Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1351 E. 2023/317 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1351
KARAR NO: 2023/317
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/04/2022
NUMARASI: 2021/460 Esas – 2022/249 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/03/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Sigortalı … Tic. A.Ş’ne ait muhtelif Alüminyum profil emtiasının müvekkili nezdinde 13.07.2018-13.07.2019 tarihleri arasında … numaralı Nakliyat Blok Sigorta Poliçesi ile nakliyat muhataralarına karşı sigortalı olduğunu, sigortalının alıcı … isimli firmaya 2 konteyner içinde 56 paket/… kg/33023 kg net alüminyum profil emtiası sattığını, davaya konu alüminyum profil emtiasının Ambarlı Limanı-Miami arası nakliyesi için, dava dışı … isimli firmaya gönderilmek üzere, sağlam ve eksiksiz olarak yüklendiğini, bahse konu emtianın ilk sevkiyatının, İstanbul’dan Amerika Birleşik Devletleri’ne kadar … ve … numaralı konteynırlarla davalılar sorumluluğunda gerçekleştirilmek üzere yüklendiğini, alıcının, deposuna ulaşan malda istifin kaydığı ve mekanizmalı boşaltma sisteminin çalışmadığı için tahliye yapamayacağını bildirerek malı kabul etmediğini, sigortalının, ürünler üzerinde bazı düzeltme işlemlerini başka bir depoda yaptırıp tekrar alıcıya sevk ettiğini, emtianın konteyner içinde taşıyıcı demir sehpaya hasar vererek yana yattığını, ayrıca kolilerde ıslanma olduğunun aktarma esnasında görüldüğünü, alıcının tekrar gelen malı kısmen tasnif ettiğini, ıslanma izi olmayanları kabul ettiğini ve diğer kısmı reddettiğini, emtiada oluşan hasar nedeniyle müvekkili şirket tarafından ödenen 251.713,57TL hasar tazminatının ödeme tarihinden itibaren işleyecek faiziyle davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar … Anonim Şirketi ve … A.Ş. vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Dava kanusu denizyolu taşımasının merkezinin Kopenhag Danimarka ‘da bulunan … tarafından fiilen ifa edildiğini, nitekim bu hususta yabancı taşıyan …’nin “Fiili Taşıyan” sıfatı ile üstlenildiğini, nitekim dava konusu taşıma için fiili taşıma konşimentosunu düzenleyen ve bu taşımayı fiilen ifa eden … firması olduğunu, asaleten dava edilen 2 numaralı davalı müvekkili … A.Ş’nin ise dava konusu taşımada sigortalıya ya da başkaca herhangi birine karşi “Akdi Taşıyan”, “Taşıyan” veya “Fiili Taşıyan” sıfatlarını haiz olmadığını, … A.Ş.’nin dava konusu yüklerin taşınması işini üstlenmediğini, bu yükleri taşımadığını, ne sigortalı ne de başka bir kişi ile bu taşıma için herhangi bir navlun sözleşmesi akdetmediğini, ne sigortalıya ne de başka birine herhangi bir fatura kesmediğini, asaleten dava edilen 2 numaralı davalı müvekkili … A.Ş.’nin sadece sigortalının “Fiili Taşıyanı” olan … firmasının Türkiye genel acentesi olduğunu, her halükarda işbu davada müvekkili … A.Ş’nin fiili taşıyan …’ye izafeten dava edilmesinin mümkün olmadığını, iddia edilen hasarın nerede, ne zaman, nasıl, ne şekilde ve kimin sorumluluğu altında meydana geldiğinin belli olmadığını, her iki konteyner içindeki yüklerin istifinin bozulduğunu ve her iki konteyner içindeki yüklerin yine konteyner içinde kayarak konteynerin içinde, bu konteynerin yan duvarına yaslandığını, her iki konteynerin kendisinde (yani fiziki kondisyonunda) herhangi bir darbe, hasar, delik, yırtık, çatlak, deformasyon bulunmadığını, İşte bu iki hususun konteyner içindeki emteanın istifinin hatalı ya da yetersiz olduğunu gösterdiğini, zira her iki konteyner içindeki yüklerin aynı şekilde istifinin bozulmasının bir tesadüf olmadığını, bu kayda göre her iki konteyner muhteviyatı yükün konteyner içine yüklenmesi ve istiflenmesinin konşimento üzerinde “Shipper” yani “Yükleten” olarak yer alan diğer davalı … A.