Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1068
KARAR NO: 2022/809
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/04/2022
NUMARASI: 2021/922 Esas-2022/355 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/06/2022
İlk derece mahkemesince verilen dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine yönelik hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki ticari ilişki gereği düzenlenen faturalardan kaynaklı 21.162,88-TL haklı alacağın İİK.m.308/b kapsamında davalı şirket hakkında geçici mühlet verildiği tarihe kadar işleyen ve konkordato sürecinde itiraza uğrayıp nisaba dahil edilmeyen 26.920,63-TL reeskont faizi ile 2.539,55-TL vekalet ücretinin tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; görülen davanın arabuluculuğa tabi olduğı; davacı tarafın, arabulucuğa başvurmadan zorunlu dava şartını yerine getirmeksizin bu davayı açmış olduğundan öncelikle davanın dava şartı yokluğundan reddinin gerektiği; davacının talebinin gerek konkordato davasının görüldüğü mahkemece gerek komiserlerce kabul edilmediği; bu nedenle davanın reddi gerektiği; mahkemece aksi görüşte olunması durumunda ise dava konusu alacağın konkordato projesine dahil edilmesi gerektiğinden açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR: Mahkemece; davanın davacı tarafından arabulucuya başvurulmadan açıldığının açık olduğu, her ne kadar davacı tarafından İİK’nın 308/b maddesi uyarınca açılan davaların arabuluculuğa tabi olmadığı iddia edilmiş ise de davanın konusunun bir miktar paranın ödenmesi niteliğinde olması nedeniyle alacağın esasına ilişkin olmasından dolayı genel hükümlere göre görülüp sonuçlandırılması gerektiği, davanın, 7155 Sayılı yasa ile değişik 6102 Sayılı TTK’nun 5/A ve aynı sayılı yasa ile değişik 6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesinin birinci fıkrası uyarınca arabuluculuğa başvurulmasına ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; konkordato tasdiki yargılamasına çekişmeli alacak haline gelen alacağa ilişkin açılacak davada arabuluculuk kurumuna başvuru zorunluluğu bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesi nezdinde ikame edilen davanan konkordat yargılamasının devamı niteliğinde olduğundan, mahkeme huzurunda açıkça reddedilen ve nisaba katılmayan alacak için arabuluculuk kurumuna başvurulması dava şartı olarak öngörülmediği, nitekim alacağı nisaba katılmasına ilişkin olan davanın TTK’nın 5-a hükmünde zorunlu arabuluculuk şartına tabi olarak sayılmadığını, nitekim, Yargıtay içtihatları ve doktrindeki görüşlerde de çekişmeli alacak kapsamında ikame edilen davalarda, arabuluculuk kurumuna başvuru şartı düzenlenmediğini, borçlunun konkordato yargılamasında açıkça reddettiği alacak hususunda tekrar arabuluculuk kurumuna başvurulmasında hukuken bir fayda bulunmamakta olup bu hususun usul ekonomisi ilkesine de açıkça aykırılık teşkil ettiğini, İİK’nın 308/b maddesi uyarınca ikame edilen davada arabuluculuk kurumuna başvuru şartı bulunmadığı yönünde İlk Derece Mahkemesi’nce tesis edilen karar kaldırılacak ise de aksi durumda dahi dava şartı olarak sayılmayan arabuluculuk kurumuna başvuru için tamamlanabilir dava şartı adı altında müvekkiline süre verilmesi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi’nin kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, konkordato projesi tasdik edilen şirketten olan ve çekişmeli hale gelen alacağın İİK’nın 308/b maddesi uyarınca tespiti ile konkordato projesine dahil edilmesine yönelik alacak davasıdır.Mahkemece davanın bir miktar paranın ödemesi istemine ilişkin olması nedeniyle ara buluculuğa tabii olduğu gerekçesiyle davanın ara buluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava dilekçesinde 21.162,88-TL alacağın kabul edildiğini ancak 29.920,63-TL alacağın ise kabul edilmediği beyan edilmiştir.Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/09/2021 tarih, 2019/1020 Esas- 2021/880 Karar sayılı ilamı ile davalı … Anonim Şirketi’nin Anonim Şirketi’nin konkordato talebinin kabulü ile konkordatonun İİK’nın 306. maddesi uyarınca tasdikine karar verildiği görülmüştür. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 299. maddesinde, alacaklıların, komiser tarafından 288. madde uyarınca yapılacak ilânla, ilân tarihinden itibaren onbeş gün içinde alacaklarını bildirmeye davet olunacağı, alacaklarını bildirmeyen alacaklıların bilançoda kayıtlı olmadıkça konkordato projesinin müzakerelerine kabul edilmeyecekleri düzenlenmiştir. Aynı Yasanın 300. maddesinde ise komiserin, borçluyu iddia olunan alacaklar hakkında açıklamada bulunmaya davet edeceği ve alacakların varit olup olmadığı hakkında borçlunun defterleri ve belgeleri üzerinde gerekli incelemelerde bulunarak bunların neticesini 302. madde gereğince vereceği raporda belirteceği ifade edilmiştir. Bu düzenlemeden de anlaşıldığı üzere konkordato sürecinde bildirimde bulunulan bir alacağı kabul edip etmememe yani çekişmeli hale getirme yetkisi konkordato talep eden borçluya aittir. Bildirimde bulunulan alacağı çekişmeli hale getirme yetkisi borçlu da olmakla birlikte bu durum davanın tek başına arabuluculuğa