile dava öncesi uzlaşabilmek adına arabuluculuk müessesine başvurulduğunu ancak anlaşamama ile sonuçlandığını, 649.827,29 Euro müvekkili şirket tarafından sigortalısına 24.09.2019 tarihinde ödendiğini, bu ödeme ile müvekkili şirket sigortalısının haklarına TTK uyarınca kanuni, BK uyarınca akdi halef olduğunu beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 649.827,29 Euro maddi tazminat tutarının ve bu tutara ödeme tarihi olan 24.09.2019 tarihinden itibaren işleyecek yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faizi oranı uygulanmak suretiyle belirlenecek faiz, yargılama gideri ve vekalet üçreti ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … İşletmeleri A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; Zorunlu arabuluculuk başvurusunun Bursa Arabuluculuk Bürosu olduğu ve anlaşmama ile neticelendiğini, yetki itirazlarının kabulü ile dosyanın görevli ve yetkili Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini talep ettiklerini, dava süresi içinde açılmadığını, TTK md.1188/3 uyarınca rücu süresi düşmüş olup; davacı ile bu sürenin uzatılmasına yönelik bir anlaşma da bulunmadığını, davanın hak düşürücü sürenin aşılması nedeni ile de reddini talep ettiklerini, müvekkili şirketin, Gemlik Serbest Bölgesinde yer almakta olan bir liman işletmesi olduğunu, dava dışı … A.Ş ile müvekkili şirket arasında 02/01/2019 tarihinde imzalanan sözleşme gereği ticari ilişki mevcut olduğunu, 28/03/2019 tarihinde müvekkili limandan tüm kontrolleri gerek müvekkil şirket yetkilileri, gerek gemi personeli gerekse dava dışı … A.Ş yetkilileri tarafından yapılarak ayrılan … isimli gemi, 05/04/2019 ila 08/04/2019 tarihleri arasında Doğu Atlantik Okyanusunda şiddetli fırtınaya maruz kaldığını ve kaptan tarafından Deniz Raporunda açıkça beyan edildiğini, yetkili mercilere de onaylatılarak durumdan taraflar haberdar edildiğini, dava konusu yük ve istifleme operasyonu, tamamen yük ilgililerince sunulan istif planına uygun olarak ve yük ilgililerince sağlanan ekipman kullanılarak gerçekleştirildiğini, bu nedenle dava konusu olayda müvekkiline atfedilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığını, tüm yükleme operasyonunda kullanılan lashing malzemeleri dava dışı … A.Ş tarafından temin edildiğini ve operasyon yükleyici firma ve gemi kaptanı gözetiminde gerçekleştirildiğini, yine yapılan operasyon sonrası, yükün sabitlenmesi için gemi ambar içinde yapılan kaynak işlerinin yeterli olduğu ve yüke uygun olarak düzgün yapıldığı gemi kaptanı tarafından tasdik edilerek kayıt altına alındığını, kabul anlamına gelmemek kaydı ile aksi kanaatte olunması halinde ise geminin 05/04/2019 ila 08/04/2019 tarihleri arasında Doğu Atlantik Okyanusunda şiddetli fırtınaya maruz kalmış olması nedeni ile ortada somut olayı müvekkili ile ilişkilendirilebilecek illiyet bağının varlığından söz edilemeyeceğini, davacı tarafından talep edilen fahiş, tek taraflı, muğlak, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun tazminat talebinin reddi gerektiğini, dava dilekçesinde talep edilen faizi ve başlangıç tarihini kabul etmediklerini, mahkemece müvekkili aleyhine bir tazminata hükmedilecekse, davacı tarafca tespit edilen kurun tarihine ve kendisine itiraz ettiklerini beyanla davanın reddine, davanın … Sigorta A.