Ş. tarafından yapıldığını, istif hatasından fiili taşıyan müvekkili …’nin sorumluluğunun bulunmadığını, sadece taşıma sorumluluğunun yükleme limanında yükü teslim almakla başlayıp, dava dışı yük alıcısının deposunda yükü alıcısına teslim etmekle sona erdiğini, sigorta ekspertiz raporunda açık şekilde ifade edildiği üzere, konteynerlerin kendisinde, yani fiziki kondisyonunda herhangi bir darbe, hasar, delik, yırtık, çatlak, deformasyon bulunmadığını, o halde bu her iki konteyner içindeki yüklerin nasıl deniz suyuna aynı anda maruz kalmış olabileceğinin taraflarınca anlaşılamadığını, TTK m. 1185 gereğince taşıyana süresinde hasar ihbarı yapılmadığını, buna göre yükün konşimentoda yazıldığı şekilde taşındığı ve alıcısına teslim edildiğinin kabul edildiğini, tüm bu açıklamalarına istinaden, gerek 3 günlük ihbar süresi içinde taşıyana herhangi bir hasar ihbarında bulunulmadığı gerekse de iddia olunan hasarla ilgiti olarak her iki tarafın iştiraki ile mahkemelerce herhangi bir tespitin yapılmadığından bahisle, TTK m.1185/4 uyarınca yüklerin konşimentoda nasıl yazılmış ise o şekilde taşındığını, eğer yükte bir hasar varsa dahi bu hasardan taşıyanın mesul olmadığını beyanla; davanın görev yönünden, hakdüşümü yönünden, pasif husumet yokluğundan, dava ehliyeti yokluğundan ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Anonim Şirketi vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu Miami’deki hasara ilişkin raporun dosyaya sunulmadığını, bu sebeple hasarın neden oluştuğu hakkında bilgilerinin bulunmadığını, bu rapor ve tercümesinin taraflarınca ibraz edilmeden dosyaya cevap verilmesinin mümkün olmadığını, aldıkları bilgiye göre sörvey tarihinin 23.04.2019 olduğunu, malların ise 09/03/2019 da tahliye edilmekle, TTK 1184. maddeye göre inceleme yapılmadığı gibi, TTK 1185/3.maddesine göre bildirim süresinde olmadığı gibi, TTK 1185/4. maddesine göre malların hasarsız teslim edildiği karinesinin doğduğunu, deniz tuzu testi yapılmasına rağmen, bunun denizde ıslanmış olacağına ilişkin ICP ES, AAS ve NVOOC testlerinin yapılmadığını, Mayıs 22’de yapılan nihai sörvey raporunda ise bu raporun istenilen belgelerin verilmemesi sebebi ile kesin olmadığının belirtildiğini, bu nedenle davacının davasını ispatlayamadığını, hasarın kara yolunda mı deniz taşımasında mı olduğunın belli olmadığını, konteynerlerin Miami’den alınarak Lakeworth’a nakledildiğini, limanda TTK 1184’e göre hasar tutanağı tutulmamakla, malların sağlam teslim alındığının kabul edilmesi gerektiğini beyanla; davanın hak düşürücü süre nedeniyle ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “…Davacı delilleri arasında bulunan, dava dışı sigortalı tarafından davalı … firmasına gönderilen ihtarname de davaya konu edilen Alüminyum profil emtiasının 09/03/2019 tarihinde alacıya hasarlı olarak teslim edildiğinin bildirildiği anlaşılmıştır. Yine davacı delilleri arasında dosyaya sunulan ekspertiz raporunda ise hasar tespit tarihinin yazışmalara göre 