Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1079 E. 2022/1457 K. 27.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1079
KARAR NO: 2022/1457
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/02/2022
NUMARASI: 2021/772 Esas – 2022/82 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 27/12/2022
Taraflar arasındaki Şirketin İhyası davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı tasfiye memuru vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … … San. ve Ltd. Şti.’ne karşı İstanbul Anadolu 25. İş Mahkemesi 2015/378 Esas sayılı dava dosyası ile açmış oldukları alacak davası devam ederken … San. ve Ltd. Şti.’nin 03.11.2017 tarihinde Ticaret Sicil gazetesinde ilan edilen tasfiye kararına istinaden tasfiyeye gittiğini, alacak davası devam ederken müvekkilini devre dışı bırakmak amacı ile kötü niyetli olarak tasfiyeye gidildiğini, bilgisi olduğu halde davalının bu davayı tasfiye dahiline almadığını, istinaf dilekçesinde şirketin tasfiye edildiğini Mahkemeye bildirdiğini, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince şirketin ihyası için davacıya süre verilerek şirketin ihya edeilerek davaya devam edilmesi gerektiği gerekçesi ile Mahkeme kararının kaldırılarak 2021/310 Esas sırasına kaydının yapıldığını, Mahkemesince BAM kararı da göz önüne alınarak 02.07.2021 celse de taraflarına şirketin ihyası için süre verildiğini, davaya devam edilebilmesi için şirketin ihyasını talep etme zorunluluğu doğduğunu iddia ederek … Ticaret San. Ltd. Şti.’nin ihyasına, dava masraf ve vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Dava dilekçesi davalı tasfiye memuru …’na 10.12.2021 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı davaya süresinde cevap vermemiştir. Davalı … vekili, cevap dilekçesinde özetle; müvekkili Sicil Müdürlüğünün dava açılmasına sebep olacak herhangi bir işlem yapmadığını, tasfiye sürecinde, eksik olarak yapıldığı iddia edilen işlemlerin muhatabının tasfiye memurları olduğunu, bu nedenle, “yasal hasım” konumunda bulunan müvekkilinin “yargılama masrafları”ndan sorumlu tutulamayacağını, davanın müvekkili yönünden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise müvekkili aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince ortaklar kurulu kararı ile fesih ve tasfiyesine karar verilen limited şirketin tasfiyesi sonucu sicilden kaydının silinmesinden sonra, davacı alacaklıların İş Mahkemesince verilen mehil gereğince açmış olduğu şirketin tüzel kişiliğinin ihyası istemine ilişkin ihya davası açmakta davacını haklı olduğu, husumet, tasfiyeyi sağlayan memur ile Ticaret Sicil Müdürlüğüne düşeceği, ticaret Sicil Müdürlüğü yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden sorumlu olmadığı,davalı tasfiye memuru ilk duruşmaya kadar davayı kabul etmediğinden davalı tasfiye memurunun yargılama giderlerinden sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar venrilmiştir. Karara karşı davalı tasfiye memuru tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; İhyası talep edilen … İç ve Dış Ticaret Sanayi ve Limited Şirketinin tasfiye nedeninin şirketin faaliyette olduğu son yıllarda zarar etmesi ve ticari kaygılar olduğunu, ticari olarak zarar eden şirket tasfiye kararı ile birlikte usulüne uygun olarak tasfiye için gerekli tüm prosedürleri yerine getirmiş olduğunu, davalı tarafından tasfiye memuruna yasal süresi içinde herhangi bir alacak kaydı ile ilgili müracaatta bulunulmadığından dolayı Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanan çağrıya rağmen alacak kaydı yaptırmayan davacı …’ün şirketin ihyasını talep etmesinin hukuken mümkün olamayacağını, tasfiye sürecinin kanuni hükümlere uygun gerçekleştirilmiş şirkete ait mal varlıkları borçların kapanması için kullanılmış, dağıtılmamış ve tasfiye sonucunda ortaklara hiçbir tasfiye payı kalmamış olduğundan davacının herhangi bir şekilde alacağı tahsil etmesinin de mümkün olamayacağını, şirketin tasfiyesinin usule uygun olarak gerçekleştirildiğine dair gerekli tüm prosedürleri yerine getirdiği konusunda hiçbir şüphe bulunmadığından davacı tarafın iddia ettiği alacağı konusunda müvekkil tasfiye memuruna hiçbir müracaatta bulunmadığını, belirtilen sebepler ile Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasının ve yargılama giderleri, vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
