Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1305 E. 2022/1046 K. 04.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1305
KARAR NO: 2022/1046
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/06/2022 (Ara karar)
NUMARASI: 2021/212 Esas
TALEP TÜRÜ: Denetim Kayyımı Atanmasına İtiraz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/10/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün Denetim kayyımı atanmasına itiraz eden davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: Davalı şirkete denetim kayyımı atanmasına itiraz eden davalı vekili 05/05/2022 tarihli itiraz dilekçesinde özetle; davanın konusunun hisse devirlerinin pay defterine kaydedilip kaydedilmeyeceği olduğunu, yeni seçilen bağımsız denetçinin görevine başladığını, ihtiyati tedbirin ancak dava konusuna ilişkin verilebileceğini, davanın konusunun ise bağımsız denetçi/denetim kayyumu olmadığını, arıca mahkemece atanan tereke temsilcisinin de görevinin başında olduğunu, bunun yanında davacı tarafın davasında yaklaşık olarak haklı olduğunu da ispatlayamadığını beyanla 28/04/2022 tarihli ara karar uyarınca atanan ikinci denetim kayyımı …’in atamasının HMK 396 uyarınca kaldırılmasına, 03/02/2022 tarihli ara karar uyarınca atanan denetim kayyımı …’nin atamasının HMK 396 uyarınca kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davacı vekili itiraza karşı cevap dilekçesinde özetle: davalı vekilinin terekeye kayyım atanması veya bağımsız bir denetçi seçilmiş olmasından ötürü denetim kayyımın görevine son verilmesi yönündeki talebinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, terekeye atanan temsilcinin görevinin, terekenin menfaatlerini korumak olduğunu, oysaki müvekkilinin davalı şirketin ortağı olması ve davalı şirket yönetim kurulu üyelerinin muvazaalı işlemler ile şirketin içini boşaltmaya yönelik davranışları hasebiyle davalı şirket nezdindeki ortak sıfatından kaynaklanan menfaatleri ihlale uğratıldığından, denetim kayyımlarının muvazaalı işlemler ile şirketin içinin boşaltılmasını engellemek amacıyla atandığını beyan ederek davalı tarafın tüm taleplerinin reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Davacı vekili tarafından yapılan talep kabul edilerek, mahkemece davalı şirketin yüksek hacimli işlemler yapması dikkate alınarak, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı, davalı … San. Ve Tic. A.Ş.’ye daha önce denetim kayyımı olarak atanan … ile birlikte ikinci denetim kayyımı olarak mali müşavir/bağımsız denetçi …’in (T.C….) atanmasına karar verilmesinin ardından davalı vekilince karara itiraz edilmesi üzerine, istinaf incelemesine konu ara kararı veren ilk derece Mahkemesi tarafından itiraz hakkında yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda, “denetim kayyımı atanmasına ilişkin itirazda bulunmuş ise de; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)’nun 396. Maddesine göre “kayyım”, “vasi” gibi bir vesayet organı olup 403/2. maddesine göre, “Kayyım, belirli işleri görmek veya malvarlığını yönetmek için atanır.” Kayyımın görev ve yetkilerinin sınırları hangi iş için atanmış ise o iş ile sınırlı olup kural olarak genel temsil yetkisine sahip değildir. Mahkememizin 26/04/2022 tarihli ara kararında denetim kayyımının görev ve yetkisi açık olarak belirtilmiş olup talep sahibi davacının, hakkını tehdit eden yakın bir tehlike nedeniyle ivedi bir koruma ihtiyacı içinde bulunduğunun alınan kayyım raporları ile sabit olduğu, davacının zarara uğrama tehlikesinin bulunduğu, diğer yandan mirasçılar (pay sahipleri) arasında çekişme bulunduğu dikkate alınarak davalı tarafından yapılan itirazın reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Denetim kayyımı atanmasına itiraz eden davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Büyükçekmece 2 Sulh Hukuk Mahkemesi 2021/ 237 esas sayılı dosyasında tereke temsilcisi atamış ve tüm taşınmazlara tedbir koyulmuş olduğunu, bu sebeple taşınmazlar yönünden tereke mahkemesi görevi üstlendiğine göre Ticaret Mahkemesinin dava konusu olmayan bir hususta denetim kayyumu atamasının hukuka aykırı olduğunu, ayrıca İstinaf dairesinin bozma kararında sadece taşınmazların devrinin önlenmesi ve aynının sınırlandırmasına yönelik denetim kayyumu atama yap denilmesine rağmen mahkeme demirbaşların satılmasının önlenmesi olarak denetim kayyumunun yetkilerini genişletmesinin hukuka aykırı olduğunu, …’nin şarta bağlı talepde bulunduğunu, …’in ise Bağımsız denetçi olarak atandığını, oysaki bağımsız denetçi listesinde gayri faal olduğu yani bağımsız denetçilik vasfını kaybettiğinin yazılı olduğunu, bu sebeple mahkemenin atadığı kayyum, bağımsız denetçi niteliklerine haiz olmadığını, mahkemenin HMK 393/1’i yazarak uygulanmanın talep süresinin 1 hafta olduğunu bildirmesine rağmen ve bu süre kanunla tanınan