Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1133 E. 2022/1456 K. 27.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1133
KARAR NO: 2022/1456
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/04/2022
NUMARASI: 2022/21 Esas – 2022/241 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 27/12/2022
Taraflar arasındaki Şirketin İhyası davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı (tasfiye memuru) tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı borçlu şirket … San. ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine, müvekkilinin cari hesap ve fatura alacağına istinaden icra takibine girişildiğini, tahsil edilemeyen 413,00TL tutarlı ve 11.06.2012 tarihli fatura, 413,00 TL tutarlı ve 09.08.2012 tarihli fatura ve 21.03.2012 tarihli sözleşmeye dayalı 826,00TL cari hesap alacağı için 28.03.2014 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. (yeni esası ile … E.) sayılı dosyası ile başlatılan takip kapsamında düzenlenen ödeme emrinin 18.06.2014 tarihinde tebliğ edildiğini, borçlu şirkete yapılan ödeme emrinin tebligatları akabinde yasal süresi içerisinde itiraz edilmediğini ve takiplerin kesinleştiğini, takip dosyası kapsamında işlemler yürütülürken borçlu şirketin davalı …’in tasfiye memurluğu gözetiminde 29.02.2016 tarihinde tasfiye edildiği ve davalı … Sicil Müdürlüğü tarafından ticaret sicilinden terkin edildiğinin fark edildiğini, icra takibinin henüz sonuçlandırılamadığını ve müvekkilinin haklı alacağına ulaşamamış olması nedeniyle borçlu şirketin ihyasını isteme zarureti hasıl olduğunu beyanla, Tasfiye Halinde … … Elektrik İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … Sicil Müdürlüğü cevap dilekçesinde; davaya konu olayın cereyan ettiği dönemde yürürlükte bulunan 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu m.34 ve Ticaret Sicil Tüzüğü m.28 hükümleri çerçevesinde işlem yapıldığını, Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün ilgili yasa ve tüzüğün kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde olayı değerlendirip sonuca bağladığını, bu hususların;”..Sicil memuru tescil için aranılan kanuni şartların mevcut olup olmadığını tetkikle mükelleftir. Hükmi şahısların tescilinde, bilhassa şirket mukavelesinin, emredici hükümlere aykırı olup olmadığı ve kanunun mecburi kıldığı esasları ihtiva edip etmediği araştırılır. Tescil edilecek hususların hakikate uygun olması, üçüncü şahıslarda yanlış bir fikir yaratacak mahiyette bulunmaması ve âmme intizamına aykırı olmaması da şarttır.” denilmek suretiyle; TTK.m.34’te ifade edildiği, tasfiye memurunun iddia edilen eksik işlemlerini, müvekkil Sicil Müdürlüğünün tespit etmesinin mümkün olmadığını, tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olmasının tasfiye memurun sorumluluğunu gerektirdiğini, bu nedenlerle açılan davanın Ticaret Sicil Müdürlüğü yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; Dava konusu … San. ve Tic. Ltd. Şti. ekteki 7 Mart 2016 tarihli Ticaret sicil kayıtlarından da görüleceği üzere kanuna uygun şekilde tasfiye edilip, kapatıldığını, şirketin tasfiyesine başlandığı ve tasfiye halindeyken alacaklıların çağrılması hususları defaten (3 kez) ilan edildiğini, şirketin malvarlığı ölçüsünde borçlarının ödendiğini ve şirketin kapanışının ilan edildiğini, vekiledeninin tasfiye memuru olarak şirketin tasfiyesi konusunda kanunda öngörülen yükümlülükleri yerine getirdiğini, davacının, yapılan tüm ilanlar ve bilgilendirmelere karşın iddia ettiği alacağı için kanunun öngördüğü sürelerde müracaatını yaptırmadığını, alacağını yazdırmadığını ve Türk Ticaret Kanununun aradığı basiretli tacir ilkesine aykırı davrandığını, şirketin tasfiyesinden neredeyse 10 yıl sonra 826-TL olarak iddia ettiği alacağı sebep göstererek ihya talebinde bulunması usulsüz ve haksız olduğunu, ayrıca husumetin …’e yöneltilmesinin de usule aykırı olduğunu, vekiledeninin yasa ve usule uygun olarak görevini ifa ettiğini, şahsen herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince derdest icra dosyası nedeniyle şirketin ihyasını istemekte hukuki yararı olduğu gerekçesiyle İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünde … sicil numarasında kayıtlı iken terkin edilen tasfiye halinde Tasfiye halinde … Sanayi Ve Ticaret Ltd.