Ş’ye ihbarına, masraf ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili …’ye “…” isimli geminin … Sigortacısı olduğu iddiası ile husumet yöneltildiğini, müvekkilinin Hamburg Almanya şehrinde mukim bir sigorta şirket olduğunu, dava konusu … Sözleşmesinin iki yabancı tüzel kişi arasında, yurtdışında, yabancı bayraklı bir gemiye ilişkin akdedildiğini, işbu … Sigorta Sözleşmesi bizzat müvekkili tarafından akdedilmiş olup, … Sigorta Sözleşmesinin akdedilmesi aşamasında herhangi bir acente aracılıkta bulunmadığını, bu bağlamda, müvekkili açısından yabancılık unsuru taşıdığından dava konusu uyuşmazlığa ilişkin mahkemenin milletlerarası yetkisi 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanun hükümleri ile belirleneceğini, uyuşmazlığın çözümünde Hamburg, Almanya mahkemeleri yetkili olduğundan yetkisizlik nedeniyle davanın müvekkili yönünden usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, uyuşmazlığa konu taşımaya ilişkin 27.03.2019 tarihli konşimentoya göre yükleyici … A.Ş. ve alıcı … olduğunu, dava konusu taşımaya ilişkin Dökme Gemi Taşıma Sözleşmesi incelendiğinde ise taşıtan … A.Ş. ve … Tic. Ltd. Şti. arasında düzenlendiği görüldüğünü, taşımaya ilişkin Liman Hizmet Sözleşmesi ise … A.Ş. ve … A.Ş. arasında düzenlendiğini, davacının sigortalısı … A.Ş. taşımaya ilişkin düzenlenen konşimentoya taraf olmadığı gibi taşıma sözleşmesine de taraf olmadığını, davacının sigortalısı taşımaya taraf olmadığından, sigortacı arasında ilişki bulunmadığından meydana gelen hasara ilişkin sigorta şirketi tarafından karşılanacak bir rizikonun mevcut olmadığını, davacı sigorta şirketince davalıya yapılan ödeme dava konusu taşımaya ilişkin olmadığı ve böylece bu taşımaya ilişkin meydana geldiği iddia edilen zarar ile ilgili bir hukuki yararı, menfaati bulunmamakta olup hak sahibi de olmadığını, davacının bu davayı açmakta aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, davacı ise iddia olunan hasarın nedenine ilişkin kesin bir açıklama getirmediğini, bu bağlamda davacının öncelikle ileri sürülen hasarın nedenine ilişkin iddiasına açıklama getirmesi ve bu iddiasını somut delillerle ispatlaması gerektiğini, davacı tarafından iddia edilen hasara ilişkin tarafların kusuru somut olarak ispat edilemediğini, hiçbir kabul anlamına gelmemek kaydı ile davacı tarafından müvekkilinin sigortalısının kusuru ispatlanamadığından sigortacı müvekkiline başvurulması mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemesi kaydıyla bir zararın olması ihtimalinde dahi, davacının ikrarına ilaveten bu iddia edilen zararın yetersiz lashing (bağlama) ve securing (sabitleme) nedeniyle olduğu bizzat davacı ve sigortalısı tarafından tanzim ettirilen sörvey raporlarında da açıkça tespit edildiğini, davaya konu taşımaya ilişkin taşıma sözleşmesinde lashing ve securing işlerinden doğabilecek zararların davacı sorumluluğunda olduğu düzenlenmiş ve yine davacının sigortalısı tarafından lashing ve securing de dahil olmak üzere tüm yükleme operasyonları diğer davalı …a bırakıldığını, bizzat davacı tarafından tüm gemi ilgililerinin securing ve lashing nedeniyle doğabilecek zararlardan sorumlu olmadığı halihazırda kabul edilmesine rağmen huzurdaki davanın ikame edilmesi sözleşmeye ve hukuka aykırılık teşkil ettiğini, … A.Ş. tarafından gümrüğe yazılan bildirim yazısına ilişkin yazışma ile de tüm yükleme operasyonunda kullanılan lashing malzemelerinin dava dışı … A.