Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1310 E. 2022/1072 K. 05.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1310
KARAR NO: 2022/1072
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İST. ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/12/2019
NUMARASI: 2019/440 Esas-2019/1198 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/10/2022
Dairemizden verilen 30/12/2021 tarih ve 2021/1502 Esas 2021/1687 sayılı kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 10/05/2022 tarih ve 2022/2189 Esas 2022/3693 Karar sayılı ilamıyla bozulmakla, dosyanın Dairemizin yukarıdaki esasına kaydı yapılıp duruşmalı olarak yapılan incelemesi sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacının, ihyası istenen … Ticaret Ltd. Şti. aleyhine icra takibi yaptığını, ancak şirketin sicilden terkin edilmesi nedeniyle tebligat yapılamadığını, İst. Anadolu 3. ATM’nin 2018/812 esas sayılı dosyasında ihya için kendilerine süre verildiğini, bu nedenle ilgili şirketin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkil Ticaret Sicil Müdürlüğüne … ticaret sicil numarası ile kayıtlı bulunan … Ticaret Limited Şirketi’nin dosyasında yapılan incelemede, kooperatifin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7’nci maddesi ile 30.12.2012 tarihli ve 28513 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan “Münfesih Olmasına veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ”in 5’inci maddesi kapsamında; “5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 10’uncu maddesine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle oda kaydının silinmiş olması” gerekçesiyle resen terkin kapsamına alındığını, tebligat ve ilan prosedürlerinin yerine getirilmesinin ardından 24.09.2013 tarihinde sicil kaydının resen terkin edildiğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun Geçici 7’nci maddesi uyarınca, resen terkin kapsamına alınan şirketlerin, bu durumun kendilerine tebliğinden itibaren iki ay içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldırarak buna ilişkin ispat edici belgeleri Ticaret Sicil Müdürlüğüne ibraz etmesi ya da şirketin faaliyetinin devamının mümkün olmaması halinde aynı süre içerisinde tasfiye memurunu bildirmesi, ayrıca şirketin davacı ya da davalı sıfatıyla sürmekte olan davasının bulunması halinde, buna ilişkin yazılı beyanı Ticaret Sicil Müdürlüğüne vermesi gerektiğini, müvekkili Ticaret Sicil Müdürlüğünce söz konusu şirkete, belirtilen süre içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldıran işlemlerin yerine getirildiğinin ispatlayıcı belgelerle birlikte bildirilmemesi ya da tasfiye memurunun bildirilmemesi halinde söz konusu şirketin unvanının ticaret sicilinden silineceğini, şirkete ait malvarlığının kaydın silinme tarihinden itibaren on yıl sonra Hazineye intikal edeceğini ve bunun kesin olduğu ihtarında bulunulduğunu, ancak bu ihtara rağmen söz konusu şirketin yükümlülüklerini yerine getirmediğini, söz konusu şirketin ihyası istenmekte ise; “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ”in 16’ncı maddesinin 2’nci fıkrasında yer alan “Bu Tebliğ hükümlerine göre, ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatiflerin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” hükmü gereğince, bu işlemin madde hükmünde de belirtildiği üzere ancak bu hususta mahkemeye başvurulmak suretiyle gerçekleştirileceğini, müvekkili Sicil Müdürlüğünün bu yönde bir mahkeme hükmü olmaksızın şirketi tekrar sicile tescil gibi bir yükümlülüğü bulunmadığını, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; geçici 7. maddenin 15. bendi uyarınca hukuki menfaati bulunanların haklı sebebe dayanarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde ihya isteyebileceği, bu maddedeki sürenin hak düşürücü süre niteliğinde olduğu, hak düşürücü sürenin geçtiğini mahkemenin resen gözetmesi gerektiğini, davacının dava açmakta hukuki menfaati bulunuyor ise de, ihya davası 12/07/2019 tarihinde açılmış olup, şirketin sicil kaydının silindiği 24.09.2013 tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra bu davanın açıldığı gerekçesiyle hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; olayda hak düşürücü sürenin gerçekleşmediğini, davanın süresinde açıldığını, mahkeme kararının gerekçesinin Yargıtay içtihatlarına ve daire kararlarına aykırılık teşkil ettiğini, belirtilen içtihat ve kararların yeterince incelenmeyip eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi’nin kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:Dava, TTK’nın geçici 7. maddesine göre terkin edilen şirketin taşınmazın tasfiyesi nedeniyle tüzel kişiliğinin ihyası istemine ilişkindir.Mahkemece davanın Hak düşürücü süre nedeniyle davanı reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. yapılan istinaf incelemesi neticesinde; Dairemizin 30/12/2021 tarih ve 2021/1502 Esas – 2021/1687 Karar sayılı kararı ile; “TTK geçici 7 maddesinde şirketlerin resen terkin sebepleri tahdidi olarak sayılmış olup, 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 10’uncu maddesine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle oda kaydının silinmiş olması bu sebepler arasında sayılmadığı gibi şirkete ve şirketlerin temsilcilerine tebliğat yapıldığına ilişkin herhangi bir mazbata / belge sunulmamış ve sicil dosyasında da rastlanılmamıştır.Buna göre yasa hükmünde öngörülen ihtar koşulunun da yerine getirildiği hususu, davalı tarafça ispat edilememiş olup, usulüne uygun geçerli bir terkin işlemi bulunmadığından terkin edilen şirket geçici 