Şti’nin sicil kaydının yeniden ihyasına, tasfiye memuru olarak …’in atanmasına karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili ve davalı (tasfiye memuru) … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; tasfiye işlemlerinin eksik kalması ve tamamlanmamış olması halinde şirketin ihyasına karar verilmesinden daha tabi bir durum olamayacağını, bu nedenle İlk Derece Mahkemesinin gerçekleştirdiği yargılamada müvekkilin alacağına kavuşabilmesi açısından borçlu …’in ihyasına karar verilmesinin usule, hukuka ve içtihatlara uygun bir karar olduğunu, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınması gerektiğini, tasfiyenin hukuken kabul edilebilir olması için borçlunun tarafı olduğu tüm uyuşmazlıkların sonuçlandırılması ve icra takiplerinin infazının sağlanması gerektiğini, icra takibinin terkin işleminden çok daha önce başladığını, icra takibinin henüz sonuçlandırılmamış ve müvekkilinin haklı alacağına ulaşamamış olması sebebiyle tasfiye memuru …’in gözetiminde yapılan tasfiye işleminin hukuka aykırı olduğunu, tasfiye memurunun kusurlu davranışları ile davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin sorumluluğun davalı tasfiye memuruna ait olması gerektiğini, belirtilen sebepler neticesinde yalnızca yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden mahkeme kararının düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerektiğini ileri sürmüştür. Davalı (Tasfiye Memuru) … vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının davasının 5 yıllık zaman aşımına uğradığından davanın usulden reddinin gerektiğini, müvekkili tasfiye memurunun şirketin tasfiyesi konusunda Kanunda öngörülen yükümlülükleri yerine getirdiğini, tasfiyenin sonuçlandırılması için gerekli işlemleri yerine getirdiğini, şirketin var olan aktiflerini paraya çevirdiğini, şirketin imkanları dahilinde tüm borçlarını ödediğini, şirketin tasfiye edildiği tarihte ekonomik olarak zor durumda olduğundan hiçbir mal varlığı kalmadığını, davacının iddia ettiği alacağını tahsil edememiş olmasının bu sebepten de kaynaklanabileceğini, davacı tarafın yapılan tüm ilanlar ve bilgilendirmelere karşı iddia ettiği alacağı için Kanunun öngördüğü sürelerde müracaatını yaptırmadığını, alacağını yazdırmadığını, Türk Ticaret Kanunu’nun aradığı basiretli tacir ilkesine aykırı davrandığını, şirketin tasfiyesinden sonra 10 yıl sonra alacağı sebep göstererek ihya talebinde bulunmasının usulsüz ve haksız olduğunu, belirtilen sebepler neticesinde Mahkeme kararının kaldırılmasını ve Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
GEREKÇE: Dava, TTK’nın 547. maddesi uyarınca tasfiye sonucu ticaret sicilinden terkin edilen şirketin derdest dava nedeniyle tüzel kişiliğinin ihyası istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davacı ve davalı tasfiye memuru tarafından, istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. TTK’nın 547. maddesi gereğince “(1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir”. Alacaklıların çağrılması ve korunması başlıklı 541/3 maddesinde “şirketin, henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçlarını karşılayacak tutarda para notere depo edilir” hükümleri düzenlenmiştir. Şirketlerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin ile sona ermektedir. Şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılması halinde tüzel kişiliğin sona ermesinden söz edilecektir. Tüzel kişiliğin son bulması sonucunu doğuran fesih ve tasfiye işleminin hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyeden söz etmek mümkün olmayıp bu durumda bundan zarar görenler veya o işlemi gerçekleştirenler tasfiyenin kaldırılmasını ve şirketin ihyasını talep etme hakkına olacaktır. Ek tasfiye niteliği gereği yeni bir hukuki durum yaratmayıp,tasfiye aşamasında ihmal edilen veya eksik yapılan işlerin tamamlanmasına imkan sağlayarak tasfiyenin gerçek anlamda tamamlanmasına hizmet eden geçici bir tedbir niteliğindedir. Somut olayda ihyası talep edilen İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde kayıtlı … Sanayi ve Tic. Ltd.