Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1282 E. 2022/901 K. 08.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1282
KARAR NO: 2022/901
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/07/2022(Ara Karar)
NUMARASI: 2022/365 Esas
TALEP: İhtiyati Haciz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/09/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün İhtiyati haciz isteyen davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: İhtiyati haciz talep eden eden davacı vekili talep dilekçesinde özetle; davacı bankanın … Anonim Şirketi’nden alacakları bulunduğunu, bu alacakları İstanbul … İcra Müdürlüğünün … ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyalarıyla icra takibine koyduklarını, her iki şirketin iştigal konularının aynı olduğunu, aynı adreste ticari faaliyette bulunduklarını; şirketlerin ortaklık yapısı bakımından da aralarında fiili ve organik bağ bulunduğunu belirterek; her iki şirketin ticari ve iktisadi bir bütünlük arz ettiğini; bu nedenle … Anonim Şirketi’nin borçlarından diğer şirketin müşterek ve müteselsilen sorumlu tutulması gerektiğini belirterek; … Anonim Şirketi yönünden tüzel kişilik perdesinin kaldırılmasına, diğer şirketle bu borçlardan müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiş; dava dilekçesiyle birlikte davalı … Anonim Şirketi’nin taşınır ve taşınmaz mallarıyla üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince ihtiyati haciz talebi hakkında yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda, “Mahkemece verilen 21/06/2022 tarihli ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin kararından sonra dosyaya ihtiyati haczi gerektirecek herhangi bir delil girmediği; ihtiyati haciz şartlarının 21/06/2022 tarihli karar tarihinde olduğu gibi oluşmadığı yeni bir durumun söz konusu olmadığı sebebiyle, ihtiyati haczin reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati haciz talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme her ne kadar İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından başlatılan icra takibinin İcra Hukuk Mahkemesinde iptaline karar verildiği, İcra Mahkemesi kararında bahsedilen ipoteğin mevcut olması halinde ”rehinle temin edilmiş bir alacak” bulunduğundan bahisle ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği sonucuna varmış olsa da, İstanbul 5. İcra Hukuk Mahkemesi 2021/886 Esas 2022/122 Karar sayılı ilamı ile verilen haksız ve usule aykırı takibin iptali kararını istinaf ettiklerini, henüz kesinleşmiş bir karar yokken, yerel mahkeme ilamı Bölge Adliye Mahkemesince incelenmekte iken bu gerekçeye dayanılmasının kabul edilemeyeceğini, yerel mahkemece verilen İhtiyati haciz talebimizin reddi kararı sonrasında, taraflarınca İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasından semeresizlik belgesi almak için talepte bulunulmuş ve işbu talep İcra Müdürlüğünce borçluların bilinen tüm adreslerinde yapılan icra işlemlerinin sonuçsuz kalması, borçluların haciz yapılacak başkaca bir adresi de tespit edilemediği, borçluların üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının haczi için ilgili yerlere gönderilen … haciz ihbarnamelerinden de herhangi bir sonuç alınamadığı, dosya konusu borçtan dolayı şu ana kadar yapılmış herhangi bir tahsilat da bulunamadığı sebepleriyle kabul edildiğini, ilk talebinin reddi üzerine tekrardan ihtiyati haciz talebinde bulunulduğunu, mahkemenin semeresizlik belgesini hiç dikkate almadan, incelemeden, gerekçesinde bile değinmeden usul ve yasaya aykırı olarak ihtiyati haciz talebinin reddine karar verdiğini, yerel mahkeme 21.06.2022 tarihli ara kararında tüzel kişiliğin perdesinin kaldırılabilmesi için, asıl borçluya yapılan başvurular sonunda borcun tahsil edilememesi ya da tahsil edilemeyeceğinin açıkça anlaşılması veya mevcut takibin semeresiz kalması hallerinin gerçekleşmesi gerektiğini belirtmiş olup, tüzel kişiliğin perdesinin kaldırılabilmesi için gereken koşullar icra müdürlüğünden alınan semeresizlik belgesi ile yerine getirildiğini, dolayısıyla Davalı … Tic. A.