Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1198 E. 2022/876 K. 07.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1198
KARAR NO: 2022/876
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAH.
TARİHİ: 15/04/2022 (Ara Karar)
NUMARASI: 2022/225 Esas
TALEP: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/07/2022
İlk derece mahkemesince verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine dair 15/04/2022 tarihli ara kararın davalı-karşı davacı … vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: Davalı- karşı davacı vekili dilekçesinde özetle tarafların eşit hisseli ortak olduklarını, abilerinin 1993 yılında vefat ettiği tarihten beri birlikte iş yaptıklarını, eşlerinin dahi kardeş olduğunu, abileri …’ın sağlığında aldıkları ve uzun yıllar şirket merkezi olarak kullandıkları taşınmazın emaneten tapusunun davacı üzerine yapıldığını davacının haksız olarak tek başına mülkiyet iddiasında bulunmasından dolayı İstanbul Anadolu 18. Asliye Hukuk mahkemesinin 2022/212 E. Sayılı dosyasında tapu iptal ve tescil davası açtıklarını, davanın derdest olduğunu, davacı- karşı davalının davalı karşı davacıya saldırdığını davacını bu eylemleri ortaklıktan çıkarılma için haklı neden oluşturduğunu bu nedenle tarfalar arasında ortakılığın devamın mümkün olmadığını ancak şirketin feshi yerine davacı -karşı davalının … Ltd. Şti.’nden haklı sebeple çıkartılmasına,davacının şirkete ait paraları kendi hesaplarına intikal ettirdiğini, oğlu … üzerinde olan (aslında şirkete ait araç) değerinin üzerinde bir bedel ile şirkete yeniden satış gösterilerek satış bedeli olarak önemli bir miktar … hesabına aktarıldığını,şirketin … Bankası’ndaki ve … Bankası’ndaki hesaplarında bulunan paraları önce … Bankası’na oradan da kendi hesaplarına aktardığını, şahsi harcamalarını şirket kasasından yaptığı ve şirket kredi kartlarını kullandığını ,şirkette çalışan görünen oğlu …’ın alacağı kıdem tazminat miktarını yükseltmek için ortaklar kararı olmadan onun ücretine artış yaptığını, bununla birlikte şirkette çalışan davalının oğlu …’ın ise yine ortaklar kararı olmadan iş akdini feshettiğini ,davallı-karşı davacının şirket varlığını korumak amacıyla hesaptaki paraların bir kısmını çekmek zorunda kaldığını,belirterek davacının şirketteki işlem yetkisinin kullanılmasını önlenmesi amacı ile ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARLARI VE SÜREÇ: Mahkemece; ihtiyati tedbire karar verebilmek için iddia olunan vakıanın subutu yönünde gerçeğe yakın bir ispatın olmasının yeterli olduğu şirketin ticaret sicil kayıtları incelendiğinde davacı ve davalının şirket yetkilisi oldukları, münferiden temsile yetkili olduklarının , şirketin tüm kayıtlarına, banka hesaplarına ulaşma hak ve yetkisi bulunan davacının aldığı duyumlar nedeni ile tedbir talebinin dayanıksız olduğu, her iki tarafın da birbirini aynı eylemi gerçekleştirmekle itham ettikleri ancak mahkemeye bu hususta hiçbir somut delil ibraz etmedikleri, şirketin hangi hesabından hangi tarihte ne kadar para çekildiği, ne gibi eylemlerde bulunulduğu hususunda davacının aldığı duyumdan başka sunmuş olduğu bir delili de olmadığı, salt iddia ile tedbir kararı verilemeyeceğinin açık olduğu, öte yandan bu iddiaların bir çoğunun da sorumluluk davasının konusu olduğu gerekçesiyle karşı davacıların ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf yoluna başvuran davalı-karşı davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesi’nin ihtiyati tedbirin şartlarını açıkça yerine geldiği somut olayda tedbir kararını bir tespit yapmadan doğrudan reddetmesinin yerinde olmadığını, karşı yanın şirket malvarlığını kaçırıp gizlemekte olduğunu, şirket paralarını kendi hesaplarını geçirdiğinin görüldüğünü, dava süresince kendisinin tek yetkili olarak kalması için tasfiye memuru olarak atanması talebinin İlk Derece Mahkemesi’nce reddine karar verildikten sonra bankalardaki şirket paralarını çektiğini, şirketin ticari ve mali kayıtlarını yakarak ortadan kaldırmaya, şirketin bir kısım mallarını kaçırmaya elden çıkarmaya başladığını, kötüniyetli olarak hareket ettiği ve ileride telafisi imkansız zararlara yol açacağı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi’nin kararının kaldırılarak …’ın şirketi tek başına işlem yetkisinin önlemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Talep limited şirketin haklı nedene dayalı olarak fesih ve tasfiye istemine ilişkin asıl ve davacı-karşı davalının şirket ortaklığından çıkarılmasına ilişkin karşı davada; davacı- karşı davalının şirkette tek başına işlem yapma yetkisinin tedbiren durdurulması yönünde ihtiyati Tedbir kararı verilmesi, istemine ilişkindir. Mahkemece tedbir talebinin reddine karar verilmiş bu karara karşı ihtiyati tedbir talep eden davalı -karşı davacı vekili vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. TTK 636 maddesinde Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.Fesih davası açıldığında mahkeme taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir.” düzenlemesi yapılmıştır. Bu düzenleme uyarınca verilecek ihtiyati tedbirlerde de HMK’nın 389 vd maddeleri göz önünde tutulması ve birlikte uygulanması gerekir. 6100 Sayılı HMK 389 /(2) Maddesi uyarınca” Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” Aynı yasanını 390 Maddesi “tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmünü içermektedir. Geçiçi hukuki koruma yargılamasını, asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır.Geçiçi hukuki koruma yargılamasında yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Yaklaşık ispat durumunda ise; hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte; zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki; genelde geçici hukuki korumalara, karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür. Somut olayda da iki ortakli ve ortakların münferiden şirketi temsil ve ilzama yetkili müdür olduğu davaya konu şirkete karşı davacı -karşı davalının zararlandırıcı eylemleri yönelik işlemleri nedeniyle tek başına işlem yapma yetkisinin kısıtlanması talep edilmiş olup,benzer sebeplerle asıl davada davalı içinde ileri sürülerek davacının tek başına şirkete tasfiye memuru olarak atanmasına yönelik tedbir talebinin de reddine karar verildiği görülmüştür. Tüzel kişilerde asıl olan, tüzel kişiliğin seçilmiş yöneticileri tarafından yönetilmesidir. Talebin değerlendirildiği tarih itibariyle tüzel kişinin mal varlığının azaltıldığı davacı- karşı davalı şirket yöneticisinin şirkete zarar verici eylemlerde bulunduğu, tarafların ortak olduğu şirketin amacına zarar verilip verilmediği, dürüstlük kuralına aykırı davranılıp davranılmadığı konusunda yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmediği davalı-karşı davacı haklılığının yaklaşık olarak ispatı ölçüsünde delil bulunmadığından, mahkemenin koşulları oluşmayan ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle istinaf sebepleri yerinde görülmeyen ihtiyati tedbir talep eden vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati tedbir talep eden davalı-karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı-karşı davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı-karşı davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.07/07/2022