Ş. tarafından temin edilmiş olduğu ve ayrıca lashing işlemlerinin … tarafından yapıldığını kanıtladığını, dava konusu olaya ilişkin alınan sörvey raporlarında da tereddütte yer bırakmayacak biçimde son derece açık olarak tespit edildiği üzere yükte meydana gelen hasar bağlama (lashing) ve sabitleme (securing) tertibatındaki yetersizlik ve hata sonucunda meydana geldiğini, müvekkilinin sigortalısının herhangi bir kusurundan söz edilmesi düşünülemeyeceğini, taşımanın gerçekleştiği gemi olan … sefere elverişli bir gemi olduğunu, emtiada meydana gelen olayın nedenine ilişkin gemiye ve gemi ilgililerine kusur atfedilemeyeceğini, emtianın taşındığı … gemisi seferi sırasında 05.04.2019 tarihinden 08.04.2019 tarihine kadar Doğu Atlantik Okyanusunda 3-4 metre yüksekliğinde dalgalar ile kuzeybatıdan esen 7/6 Boufort gücünde rüzgarla birlikte kötü hava şartlarına maruz kaldığını, dava konusu olaya ilişkin raporlarda da belirtildiği üzere bağlama ve sabitleme ekipmanının hatalı olması nedeniyle hasar meydana geldiğini, bağlama ve sabitleme ekipmanının hatalı olması, geminin kötü hava şartlarına maruz kalmasıyla yükün kaymasına neden olduğunu, hasarın meydana gelme nedeni ile ilgili mahkeme aksi kanaatte ise hasarın geminin doğu Atlantik okyanusunda kötü hava şartlarına maruz kalması nedeniyle meydana geldiğinin kabulü gerektiğini, her ne kadar davacı sigorta tarafından … isimli gemide meydana geldiği ileri sürülen yük hasarına istinaden ödeme yapıldığı ileri sürülmüşse de hasarlanan yük miktarını ve bu yüke ilişkin fatura bedellerini veya zararın varlığını ispatlayabilecek herhangi somut bir belge dosyaya sunulamadığını beyanla davanın reddine, yargılama masrafları ile vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Dava şartları, HMK’nın 115. Maddesi gereğince yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmelidir. 7155 sayılı kanunun 20.maddesi ile eklenen TTK’nın 5/A maddesi ile; TTK’nın 4.maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında, dava açılmadan önce Arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiştir. Elde ki dosyaya konu uyuşmazlık taşıma hasarının tahsiline ilişkin tazminat davası olduğundan, TTK’nın 5/A maddesine göre arabuluculuk dava şartına tabidir. Davacının dava konusu uyuşmazlıkla ilgili olarak İstanbul Arabulucuk Bürosuna başvurduğu, tarafların anlaşamadıklarına dair 25.06.2020 tarihli Son Tutunağın İstanbul Arabulucuk Bürosu tarafından düzenlendiği sunulan tutanak örneğinden anlaşılmaktadır. Dosyada mübrez İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/259 E. ve 2020/275 K sayılı kararı ile, davalı … vekilinin yetki itirazı nedeniyle İstanbul Arabuluculuk Bürosunun yetkisizliğine, yetkili Arabuluculuk Bürosunun Bursa Arabuluculuk bürosu olduğuna kesin olarak karar verildiği görülmektedir. Mahkememiz tarafından 02.02.2022 tarihli duruşma ara kararı ile; davalı … A.Ş yönünden yapılan arabuluculuk başvurusu ile ilgili İstanbul 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 16/03/2020 tarihli ve 2020/259 esas, 2020/275 karar sayılı yetkisizlik kararından sonra yetkili arabuluculuk bürosunda zorunlu arabuluculuk faaliyetinin devam ettirilip ettirilmediği konusunda beyanda bulunulup düzenlenmiş ise son tutanak örneğinin dosyaya sunulmasına karar verilmiştir. Davacı vekili 09.02.2022 tarihli dilekçesinde bu konuya ilişkin olarak, arabulucunun Bursa Komisyonundan atandığını beyan etmiş ise de, İstanbul 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin kararı karşısında davalı … A.