süre olmasına rağmen HMK 94/1’e aykırı olarak 1 haftalık uygulanmasının talep edilme ve uygulanabilmesi için masrafların yatırılması süresini 2 haftaya çıkardığını, hal böyle olunca da bizzat mahkemece HMK 94/1 ve HMK 393/1 kanuna aykırı ilam ile bizzat mahkemece usule aykırı hüküm verildiğini, ayrıca HMK 393/1 uyarınca bizzat davacı tarafça ihtiyati tedbir kararının uygulanması talep edilmesi gerekirken sadece para yatırıtılarak talep aranmaksızın …’in göreve başlatılacağına hükmedilmesinin de usule aykırı olduğunu, davanın konusunun hisse devirlerinin pay defterine kaydedilip kaydedilmeyeceği olup yeni seçilen bağımsız denetçinin görevine başladığını, ihtiyati tedbirin ancak dava konusuna ilişkin verilebileceğini, davanın konusunun ise bağımsız denetçi/denetim kayyumu olmadığını, ayrıca mahkemece atanan tereke temsilcisinin de görevinin başında olduğunu, bunun yanında davacı tarafın davasında yaklaşık olarak haklı olduğunu da ispatlayamadığını beyanla, denetim kayyumu atanmasına dair ihtiyati tedbir kararına itirazımın reddine dair 13.06.2022 tarihli ara karara karşı istinafımızın kabulü ile denetim kayyumlarının görevlerine son verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Talep, denetim kayyımı sayısının arttırılması yönünde verilen ihtiyati tedbirin itirazen kaldırılması, istemidir. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, denetim kayyımı atanması şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır. Dairemizin 30/12/2021 Tarih, 2021/2128 E. ve 2021/1653 K. Sayılı kararı ile, İlk Derece Mahkemesinin 07/10/2021 tarihli davalı şirkete denetim kayyımı atanmasına ilişkin ara kararının usulden kaldırılarak davalı şirketin, yönetim organına, şirkete ait taşınmazların satılması, ipotek verilmesi ve taşınmazların aynına ilişkin diğer tasarruf işlemlerde bulunmasının denetim kayyımının onayına tabi tutulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi için mahkemesine geri gönderilmesi üzerine; Mahkemece bu kez 03/02/2022 tarihli celsede ihtiyati tedbir talebi kısmen kabul edilerek davalı şirkete ait taşınmazlar, demirbaş listesinde bulunan makine ve teçhizatların satılması, ipotek verilmesi ve taşınmazların aynına ilişkin diğer tasarruf işlemlerde bulunmasının denetim kayyımı olarak atanan Mali Müşavir/ Bağımsız Denetçi …’nin (T.C….) iznine tabi tutulmasına karar verilmiştir. Mahkemenin bu kararı davalı vekilince, demirbaş listesinde bulunan makine ve teçhizatların satılmasınında denetim kayyımının onayına bağlandığını, bu durumun ve …’un temsil kayyumluğunun devam ettirilmesinin istinaf kararına aykırı olduğunu beyanla ve önceki istinaf sebeplerini de tekrarlayarak 03.02.2022 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Bu kez Dairemizin 31/03/2022 Tarih, 2022/525 E. ve 2022/370 K. Sayılı kararı ile, Mahkemenin 03/02/2022 tarihli ara kararının Dairemizin 30/12/2021 Tarih, 2021/2128 E. ve 2021/1653 K. Sayılı kararında işaret edilen hususlara uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun kesin olarak reddine karar verilmiştir. Bu karardan sonra Mahkemece davalı şirkete, … ikinci bir denetim kayyımı olarak atanmıştır. Bu karar yeni bir tedbir niteliğinde olmayıp mahkemece verilen önceki tedbirin kapsamındadır. HMK’nın 396/1. Maddesinde, durum ve koşulların değiştiği sabit olursa, talep üzerine ihtiyati tedbirin değiştirilmesine veya kaldırılmasına teminat aranmaksızın karar verilebileceği düzenlenmiştir. Mahkemece gelinen aşama itibariyle davalı şirketin yüksek hacimli işlemler yapması dikkate alınarak ihtiyati tedbirin verildiği ana göre durum ve koşulların değiştiği nazara alınıp denetim kayyımı sayısının ikiye çıkarılması HMK’nın 396/1. Maddesi uyarınca, durum ve koşulların değişmesi nedeniyle verilen ihtiyati tedbirin değiştirilmesine veya kaldırılmasına ilişkin karar niteliğinde olup bu karara karşı istinaf yolu açık değildir. Her ne kadar İlk derece Mahkemesinin davalı şirkete ikinci bir denetim kayyımı atanmasına dair kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş ise de; Mahkemenin istinafa konu kararı, HMK’nın 396/1. maddesi gereğince durum ve koşulların değişmesi nedeniyle ihtiyati tedbirin değiştirilmesine veya kaldırılmasına ilişkin ara karar niteliğinde olup, bu ara kararın istinaf edilebileceğine ilişkin Kanunda herhangi bir düzenleme bulunmadığından Mahkemenin bu kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulamayacak olup davalının istinaf dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf dilekçesinin HMK’nın 342. maddesi uyarınca REDDİNE,2-İstinaf yoluna başvuru sırasında alınan istinaf karar harcı ile istinaf başvuru harcının istemi halinde davalıya iadesine,3-İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)f. Maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.04/10/2022