18/03/2019 olduğu kayıtlıdır. Ekspertiz raporunda, alıcının deposuna ulaşan mallarda istifin kaydığı ve mekanizmalı boşaltma sistemi çalışmadığı için tahliye yapamayan alıcının malı kabul etmediği; dava dışı sigortalının ürünler üzerinde bazı düzeltme işlemlerini başka bir depoda yaptırıp yeniden alıcıya sevk ettiği, bu aşamadan sonra alıcı tarafından ayrıştırma yapılıp teslim alınmayan ürünlerin Türkiye’ye getirilerek ekspertiz raporu düzenlendiği belirtilmiştir. Bu hususa ilişkin olarak mahkemece davacı vekiline 22/03/2022 tarihli ön inceleme celsesi ara kararı ile açıklama yapılması için süre verilmiş olup, davacı vekilince 05/04/2022 tarihli beyan dilekçesi ile; ekspertiz raporunda tespitlere paralel bir açıklama yapılarak ekspertiz raporuna ve davaya konu olan emtiaların sigortalı tarafından bir kısım düzeltme işlemlerinin yapılması sonrası 18/03/2019 tarihinde alıcı ile sigortalının anlaşamaması üzerine Türkiye’ye getirilen emtialar olduğunu belirtmiştir. Buna göre davaya konu emtiaların dava dışı alıcı firmaya esasen 09/03/2019 tarihinde teslim edildiği mahkemece kabul edilmiştir. TTK 1188 maddesi bakımından sürelerin tespitinde bu tarih esas alındığında ise; hak düşürücü sürenin 09/03/2020 tarihinde sona erdiği anlaşılmaktadır. Bu süre ülkemizde yaşanan Covid-19 pandemisi kapsamında alınan tedbirlerin başlama tarihinden öncesi olmakla bu kapsamda sürelerin de durmadığı anlaşılmaktadır. Eldeki davaya konu icra takibinin 16/06/2020 tarihinde başlatılmış olduğu dikkate alındığında, davalı vekillerinin hak düşürücü süre itirazlarının yerinde olduğu mahkemece kabul edilmiştir. Açıklanan nedenlerle davalı … A.Ş. Hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile ve diğer davalılar bakımından ise davanın hak düşürücü süre nedeni ile usulden reddine, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme tarafından hasar dosyası istenmeden, deliller tamamlanmadan, eksik delil incelemesi ile karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, mahkemece hasar tarihinin 09.03.2019 olarak kabul edilmişse de tüm dosya kapsamı ve deliller incelendiğinde hasarın 18.03.2019 tarihinde meydana geldiği ve icra takibinin süresi içerisinde başlatılıdığının da açıkça görüleceğini, mahkeme tarafından yazılan gerekçeli kararın, salt davalıların beyanı esas alınarak, somut ve açık gerekçeler içermeksizin hazırlanmış olup, bu hali ile adil yargılanma hakkının ihlaline neden olduğundan mahkeme kararının bozulması gerektiğini, İstinaf taleplerinin kabulü ile kanuna aykırı kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında talepleri doğrultusunda davanın kabulüne, Yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalının üzerine bırakılmasına karar verilmesini, talep etmiştir. Davalı vekili istinaf cevap dilekçesinde özetle; her ne kadar davacı yan iddia edilen hasarın sigorta ekspertiz raporuna göre 18/03/2019 tarihinde tespit edildiğini, hak düşümü süresinin de hasarın öğrenilme tarihinden itibaren işlemeye başlayacağını ileri sürmüşse de, TTK m.1188 uyarınca hak düşümü süresi eşyanın teslimi ile işlemeye başlayacağından, sigortalı tarafından diğer davalı … A.