Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/138 E. 2022/97 K. 02.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/138
KARAR NO: 2022/97
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/12/2021 (Ara karar)
NUMARASI: 2021/789 Esas (DERDEST)
TALEP: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/02/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: İhtiyati tedbir talep eden eden davacı vekili talep dilekçesinde özetle; Müvekkilinin İzmir’de kuyumculuk yaptığı dönemde davalı …’a 01.04.2018 tarihinde 24 ayar 250 gram altın borçlandığını, ancak işleri iyi gitmeyen müvekkilinin iflas ettiğini ve borcunu ödeyemediğini, davalının müvekkilini sürekli olarak tehdit ve taciz etmeye başladığını, baskı ile 31.03.2019 tarihinde 250 gram altın borcuna karşılık 500 gram altının ödeneceğine ilişkin müvekkilinden yazılı taahhüt aldığını, daha sonra yine tehdit ve baskı ile 30.04.2020 tarihinde 500 gram altına ek olarak 290 gram altının daha ödenmesi için makbuz tanzim ettirdiğini, müvekkilinin 24 ayar 250 gram borcunun 24 ayar 790 gram olarak ödenmesi için evrakların cebir ve baskı ile düzenlettirildiğini, davalı ve ismi belirsiz kişilerin 17.10.2021 pazar günü sabahın erken saatlerinde müvekkilinin İstanbul’daki evine geldiklerini ve müvekkilinin ailesinin de evde olmasını fırsat bilerek cebir ve tehdit ile 250 gram altın borcuna karşılık senet imza ettirmek istediklerini, bunun üzerine davalıdan gördüğü baskı ile müvekkilinin 418.000,00 TL bedelli 30.11.2021 ödeme tarihli senedi imza ederek davalıya verdiğini, ancak müvekkilinin bu senet neticesinde başına gelebilecekleri bildiğinden en azından bu yaşanan sürecin bir sözleşme ile kaleme alınmasını istediğini, davalının da nasıl olsa elinde senet var diye düşünerek müvekkilin isteğini kabul ettiğini, taraflar arasında sözleşme tanzim edilerek imza edildiğini, müvekkilinin korkutularak senet imzaladığını, bu nedenle huzurdaki davayı açtıklarını, haksız bir alacağın takibe konma ihtimalinin söz konusu olduğunu, müvekkilinin zarara düçar olacağını ve bu zararın katlanarak büyüyeceğini, açık bir icra tehdidinin söz konusu olduğunu, Bu nedenle İ.İ.K.’nun Madde 72/II “İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.”göre ihtiyati tedbir kararı verilmesinin telafisi mümkün olmayan zararları önleyeceğini beyan ederek, senedin ödenmesinin durdurulması ve 3.kişilere ciro edilmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince ihtiyati tedbir talebi hakkında yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda, “Somut olayda davacı vekili; davalı taraftan 250 gram altın borç alındığını, borcun ödenemediğini, davalı tarafın baskısı ile 250 gram altın borcuna karşılık 500 gram altının ödeneceğine dair müvekkilinden yazılı taahhüt alındığını, daha sonra tehdit ve baskı ile 500 gram altına ek olarak 290 gram altının daha ödeneceğine dair evrakların cebir ve baskı ile düzenlettirildiğini, akabinde davalı ve ismi belirsiz kişilerin müvekkilinin evine gelerek cebir ve tehdit ile 250 gram altın borcuna karşılık dava konusu 418.000,00 TL bedelli senedin düzenlendiğini, 250 gram altın karşılığı olarak 131.535,00 TL borç olduğunu, senet nedeniyle 286.465,00 TL borçlu olunmadığını beyanla İ.İ.K 72/2 maddesi gereğince ihtiyati tedbir kararı verilerek senedin ödenmesinin ve 3.kişilere devrinin önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Kambiyo senedi niteliğinde olan bono düzenlenmesine esas teşkil eden temel ilişkiden bağımsız kayıtsız şartsız bir bedelin ödenmesi taahüdünü içeren mücerret (soyut) bir borç ilişkisini ifade edip, senedin tehditle alındığı iddiası keşideci davacı ve lehtar davalı arasındaki temel ilişkide şahsi defii olup davanın tarafları dışındaki iyi niyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemeyeceğinden bononun tedavül kabiliyetini ortadan kaldıracak, davanın tarafları dışında üçüncü kişileri bağlayacak şekilde ihtiyati tedbir kararı da verilemeyeceğinden davaya konu bono hakkında üçüncü kişileri de bağlayacak şekilde ödemeden men ihtiyati tedbir talebinin yasal şartları oluşmamıştır. Temel ilişkinin tarafları yönünden ise; Davacının, dava konusu bononun tehditle alındığını ispat etmesi gerekir. Somut olayda, dosyanın mevcut kapsamı itibariyle bu konuda yaklaşık ispat gerçekleşmemiştir. Bu itibarla Mahkemece asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte ihtayiti