Ş yönünden arabuluculuk dava şartının yerine getirildiğini kabul etmek mümkün görülmemiştir. Davalı … vekili cevap dilekcesinde, müvekkilinin Almanya’da mukim olması ve sigorta poliçesinin de Hamburg’da düzenlemesinden dolayı mahkememizin yetkisiz olduğunu ileri sürerek milletlerarası yetki itirazında bulunmuştur. 5718 sayılı MÖHUK 46.maddesinde “Bir davada ileri sürülen alacak talebi sigorta sözleşmesinden kaynaklanıyor ise davaya bakmaya yetkili olan mahkemenin sigortacının esas iş yeri veya sigorta sözleşmesini yapan şubenin yada acentesinin Türkiye’de bulunduğu yer mahkemesi” olduğu kabul edilmiştir. Davacı taraf davalıya karşı ileri sürdüğü tazminat talebini davalı ile donatan arasındaki sorumluluk sigortasına dayandırmış olduğundan yetkili mahkeme MÖHUK 46.maddesine göre belirlenmelidir. Eldeki dosyada, … gemisiyle ilgili sigorta poliçesini düzenleyen Davalı … Almanya’da mukim bir şirkettir. MÖHUK 46.maddesine göre, bu davalı ile ilgili uyuşmazlık bakımından mahkememizin yetkili hale gelmesi, sigorta poliçesinin sigortacının Türkiye’de bulunan bir şubesi ya da acentesi tarafından düzenlenmiş olması koşuluna bağlıdır.16.02.2022 tarihinde dosyaya sunulan sigorta poliçesi örneği ile tercümesinden, taşımada kullanılan sigortalı … gemisinin davalı … tarafından sigortalandığı, sigorta poliçesininde 12.03.2019 tarihinde davalının şirket merkezinin olduğu Hamburg’da düzenlendiği görülmektedir. Bu itibarla, MÖHUK 46.maddesinde düzenlenen yetki kuralına göre davalı … aleyhine açılan dava bakımından mahkememiz yetkili değildir. Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı … A.Ş hakkındaki davanın HMK ‘nun 114/son, 6102 sayılı TTK ‘nun 5/A maddesine göre dava şartı yokluğundan, davalı … hakkında açılan davanın da MÖHUK 46.maddesi gereğince mahkememizin yetkisizliği nedeniyle usulden reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın, Davalı … yönünden dava şartı yokluğu sebebiyle reddedilmesinin hukuken haksız olduğunu, davanın …’a yönetilebilmesi için tüm dava şartlarının yerine getirildiğini, hem yerel mahkeme kararı hem de istinaf şansının bulunmadığı İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/259 E. 2020/275 K. Sayılı kesin kararı ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği md. 25/4 hükmüne aykırı karar verildiği, anılan maddenin; arabuluculukta yetki incelemesi yapılırken arabulucunun listesinde bulunduğu komisyonun dikkate alınacağını, davaya konu arabuluculukta da başvuru yapılırken arabulucunun Bursa Komisyonu’ndan arabulucu atanması özel olarak talep edilip başvuru formuna aşağıdaki şerh düşüldüğünü, söz konusu şerh dolayısıyla, arabuluculuk toplantıları Bursa Komisyonu üyesi 9877 sicil numaralı Arabulucu … tarafından yürütülmüş olup, kaldı ki gerekçeli kararda bahsi geçen İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/259 E. 2020/275 K. Sayılı kararın tarihi 11.03.2020 iken davaya konu arabuluculuk sürecinin başlangıç tarihinin 24.03.2020 olduğunu, dolayısıyla davaya konu arabuluculuk ile yetki itirazına gerekçe gösterilen İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/259 E. 2020/275 K. sayılı kararı arasında bağlantı olduğundan söz edilemeyeceğini, davanın, davalı … yönünden yetkisizlik nedeniyle reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, 2.1. dava konusu borç, TBK m. 89 uyarınca para borcu olup yerel mahkemenin yetkili olduğunu, bu hususta çok sayıda yargıtay kararı ve emsal mahkeme kararı mevcut olup, alacaklı, TBK md. 89 