Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1131 E. 2022/960 K. 20.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1131
KARAR NO: 2022/960
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/04/2018
NUMARASI: 2014/1658 Esas – 2018/350 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/09/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların, davalı şirketin yönetim kurulu başkanı olan …’nin davalı şirketin ortakları olduklarını; bu ortakların dışında …’nin yönetim kurulu başkanı ve çoğunluk hissedarı olduğu; … A.Ş.’nin de davalı şirketin ortağı olduğunu; davalı şirketin büyük hissedarı olan …’nin davalı şirketin ilk kurucu ve hakim ortağı olan …’nin ölümünden sonra çeşitli hisse oyunları ile kendi dışında diğer hissedarların sermayelerini azaltarak kendi sermayesini artırma çabası içerisine girdiğini; rekabet yasağını kaldırmak ve ortaklara elde edilen kârdan ödeme yapmamak için kararlar alarak davacıları mağdur ettiğini; Kıbrıs menşeli … bankasının da muris …’ye ait olması nedeniyle bu bankadan yüksek miktarda kredi çekerek şirketi kağıt üzerinde borçlandırdığını; çeşitli banka oyunları ile üzerine geçirdiği nakit paraları istediği gibi kullanarak şirketin sermaye artışlarında kendine imkanlar sağladığını; şirketin sürekli kâr etmesine rağmen, Türk Vergi Sistemi ve maliye işlemlerinin işverenlere getirdiği kolaylıklardan yararlanarak ve sistemin açıklarını da kullanarak şirketin elde etmiş olduğu kârlardan yasal kesintiler yapıldıktan sonra kalanını da dağıtmayarak devamlı olağanüstü yedek akçe olarak şirket kasasında bıraktığını; oysa kâr payı almanın Ticaret Kanunu Hükümlerine göre kazanılmış bir hak olduğunu; yıllar boyunca kâr payının yedek akçeye ayrılmasının pay sahiplerinin haklarını zedelediğini; 01/08/2014 tarihli genel kurulda davalı şirkette en fazla sermaye payı olan …’nin kendi menfaatlerini gerçekleştirmek için rekabet yasağının kaldırılmasına ilişkin karar aldığını; yasağı kaldıran izin kararının Türk Ticaret Kanununun objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu; genel kurul kararlarının şirketin hakim ortağı olan … ve yönetim kurulu başkanlığını yaptığı … A.Ş.’nin oyu ile alındığını; TTK.nun. 436. ve devamı maddelerine göre yönetim kurulu üyelerinin kendileri ile ilgili oylamada oy kullanamayacağını; bu nedenlerle, alınan kararların yok hükmünde olduğunu ve kararların tamamen kötüniyetli olarak alındığından; iyiniyet kaidelerine, kanuna ve ana sözleşmeye aykırı bulunması nedeniyle, 01/08/2014 tarihinde yapılan genel kurulda alınmış bulunan kâr payı dağıtılmaması, rekabet yasağının kaldırılması, kâr-zarar tablosunun kabulü, yönetim kurulu üyelerinin ibrası ile ilgili kararların iptaline karar verilmesini; talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu 01/08/2014 tarihli genel kurul toplantısının şirket merkezinde yapıldığını; toplantıya tüm ortakların katıldığını; idare meclisinin şirket işlerini kanun ve esas sözleşmenin hükümleri çerçevesinde yürüttüğünü; davacı tarafın uyuşmazlık kapsamı dışında kalan davalının bankacılık vs. gibi diğer ticari işlemlerine dair asılsız iddialarının değerlendirmeye tabi tutulmamasının gerektiğini; genel kurul divanının ortakların oy birliği ile karara bağlanarak oluşturulduğunu; verilen yetkilerin oy çokluğu ile yasa ve içtihatlara uygun şekilde karara bağlandığını; yine alınan kararların oy çokluğu ile usul ve yasaya uygun olarak alındığını; bu nedenle, iptal istemlerinin mesnetsiz olduğunu; TTK.nun. 424.maddesine göre bilançonun onaylanmasına ilişkin genel kurul kararının yönetim kurulu üyelerinin ibrası sonucunu doğurduğunu; TTK.nun. 523-(2). maddesine göre