tabi olduğu anlamına gelmeyecektir. Bu durumda davanın hukuki niteliği de önemlidir. Zira eldeki dava konkordato sürecinden geçerek çekişmeli hale gelmiş bir alacak davasıdır. Buna göre, davanın hukuki niteliği itibari ile belirli bir miktar paranın konkordato hükümlerine göre tahsili amacına yönelmiş bir eda davası olduğunu kabul etmek konkordato sürecine katılan diğer alacaklılarda nazara alındığında menfaatler dengesine daha uygundur.7155 sayılı Kanun’un 20. maddesiyle TTK’ya eklenen 5/A maddesinde, Türk Ticaret Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak düzenlenmiştir.6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 1/1. maddesinde Kanunun amacı, hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yoluyla çözümlenmesi olduğu belirtilmiştir. Maddenin 2. fıkrasında ise tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş ve işlemlerin arabuluculuk yoluyla çözülebileceği, yani uyuşmazlığın arabuluculuk yoluyla çözüme elverişli olması gerektiği düzenlenmiştir.Bu halde İİK’nın 308/b maddesi uyarınca açılan alacak davasınından kaynaklanan uyuşmazlığın tarafların serbest iradesi ile çözülüp çözülemeyeceğinin tespiti gerekir. Her şeyden önce borçlu şirket konkordato talep ettiğinde borçları hakkında farklı bir hukuki rejim uygulanmaya başlanmakta ve sürece alacaklılar, konkordato komiseri ve konkordato mahkemesi dahil olmaktadır. Konkordato projesi komiser tarafından hazırlandıktan sonra İİK’nın 302. Maddesi uyarınca alacaklılar tarafından kabul edilmelidir. Bundan sonra konkordato mahkemesince şartların sağlandığı kabul edilirse gerektiğinde alacaklıların hangi ölçüde alacaklarından vazgeçtiği ve borçlunun borçlarını hangi takvim çerçevesinde ödeyeceği belirtip, konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetim, yönetim ve tasfiye tedbirlerini almakla görevli bir kayyım tayin ederek konkordatonun tasdikine karar verir. Konkordatonun tasdiki ile birlikte konkordatoya tabi bütün alacaklar bakımından konkordato zorunlu ve bağlayıcı hale gelir (m.308/c). Bağlayıcı hâle gelen konkordato, konkordato talebinden önce veya komiserin izni olmaksızın mühlet içinde doğan bütün alacaklar için mecburidir. İİK’nın 308/b-2. maddesindeki düzenlemeye göre de, çekişmeli alacaklara isabet eden payın, konkordato projesinde gösterilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Bu halde çekişmeli hale gelen ve konkordato projesinde çekişmeli alacak olarak gösterilen alacak hakkında verilecek kararlar doğrudan konkordato projesini ve projeye dahil diğer alacaklıların menfaatini etkileyecek niteliktedir. Ayrıca çekişmeli alacak bakımından taraflar alacağın ödenmesi hususunda konkordato hükümlerinden farklı bir çözüm üzerinde anlaşamazlar. Zira İİK’nın 308/d. maddesinde, borçlu tarafından alacaklılardan birine konkordato projesinde öngörülenden fazla olarak yapılan vaatler hükümsüz sayılmıştır. Zaten aksi durum konkordato hukuku ile bağdaşmayacağından, diğer alacaklılara konkordatonun sakatlandığından bahisle İİK.’nın 308/f maddesi hükmü uyarınca konkordatonun feshini isteme imkânı verir. Bir alacak çekişmeli hale getirildikten sonra konkordato süreci dışında borçlunun alacaklı ile anlaşması kanunun amacına uygun değildir. Bu halde borçlu tarafından çekişmeli hale getirilen alacaktan kaynaklanan uyuşmazlık hakkında tarafların serbest iradeleri ile tasarruf edebileceklerinin kabulü mümkün değildir. Kaldı ki, HUAK’nun 18/A-18. maddesine göre, özel kanunlarda tahkim veya başka bir alternatif uyuşmazlık çözüm yoluna başvurma zorunluluğunun olduğu veya tahkim sözleşmesinin bulunduğu hâllerde, dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümler uygulanmaz. Konkordato sürecinde de, alacaklılar konkordato komiserine alacaklarını yazdırdıktan sonra, komiser tarafından borçludan bu alacak iddialarını değerlendirmesi istenmektedir. Bu süreç sonunda bir alacak iddiası borçlu tarafından kabul edilmediğinde çekişmeli hale gelmektedir. Alacak bildirimi üzerine borçlu, bildirilen alacağı değerlendirerek alacağı kabul etme imkanı da varken alacağı kabul etmeyerek çekişmeli hale getirmiştir. Konkordato sürecinde alacağın konkordato projesine dahil edilmesi için yapılan başvuru ve borçlunun bunun üzerindeki değerlendirme yetkisi ile sürecin işleyişinin tarafların ihtiyarında olmayıp alacağın projeye dahil edilmesi için bu usulün zorunlu olduğu da nazara alındığında, bahsi geçen bu usulün HUAK’nun 18/A-18. maddesinde öngörülen alternatif uyuşmazlık çözüm yolu olduğu açıktır. Bu hukuki açıklama doğrultusunda , İİK’nın 308/b maddesi uyarınca açılan davalarda taraflar arasındaki uyuşmazlık arabuluculuğa elverişli değildir.Buna göre eldeki davanın TTK’nın 5/A maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığının kabulü gerekmiştir. (Y.6.H.D’nin 14/03/2022 tarih ve 2021/4402 Esas-2022/1359 Karar) verilmesi doğru görülmemiştir. Bu durumda mahkemece zorunlu arabuluculuğa başvurulmadan açıldığından bahisle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi isabetli görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)g. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 23/06/2022