tedbir kararı verilmesine hukuken imkan bulunmadığı gibi taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden istemde HMK 389 ve devamı madde hükümlerinde ön görülen koşullar gerçekleşmediğinden ihtayiti tedbir isteminin bu aşamada reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme tarafından hatalı olarak sadece tehdit ve baskı kurularak verilen senede ilişkin bir değerlendirme yapıldığını, ancak dava dilekçesinde belirtildiği üzere tehdit ve baskı dışında dava konusu edilen bir diğer hususun verilen senedin teminat senedi olduğuna dair imzalanan 17.10.2021 tarihli sözleşme olduğunu, nitekim bu sözleşmeden dava dilekçesinde bahsedilmiş olmasına rağmen, Mahkeme tarafından sözleşmeye ilişkin hiç bir değerlendirme yapılmadığını, bu yönü ile Mahkemenin tedbir talebine ilişkin vermiş olduğu kararın eksik ve hatalı inceleme sonucu ortaya çıktığını, dosyaya sunulan 17.10.2021 tarihli taraflar arasında imzalanan sözleşme incelendiğinde müvekkilinin sadece 286.465,00 TL davalıya borçlu olduğunu, bu sözleşmeden açıkça 01.04.2018 tarihinde 250 gr 24 ayar has altının müvekkil tarafından teslim alındığının ifade edildiğini, daha sonrasında davalı taraf müvekkiline zorla, tehdit ve baskı yaparak müvekkilinin asıl borcu olan 500 gr altın borcunu 790 gr çıkarttığını, diğer bir ifade ile müvekkilinin borcu 2018 yılında 500 gr altın borcu olduğu taraflarca kararlaştırılmış iken davalı tarafın müvekkilinin borcunun 500 gram altından 790 gram altına çıktığını müvekkiline tehdit, zorla ve baskı ile kabul ettirdiğini, müvekkiline cebir ve baskı altında imzalattırılan senet nedeniyle müvekkilinin haksız zarara uğraması tehlikesi belirdiğini, bu durumun müvekkilini telafisi güç zararlara sokacağını, dolayısıyla bu zararların önlenmesi için senedin ödenmesinin durdurulması ve 3.kişilere ciro edilmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini beyanla, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE:Talep, menfi tespit davasında İİK’nın 72/2. maddesi kapsamında icra takibinin durdurulmasına karar verilmesi, istemidir. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, ihtiyati tedbirin şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.Davacı ile davalı arasında imzalanan 17.10.2021 tarihli belgede, 31.03.2019 tarih ve … nolu makbuz ile 30.04.2020 tarih ve … nolu makbuza konu toplam 790 gr. Has altın ana para ve kar payı olarak ödeneceği ve …’a bu bilgiler dahilinde (…) nolu senet düzenlendiği, senet bedelinin17.10.2021 tarihli altın fiyatı üzerinden 418.000,00 TL olarak düzenlendiği, senet vadesinin 30.11.2021 olduğu ve makbuzların ek olduğu belirtilmiştir. Ayrıca davacı tarafından davalı lehine 17.10.2021 tarihinde, 30.11.2021 vade ve 418.000,00 TL bedelli olarak bono keşide edilmiş ve bonoya nakden kaydı konulmuştur.İhityati tedbir isteyen davacı taraf, davaya konu bononun tehdit ve baskı altında imzalatıldığı ve edimler arası aşırı oransızlık nedeniyle gabine dayalı olarak davalıya borçlu olunmadığının tespiti davasında İİK’nın 72/2. Maddesi uyarınca senedin ödenmesinin durdurulması ve 3.kişilere ciro edilmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiştir.İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 72/2. maddesi, icra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir, şeklinde düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 389/1. Maddesi ise, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir, şeklindedir. HMK’nın 390/2 maddesine göre de, tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Davacı tarafça, dava konusu bononun tehdit ve baskı altında imzalatıldığı ve edimler arasında aşırı nispetsizlik bulunduğu iddia edilmekle birlikte bononun taraflar arasında imzalanan 17.10.2021 tarihli belgeye istinaden düzenlendiği ve bu belgede dava konusu senede açıkça atıf yapıldığı anlaşılmaktadır. Zaten bu husus taraflar arasında ihtilaf konusu değildir. Ancak, davacının iddiaları yargılamaya muhtaç olup, sunulan deliller yargılamanın bulunduğu aşama itibariyle yaklaşık ispat için yeterli değildir. Yaklaşık ispat şartı gerçekleşmediğine göre mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi ara kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-İhtiyati tedbir talep eden davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İhtiyati tedbir talep eden davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 02/02/2022