şirketin devamlı inkişafını temin amacıyla bakiye kârın yedek akçeye ayrılmasının mümkün olduğunu; dava konusu olayda da şirketin devamlı inkişafı dışında başka bir amacın bulunmadığını; bu hususun, faaliyet raporunda açıkça belirtildiğini; 01/08/2014 tarihli genel kurulda yönetim kurulu üyelerinin şirketle muamele yapması ve rekabet yasağı ile ilgili alınan kararların TTK.nun. 396. maddesi gereği uyarınca oy çokluğu ile alındığını; alınan kararın, hukuka uygun olduğunu; davacının, davalı aleyhine açmış olduğu İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/697 esas sayılı genel kurul kararının iptali konulu davanın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından bozulduğunu; şirketle ortak arasındaki şahsi bir iş için yetki verilmesi konusunun genel kurulun takdirinde olduğunu; bu hususun objektif iyiniyet kurallarına aykırı ve keyfi bir karar olduğu gerekçesi ile iptali gerektiğinin ileri sürülemeyeceğini; davalı şirketin çoğunluk payının, şirket yetkilisi …’ye ait olduğunu; şirketin zarar etmesi halinde en büyük zararın yine …’nin göreceğini; bu nedenle, şirkete zarara uğratmak iddiasının mesnetsiz ve hayatın olağan akışına aykırı bulunduğunu; bu nedenlerle, usule ve yasaya aykırı açılan davanın reddine karar verilmesini; talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalı şirketin 01/08/2014 tarihinde yapılan 2013 yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısında alınan kâr payı dağıtılmaması, rekabet yasağının kaldırılması, kâr-zarar tablosunun kabulü ve yönetim kurulu üyelerinin ibrasına yönelik kararların, şirket esas sözleşmesi, iyiniyet kuralları ve yasaya aykırı bulunup bulunmadığı; bu kapsamda, iptali koşullarının oluşup oluşmadığı; noktalarında toplanmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; Dava konusu (4) nolu genel kurul kararının iptali istemi hakkında; genel kurulda gündemin 4. maddesinde “bilanço ve kâr-zarar hesapları” okunduğunun görüldüğü ve kabul edildiği; dava dilekçesinin sonuç ve istem kısmında sadece kâr-zarar tablosunun kabulüne ait kararın iptalinin talep edildiği; bilançonun kabulüne ilişkin kararın, iptalinin talep edilmediği; toplantı tutanağında bilanço ve kâr-zarar hesaplarının genel kurulda okunduğu, görüşüldüğü ve oy çokluğu ile kabul edildiğinin yazılı bulunduğu; toplantı zaptına göre, genel kurula katılan davacıların hangi hesabın yanlış olduğuna dair beyanda bulunarak bir açıklama istemedikleri; dava dilekçesinde de hangi hesabı doğru bulmadıklarını belirtmedikleri; iptalini talep ettikleri kâr-zarar hesabı davalı şirketin kestiği faturalara, satın aldıkları mal faturalarına ve finansman masrafları ile faaliyet giderlerine göre düzenlendiği; genel kurulda kâr-zarar hesabı olunduğu ve görüşüldüğüne göre; davacıların, varsa bunların hangilerinin yanlış olduğunu belirtmeleri ve açıklama istemelerinin gerektiği; bu yol izlenmeden genel bir itirazın yapılacak incelemenin derinleştirmesini de zorlaştırdığı; buna rağmen kayıtlara bağlı kalınarak yapılan incelemede kâr-zarar hesabının iptalini gerektirecek bir olgunun saptanmadığı; bu nedenlerle; genel kurulun bu kararının, esas sözleşmeye, kanuna ve iyiniyet kurallarına kanuna aykırı bulunmadığı; Dava konusu (5) nolu genel kurul kararının iptali istemi hakkında; bu kararın, pay sahibi olan yönetim kurulu üyesi ile yönetim kurulu üyesinin hakim ortağı olduğu ve davalı şirkette 1.500.000,00 TL payı bulunan … A.