Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1269 E. 2022/954 K. 20.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1269
KARAR NO: 2022/954
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARETMAHKEMESİ
TARİHİ: 28/09/2021
NUMARASI: 2020/568 Esas – 2021/968 Karar
TALEP: Zayi Belgesi Verilmesi
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/09/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: Talep eden vekili dilekçesinde özetle; davacı şirketin ne zaman gerçekleştiği tespit edilemeyen bir tarihte siber saldırıya maruz kaldığını; bu nedenle, şirketin elektronik kayıtlarını sakladığı bilgi işlem ünitelerinde bulunan 2015 ve 2016 yıllarına ait e-defter klasörlerinin bulunduğu elektronik ortamda saklanan dosyaların şifrelenerek erişim sağlanmasının önlendiğini; şifrelenen dosyaların bütünlüğünün bozulduğunu; e-defter görüntüleme programının açılamadığını; defterlerin zayi olduğunu belirtmiş, 2015 ve 2016 yıllarına ait elektronik yevmiye ve kebir defterlerine dair zayi belgesi verilmesini; talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ilk derece Mahkemesince talep hakkında, ” Dava konusu ticari defterlerin bulunduğu sisteme virüsün 07.12.2016 tarihinde bulaştığı, 08.12.2016 tarihinde antivirüs programının sisteme kurulduğu, davanın 15 günlük hak düşürücü sürede açılmadığı, hak düşürücü sürede açıldığı kabul edilse dahi davacının basiretli bir tacir gibi gerekli özeni göstermediği, sistemin güvenliği için gerekli önlemlerin alınmadığı (benzer yönde; İstanbul BAM 43. HD. 2021/843 Esas, 2021/863 Karar), ticari defterlerin davacının kendisinden kaynaklanmayan mücbir sebepten zayi olduğunun ispatlanamadığı (benzer yönde; İstanbul BAM 13. HD. 2021/205 Esas, 2021/250 Karar) anlaşıldığından, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkemenin kararında atıf yapılan 16/07/2021 tarihli bilirkişi raporunun içeriğinde davacının sisteme anti virüs programını virüs bulaştıktan sonraki bir tarihte yüklendiğinden dolayı basiretli bir tacir gibi gerekli özeni göstermediği, sistemin güvenliği için gerekli önlemleri almadığı tespitinde bulunulduğu, fakat bilirkişi raporunda antivirüs programının bilgisayara virüs bulaşmadan önce yüklenmesi durumunda sisteme virüsün bulaşıp bulaşmayacağı konusunda açıklama yapılmadığı, dolayısıyla müvekkil tarafından defterler zayi olmadan önce herhangi bir virüs programının yüklenmiş olması ihtimalinde “…” isimli virüsün mevcut belgelere aynı şekilde zarar verip veremeyeceği bilinmeden yerel mahkemece karar verilmiş olmasının eksik incelemenin varlığını ortaya koyduğu, Ayrıca Yerel mahkemenin gerekçeli kararında atıfta bulunduğu 19.10.2019 tarihli 30923 sayılı 3 Sıra nolu Elektronik Defter Genel Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ ‘in esas alınarak karar verilmesinin hukuki duruma uygun olmadığı müvekkilinin ticari defterlerine virüsün daha önce ki bir tarihte girdiği, bundan ötürü verilen karara ilişkin temellendirmenin uygun olmadığı bu sebeple Mahkemenin davayı ret gerekçesi doğru olmadığını beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Talep, tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgelerin kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğradığı iddiasına dayalı zayi belgesi verilmesi istemidir. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, zayi belgesi verilmesine konu defterlerin TTK’nın 82/7. Maddesinde sayılan veya bu sayılanlara benzer nedenlerden dolayı zayi olup olmadığı, zayi belgesi verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, hak düşürücü sürenin geçip geçmediği noktasındadır.6102 sayılı TTK’nın 82/7. Maddesinde; Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir. Ticari defterlerin elektronik ortamda tutulması halinde de aynı düzenleme geçerlidir.Anılan kanuni düzenleme gereğince hak düşürücü sürenin tacirin zıyaı öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağı açıktır.Dava konusu ticari defterlerin bulunduğu sisteme virüsün 07/12/2016 tarihinde bulaştığı bir gün sonrasında 08/12/2016 tarihinde antivirüs programının sisteme kurulduğu tespit edildiğinden saldırıyı öğrenme tarihinin 08/12/2016 olarak kabulü gerekmektedir. Bu halde ticari defterlerin zayi olduğunun öğrenildiği tarihin, sisteme virüsün girişinden sonra defterlerin kurtarılamayacağının anlaşıldığı tarih olarak kabul edilmesi gerekir. Bu halde, saldırının gerçekleşmesinden kısa ve makul bir süre sonra ticari defterlerin kurtarılması için gerekli çalışmaların yapılması ve sonuçlandırılması gerekir. Bu çalışma sonucunda alınacak teknik rapor ile ticari defterlerin kurtarılamayacağının anlaşılması ile ticari defterlerin zayi olduğunun kabulü gerekir. Ancak dosya kapsamı itibariyle, sisteme virüs bulaştıktan makul süre içerisinde ticari defterlerin kurtarılması için herhangi bir çalışma yapıldığına ilişkin bir belge veya kayda rastlanılmamıştır. Davacının sistemine virüs bulaştıktan çok sonra alınan durum tespiti ile ticari defterlerin zayi olduğunun kabulü mümkün değildir.Davacının saldırıyı öğrendiği tarihten davanın açıldığı tarihe kadar geçen yaklaşık 4 yıllık sürede, defterlerin kurtarılmasına ilişkin yapılan herhangi bir girişim ile ilgili belge dosyaya sunulmamış basiretli bir tacirin davranacağı şekilde davranılmamıştır. Bu durumda, dava, hak düşürücü süre geçtikten sonra açılmıştır. Bu haliyle mahkemece davanın, hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 362(1)-ç maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 20/09/2022