ş.’nin taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine müvekkil banka lehine ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekmekte iken yerel mahkemenin ihtiyati haciz talebinin reddine karar vermesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, beyanla, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Aleyhine ihtiyati haciz istenen Davalı … Anonim Şirketi vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden diğer davalı ile ilgili olarak herhangi bir icrai işlem yapılmadığını, yapılmasının da hukuken mümkün olmadığını, ne ihtiyati haciz kararı olduğunu, ne de icra takibinin kesinleştiğini, yine de diğer davalı yanca, davacı tarafından sunulan semeresizlik belgesinin iptali için icra mahkemesine şikayet yoluna gidildiğini, yargılamasının devam etmekte olduğunu, Davacı yanca mahkeme dosyasına sunulan belgenin gerçek durumu yansıtmadığının bilindiğini, semeresizlik belgesinin davanın tarafı egemen inşaat yönünden sunulamayacağını ve düzenlenemeyeceğini, ihtiyati haciz talebinin reddi kararının tek gerekçesinin aciz vesikası olmadığını, müvekkil şirket borcun doğum tarihinden önce kurulmuş olup açıklanan nedenler bir bütün olarak değerlendirilerek; gerek yerel mahkeme kararında yer verilen gerekçeler, gerek yargıtay uygulaması ve kanun maddeleri ile bir kez daha dikkate alınarak davacı yanın istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Talep, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması suretiyle alacağın tahsili amacıyla açılan davada ihtiyati haciz kararı verilmesi, istemidir. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, ihtiyati haciz şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır. Davacı tarafça, bankanın alacağından ötürü davalı takip borçlusu … TİC. A.Ş aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyalarından takip başlatılmıştır. İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasında 30/06/2022 tarihinde semeresizlik belgesi düzenlenmiştir. İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasının İstanbul 5. İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/886 esas ve 2022/122 karar sayılı ilamı ile takibin iptaline karar verilmiş ve bu karar istinaf edilmiştir. Davacı vekilince dava dilekçesi ile de, ihtiyati haciz talep edilmiş ve mahkemece 21/06/2022 tarihli ara karar ile, icra takip dosyalarından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı icra dosyasında, …’ın …, … ve kök borçlu … Anonim Şirketi aleyhine icra takibi başlattığı ancak icra takibinin İcra Hukuk Mahkemesinde iptaline karar verildiği, dava dilekçesinde davacı vekili bu iptal kararından bahsettiği ancak kararı istinaf ettiklerini bildirdiği; ayrıca mahkemenin iptal sebebinin de kök borçlu şirketin borçlu olmadığı yönündeki bir tespit olmayıp, alacağın ipotekle temin edilmiş olması bulunduğunu; dolayısıyla bu dosya yönünden ihtiyati haczi gerektirecek nitelikte bir kuvvetle muhtemel bir alacağın söz konusu olmadığı, kaldı ki, İcra Mahkemesi kararında bahsedilen ipoteğin mevcut olması halinde ” rehinle temin edilmiş bir alacak” bulunduğu içinde ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği; İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyada itiraza da … Anonim Şirketi vekilinin diğer borçlular ile birlikte takibe itiraz ettiği; takibin kesinleşmemiş olduğu, ayrıca itiraza kadar da konulan hacizlerin bulunduğu, bu sebeple icra takibinin henüz sonuçlanmadığı, bu icra takibinden dolayı tahsil edilemeyen, aciz vesikasına bağlanan bir alacağın bulunmadığı, bu yönden de tüzel kişilik perdesini kaldırmayı sağlayacak bir halin henüz doğduğunun tespit edilemediği; hal böyle olunca, ihtiyati haciz için gereken kuvvetle muhtemel alacaktan söz edilemeyeceği nazara alınarak, ihtiyati haciz taleplerinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili bu kez 21/06/2022 tarihli cevaba cevap dilekçesi ile, Takip borçlusu davalı … A.Ş ile diğer davalı … Tic A.Ş arasında organik bağında ötesinde iktisadi bütünlük bulunduğu iddiasıyla davalı … Tic A.