Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1118 E. 2022/908 K. 08.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1118
KARAR NO: 2022/908
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/03/2022
NUMARASI: 2021/703 Esas – 2022/263 Karar
DAVA: Zayi Belgesi Verilmesi
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/09/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün talep eden davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin hissedarı …, 23.10.2021 tarihinde, İstanbul Bakırköy’e bağlı Yeşilköy Sahilinde bulunduğu sırada müvekkil şirkete ait ortaklar pay defterinin içinde bulunduğu klasörü tüm dikkatine rağmen çaldırmıştır. Anılan nedenle müvekkil şirkete ait ortaklar pay defteri zayi olduğunu, Türk Ticaret Kanunu’nun 82/7. Maddesi “Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren on beş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir. Bu dava hasımsız açılır. Mahkeme gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir.” şeklindedir. Yukarıda ifade ettiğimiz üzere müvekkil şirkete ait ortaklar pay defteri müvekkil şirket hissedarının tüm özen ve dikkatine rağmen çalındığından zayi olan ortaklar pay defterinin tespiti ve zayi belgesinin verilmesi talebiyle işbu davayı açma zarureti hasıl olduğunu, açıklanan müvekkil şirkete ait karar defterinin zayi olduğuna dair belgenin verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 25/02/2021 tarihli beyan dilekçesinde ortaklar pay defterinin çalındığına dair şikayet işleminin Bakırköy CBS 2021/105533 Soruşturma, 2021/62398 Karar numaralı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın sunulduğu anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı 2021/105533 Soruşturma sayılı dosyası kapsamında ve davacı tarafından bildirilen delillerden hırsızlığın gerçekleştiği hususunda somut bir delilin bulunmadığı, savcılık kovuşturmaya yer olmadığı kararının içeriğine göre de söz konusu şikayet (kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf eylemi) hakkında somut delil bulunmadığından kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği, dikkate alınarak şirkete ait tutulması zorunlu olan defterlerin klasör içerisinde sabit olmayan surette bulundurulması nedeniyle tacirin belgelerinin muhafazasında gerekli dikkat ve özeni göstermediği, Kanun da tarif edildiği şekilde tacirin iradesi dışında bir zayii halinin mevcut olduğu iddia ve ispat edilmediği gerekçesiyle TTK’nın 82/(7) maddesindeki koşulların oluşmadığı kanaati ile davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı şirketin hissedarı olan …, 23.10.2021 tarihinde, İstanbul Bakırköy’e bağlı Yeşilköy Sahilinde bulunduğu sırada müvekkil şirkete ait ortaklar pay defterinin içinde bulunduğu klasörü tüm dikkatine rağmen çaldırdığını, bu hususta Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına da suç duyurusunda bulunduğunu, TTK 82/7 açıkça ”ziyaa uğrama talep sahibinin iradesi dışında, elinde olmayan bir nedenle meydana gelmiş olması gerekir” demekte olup , yasada, zayi olan defterlerin zayi olması halinde zayi belgesi verilebileceğinin düzenlendiğini, zayi belgesi verilmesi talebinin çekişmesiz yargı işi olup HMK’nın 385/2. maddesi uyarınca resen araştırma ilkesine tabi olduğunu, mahkemenin resen araştırma yapması gerektiği hususu TTK’nın 82/7. maddesinde de açıkça belirtildiğini, nitekim HMK’nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkı, açıklama ve ispat hakkını ve mahkemenin bu açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini de kapsadığını, davacıya taleplerini açıklama fırsatı verilmeden sonuca gidilmesi, hukuki dinlenilme hakkını ihlal eder nitelikte olduğunu, Mahkemece yapılması gerekenin, davacının duruşmaya çağrılarak defterin zayi oluş şekli ile ilgili açıklama ve delillerinin sorulması, yasa maddesinde zayi hallerinin sınırlı olarak sayılmadığı gözetilerek dosyaya sunulan tüm deliller değerlendirilmek ve resen araştırma ilkesi doğrultusunda gerekli eksik belge ve deliller toplandıktan sonra talebin esası hakkında bir karar vermekten ibaret olduğun, Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına yönelik karar verilmesini talep etmekle, soruşturma dosyasından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olmasının işbu davanın reddine birincil neden gösterilmiş olması hususu olup işbu dava zayi belgesi talep davası olduğunu, zayi halleri kanunda sınırlı sayıda belirtilmemiş olup somut olayın meydana geliş şekline göre dava sonunda kabul veya ret kararı tesis edilmesi gerektiğini, yaşananmış olan hırsızlık olayı neticesinde hem şirket pay defterinin zayi olması nedeniyle hukuki menfaati korumak adına hukuk mahkemelerinde dava yoluna gidilmiş hem de meydana gelen hırsızlık eylemi Savcılık soruşturmasının, hukuk yargılamasından apayrı olup neticesi her zaman hukuk davasını bağlamadığını, davacı şirket defterlerini kaybetmemiş, bir yerde unutmamış veya taşıma esnasında tahrip olmasına neden olmamış olup davacını şirket pay defterlerini kasada saklanmak gibi yükümlülüğünün bulunmadığını, tacirlerin gerektiği zaman pay defeterlerini yanlarında bulundurması dikkatsizlik veya özensiz davrandıkları anlamına gelmediğini, TTK 562.m. uyarınca defterlerin kanuna uygun saklanmaması halinde zaten adli para cezası öngörüldüğünü, bunun için başkaca bir yaptırıma başvurulmasında hukuki yarar bulunmadığını, somut olayımızda çalınanın ve zayi belgesi istenen şeyin sadece bir defter olduğunu, bu noktada zayi belgesi verilmemiş olmasının kamu yararına aykırı olup TTK 82/7. Maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, TTK’nun 82/7 maddesi uyarınca zayii belgesi verilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın reddine karar vermiş, karara karşı davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur.TTK’nun 82/7 maddesi “Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren on beş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir.” düzenlemesini içermektedir. Anılan yasa maddesinde zayi belgesi verilmesini gerektiren zayi olma durumları sınırlı şekilde sayılmamış ise de zayi belgesi verilebilmesi için maddede belirtilenler gibi hallerden birinin olayda mevcut olması ve defterlerin zayi olmasında kusur ve sorumluluğunun bulunmaması, tedbirli bir tacir gibi davranmasına rağmen zayi olayına engel olamamış durumda olması gerekir. Başka bir ifadeyle, tacirin yukarıda bahsedilen kanun maddesinden yararlanabilmesi için ticari defter ve belgelerinin korunabilmesi amacıyla gerekli dikkati ve ihtimamı göstermiş olması gerekmektedir. Ayrıca, ziya durumunun tacirin iradesi dışında meydana gelmesi zorunludur.Somut olayda davacı şirket; şirket hissedarının sahilde şirket pay defterini bulunduğu klasörü çaldırması nedeniyle defterin zayi olduğu belirtilerek zayi belgesi verilmesi talep edilmiş olup şirkete ait tüm ticari defterlerin ve sair belgelerin kural olarak şirket merkezinde bulundurulması ve korunması için gerekli tedbirlerin alınması gerekirken, davacı tacirin, defterin muhafazasında gerekli dikkat ve özeni göstermediğinden, ilk derece mahkemesince talebin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. (Yargıtay 11. H.D’nin 04/02/2008 tarih ve E:2006/14049-K:2008/956; 28/11/2014 tarih ve E:2014/10531- K:2014/18525 sayılı ilamı )Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-İstinaf karar harcı başlangıçta peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 362(1)-ç maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/09/2022