Şti’nin tasfiyeye girdiği, tasfiye memuru davalının,01/03/2016 tarihinde şirketin tasfiye kapanışı yapılarak ticaret sicilden kaydının terkin edildiği, davacı tarafından ihyası istenen şirket aleyhine terkinden önce başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … (yeni esas …) esas sayılı icra takibinin derdest olduğu ve eldeki davanın davacı tarafından 10/01/2022 tarihinde açılmıştır. Davaya konu şirket tasfiye sonucunda terkin edilmiş olup, TTK geçiçi 7. maddesi uyarınca terkin edilmemiş olmasına göre bu madde kapsamında düzenlenen hak düşürücü tabi olmadığı gibi TTK 547 maddesi uyarınca açılan ihya( ek tasfiye ) davaları için kanunda herhangi bir zaman aşımı süresi de düzenlenmediğinden davalı tasfiye memuru bu yöndeki itirazları yerinde görülmemiştir. (emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23/03/2022 tarih E: 2022/265 -K: 2022/2291 ) Tasfiye memuru tarafından yapılan ilan sonucu başvuru olmaması alacağı düşürmeyeceği gibi derdest icra takibi şirketin terkininden önce başlatılmış olması ve tasfiye memurunun TTK 541/3 maddesindeki sorumluluğu da gözetildiğinde derdest bir takip bulunması nedeniyle tasfiyenin usülune uygun eksiksiz tamamlandığından bahsedilemeyeceğinden davalı tasfiye memuru vekilinin tasfiyenin usulüne uygun yapıldığı ve şirketin ihyasını gerektiren koşulların oluşmadığı yönünde ileri sürülen istinaf sebebi yerinde görülmemiştir Davacının anılan icra takibi nedeniyle şirketin ihyasını istemekte haklı ve hukuki hukuki yararı bulunduğundan terkin edilen şirket yönünden ek tasfiye koşulları oluşmuştur. Bu durumda mahkemece davaya konu şirketin derdest icra dosyası ile ilgili ek tasfiye işlemleri ile sınırlı olarak şirketin yeniden ticaret siciline kayıt ve tesciline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak mahkemece tasfiyenin gereği gibi yapılmaması nedeniyle açılan eldeki davada tasfiye sürecinden sorumlu olan tasfiye memurunun HMK 326. maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olduğu hususu gözetilmeden davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle istinaf sebepleri yerinde görülmeyen davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunu kabulü ile dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir hususta bulunmadığından, kararın kaldırılmasına, davacı lehine davalı tasfiye memurundan yargılama gideri ve maktu vekalet ücreti tahsiline karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; istinafa konu ilk derece mahkemesinin kararının HMK 353(1)b-2 uyarınca KALDIRILMASINA; 1-Davanın KABULÜ ile; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 355247-0 sicilnumarasında kayıtlı Tasfiye Halinde … Elektrik İnşaat Sanayi VE TİCARET Limited Şirketi’nin sicil kaydının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası ile sınırlı olmak kaydıyla yeniden İHYASINA, 2-Tasfiye memuru olarak …’nin atanmasına, ücret takdirine yer olmadığına, 3- Kararın ticaret sicil müdürlüğünde tescil ve ilanına,4-Harçlar yasası uyarınca alınması gerekli harç peşin olarak alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,5-Davacı tarafından yapılan, 80,70TL başvuru harcı, 80,70-TL karar harcı, posta tebligat gideri 209,10 TL olmak üzere toplam 370,50 TLyargılama giderinin davalı tasfiye memurundan alınarak davacıya verilmesine,6-Davacı taraf duruşmada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T’ye göre hesaplanan 9,200,- TL’nin davalı tasfiye memurundan alınarak davacı tarafa verilmesine, 7-İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü yasal hasım olup, davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 8-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının HMK 333 maddesi gereğince yatıran tarafa iadesine,9-İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları;a- Davalı tasfiye memuru tarafından istinaf karar harcı başlangıçta peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,b-İstinaf yoluna başvuran davalı tasfiye memuru tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,c-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,d-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarfedilen 206,00-TL yargılama giderlerinin davalı tasfiye memuru alınarak davacıya verilmesine10-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.27/12/2022