Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1095 E. 2023/719 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1095
KARAR NO: 2023/719
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/03/2022
NUMARASI: 2021/885 Esas – 2022/186 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/07/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı Mehmet Dursun Demirci vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davaya konu … Ticaret Ltd. Şti.nin İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğünün … sicil numarası ile kayıtlı bir limited şirket olduğunu, şirket hakkında tasfiye sürecinin başlatılmasına karar verildiğini, bu hususun ilan edildiğini, ilanda tasfiye memurluğuna ve tasfiye işlemlerinin takip ve yürütülmesi için şirket ortaklarından …’nin seçilmesine ve tasfiye işlemlerinin yürütülmesinde Tasfiye Halinde …Sanayi Ticaret Ltd. Şti. unvanı altında atacağı münferit imzaları ile yetkili kılınmasına karar verildiğini, daha sonra şirketin 04/01/2013 tarihli, 8229 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 431. sayfasında gerekli ilanları tamamladığını belirterek tasfiye sürecini sonuçlandırdığını, … Sanayi Ticaret Ltd. Şti. firması adına düzenlenen 26.10.2015 tarihli, … sayılı cevaplı raporu ile, ithal edilen otomobillerin kıymetlerinin, serbest dolaşıma giriş beyannamelerinde gerçek kıymetlerinden düşük beyan edildiğizşz tespit edildiğini, bunun üzerine söz konusu beyannamelerin işlem gördüğü Gebze Gümrük Müdürlüğünce 17.11.2015/… tarih/sayılı ek tahakkuk kararı ile 17.11.2015/… sayılı ceza kararı alındığını, söz konusu kararların, anılan şirketin tasfiye edilmiş olması nedeni ile şirket ortağı/tasfiye memuru olarak …’ye 25/12/2018 tarihinde tebliğ edildiğini, buna istinaden … San.Tic.Ltd.Şti. vekili Av…. tarafından 04.01.2019 tarihinde … sayılı dilekçeler ile Bölge Müdürlüklerine bahse konu kararların iptali için başvuruda bulunulduğunu ve Bölge Müdürlüklerinin 08.02.2019 tarih ve … sayılı kararı ile itirazın Reddine karar verilerek 15.02.2019 tarihinde tebliğ edildiğini, daha sonra … vekili Av…. tarafından Kocaeli 1.Vergi Mahkemesi nezdinde ilgili kararların iptali için talepte bulunulduğunu, Kocaeli 1. Vergi Mahkemesinin 10.10.2019 tarihli, 2019/406 Esas ve 2019/1124 Karar sayılı kararı ile davanın ehliyet yönünden reddine karar verildiğini, söz konusu karara karşı ilgililer tarafından istinaf başvurusunda bulunulmaması nedeniyle dava dosyasının 20.10.2019 tarihinde kesinleştiğini, şirketin hukuki varlığının sona ermiş olması nedeniyle, şirketin ek tasfiye işlemlerinin yapılması suretiyle ihyasının ve yeniden tescilinin sağlanması ve amme alacağının asıl borçlu şirket adına kesinleştirilmesi ve kesinleştirmeden sonra şirketten tahsili yoluna gidilmesi, tahsil edilememesi durumunda sorumluluğu çerçevesinde şirket ortaklarına başvurulması gerektiğinden sözü edilen kamu alacağının tebliğ ve tahsilatına ilişkin işlemlerin tamamlanabilmesini teminen … sicil numaralı … Sanayi Ticaret Ltd. hakkında tüzel kişiliğinin ihyası ile yeniden tesciline, tasfiye memuru atanmasına karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı Tasfiye Memuru aleyhine hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı İstanbul Ticaret Sicil müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün TTK.m. 32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m. 34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun şirketin tasfiye memurunda olduğunu ve olağan tasfiye sürecinden kaynaklanan eksik / erken sonuçların tasfiye memurunun sorumluluğunda olduğunu, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını ve müvekkil yönünden açılan davanın reddine karar verilmesini, mahkeme aksi kanaate ise müvekkili aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; şirketin tasfiye sürecinin sona ererek hukuki varlığının ortadan kalkmasının üzerinden 8 seneden daha fazla bir süre geçtikten sonra davacı idarece açılan bu davanın 5 yıllık zaman aşımı süresi geçtikten sonra açıldığından usulden reddi gerektiğini, idarece 17/11/2015 tarihli ek tahakkuk kararları ile ceza tesis edildiği ifade edilmişse de, bu ek tahakkuk kararının ve cezaların yok hükmünde olduğunu, tüzel kişiliği sona ermiş şirket hakkında ek tahakkuk kararı alınamayacağını, davacı idarece talep edilen idari para cezasının da zaman aşımına uğradığını beyan ederek mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı idareye yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; “Uyuşmazlık; İhya şartlarının mevcut olup olmadığı, davanın zaman aşımına uğrayıp uğramadığı, hak düşürücü süreye tabi olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden ihyası istenen şirketin terkinine ilişkin tüm kayıtlar, belgeler, tebligatlar ve sicil dosyası celp edilerek incelenmiş; şirketin tasfiye ile sona erdiği, 28/12/2012 tarihinde tescil edilerek sicil kaydının terkin edildiği anlaşılmıştır. Kocaeli 1.Vergi Mahkemesinin 2019/406 Esas-2019/1124 Karar sayılı dosyasının bir örneğinin celp edildiği, yasal süre içerisinde taraflarca kanun yoluna başvurulmadığından 20/12/2019 tarihinde kararın kesinleştiği anlaşılmıştır. Doğu Marmara Gümrük ve Dış Ticaret Bölge müdürlüğü tarafından 30/11/2021 tarihli, … sayılı ” … Sicil Numarası ile 26 Mart 2009 tarihli ve 7278 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesindeki ilanda … San.Tic.Ltd.Şti. nin ticari merkezinin “… Cad. … Sok. No:… Kadıköy-İstanbul olması sebebiyle anılan şirket hakkında ek tasfiye istenilmesine ilişkin olarak Gebze Gümrük Müdürlüğünden alınan 05/11/2021 tarih ve … sayılı yazı ve ekleri ile Müdürlük alacaklarına ilişkin tüm bilgi ve belgelerin birer örnekleri ilişikte gönderilmiş olup, söz konusu ek tasfiyeye ilişkin davanın/işlemlerin takiplerinin yapılması ve sonucundan Bölge Müdürlüğümüze bilgi verilmesi ” ne dair yazı örneği dosyamıza celp edilmiştir. Davacı T.C.Ticaret Bakanlığı’nın alacağına konu ceza kararının tasfiye olan şirket tarafından ithal edilen otomobillerin kıymetlerinin serbest dolaşıma giriş beyannamelerinde gerçek kıymetlerinden düşük beyan edildiğinin tespit edilmesi üzerine, bu şirkete karşı ek tahakkuk kararı ile 17/11/2015 tarihinde kesinlen ceza kararına konu meblağın tahsili için ihya talep edildiği, bu karara karşı münfesih şirket tarafından Doğu Marmara Gümrük ve Dış Ticaret Bölge müdürlüğü’ne itiraz edildiği, itirazın reddedildiği anlaşılmıştır. Her ne kadar davalı zaman aşımı itirazında bulunmuş ise de; ihya talebine dayanak işlemlerin tasfiyeden önceki ithalat işlerine ilişkin olduğu, bu durumda tasfiyenin usulsüz şekilde kapatıldığı anlaşılmakla zaman aşımı itiraz reddedilerek davanın kabulüne” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı … istinaf dilekçesinde özetle; TTK geçici 7. Madde ile fesih olmamasına veya fesih olmamış sayılmasına karşın tasfiye edilmeyerek ticaret sicili kayıtlarından terkin edilmeyen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyelerine ve sicilden terkinine ilişkin düzenleme yapıldığını, bu düzenleme kapsamında ticaret sicilinden terkin edilen sermaye şirketleri ile kooperatiflerin üzerinde herhangi bir mal varlığının olduğunun sonradan anlaşılması veya ilgili şirket veya kooperatiften kişinin alacağının bulunması halinde ticaret sicilinden silinme tarihinden itibaren beş yol içinde ihya yoluna gidilmesi gerektiğini, şirketin tasfiye sürecinin sona ererek hukuki varlığının ortadan kalmasının üzerinden sekiz seneden daha fazla bir süre geçtikten sonra davacı idarece açılan iş bu davanın 5 yıllık zaman aşımı süresi geçtikten sonra açıldığından usulden reddi gerektiğini, tüzel kişiliği sona ermiş şirket hakkında ek tahakkuk kararı alınamayacağını, idari para cezasının zamanaşımına uğradığını, Gümrük Ve Ticaret Banaklığı vekilinin münfesih şirketin ithal ettiği araçlara ilişkin ek tahakkuk ve ceza kararı alındığı bu kararların münfesih şirket adına alındığı ve tahsil edilemediğini Kocaeli vergi mahkemesinde açılan davanını ehliyet nedeniyle ret edildiğini iddia ettiğini, fakat gümrük idaresinin yetkili temsilciden yani şirket müdürü ya da ortaklarından bahsi geçen kararlar konusu meblağı gümrük kanunu, amme alacakları kanunu mükerrer 35. Maddesi ve vergi usul kanunu 10. Maddesi uyarınca tahsil etmek için işlem tesisi etmek hakkı bulunduğunu, tüzel kişiliğin sona ermesinin ve alacağın anılan şirketten tahsil edilmesinde hukuken olanak bulunmaması halinde kamu alacağının işlem tesisi edilerek kanuni temsilcilerden ya da limited şirket ortaklarından payları oranında tahsili yoluna gidilmekte olduğunu, fakat gümrük idaresi kararlarının münfesih şirket adına alarak yetkili temsilciye tebliğ ettiğini, bu sebeple kararın münfesih şirket adına alındığından dolayı Kocaeli vergi mahkemesinin ehliyet ret kararı