uyarınca; uyarınca kendi yerleşim yerinde dava açabileceği gibi HMK md. 6 uyarınca davalının yerleşim yerinde de dava açabilir yani davacıya seçimlik bir yetki verilmiştir. Zira MÖHUK md. 40 uyarınca Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibariyle yetki kuralları tayin edeceğini bu kapsamda davanın, davacının yerleşim yerindeki Denizcilik İhtisas Mahkemesi sıfatıyla İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde ikame edildiğini, bununla beraber her ne kadar huzurdaki davada davacı şirket sigortalısının hak ve alacaklarına halef olmuş olsa da huzurdaki dava konusu uyuşmazlık bizzat müvekkil şirket ile davalı … arasındaki bir sigorta sözleşmesinden kaynaklanmamakta olup uyuşmazlığın taşıma sırasında meydana gelen hasara ilişkin olduğunu söz konusu hasarın davalı …’a sigortacı sıfatıyla rücu edildiğini, huzurdaki dava konusu olayda hiçbir sigorta sözleşmesinden herhangi bir uyuşmazlık doğmadığını, anılan nedenle MÖHUK md. 46’nın huzurdaki dava konusu olayda yetki tayin etmekte kullanılmasının mümkün olmadığın, dava dışı sigortalının zararı davacıdan karşılanmış olduğundan sigortalı zarar gören konumunda olmadığını, artık zarar görenin davacı olduğundan hmk’nın 16. maddesi gereğince davacının yerleşim yerinin de yetkili olduğunu, huzurdaki davada da birden çok davalı mevcut olup söz konusu davalıların tümü için yetkili mahkemelerin Türk mahkemeleri olduğu gibi yukarıda açıklandığı üzere davalı … için de dava konusu para borcunun tazmini için esasa ilişkin inceleme yapacak yetkili mahkemeler Türk mahkemeleri olduğunu, hukukun genel ilkeleri ve usul ekonomisi ilkeleri göz önüne alındığında, dava konusu olayda zarar görenin dava dışı sigortalı değil, sigortalının zararlarını tazmin edip haklarına halef olan müvekkil sigorta şirketi olduğunun kabulü gerektiğini, bu doğrultuda huzurdaki dava zarar gören davacının merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde ikame edildiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının, zorunlu arabuluculuk kapsamında İstanbul Arabuluculuk Bürosuna başvurmuş; süresi içinde yapılan yetki itirazı neticesinde yetkili Arabuluculuk Bürosunun Bursa Arabuluculuk Bürosu olduğu İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/259E. Sayılı dosyası ile kesin olarak kabul edilmiş ve tüm davalılar bakımından arabuluculuk işlemlerine Bursa’da başlanmış olup anlaşmama ile neticelendiğini, arabuluculuk sürecinin Bursa’da tamamlandığından açılan davada da Bursa Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olacağını, davacının ise, davasını Bursa’da değil İstanbul’da ikame etmiş ve davalı tarafından süresi içerisinde yetki itirazında bulunulduğunu, Yerel Mahkemece hatalı bir nitelendirme ile davalı bakımından zorunlu arabuluculuk şartı gerçekleşmediğinden bahisle davayı ayırarak davalı açısından davanın reddine karar vermiş olup verilen kararın, usule, yasaya, somut olayın özelliklerine aykırı olduğu gibi davalı bakımından hak kaybına da neden olabilecek bir karar olduğunu, beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.Davalı … vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle: davacının istinaf dilekçesinde ileri sürmüş olduğu beyan ve istinaf gerekçeleri yerinde olmayıp huzurdaki uyuşmazlıkta MÖHUK 46. çerçevesinde ve yerleşik yüksek yargı içtihatı uyarınca yetkisizlik kararı verilmesinin yerinde olduğunu, TTK m.1478 uyarınca aracın sigortacısından talepte bulunduğu