Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1075 E. 2022/819 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1075
KARAR NO: 2022/819
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/06/2022
NUMARASI: 2022/152 Esas – 2022/634 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/06/2022
Taraflar arasındaki yöneticinin azli davasında ihtiyati tedbirin reddine yönelik olarak verilen ara kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin … Ltd. Şti’nin %20 hissedarı konumunda olup, davalının ise şirketin diğer ortağı ve müdürü olduğunu, davalı müdürün özen ve bağlılık yükümlülüğüne aykırı ve izinsiz bir şekilde aynı sektörde faaliyet gösteren … Ltd. Şti. isimli şirketin hissedarı ve müdürü olduğunu, dolayısıyla davalının açık bir şekilde rekabet yasağına aykırı hareket ettiğini, aynı zamanda hissedar olan müvekkilin şirket hakkında bilgi almasına ve ticari defterleri incelemesini haksız bir şekilde engellemiş ve görevinden doğan sorumluluklarını yerine getirmediğini, müvekkili tarafından şirketin faaliyetleri çerçevesinde gerçekleştirilen işlemlerden bilgi alınamaması sebebiyle şirketin vergi, SSK borcu gibi kamu borçlarının ödenip ödenmediği, piyasa, banka ve başkaca kredi kuruluşlarına borcu bulunup bulunmadığı da bilinemediğini, bu kapsamda, davalıya gerek sözlü gerekse noter yoluyla keşide edilen ihtarların sonuçsuz kaldığını, şirketin en son genel kurul toplantısında haksız ve hukuka aykırı olarak müvekkilin ortaklıktan çıkarılmasına karar verildiğini, bu karar sonrasında müvekkili hakkında İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/562 E. sayılı dosyası ile ortaklıktan çıkarılma davası ikame edildiğini, davalının eşit işlem ilkesine aykırı davranarak müvekkile zarar verme ve hisselerini ele geçirme kastıyla müdürlükten doğan görevlerini kendi lehine olacak şekilde kullandığını, bu kapsamda şirket için çok önem arz eden ve çok büyük finansal yük getirecek bir proje ile şirketin Karaköy’e taşınmasına karar verdiğini, bu proje kapsamında hem yeni dükkan açılışı yapılmış hem de şirket merkezi de buraya taşındığını ileri sürerek şirketi zarara uğratan şirket müdürü olan davalının müdürlükten azline, dava süresince ihtiyati tedbiren HMK m. 390/3 uyarınca şirketi borçlandırıcı ve şirket malvarlığını azaltıcı işlem yapma yetkisinin sınırlandırılmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesine, dava süresince ihtiyati tedbiren şirket’e kayyım atanmasına, müvekkilin hissedarı bulunduğu şirket kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davacı ortağın aynı faaliyet ve iştigal konusunda kurduğu şirket ile şirkete zarar verdiğini, bu nedenle davacı tarafa karşı haklı nedenle şirketten çıkarma davası açıldığını, müvekkilinin ortağı olduğu Dünyam Kahve şirketi kahvesi makinası üretimine yönelik bir şirket olduğunu, müvekkilinin müdürü olduğu şirketteki görevlerini düzenli olarak yerine getirdiğini, düzenli olarak genel kurul toplantılarını yaptığını, davacı da dahil müvekkili oybirliği ile ibra ettiğini, şirketle ilgili proje ve yatırımlara ilişkin kararların genel kurullarda davacının katılımı ile oy birliği ile alındığını, davacının iddia ettiği üzere bilgi alınması ve incelemeyi haksız yere engelleyen bir durumun da olmadığını, keza davacının İstanbul 19.Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/116E. Sayılı dosyasında ‘bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılması’ davasını ikame ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince, davacı hakkında da rekabet yasağı iddiasıyla ortaklıktan çıkarılma davası açıldığı, sunulan bilgi ve belgelerin müdürün yetkilerinin sınırlandırılmasına ve kayyım atanmasına yönelik tedbir talebi açısından yaklaşık ispat koşulunu sağlamaya yeterli olmadığı kanaatine varılarak ispat koşulunun oluşmadığı, talebin yargılamayı gerektirmesi de dikkate alınarak talebin reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı davacı vekili tarafından süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddialarının tekrarla davalının, müdür sıfatıyla şirket adına her türlü işlemi hissedar olan müvekkilin onayını almaksızın tek başına yaptığını, şirketle aynı faaliyet alanında iştigal eden başka bir şirketin ortağı ve yetkilisi olduğunu, şirketle ilgili bilgi alma hakkını engellediğini, eşit işlem ilkesine aykırı hareket ettiğini, yaklaşık ispat ölçüsünün sağlandığını belirterek ilk derece mahkemesinin ara kararının kaldırılmasını ve tedbire hükmedilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Talep, şirket müdürü olan davalının müdürlük görevinden azli davasında tedbiren davalı müdürün şirketi borçlandırıcı ve şirket malvarlığını azaltıcı işlem yapma yetkisinin sınırlandırılması ve dava süresince ihtiyati tedbiren şirkete kayyım atanmasına istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, tedbirin reddine karar verilmiştir. İstinaf açısından uyuşmazlık konusu; şirketi temsil ve ilzama yetkili müdür olan davalının şirketi kötü yönetip yönetmediği ve bu kapsamda TTK’nın 630. maddesinde belirlenen koşulların yaklaşık olarak kanıtlanıp kanıtlanmadığı noktasındadır. TTK’nın 630/2. maddesine göre de her ortak haklı sebeplerin varlığında yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir. Maddenin 3. fıkrasına göre de yöneticinin özen ve bağlılık yüküm ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur. TTK’nın 630. maddesinde, azil davası yönünden özel bir geçici hukuki koruma öngörülmediğinden, bu konuda HMK’nın 389 vd. maddelerinin uygulanması gerekir. İhtiyati tedbir kararı verilebilmesinin en önemli şartı bir ihtiyati tedbir sebebinin mevcut olmasıdır. Kanunda bu husus genel olarak düzenlenmiş, hâkime oldukça geniş bir takdir alanı bırakılmıştır (m. 389/1). Kanun, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından” söz etmektedir. Bu hüküm dikkate alındığında, mevcut durumun değişmesi halinde, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, hakkın elde edilmesinin tamamen imkânsız hale gelmesi, gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi varsa, ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilecektir. Somut olayda; şirket müdürü olan davalının şirketin finansal tablolarını davacı ortağın incelemesine sunmadığı, şirketle ilgili bilgi alma hakkını engellediği, genel kurul toplantı çağrısı yapmadığı, rekabet yasağı ve eşit işlem ilkesine aykırı olarak davacı ortağa zarar verme kastı ile hareket ettiği iddialarına dayalı olarak şirket müdürlüğü görevinden azil davasında talep edilen tedbir bakımından dosyanın geldiği aşama itibariyle yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmemiştir. Yargılamanın ilerleyen aşamalarında, taraflarca yeniden tedbir talep edilmesi her zaman mümkündür. Mahkemece ara kararının verildiği aşamada yaklaşık ispat gerçekleşmediğinden, ilk derece mahkemesinin ret kararı isabetlidir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 23/06/2022