verdiğini, ayrıca düzenlenen kararların gümrük kanuna göre zamanaşımı geçtikten ve şirketin tasfiye süreci tamamlandıktan sonra düzenlenmesinin nedeni ile gümrük idaresinin talebini reddi gerektiğini, öte yandan gümrük idaresince verilen Kocaeli vergi mahkemesi hükmü hakkında istinaf ye da temyiz kanun yoluna başvurmamış ve kendi kusuru ile kesinleştirdiği kararın sonucunu tarafına yüklediğini, beyanla ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, TTK’nın 547. Maddesi uyarınca tasfiye sonucu ticaret sicilinden terkin edilen şirketin derdest dava nedeniyle tüzel kişiliğinin ihyası istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı tasfiye memuru tarafından, istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. TTK’nın 547. maddesi gereğince ” (1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir”. Alacaklıların çağrılması ve korunması başlıklı 541/3 maddesinde ” şirketin, henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçlarını karşılayacak tutarda para notere depo edilir” hükümleri düzenlenmiştir. Şirketlerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin ile sona ermektedir. şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılması halinde tüzel kişiliğin sona ermesinden söz edilecektir.Tüzel kişiliğin son bulması sonucunu doğuran fesih ve tasfiye işleminin hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyeden söz etmek mümkün olmayıp bu durumda bundan zarar görenler veya o işlemi gerçekleştirenler tasfiyenin kaldırılmasını ve şirketin ihyasını talep etme hakkına olacaktır. Ek tasfiye niteliği gereği yeni bir hukuki durum yaratmayıp,tasfiye aşamasında ihmal edilen veya eksik yapılan işlerin tamamlanmasına imkan sağlayarak tasfiyenin gerçek anlamda tamamlanmasına hizmet eden geçici bir tedbir niteliğindedir. Somut olayda ihyası talep edilen tasfiye halinde …Sanayi Tic. Ltd. Şti’nin davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde kayıtlı iken tasfiyeye girdiği, tasfiye memuru davalının, 28/12/2012 tarihinde şirketin tasfiye kapanışı yapılarak ticaret sicilden kaydının terkin edildiği, davacı tarafından ihyası istenen şirket aleyhine terkin edilmeden önce yapılan ithalat işlemleri ithalat ve gümrük işlemlerinden kaynaklanan yasal işlemlerin tamamlanmadığı anlaşılmıştır. Davaya konu şirket tasfiye sonucunda terkin edilmiş ve TTK geçiçi 7 maddesi uyarınca terkin edilmemiş olup, bu madde kapsamında düzenlenen hak düşürücü tabi olmadığı gibi TTK 547 maddesi uyarınca açılan ihya( ek tasfiye ) davaları için kanunda herhangi bir zaman aşımı süresi de düzenlenmediğinden davalı tasfiye memuru bu yöndeki itirazları yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi23/03/2022 tarih E: 2022/265 -K: 2022/2291). Şirket hakkında gümrük mevzuatından kaynaklanan işlemler tamamlanmadan davaya konu şirketin tasfiyesi tamamlanmış olup, tasfiye memurunun TTK 541/3 maddesindeki sorumluluğu da gözetildiğinde tasfiyenin usülune uygun eksiksiz tamamlandığından bahsedilemeyeceğinden davacının, terkinden evvel şirket tarafından yapılan ithalat ve gümrük işlemlerinden kaynaklanan yasal işlemlerin tamamlanması için şirketin ihyasını istemekte haklı ve hukuki hukuki yararı bulunduğu ve terkin edilen şirket yönünden ek tasfiye koşulları oluştuğu anlaşılmaktadır. Yapılan idari işlemlerde davacının haklı olup olmadığı hususu eldeki davada incelenmesi gereken bir konu olmadığından davalı tasfiye memuru vekilinin tasfiyenin usulüne uygun yapıldığı ve şirketin ihyasını gerektiren koşulların oluşmadığı yönünde ileri sürülen istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Bu durumda mahkemece davanın kabulü ile davaya konu şirketin ihyası ile ticaret sicil müdürlüğüne tesciline karar verilmesinde ve tasfiyenin gereği gibi yapılmaması nedeniyle açılan eldeki davada tasfiye sürecinden sorumlu olan tasfiye memurunun HMK 326 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olması ve yasal hasım konumunda olan davalı sicil müdürlüğünün, tasfiyenin usulsüz kapatılmasından dolayı kusur ve sorumluluğu bulunmamasına göre yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamasında bir isabetsizlik bulanmamaktadır. Açıklanan nedenlerle HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tasfiye memuru tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı tasfiye memuru tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.13/07/2023