Ş.’nin oyları ile alındığı; TTK.nun. 436/2. maddesine göre yönetim kurulu üyeleri kendi ibralarında oy hakkından yoksun bulunduğu; bu nedenle alınan kararın, kanuni karar yeter sayısına ulaşmadığı için iptali şartlarının oluşmuş olduğu; Dava konusu (6) nolu genel kurul kararının iptali istemi hakkında; davalı şirketin, 2010, 2011, 2012 yılı bilançosu, kurumlar vergi beyannameleri ve ekleri YMM raporu, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu ile şirket tarafından görevlendirilen bağımsız denetim şirketinin raporunun dosyada bulunduğu; bu nedenle, 2013 yılı kâr-zarar cetveli ile 2013 yılı bilançosu hakkında kanuna uygun tutulup tutulmadığı; dürüst resim ilkesine uyulup uyulmadığı konusunda bir sonuca varılamadığı; davalı şirketin 2013 yılı bilançosunun kanuna uygun düzenlendiği kabul edilirse, bu bilançoya göre davalı şirketin geçen yıllardan gelen zararlarının bulunduğu; davalı şirket dönem kârı ile bu zararları mahsup etmedikçe ayrılması zorunlu olan yedek akçe ile pay sahiplerine dağıtılması zorunlu olan %5 kâr payını dağıtamayacağı; oysa genel kurulda dönem kârında bu dağıtımların yapılmamasına karar verildiği; öte yandan bilançonun gerçeği yansıtmadığı ihtimalinde de aynı sonuca ulaşılacağını; davalı şirketin geçmiş yıllar zararları, dönem kârından çok fazla olduğunu ve şirketin kâr payı dağıtacak durumda bulunmadığı; bu nedenlerle, genel kurulun bu kararının, esas sözleşmeye, kanuna ve iyiniyet kurallarına kanuna aykırı bulunmadığı; Dava konusu (9) nolu genel kurul kararının iptali istemi hakkında; davalı şirketin yönetim kurulu üyelerine TTK.nun 395 ve 396.maddeleri gereğince izin verilmesine yönelik kararın; şirketle işlem yapma izni veren ve rekabet yasağını kaldıran bu kararın, pay sahibi olan yönetim kurulu üyesi ile yönetim kurulu üyesinin hakim ortağı olduğu ve davalı şirkette 1.500.000,00 TL payı bulunan … A.Ş.’nin oyları ile alındığı; TTK.nun 395 ve 396.maddeleri çerçevesinde alınan kararlarda, hakkında izin verilen yönetim kurulu üyesinin oy kullanamayacağı gibi anılan kararlar ortak ve şirket arasındaki şahsi bir iş niteliğinde bulunduğundan somut olaya uygulanması gereken 6102 sayılı TTK’nun 436/2 maddesi dikkate alındığında; kararın, kanuni karar yeter sayısına ulaşmadığı için iptali şartlarının oluşmuş olduğu; Bu nedenlerle; davacı tarafından davalı aleyhine açılan işbu davanın sübut bulduğundan kısmen kabulü ile davalı … A.Ş. (Sicil No: …)’nin 01/08/2014 tarihinde yapılan 2013 yılına ait olağan genel kurul toplantısında alınan (5) ve (9) nolu kararların iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; genel kurul sırasında bilançodaki hesaplara itirazda bulunulmaması ve dava dilekçesinde dava konusu yapılmaması ile aslında TTK madde 424 uyarınca yönetim kurulu üyelerinin ibrası sonucunun doğduğunu, davalı müvekkili şirketin pay yapısı göz önüne alındığında çoğunluk hissedarı ve yönetim kurulu başkanı … ve … A.Ş’nin yönetim kurulu üyelerinin ibrasında oy kullanamayacağı kabulünde açıklandığı üzere davacılar tarafından bu durumun sürekli suiistimal edilerek ibra kararı alınmasının imkansız hale getirileceğini, yönetim kurulu üyelerinin hukuki konumu şirketi vekâlet akdi çerçevesinde ortakların menfaatine olacak şekilde yönetmek olup, hakim paydaş olan yönetim kurulu üyelerinin şirket menfaatine aykırı davranacağını düşünmenin hayatın olağan akışına aykırı olacağını, bu sebeple zaten mahkeme kararıyla da sabit olduğu üzere mali olarak herhangi bir hukuka aykırılık görülmeyen yönetim kurulu işlemlerinde, sorumluluğu bulunmayan yönetim kurulunun ibrası maddesinin iptalinin sadece davacıların zarar verme kastına uygun bir sonuç doğuracağını, bu sebeple bir şirketin var olma amacı ve ticari hayatın gereklilikleri düşünülerek iddialarını somutlaştıramayan paydaşların iptal taleplerinin reddedilmesi gerektiğini, iptal edilen 9 numaralı kararla ise