Ş nin taşınır ve taşınmaz malları ile 3. Şahıslardaki hak ve alacakları üzerine müvekkili banka lehine tedbir niteliğinde ihtiyati haciz kararı verilmesine karar verilmesini talep etmiştir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 257/1. Maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. 2004 sayılı İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır (Yargıtay 19. HD’nin 12/12/2019 Tarih, 2019/2300 E-2019/5531 K). Davacı vekilince, ilk talebin ” tüzel kişiliğin perdesinin kaldırılabilmesi içinse, asıl borçluya yapılan başvurular sonucunda borcun tahsil edilememesi ya da tahsil edilemeyeceğinin açıkça anlaşılması ya da mevcut takibin semeresiz kalması hallerinin gerçekleşmesi gerektiği” gerekçesiyle reddi üzerine icra dosyasındaki alacağın tahsil edilemeyeceğini, takibin semeresiz kaldığını ispatlar nitelikteki icra müdürlüğünden alınan semeresizlik belgesinin mahkemeye sunularak tekrardan ihtiyati haciz talebinde bulunulmuş olmasına rağmen mahkemenin semeresizlik belgesini hiç dikkate almadan, incelemeden, gerekçesinde bile değinmeden usul ve yasaya aykırı olarak ihtiyati haciz talebinin reddine karar verdiğini ileri sürmüş ise de, ihtiyati haciz talebinin yapıldığı cevaba cevap dilekçesi ekinde semeresizlik belgesi bulunmadığı gibi, bu belgenin mahkemenin 05/07/2022 tarihli ara kararından önce dosyaya sunulduğuna dair bir kayıt da bulunmamaktadır. Bu haliyle davacı vekilinin cevaba cevap dilekçesinde belirttiği hususlar Mahkemenin 21/06/2022 tarihli ara karar ile davacı tarafın ihtiyati haciz talebini reddettiği aşamasında dosyada mevcut olup, mahkemece değerlendirilerek ihtiyati haciz talebi reddedilmiş ve bu karara karşı istinaf yoluna başvurulmamıştır. Dolayısıyla ihtiyati haczin reddine ilişkin ara karadan önceki durum ve koşullar hakkında değerlendirme yaparak ihtiyati haczin koşullarının bulunup bulunmadığı bu aşamada incelenemez. Elbetteki yeni bir hukuki sebebe dayanarak veya Kanunun yeni delil sunulmasına icazet verdiği durumlarda yeni delil ibrazı ile tekrar ihtiyati haciz talep edilmesi mümkündür. Ancak eldeki istemde öne sunulan hususlar daha önce dava dosyasına sunulmuş hususlara ilişkin olup, Mahkemenin kanaatini değiştirmeye elverişli yeni bir delil veya başka bir hukuki sebep niteliğinde değildir. Tüzel kişilerin, kendisini oluşturan gerçek kişilerden ayrı ve bağımsız bir hukuk süjesi olmasına göre, ortakları kısmen veya tamamen aynı olan tüzel kişiler de birbirlerinden bağımsız kişiliklere haizdir. Bu nedenle malvarlıkları da ayrıdır. Dolayısıyla bir tüzel kişi diğerinin borcundan kural olarak sorumlu tutulamaz. Ancak bazı hallerde “tüzel kişilik perdesinin aralanması yoluyla tüzel kişileri oluşturan gerçek kişilerin veya başkaca bir tüzel kişi arasındaki ayrılık ilkesi bir kenara bırakılarak iki ayrı hukuk süjesi olarak değerlendirilmeyip, bunlara tek bir bütün olarak yaklaşılması mümkündür. Bu husus özdeşlik ilkesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Şirketlerin faaliyet konuları, ortağı ve yöneticileri kısmen aynı olması, bu alacağın davalıdan talep edilebilmesinin yanı sıra, aleyhine ihtiyati haciz talep edilen davalı şirket ile borçlu şirketin malvarlığının birbirine karıştığı, iktisadi bir bütünlüğün olduğu ve tüzel kişilik perdesinin arkasına sığınılarak kötü niyetle, mal kaçırma ya da alacağın tahsilini kısmen veya imkansız hale getirme yönündeki eylemlerinin bulunması gibi bir takım olguların gerçekleşmesi gerekir. Bu olgular ise, yargılamada, tarafların gösterdiği tüm delillerin toplanıp birlikte değerlendirilmesi ile aydınlığa kavuşacak nitelikte olup, dosyaya sunulan deliller, yargılamanın bulunduğu aşama itibariyle İİK 258. maddesindeki yaklaşık ispata elverişli değildir. Bu nedenle şartları oluşmayan ihtiyati haciz talebinin reddine dair mahkeme kararında herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından ihtiyati haciz isteyen davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati haciz isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İhtiyati haciz isteyen davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İhtiyati haciz isteyen davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 08/09/2022