Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1121 E. 2022/850 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1121
KARAR NO: 2022/850
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/04/2022
NUMARASI: 2021/860 Esas
TALEP: Kayyım Atanması
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/06/2022
İlk derece mahkemesince verilen kayyım atanması talebinin reddine yönelik 25/04/2022 tarihli ara kararın ihtiyati tedbir talep eden vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: Davacı vekilinin 04/04/2022 tarihli talep dilekçesi ile; feshe konu olan … firmasının yönetim kurulunun iki üyeden oluşmakta olduğunu, bu üyelerin de … ve … olduğunu, “İmza Sirküleri”nde tarafların yönetim kurulu üyelikleri ile imza yetkilerinin 25.04.2022 tarihinde sona ereceğini, tarafların görev ve imza yetkileri sona ermesiyle birlikte … firması yönetim organından yoksun kalacaklarını, 25.04.2022 tarihi itibariyle herhangi bir evrak imzalayamayacakları gibi banka işlemlerini de yürütemeyecek hale geleceğini, … firmasını yönetim ve icra organından mahrum bırakmamak ve tarafların şu aşamada bir araya gelmesinin imkansız olması hasebiyle sayın mahkemeden … firmasının Yönetim Kurulu görevlerini fesih süreci bitene kadar yönetmesi için kayyım atamasını talep etme zorunluluğu hasıl olduğunu, her ne kadar taraflar arasında yapılan sözlü mutabakat çerçevesinde … firmasının bulunduğu mecurdan taşınması yönünde anlaşmaya varılmış olsa da davalı tarafın halihazırda yapılan mutabakata uymayarak taşınma işleminin gerçekleştirilmesine engel olmakta olduğunu, bu durumda “…” yı şu aşamada mali olarak güç duruma düşürdüğünden ve davalı taraf yargılama sürecine yönelik bu hususu bir koz olarak kullanmaya çalıştığından dolayı kayyım atanması durumunda firmanın resmi taşınma işlemlerinin gerçekleştirilmesi için kayyıma yetki verilmesini, şayet kayyım tayin edilme yoluna gidilmeyecekse taraflarına şirket merkezinin taşınması için tek seferlik yetki verilmesi gerekmekte olduğunu, tarafların yönetim kurulu üyelik süreleri ile imza sirkülerinin süresi 25.04.2022 tarihinde sona ereceğinden dolayı şirketi icra ve yönetim organından yoksun bırakmamak adına sayın mahkemece … Firmasına kayyım atamasını talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili beyan dilekçesinde; davacı tarafın şirket merkezinin taşınması hususunda anlaştığını iddia etmekte olduğunu, somut vakıa bu şekilde olmadığını, anlaşma görüşmeleri yapılırken davacı, müvekkile haber dahi vermeksizin şirket merkezini taşımış olduğunu, bu nedenle taraflarınca davacı aleyhine suç duyurusunda bulunulmuş olduğunu, soruşturmanın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2022/30420 soruşturma sayılı dosyası ile devam etmekte olduğunu, davacının gerçek dışı beyanlarını hiçbir şekilde kabul etmediklerini, müvekkil, şirketin demirbaş ve evraklarının en azından kendisinin de bildiği bir yerde bulunmasını istediğini, şu aşamada davacı ile şirketin taşınması konusunda uzlaşmaya hazır olduğunu, iki tarafın da mutabık kalacağı bir sanal ofise şirket merkezinin taşınmasının müvekkili tarafından da talep edilmekte olduğunu, davacı tarafın aynı dilekçesinde şirkete kayyım atanmasını talep etmekte olduğunu, bu talebin davacının şirketi zarara uğratmaya yönelik bir talebi olduğunu, davacı tarafın da bildiği üzere … Şirketi’nin yüksek meblağlarla hizmet verdiği birtakım şirketlerle yaptığı iş sözleşmelerinde “şirket yönetiminin ortaklardan alınması durumunda sözleşmelerin feshedileceğine ilişkin” hükümler mevcut olduğunu, bu hükümler kapsamında şirketin büyük zarara uğrayacağının açık olmasına rağmen davacının kayyım talebinde bulunmakta olduğunu beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; feshi talep olunan şirkette yönetim kurulu üyeleri olarak görev yapana davanın tarafları mevcut olmakla bir organ boşluğu söz konusu bulunmadığı, mecelledeki ifade ile “Beka,iptidadan esheldir.” kaidesince ticari faaliyetlerine halihazırda devam etmekte olan ve görünen durum itibariyle halihazırda temsilcileri sıfatı bulunan şirketin yöneticilerinin, 25/04/2022 tarihi sonrası itibariyle açıklanan hukuki durumları karşısında bu sıfatlarının devam ettiğinin dikkate alınması gerektiği, yöneticilerin mevut hal ile şirketi yönetmeleri ve şirketin faaliyetlerine devam etmesi kolay olan ve normal olandır.O halde ölçüsüz ve orantısız şekilde, en önemlisi şirketin amacını sekteye uğratacak sonuçlara yol açabilecek bir tedbir kararı ile şirketin işleyişine ve yönetimine bu aşamada müdahale edilmesi sonucunu doğurabilecek şekilde talebe konu olan tedbirlerin verilmesi, şirketin piyasadaki algısını olumsuz