ortaklara TTK md. 395 ve 396 uyarınca şirketle işlem yapma izni verilmiş olup rekabet yasağının kaldırılmasının kararlaştırıldığını, fakat benzer bir davada mahkemece bu karar kişisel nitelikte bulunduğundan TTK madde 436 uyarınca pay sahibinin kendisinin ve davacı olan annesi ve kız kardeşinin oy kullanamayacağına hükmedildiğini, ilgili genel kurul kararının yine kanunun gerekçesi ve ticari hayatın gereklilikleri dikkate alınarak somut olaya uygulanabilirliğine bakılması gerektiğini, müvekkili şirketin paydaş yapısına bakıldığında rekabet yasağının kaldırılması hükmünün TTK madde 436 kapsamında değerlendirilirse, aile şirketi özelliği taşıdığından kişisel nitelikteki hiçbir kararda paydaşların oy kullanamayacaklarını, rekabet yasağı düzenlemelerinin kişilerin sıfatları nedeniyle öğrendikleri bilgileri şirket aleyhine kullanarak kendileri veya üçüncü kişilere yarar sağlamalarını, menfaatlerin çatışması halinde kendi menfaatlerini şirket menfaatlerine tercih etmelerini ve böylece şirkete zarar vermelerini önlenmeye yönelik düzenlemeler olduğunu, açıklandığı üzere davalı şirketin paydaş yapısı ve davacıların tavrı düşünülürse kararların iptal edilebilir bulunması halinde şirketin karar organlarının işleyemeyeceği ve aktif hizmet gösteremeyeceğini, bu genel kurul kararlarının iptalinde davacının güncel bir hukuki yararının bulunmadığını, güncel bir hukuki yararı bulunmayan davacının iptal ettirdiği kararlar sonucunda şirketin ticari ilişkide bulunduğu 3. kişilerin yararlarının da gözetilmesi gerektiğini, 3. kişilerin de müvekkili şirketlerin genel kurul kararlarının iptal edilmesi sonucunda menfaatlerinin tehlikeye girdiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın tümden reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, anonim şirket genel kurul kararların iptali, davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davaya konu genel kurulda alınan 5 ve 9 nolu kararların iptali sebebinin bulunup bulunmadığı noktasındadır.Davalı şirketin, 2013 yılı olağan genel kurulu, davacıların katılımı ile 01/08/2014 tarihinde yapılmıştır.Davacı tarafça, davalı şirketin 2013 yılı olağan genel kurulunda alınan bir kısım kararların iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 445. Maddesinde, toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten kişilerin, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabileceği, düzenlenmiştir. Genel kurul kararlarının iptali davasına konu, davalı … Anonim Şirketi’nin 01/08/2014 tarihinde yapılan 2013 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan 5 nolu karar yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkindir. Yapılan oylamada 1874.997 olumsuz oya karşılık, 38125.003 olumlu oy ile yönetim kurulu üyeleri ibra edilmiştir. Oylamada tek başına yönetim kurulu üyesi ve başkanı olan … de oy kullanmıştır. TTK’nın 436/2. Fıkrasında, şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişilerin, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamayacağı düzenlenmiştir. Davacı paydaşlar, yönetim kurulu üyesinin annesi ve kardeşidir. Davacılar yönünden TTK’nın 436/1. Maddesinde düzenlenen oydan yoksunluk halinin gerçekleşmesi için, gündem maddesinin, pay sahibi veya eşi veya usul ve füru ile şirket arasındaki şahsi bir işe yahut Kanunda sayılan diğer hallere dair olması gerekir. Yönetim kurulu üyelerinin ibrasının ise kişisel bir iş olarak değerlendirilmesi mümkün olmadığından, anılan Yasa hükmünün yönetim kurulu üyelerinin ibrası konusunda oy hakkından yoksunluk hali olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. İbra oylamasındaki oydan yoksunluk pay sahibi olan yönetim kurulu üyeleri ile yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler yönünden geçerlidir. Bu nedenle yönetim kurulu üyesinin eşi, üst ve alt soyu veya hakim oldukları sermaye şirketi ibrada oy kullanabilecektir.Davalı şirketin, dava konusu genel kurula ilişkin hazirun listesine göre, …’nin oy adedi 36.625.003, …’nin oy adedi 1.124.997, …’nin oy adedi 750.000 ve … A.