Ş’ne Büyükçekmece … Noterliğinin 24/05/2020 tarihi ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile gönderilen hasar bildirimine yüklerin alıcısına 09/03/2019 tarihinde teslim edildiğinin ikrar edilmiş olduğundan TTK m. 1188 uyarınca hak düşümü süresi eşyanın teslimi olan 09/03/2019 tarihinden itibaren işlemeye başlayacak ve 1 yıllık hak düşümü süresinin son günü de 09/03/2020 tarihi olacağını, bu tarihin de COVİD 19 tedbirleri kapsamında sürelerin durdurulduğu tarihe denk geldiğini, davacı tarafın tüm istinaf taleplerinini reddine karar verilmesini, Yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, deniz taşıması sırasında oluşan hasar bedelini sigortalısına ödeyen sigorta şirketinin, ödediği bu bedeli taşıyan taraftan rücuen tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı noktasındadır. Dava konusu taşımaya ilişkin … numaralı “…”, 11/02/2019 tarihinde, davacının sigortalısı … Tic. A.Ş.’nin … firmasına ihraç ettiği ürünlerin Ambarlı limanından Miami/ABD limanına taşınmasına ilişkin olarak, taşıyıcı sıfatıyla … tarafından kapıdan kapıya teslim şeklinde düzenlenmiştir. Aynı taşımaya ilişkin … numaralı konşimento ise, 11/02/2019 tarihinde, yükleyicisi … A.Ş., yük alıcısı … olarak, taşıyan sıfatı ile … firması acentesi … A.Ş. Tarafından düzenlenmiştir. Taşımaya ilişkin gümrük beyannamesinde ödeme şekli mal mukabili olarak gösterilmiştir. Davalı … A.Ş. Tarafından 21/03/2019 tarihinde ABD’deki kara taşımasına ilişkin faturayı düzenlemiştir. Davaya konu taşımalar davacı sigorta şirketi tarafından sigortalanmış olup, hasar ihbarında bulunulması üzerine, ekspertiz raporu alınmış ve tespit edilen hasar bedeli 39.135,79 Euro olarak 21/10/2019 tarihinde sigortalıya ödenmiştir. Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçluları hakkında, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, “taşıma sırasında meydana gelen hasarın sorumlulardan rücuen tahsili” sebebine dayalı olarak 251.713,57 TL asıl alacak ve 24.478,28 TL işlemiş faizinin tahsili istemiyle 16/06/2020 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur.Davacı taraf, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. Davalılarca hak düşürücü süre itirazında bulunulmuştur.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 1188/1. Maddesinde, eşyanın zıyaı veya hasarı ile geç tesliminden dolayı taşıyana karşı her türlü tazminat istem hakkının, bir yıl içinde yargı yoluna başvurulmadığı takdirde düşeceği; ikinci fıkrada ise, bu sürenin taşıyanın eşyayı veya bir kısmını teslim ettiği veya eşya hiç teslim edilmemişse, onun teslim edilmesinin gerektiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağı düzenlenmiştir. TTK’nın 1178/3. Maddesinde, eşyanın taşıyanca teslim alındığı andan; a) Taşıyan tarafından gönderilene teslim edildiği ana veya b) Gönderilenin eşyayı teslim almaktan kaçındığı hâllerde sözleşme veya kanun hükümlerine yahut boşaltma limanında uygulanan ticari teamüle uygun olarak gönderilenin emrine hazır tutulduğu ana ya da c) Boşaltma limanında geçerli kanun ve düzenlemeler uyarınca eşyanın kendilerine teslimi zorunlu makamlara veya üçüncü kişilere teslim edildiği ana, kadar taşıyanın hâkimiyetinde sayılacağı düzenlenmiştir. Dosya kapsamında, taşımaya konu malların alıcıya teslimine ilişkin düzenlenmiş bir belge bulunmamaktadır. Ancak davacının sigortalısı tarafından davalı … A.Ş.’ye gönderilen ihtarnamede emtianın 09/03/2019 tarihinde alıcının adresine ıslanmış ve yan yatmış olarak ulaştığı belirtilmiştir. Buna karşın davalı … A.