GEREKÇE: Dava, TTK’nın 547. Maddesi uyarınca tasfiye sonucu ticaret sicilinden terkin edilen şirketin derdest dava nedeniyle tüzel kişiliğinin ihyası istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı tasfiye memuru tarafından, istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. TTK’nın 547. maddesi gereğince “(1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir”. Alacaklıların çağrılması ve korunması başlıklı 541/3 maddesinde “şirketin, henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçlarını karşılayacak tutarda para notere depo edilir” hükümleri düzenlenmiştir. Şirketlerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin ile sona ermektedir. Şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılması halinde tüzel kişiliğin sona ermesinden söz edilecektir. Tüzel kişiliğin son bulması sonucunu doğuran fesih ve tasfiye işleminin hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyeden söz etmek mümkün olmayıp bu durumda bundan zarar görenler veya o işlemi gerçekleştirenler tasfiyenin kaldırılmasını ve şirketin ihyasını talep etme hakkına olacaktır. Ek tasfiye niteliği gereği yeni bir hukuki durum yaratmayıp,tasfiye aşamasında ihmal edilen veya eksik yapılan işlerin tamamlanmasına imkan sağlayarak tasfiyenin gerçek anlamda tamamlanmasına hizmet eden geçici bir tedbir niteliğindedir. Somut olayda ihyası talep edilen …’nde kayıtlı … Gıda İç Ve Dış Sanayi ve Tic. Ltd.Şti’nin tasfiyeye girdiği, davacı tarafından ihyası istenen şirket aleyhine İstanbul Anadolu 25. İş Mahkemesi’nin 2015/378 E.-2017/369 K. sayılı dosyası ile işcilik alacaklarına ilişkin açılan dava derdest iken,tasfiye memuru davalının, 30/10/2017 tarihinde şirketin tasfiye kapanışı yapılarak ticaret sicilden kaydı terkin edilmiştir. Anılan dosyanın istinaf incelemesi soncu İstanbul BAM 26. Hukuk Dairesi’nin 2018/3100 E-2021/250 K. sayılı ilamı ile dosyada taraf teşkili sağlanması yönünden davalı şirketin ihyası için kararın kaldırılmasına karar verilmesi üzerine üzerine 2021/310 Esas numarası ile derdest olup, eldeki dava davacı tarafından 24/11/2021 tarihinde açılmıştır. Tasfiye memuru tarafından yapılan ilan sonucu başvuru olmaması alacağı düşürmeyeceği gibi derdest davanın terkinin den önce açılmış olması ve tasfiye memurunun TTK 541/3 maddesindeki sorumluluğu da gözetildiğinde derdest bir dava bulunması nedeniyle tasfiyenin usülune uygun eksiksiz tamamlandığından bahsedilemeyecektir. Davalı tasfiye memuru vekilinin tasfiyenin usulüne uygun yapıldığı ve şirketin ihyasını gerektiren koşulların oluşmadığı yönünde ileri sürülen istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davacının anılan derdest dava nedeniyle şirketin ihyasını istemekte haklı ve hukuki hukuki yararı bulunduğu gibi, davaya konu şirketin tasfiye sonucu tasfiye payı dağıtmaması eldeki dava yönünden hukuki yararı ortadan kaldırmayacağından, terkin edilen şirket yönünden ek tasfiye koşulları oluşmuştur. Bu durumda mahkemece davaya konu şirketin derdest dava dosyası ile ilgili ek tasfiye işlemleri ile sınırlı olarak şirketin yeniden ticaret siciline kayıt ve tesciline karar verilmesinde ve tasfiyenin gereği gibi yapılmaması nedeniyle açılan eldeki davada tasfiye sürecinden sorumlu olan tasfiye memurunun HMK 326 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olup, yasal hasım konumunda olan davalı … müdürlüğünün, tasfiyenin usulsüz kapatılmasından dolayı kusur ve sorumluluğu bulunmadığından yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun esastan reddine kararverilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf karar harcı başlangıçta peşin olarak yatırıldığından harç alınmasına yer olmadığına,3-İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 27/12/2022