Ş.’nin oy adedi 1.500.000’dir. Buna göre yönetim kurulu üyesi …’nin yönetim kurulu üyelerinin ibrası için kullandığı olumlu oy, kullanılmamış sayıldığında, geriye tüzel kişi … A.Ş.’nin 1.500.000 olumlu oyu ile davacıların 1.874.997 olumsuz oyu kalmaktadır. Bu halde, ibra için karar nisabı olan oy çoğunluğu sağlanamamıştır. Bu nedenle, alınan ibra kararı Kanuna aykırı olup iptali gerekir.Bununa karşın davalı taraf, bilançonun kabulünün ibra sonucunu doğuracağını savunmuştur. TTK’nın 424/1. Maddesinde, bilançonun onaylanmasına ilişkin genel kurul kararı, kararda aksine açıklık bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve denetçilerin ibrası sonucunu doğuracağı düzenlenmiştir. Ancak gerek TTK’nın 409/1. maddesinde, genel kurul toplantısında, yönetim kurulu üyelerinin ibralarına ilişkin müzakere yapılıp, karar alınacağı, gerekse Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul Ve Esasları İle Bu Toplantılarda Bulunacak Bakanlık Temsilcileri Hakkında Yönetmelik’in gündeme ilişkin 13/1-d maddesinde Yönetim kurulu üyelerinin ibrasının Olağan genel kurul toplantısının gündeminde bulunması gerektiğinin düzenlenmiş olması ve gerekse de iptali istenen genel kurulda yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin ayrı bir oylama yapılmış olması karşısında bilançonun onaylanmasının ibra sonucunu doğurmayacaktır. Zira, genel kurul tarafından ayrıca ve açıkça ibraya ilişkin bir karar alındığına göre, bilançonun onaylanmasının ibra sonucu doğurmayacağı hususunda karardan açıklık bulunmaktadır. Bu nedenle davalının savunmasına itibar edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle mahkemece 5 nolu kararın iptaline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Genel kurul kararlarının iptali davasına konu, davalı … Anonim Şirketi’nin 01/08/2014 tarihinde yapılan 2013 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan 9 nolu karar ise yönetim kurulu üyelerine TTK’nın 395 ve 396. Maddeler gereğince izin verilmesine ilişkindir. Yapılan oylamada 1874.997 olumsuz oya karşılık, 38125.003 olumlu oy ile yönetim kurulu üyeleri ibra edilmiştir. Oylamada tek başına yönetim kurulu üyesi ve başkanı olan … ve davacılar da oy kullanmıştır.TTK’nın 436/1. Maddesine göre; pay sahibi kendisi, eşi, alt ve üstsoyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketleri ya da hâkimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki davaya ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamaz. Yönetim kurulu üyelerine TTK’nın 395 ve 396. yetkinin verilmesine ilişkin karar, ortak ile şirket arasında şahsi bir işe ilişkin olduğundan TTK’nın 374/1. maddedeki oy yoksunluğu halinin uygulanması gerekir(Yargıtay 11. HD’nin Tarih ve 2012/4712 E- 2013/6730 K. Sayılı kararı). Yönetim kurulu üyesi İ…’ye izin verilmesi oylamasında, üyenin kendisi, annesi davacı … oy yoksunu oldukları halde oy kullanmışlardır. TTK 436/1. Maddesindeki oy yoksunluğunda yalnızca eş altsoy ve üstsoyun ortağı olduğu şirketlerle yapılacak işler zikredilmiş, kardeşler arasında böyle bir oy yoksunluğu hali düzenlenmemiştir. Kanun koyucunun yasa maddesinde açıkça altsoy ve üstsoy ibarelerine yer verdiği, kardeşler arasında ise TMK 17. maddesinde de ifade edildiği üzere yansoy hısımlığı bulunduğu, bu durumda, yönetim kurulu üyelerinin kardeş olması nedeniyle söz konusu genel kurul maddesinin oylamasında oydan yoksun olacağı şeklinde yorum yapılamaz(Yargıtay 11. HD’nin 14/03/2018 Tarih ve 2016/7190 E- 2018/1960 K. Sayılı kararı). Bu nedenle, yönetim kurulu üyesinin kardeşi davacı …’nin Yönetim kurulu üyelerine TTK’nın 395 ve 396. yetkinin verilmesine ilişkin oylamada, oydan yoksunluğu bulunmamaktadır. Yönetim kurulu üyesi …’nin … A.