Ş. Tarafından cevap dilekçesi ekinde sunulan konteyner hareket çizelgesine göre, taşımaya konu her iki konteynerin 09/03/2019 tarihinde Güney Florida konteyner terminaline ulaştığı ve gemiden tahliye edildiği, 15/03/2019 tarihinde ise kapı çıkışının yapıldığı, 20/03/2019 tarihinde ise konteynerlerin, konteyner alanına boş olarak döndüğü görülmüştür. Kapı operasyonları yükün liman sahasına giriş çıkışlarına ilişkindir. Eksper raporu ekinde olan ve dosyaya celbedilen mail yazışmalarına göre, 13-14/03/2019 tarihli maillerde konteynerlerin teslimiyle ve önceden çekilip çekilemeyeceği ile ilgili olarak … ile yazışmalar yapılmıştır. … tarafından gönderilen 18/03/2019 tarihli mailde ise, konteynerin kapısının açıldığı ve yükün kaydırılarak sol duvara yaslanmasına neden olduğu ve konteynerin reddedildiği belirtilmiştir.Mail yazışmalarına göre yükün 14/03/2019 tarihi itibariyle henüz alıcıya teslim edilmediği anlaşılmaktadır. Mail yazışmaları ve konteyner hareket çizelgesine göre, teslim şeklinin DDP olduğu da nazara alındığında 15/03/2019 tarihinde kapı çıkışı yapılan yükün 09/03/2019 tarihinde alıcısına teslim edildiğinin kabulü mümkün değildir. Davalı tarafça, davacının sigortalısı tarafından davalı … A.Ş.’ye gönderilen ihtarnamede emtianın 09/03/2019 tarihinde teslim edildiğinin ifade edildiğine dayanılmış ise de, esasen bu belge hasar ihbarına ilişkin olup, teslim tarihi esaslı unsur olmadığından ve aksi kayıtlarla sabit bulunduğundan bu savunmaya itibar edilmemiştir. Davaya konu yük, 15/03/2019 tarihinden önceki bir tarihte alıcıya teslim edilmediğine göre, 1 yıllık hak düşürücü sürenin de 15/03/2020 tarihinden önce dolması mümkün değildir. Yani, yükün en erken 15/03/2019 tarihinde teslim edildiği kabul edilse dahi 15/03/2020 tarihi itibariyle hak düşürücü süre henüz dolmamıştır.7226 sayılı Kanunun’un Geçici 1. maddesinde; dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler; (…) 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hükmü içeren diğer kanunlarda taraflar bakımından belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim tarafından tayin edilen süreler ile arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki sürelerin 13/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden geçerli olmak üzere 30/04/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar duracağı düzenlenmiştir. Daha sonra bu durma süresi, 29/04/2020 tarih ve 2480 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile 15/06/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar uzatılmıştır. Bu halde, 13/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden 15/06/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar hak düşürücü süre duracaktır. Hak düşürücü sürenin durduğu 13/03/2020 tarihi itibariyle hak düşürücü süre durmuş olduğundan, 15/03/2020 tarihine kadar duran sürenin(3 gün) 15/06/2020 tarihine eklenmesi gerekir. Hak düşürücü sürenin dolmasına kalan süre(3 gün) 15/06/2020 tarihine eklendiğinde davaya konu icra takibi 16/06/2020 tarihinde hak düşürücü süre içerisinde başlatılmıştır. Bu nedenle mahkemece, işin esasına girilerek yargılama yapılması gerekirken davalılar … A.Ş. ve …’ye izafeten … A.Ş. Yönünden davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece eksik inceleme ile davanın sonuçlandırılması isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine,2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi 30/03/2023