7.madde kapsamı dışında olup davaya konu ihya talebi TTK nın gecici 7 maddesinde öngörülen hak düşürücü süreye tabii olmadığı ve Davacının devam eden dava dosyası nedeniyle şirketin ihyasını istemekte haklı ve hukuki yararı mevcut terkin edilen şirket yönünden ihya koşulları oluştuğu gerekçesiyle davanın hak düşürücü süreye tabii olmadığı ve yapılan terkin işleminin de usulüne uygun olmadığı hususu gözardı edilerek yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile davanın yazılı gerekce ile reddine karar verilmesi doğru bulunmayarak davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile davaya konu … Limited Şirketi’nin derdest İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/812 Esas sayılı dava dosyasının sonuçlandırılması (taraf teşkilinin sağlanması ve kararın infazının temini) işlemleri ile sınırlı olarak resen terkin kararının iptali ile tüzel kişiliğinin ihyasına, yeniden ticaret siciline kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Dairemizce verilen bu karara karşı davalı vekili tarafından temyiz yasa yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 10/05/2022 tarih ve 2022/2189 Esas – 2022/3693 Karar sayılı ilamı ile; “…Dava, 6102 sayılı TTK’nın geçici 7/1-e maddesi kapsamında yapılan terkin işlemi neticesinde ticaret sicilinden terkin olmuş şirketin ihyası istemine ilişkindir. Bölge Adliye Mahkemesince, şirketin usulsüz olarak terkin edildiğinden bahisle davanın kabulü kararı verilmişse de, 6102 sayılı Kanun’un geçici 7. maddesinin 15. fıkrası gereğince, Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün terkin işlemi yapması koşulları ve bu işleme karşı açılacak davanın süresi gösterilmiştir. TTK’nın Geçici 7. maddesinin 15. bendine göre ihya davası açma süresi 5 yıl olup, ihyası istenen şirketin sicil kaydının 24/09/2013 tarihinde re’sen silindiği, davanın ise 12/07/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece bu durumda, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmaması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmes doğru olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Dairemiz kararının bozulmasına” karar verilmiştir. Yargıtay bozma ilamı izerine Mahkememizce HMK’nın 373/3. maddesi uyarınca duruşma açılarak taraf beyanları alınmış, usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, bozma ilamı uyarınca yargılama yapılarak karar verilmiştir. TTK’nın geçici 7. Maddesi uyarınca , 01.07.2015 tarihine kadar sayılan halleri tespit edilen ya da bildirilen şirketlerin tasfiyeleri, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır.TTK’nın geçici 7. maddesinde belirtilen şartların gerçekleşmesi halinde ticaret sicil memurluğu tarafından şirketin sicil kaydı terkin edilir. Terkin edilmeden önce, TTK’nın geçici 7/4-a maddesi uyarınca, kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. TTK’nın geçici 7/2. maddesine göre, davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz.Somut olayda davalı … tarafından dava dışı şirketin TTK geçici 7. madde kapsamında 24/09/2013 tarihinde 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 10’uncu maddesine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle oda kaydının silinmiş olması nedeniyle ticaret sicil gazetesinde gerekli ilan yapılarak süresi içerisinde bir başvuru yapılmadığından sicil kaydı resen terkin edilmiştir. Davacı tarfından Sicilden terkin edilen şirket hakkında İstanbul Anadolu 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/812 Esas sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasının derdest olduğu ve davada taraf teşkilinin sağlanması yönünden için eldeki davanın 12/07/2019 tarihinde açıldığı ve davanın yasa da öngörülen 5 yıllık hak düşürücü sürede açılmadığı anlaşılmakla davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; Yargıtay bozma ilamına uyularak davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar oy çokluğu ile karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353 (1)b-1 uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafça Yargıtay aşamasında yapılan posta gideri 40,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy çokluğu karar verildi. 05/10/2022
KARŞI OY Dava, TTK’nın Geçici 7. maddesi uyarınca terkini yapılan şirketin ihyasına ilişkindir. TTK’nın Geçici 7. maddesi, bu maddede belirtilen sınırlı hallere münhasır özel bir tasfiye yöntemi getirilmiştir. İstisna ve sınırlı tasfiye usulünün düzenlendiği Geçici 7. maddeye tabi olmayan bir husus, tebliğ ile bu madde kapsamına alınamaz. TTK geçici 7 maddesinde şirketlerin resen terkin sebepleri tahdidi olarak sayılmış olup, 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 10’uncu maddesine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle oda kaydının silinmiş olması bu sebepler arasında sayılmadığı gibi somut olayda şirkete ve şirketlerin temsilcilerine tebligat yapıldığına ilişkin herhangi bir mazbata/belge sunulmamış ve sicil dosyasında da rastlanılmamıştır.Buna göre yasa hükmünde öngörülen ihtar koşulunun da yerine getirildiği hususu, davalı tarafça ispat edilememiş olup, usulüne uygun geçerli bir terkin işlemi bulunmadığından terkin edilen şirket geçici 7. madde kapsamı dışında olup davaya konu ihya talebi TTK’nın geçici 7. maddesinde öngörülen hak düşürücü süreye tabii olmadığından dairemizin şirketin ihyasına ilişkin kararı usul ve yasaya uygun olup önceki karar da direnilmesi gerektiği görüşünde olduğumdan çoğunluğun bozmaya uyma ve davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddi kararına katılmıyorum.