Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1151 E. 2022/914 K. 08.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1151
KARAR NO: 2022/914
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/11/2021
NUMARASI: 2021/385 Esas – 2021/835 Karar
DAVA: Alacak (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/09/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının sahibi ve yetkilisi olduğu … Gayrimenkul ile … Tic. Ltd. Şti arasında 21/02/2014 tarihinde İstanbul İli Kartal ilçesi … mahallesi … ada … ve … nolu parsellerde bulunan 4454 m² konut imarlı arsanın satın alma işlemlerinde arsa sahipleri ile aracılık işlemlerini yürütmek üzere BK 520. maddesinde belirtilen aracılık sözleşmesinin imzalandığını, sözleşme hükümlerine göre sözleşmede belirtilen taşınmazın satın alma işleminin sonuçlandırılması halinde davalı … Ticaret. Ltd. Şti. hizmet bedeli olarak sözleşmede belirtilen 400.000TL ile %18 KDV miktarını davacı tarafa ödemek üzere anlaştıklarını ve ödemenin 30.000TL’lik kısmının belediyeden arsaların alınmasıyla ilgili toprak sahipleriyle ön protokol sözleşmesinin imzalanmasıyla birlikte ödemeyi kabul ve taahhüt etmiş ve kalan 370.000TL’lik kısmının ise noterden yapılacak kat karşılığı sözleşmesine müteakip 70.000TL’lık kısmını nakit olarak nakden ve defaten, kalan bakiye miktara karşılık ise Antalya ili Alanya ilçesi Mahmutlar beldesindeki …a ait … ada … parsel sayılı kat irtifaklı arsa paylı dubleks meskenin devri hususunda anlaştıklarını, davacının, arsa sahipleriyle olan aracılık işlemlerinde arsa sahipleriyle görüşme diyalog sürecini kendisine vekaleten sözlü olarak görevlendirdiği ve ilgili sözleşmeden alınacak ücretin %25’ini vekaleten yürütülen görüşmelerde arsa sahiplerini temsilen görev alan …`e emek ve mesaisine karşılık olmak üzere ayrıca alıcı firmayı arsa sahipleriyle bir araya getirme ve davacı adına arsa sahipleri ve alıcı firmanın görüşmelerini organize etmek üzere kendisine vekaleten hareket etmek üzere aralarındaki güven ilişkisine dayalı olarak davalı … görevlendirdiğini ve ilgili sözleşmenin davacı adına hareket eden … tarafından bilgisi ve onayıyla imzalandığını, ancak sözleşmede belirtilen hizmetlerin müvekkili tarafından yerine getirilip taraflara anlaşma zemini sağlanarak taşınmazın davalı … Tic. Ltd. Şti. tarafından satın alınmasına rağmen müvekkili davacıya 42.500 TL ödeme yapıldığını, ancak bunun dışında bakiye herhangi bir ödeme gerçekleştirilmediği gibi davalı …’la kendi aralarında anlaşarak muvazaalı şekilde davacıyı devre dışı bırakarak sözleşmede belirtilen ve müvekkile devredilmesi gereken taşınmazı tapuda satış olarak göstermek suretiyle davalı …’a devrettiklerini, bu şekilde davalı … vekalet ilişkisini ve müvekkilin güvenini kötüye kullanmak suretiyle müvekkile devredilmesi gereken taşınmazı kendi adına tapu devrini sağladığını ve diğer davalının da … ile muvazaalı ve danışıklı bir şekilde hareket ederek sözleşmede bahsi geçen taşınmazın tapuda satış gibi göstererek devrini temin etmek suretiyle edimini yerine getirmediğini, bu nedenlerle hizmet bedeli olan 290.398,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafça dilekçede bahsedilen sözleşmenin ibraz edilmediğini, müvekkilinin, davacı tarafından hiçbir surette görevlendirilmediğini, böyle bir görevlendirmeyi gerektirecek bir hukuki ilişki kurulmadığını, davacı tarafın iddialarının tamamen hukuki dayanaktan yoksun, haksız kazanç temin etmeye yönelik olduğunu, bu nedenlerle bu bağlamda davacı yana H.M.K 119/2 Maddesi gereği, 1 haftalık kesin süre içinde, davasını dayandırdığı “hizmet sözleşmesinin ve davaya dair her türlü yazılı belge aslını” ibraz etmesi, ibraz etmediği takdirde, davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği ihtaratı ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın esastan reddine karar verilmesi, davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir. Davalı … Ticaret Limited Şirkete vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafça dilekçede bahsedilen sözleşmenin dosyaya ibraz edilmediğini, müvekkili şirket ile davacı arasında hiçbir surette, simsarlık ilişkisi – sözleşmesi kurulmadığını, davacıdan bu yönde hiçbir hizmet almadığını, davacının bu iddialarının tamamen hukuki dayanaktan yoksun, haksız kazanç temin etmeye yönelik olan, gerçeğe aykırı iddialar olduğunu, müvekkilinin emlak danışmanlığı hizmetini sadece, kendi nam ve hesabına hareket eden diğer davalı …’ dan almakta olup, yalnızca onunla muhatap olduğunu, davacının davasını dayandırdığı “simsarlık – hizmet sözleşmesinin ve davaya dair her türlü yazılı belge aslını” ibraz etmesi, ibraz etmediği takdirde, davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği ihtaratı ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın esastan reddine karar verilmesi, davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “davacının istemi simsarlık sözleşmesi gereğince alacağın (bir miktar paranın ödenmesi) davalılardan tahsil edilmesi isteğine ilişkindir. Dava görevsizlik kararı veren İstanbul Anadolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde 20.02.2019 tarihinde açılmış olup dava açılış tarihi olan 20.02.2019 tarihi itibariyle işbu ticari dava zorunlu arabuluculuğa tabidir. Davanın görevsiz mahkemede açılmış olması bu sonucu değiştirmemektedir. Bu cümleden olmak üzere işbu davada dava dilekçesine arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslı veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneği eklenmediği gibi dava dilekçesinde bu yönde hiçbir açıklama da yapılmamıştır. Mahkememizce yapılan duruşmada her ne kadar davacı vekili tarafından görevsizlik kararı sonucunda arabuluculuğa başvurulduğu ve sürecin anlaşmazlık ile sonuçlandığı beyan edilse de, davalı vekili tarafından bu eksikliğe yönelik yapılan doğrudan vurgu ve itiraza göre HMK’nın 115/3 maddesi şartlarının da oluşmadığı sonuç ve kanaati hasıl olmuştur. Filhakika, yasaya göre Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi zorunlu olmuştur. (BKZ; ANTALYA BAM 11.HD.2021/1492 E.2021/1204 K.) Binaenaleyh; 6102 sayılı TTK’nin 5/A, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 2. Bendinin son cümlesi ve HMK’nin 114/(2) ve 115. Maddeleri uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davanın öncelikle Asliye hukuk Mahkemesi’nde açıldığını, görevsizlik kararı verilmesi üzerine davanın Tüketici Mahkeme’sinde görülmeye başlandığını, Tüketici Mahkemesi’nce de uyuşmazlığın çözümünde asliye ticaret mahkemesinin görevi olduğundan bahisle görevsizlik kararı verildiğini, henüz dava dosyası Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gitmeden önce taraflarınca arabuluculuk başvurusu yapılarak düzenlenen anlaşamama tutanağını Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’ndeki ilk duruşmada mahkemeye ibraz edildiğini, buna rağmen mahkemenin dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu beyanla ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, tellallık sözleşmesinden kaynaklı olarak ortaya çıkan alacağın tahsili talebini içerir eda davasıdır. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın arabuluculuk dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yöntemi ile çözülmesi ihtiyari olmakla birlikte, 6325 sayılı Kanun’da 06.12.2018 tarihli ve 7155 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, mahkemelerin iş yükünün azaltılması için bazı tür uyuşmazlıklar için mahkemeye başvurmadan önce bir dava şartı olarak “zorunlu arabuluculuk” şartı getirilmiştir. Bu bağlamda aynı kanun ile 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesi ile getirilen düzenlemede, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması bir dava şartı olarak kabul edilmiştir.6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesine göre, ilgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edilmiş olması durumunda, davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılmadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiyenin gönderilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Yine mahkemece gönderilen ihtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi ayrıca arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. Dava açılmadan önce arabulucuya hiç başvurulmamış olması dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddini gerektiren bir husus olup, arabulucuya başvurulmuş olmakla birlikte anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin mahkemece verilen kesin süre içerisinde sunulmamış olması da davanın usulden reddi yaptırımına bağlanmıştır. Somut olayda davacı vekili tarafından 20/02/2019 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açılmış, ilk derece mahkemesince 03/12/2019 tarihinde uyuşmazlığın çözümünde tüketici mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiştir. Söz konusu kararın istinaf edilmesi üzerine istinaf incelemesi dairemiz tarafından yapılmış, dairemizin 22/10/2020 tarihli 2020/1451 E. , 2020/211 K. Sayılı ilamı ile davacının ticari işletmesi bulunup bulunmadığı konusunda araştırma yapılmak suretiyle görev durumunun yeniden değerlendirilmesi için karar kaldırılarak mahkemesine geri gönderilmiştir. İstanbul Anadolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 16/03/2021 tarihli 2020/307 E. , 2021/110 K. Sayılı ilamı ile bu kez de uyuşmazlığın çözümünde ticaret mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiştir. Söz konusu kararın istinaf edilmediği ve hükmün 08/06/2021 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne 25/06/2021 tarihinde dosyanın tevzi edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemenin 11/11/2021 tarihli celsesinde davacı vekilinin dosyanın ticaret mahkemesine gönderilmesiyle birlikte arabuluculuk yoluna başvurmuş olduğunu anlaşamama tutanağının dosyaya ibraz edildiğini bildirdiği anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince görevsiz mahkemede dava açılış tarihi olan 20/02/2019 tarihi itibariyle arabuluculuğa başvurulmamış olduğu dolayısıyla dava şartı yokluğu sebebiyle davanın reddi gerektiğinden bahisle dava usulden reddedilmiştir. Dosya içerisindeki “Arabuluculuk Son Tutanağı” incelendiğinde arabuluculuk sürecinin başlama tarihinin 27/04/2021 olduğu, arabuluculuk sürecinin anlaşamamayla sonuçlandığı ve son tutanağın düzenlendiği tarihin 03/05/2021 olduğu görülmüştür. Somut olayda İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/385 E. Sayılı dosyasında 02/07/2021 tarihinde tensip düzenlendiği görülmektedir. Eldeki dosyada, görevli mahkeme olan ticaret mahkemesinde davanın esasına girilmeden arabuluculuk işleminin tamamlandığı anlaşıldığından Mahkemece esasa girilerek karar verilmesi gerekirken, tekrar davacıdan arabuluculuk Yasası gereklerini “anlaşmazlık tutanağının getirilmesi”ni istemek Yasanın uygulanmasındaki amacına da uygun düşmeyeceği, HMK’nın 115/3. maddesi de gözönüne alındığında, somut olayda dava şartı yokluğundan usulden ret kararı verilmesi doğru görülmemiştir (Emsal nitelikte Yargıtay 17.Hukuk Dairesi 2020/3187 E 2021/762 K 04/02/2021 T.) Yukarıdaki açıklamalar ışığında ilk derece mahkemesince dava şartlarına aykırı karar verildiği anlaşıldığından, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca kaldırılmasılması gerekmektedir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-4-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 08/09/2022