yönde etkilemesi, bu durumun telafisi imkansız veya zor durumlara yol açması dahi söz konusu olabileceği, davacının feshi istenen … Anonim Şirketi’ne kayyım atanmasına dair talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davalı hakkında … Firması ve müvekkiline karşı işlemiş olduğu “Özel Belgede Sahtecilik” ile nitelikli dolandırıcılık suçlarından dolayı ağır ceza mahkemesinde kamu davası açıldığını, davalı … firmasını veyahut herhangi bir firmayı yönetmeye, sahibi olmaya veya tacir sıfatını taşımaya haiz olmadığını, … firmasının haklarını ve ticari itibarını korumaya kendini adamış olan ve basiretli bir tacir gabi hareket eden müvekkilinin dikkati doğrultusuna, davalının hem …’yı hem de müvekkilinin dolandırarak haksız kazanç elde etmek istediğinin ortaya çıktığını, davalı tarafın dolaylı yollardan … firmasına icra takibi başlatarak müvekkilin yıldırmaya ve firmaya zarar vermeye çalıtığını, … Şirketi’nin davalı tarafından hukuki açıdan da savunmasız bırakıldığını, davalı tarafın müvekkilinin onayı ve izni olmaksızın şirketin finans müdürünü işten kovmaya çalıştığını, davalı …’un şirket envanterini müvekkilinin onayı olmaksızın monte olduğu yerden söktürüp, kendi uhdesinde tutmaya devam ettiğini, davalı …’un şirkete ait ticari defter ve kayıtlrı YMM ofisine ve müvekkiline teslim etmediğini, tarafların 25/04/2022 tarihinde imza yetkileri ile yönetim yetkilerini son bulduğunu, davalı tarafın kayyım talebini kötü niyet göstergesi olarak lanse ettiğini, ancak bu ithamlarının kendilerince kabul edilmemekle birlikte önceki beyanları ile çeliştiğini, davalı tarafın sergilemiş olduğu hal ve tavırlar ile … firmasını ciddi zararlara uğrattığını ve uğratmaya devam ettiğini, şu aşamada bir araya gelmesinin imkansız olması, … firmasının yönetim ve icra organından mahrum bırakılmaması ve davalının şirkete daha fazla zarar vermesinin önüne geçilmesi adına, İlk Derece Mahkemesi’ni şirkete kayyım atanmasına dair talebine ilişkin ret kararının istinaf mahkemesince kaldırılarak … Firması’na fesih süreci bitene kadar kayyım atanmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Talep; anonim şirketin feshine ilişkin derdest davada şirkete yönetim kayyımı atanması istemine ilişkindir. Mahkemece tedbir talebinin reddine karar verilmiş bu karara karşı ihtiyati tedbir isteyen davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Limited şirketler yönünden TTK’nın 636 ve 638. maddelerinde özel geçici hukuki koruma düzenlemesi getirildiği halde, anonim şirketler yönünden geçici hukuki korumaya ilişkin özel düzenleme yapılmadığından, tedbir talebi hakkında genel hüküm olan HMK 389 vd. maddelerinin uygulanması gerekir. 6100 Sayılı HMK 389 /(2) maddesi uyarınca ” Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” Aynı yasanını 390 maddesi “tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” düzenlemelerine yer verilmiştir. 6102 sayılı TTK’nun 365. maddesinde, anonim şirketlerin yönetim kurulu tarafından yönetilip ve temsil olunacağının düzenlenmiş, YK üyelerinin seçimi, süreleri, ibraları hakkında karar verilmesi ve görevden alınmaları. TTK 408 maddesi uyarınca genel kurulun, devredilemez ve vazgeçilemez görev ve yetkileri arasında sayılmıştır. TTK da anonim şirketlerde yönetim kurulunun yönetim yetkisinin mahkemelerce kaldırılacağına veya sınırlandırılacağına ilişkin yasal düzenlemenin bulunmadığı gibi anonim şirkete mahkemece yönetim kayyımı atanmasına olanak sağlayan açık bir kanun hükmü bulunmamaktadır. Somut olayda da iki ortakli ve ortakların müşterek imzasi ile yönetilen davaya konu şirkete yönetim kurulunun görev ve imza süresi dolduğu ve ortaklar arasındaki niza nedeniyle yönetim kayyımı atanması talep edilmiştir. TMK’nın 427/4. maddesi uyarınca bir tüzel kişinin gerekli organlarından yoksun kalması ve yönetiminin başka yoldan sağlanamaması durumunda yönetim kayyımı atanacağı düzenlenmiştir. Anonim şirketlerde görev süresi dolan yönetim kurulu üyelerinin görev sürelerinin kendiliğinden sona ereceğine ilişkin yasal bir bir düzenleme mevcut olmamasına göre salt yönetim kurulunun görev veya imza süresinin dolması yönetim kurulunu görevinin son erdiren bir husus değildir. Bu durumda, eski yönetim kurulu üyelerinin yeni yönetim kurulu seçilene kadar zorunlu görevine devam edecek olup bu halliyle şirkette organ boşluğu bulunduğu söylenemeyeceği gibi dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonucu kesinleşen ilk derece mahkemesinin kayyım talebinin reddi kararından sonra dosya kapsamına göre tedbir kararı verilmesini gerektirir bir durum bulunmadığından mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 30/06/2022