Ş.’nin hakim hissedarı olması da, … A.Ş.’nin oydan yoksun olması gereken bir sebep değildir. Oy yoksunluğu haline göre yapılan hesaplamada red oyu kullanan …’nin oyları ile kabul oyu kullanan …’nin oyları nazara alınamayacağına göre geriye tüzel kişi … A.Ş.’nin 1.500.000 olumlu oyu ile davacı …’nin 1.124.997 olumsuz oyu kalmaktadır. Bu halde, yönetim kurulu üyesi …’ye yetki verilmesine ilişkin karar gerekli oy nisabı ile alınmıştır. TTK’nın 395. ve 396. maddelerine istinaden yönetim kuruluna yetki ve izin verilmesine ilişkin 9 nolu kararın iptalini gerektirecek başka bir durum da ispatlanamamıştır. Bu nedenle, alınan 9 nolu kararda Kanuna aykırı bir yön bulunmamaktadır. Hal böyle iken mahkemece 9 nolu kararın iptaline karar verilmesi isabetli olmamıştır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; Mahkemece genel kurulun 9 nolu kararının kanuni yeter sayıya ulaşmadığından bahisle bu maddeye ilişkin davanın da kabulüne karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle davanın kısmen kabulü ile genel kurulun 5 nolu kararının iptaline karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,1-Davanın kısmen KABULÜNE, Kısmen REDDİNE,2- Davalı … A.Ş. (Sicil No: …)’nin, 01/08/2014 tarihinde yapılan 2013 yılına ait olağan genel kurul toplantısında alınan (5) nolu kararların İPTALİNE, 3-Alınması gerekli 80,70-TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 25,20-TL harcın mahsubu ile bakiye 55,50-TL karar ve ilam harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4- Davacı tarafın yargılama sırasında yapmış olduğu başvuru harcı 25,2 TL, posta ve tebligat gideri 252,2 TL, bilirkişi ücreti 7200 TL, olmak üzere toplam 7.477,4 TL yargılama masrafının, davacı yan davasında kısmen haklı çıktığından dava konusunun toplam değerinin kabulle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 1869,35 TL yargılama masrafından davalı tarafından yargılama sırasında yapılan posta ve tebligat gideri 105,20 TL’den kabul-ret oranına göre davacıya isabet eden 78,90 TL’nin mahsubu ile kalan 1790,45 TL ‘ye peşin harç 25,2 TL eklenerek sonuç olarak 1.815,65 TL’nin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, dava konusunun toplam değerinin redle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 5608,05 TL yargılama masrafının davacı yan üzerinde bırakılmasına, davalının yapmış olduğu yargılama masrafından kalan 26,30 TL’nin kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Davacı … yargılama sırasında kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin ve takdir olunan 9.200-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davalı yargılama sırasında kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin ve takdir olunan 9.200-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa; davalı tarafından yatırılan ve artan delil avansının davalı tarafa iadesine, 8-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak;a-Davalı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,b-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 121,30 TL, posta ve tebligat gideri 86,50-TL olmak üzere toplam 207,80-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 9-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20/09/2022