anlaşıldığını, söz konusu kararda davacı sigortacının sorumluluğunun kaynağının zorunlu mali sorumluluk sigortası olduğu ve uyuşmazlığın sigorta poliçesindeki miktar ile sınırlı olarak ödeme yapılmasına ilişkin olduğu tespit edilerek sigorta sözleşmesinin TTK’da düzenlenmesi nedeniyle görevli mahkeme sigorta sözleşmesi dikkate alınarak Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu bu nedenle istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, deniz taşıması sırasında oluşan hasar bedelini sigortalısına ödeyen sigorta şirketinin, ödediği bu bedeli taşıyan taraftan rücuen tahsili davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davalı … Anonim Şirketi yönünden arabuluculuk dava şartının gerçekleşip gerçekleşmediği ve davalı … yönünden Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisinin bulunup bulunmadığı noktasındadır. 7155 sayılı Kanun’un 20’nci maddesi ile eklenen 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 5/A-1 maddesinde, ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğu, 7155 sayılı Kanun’un 23’ncü maddesi ile eklenen 6325 sy m.18/A-2 maddesinde ise, arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verileceği düzenlenmiştir. Davacı tarafça, eldeki uyuşmazlık konusuna ilişkin olarak 11/02/2020 tarihinde arabulucuya başvurulmuş ve … nolu dosyada kaydı oluşturulmuştur. Bu başvuruya ilişkin olarak İstanbul Arabuluculuk Bürosu tarafından arabulucu atanmıştır. Yetki itirazında bulunulması üzerine İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi 16/03/2020 tarih ve 2020/259 E.- 2020/275 K. Sayılı kararı ile yetki itirazının kabulüne karar verilerek Bursa Arabuluculuk Bürosunun yetkili olduğuna karar vermiştir. Sulh Hukuk Mahkemesinin anılan kararından sonra davacı tarafça tekrar arabuluya 24/03/2020 tarihinde başvurulmuş olup, bu kez 2020/7678 nolu dosyada işleme alınmış, arabulucu ise Bursa Komisyonundan atanmıştır. Bu başvuruya ilişkin olarak yetki itirazında bulunulmamış ve arabuluculuk son tutanağı 25/06/2020 tarihinde düzenlenmiştir. Bahsi geçen arabuluculuk son tutanağı dava dosyasına sunulmuş vaziyettedir. Bu haliyle davacı taraf dava açmadan önce arabulucuya başvurmuş ve dava dilekçesi ekinde arabuluculuk son tutanağını dosyaya sunmuş olup arabuluculuk dava şartı yerine getirilmiştir. Hal böyleyken mahkemece yetki itirazına uğrayan önceki arabuluculuk başvurusu esas alınarak davalı … Anonim Şirketi yönünden davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedilmesi doğru olmamıştır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece davalı … Anonim Şirketi yönünden hatalı değerlendinme ve eksik inceleme ile davanın sonuçlandırılması isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, kararın kaldırılma sebebine göre davacı vekilinin davalı … yönünden istinaf sebepleri ile davalı … Anonim Şirketi’nin istinaf başvurusu bu aşamada incelenmeksizin davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2-Kararın kaldırılma sebebine göre davacı vekilinin ‘davalı …’ yönünden istinaf sebepleri ile davalı … Anonim Şirketi’nin istinaf başvurusunun bu aşamada incelenmesine YER OLMADIĞINA, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 4-İstinaf başvurusu bu aşamada incelenmediğinden davalı … Anonim Şirketi tarafından yatırılan istinaf karar harcı ile istinaf başvuru harcının istemi halinde kendisine iadesine, 5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 17/01/2023