Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1065 E. 2022/848 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1065
KARAR NO: 2022/848
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/04/2022 (Ara Karar)
NUMARASI: 2022/84 Esas
TALEP: İhtiyati Tedbire İtiraz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/06/2022
İlk derece mahkemesince verilen 14/04/2022 tarihli ihtiyati tedbire yönelik itirazların reddine yönelik 14/04/2022 tarihli ara kararın feri müdahil …, … vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
TALEP: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili; şirketin genel kurul iç yönergesinin “Toplantı yerine giriş ve hazırlıklar” başlıklı 5/2.maddesinde açıkça “Toplantı yerine girişte, gerçek kişi pay sahipleri ile Kanunun 1527 nci maddesi uyarınca kurulan elektronik genel kurul sisteminden tayin edilen temsilcilerin kimlik göstermeleri, gerçek kişi pay sahiplerinin temsilcilerinin temsil belgeleri ile birlikte kimliklerini göstermeleri, tüzel kişi pay sahiplerinin temsilcilerinin de yetki belgelerini ibraz etmeleri ve bu suretle hazır bulunanlar listesinde kendileri için gösterilmiş yerleri imzalamaları şarttır.” hükmünün gereği vasi temsilcisi …’in mahkemenin unvan düzeltme yazısını genel kurul müzakereleri başladıktan sonra sunduğunu, bu yönüyle de divanın oluşturulmasına dair kararın batıl olduğunu, yine şirketin genel kurul iç yönergesinin “Toplantı tutanağının düzenlenmesi” başlıklı 13/6. maddesinde; “Toplantıda alınan kararlara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirtmek isteyenlerin adı, soyadı ve muhalefet gerekçeleri tutanağa yazılır.” hükmü bulunduğunu, genel kurulun divan başkanı seçimine dair “2” nolu kararında, oylamaya tabi kabul ve red kararlarında oy kullananların ad ve soyadlarının genel kurul tutanağında yazılı olmadığını kararın bu yönüyle de batıl olduğunu, … Tic. A.Ş.’nin 30.12.2021 tarihli 2020 yılı olağan genel kurulunda divanın oluşturulmasına dair “2” nolu kararın batıl olduğundan, genel kurulun TTK’nın 420.maddesi kapsamında 01.02.2022 tarihine ertelenmesine dair “3” nolu karar ve 01.02.2022 tarihinde genel kurul yapılmasına ilişkin kararın da batıl hale geldiğini, divan oluşturulmadan genel kurulun diğer gündem maddelerinin müzakeresine geçilemeyeceği gibi takip eden gündem maddeleri ninde oylanamayacağını, divanın usul ve esas hükümlerine aykırı oluşturulması halinde takip eden kararların da batıl hale geleceğini belirterek genel kurulun “2” nolu kararının iptaline karar verilmesini, vesayet makamı olan İstanbul 2.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/813 Esas-2021/289 Karar sayılı dosyasında, vasinin 01.02.2022 tarihli genel kurula tekrar yetkisizce gönderilmemesi için vasinin hangi gündem maddesine ne yönde oy kullanacağının belirlenmesi amacıyla dosyayı bilirkişiye sevkettiğini, ancak dosyaya bilirkişi raporunun henüz gelmediğini, bu nedenle 01.02.2022 tarihinde yapılacak genel kurulun tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İHTİYATİ TEDBİR KARARI: Mahkemece; İstanbul 2.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 24/01/2022 ve 27/01/2022 tarihli ara kararlar ile bilirkişi incelemesine kararı verdiği, kararın sonucu olarak istenen bilirkişi raporunun gelmediğinin tespit edildiği, davacı tarafça ibraz edilen belgeler ile getirtilen İstanbul 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2020/813 Esas-2021/289 Karar sayılı dosyası kapsamında yaklaşık ispatın gerçekleştiği, HMK 389. maddesinde açıklanan sakıncanın doğacağı endişesi halinin ortaya çıktığı gerekçesiyle, davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile; 01/02/2022 tarihinde saat 13.00 de yapılacak 2020 yılına ait erteli genel kurul toplantısının yapılmasının HMK.’nın 389. maddesi gereğince tedbiren durdurulmasına karar verilmiştir.
İTİRAZ: 1-Tedbire itiraz eden … 08/02/2022 tarihli itiraz dilekçesinde; şirket yöneticileri olarak, şirket işlerinin hem hukuka uygun hem de şirket menfaatine olacak şekilde yürütülmesini tesis etmekle yetkili ve görevli kılındıklarını, davalı şirketin 2020 yılı olağan genel kurul toplantısının yapılmasının hiçbir hukuki gerekçe bulunmaksızın durdurulmuş olmasına itiraz edilmesinin bir zorunluluk olduğunu, pay sahiplerinin menfaatinin hangi yönde olduğu yönetim kurulu üyeleri için tespiti imkânsız bir hâl aldığını, en geç Mart 2021’de tamamlanması gereken olağan genel kurulun hâlâ gerçekleştirilememiş olması da yönetim kurulunun özen ve sadakat yükümlülüğü karşısında sorunlu olduğunu, şirket menfaatine karar tesis edilmesini sağlamak ve şirket yönetim kurulu üyeleri olarak şahsi yükümlülüklerimin gereğini yerine getirmek adına verilen tedbirin kaldırılmasını talep etmiştir. 2-Tedbire itiraz eden … vekili 07/02/2022 tarihli itiraz dilekçesinde; müvekkilinin şirket yöneticisi olarak şirket işlerinin hem hukuka uygun hem de şirket menfaatine olacak şekilde yürütülmesini tesis etmekle yetkili ve görevli kılınmış olduğunu, davalı şirketin 2020 yılı olağan genel kurul toplantısının yapılmasının hiçbir hukuki gerekçe bulunmaksızın durdurulmuş olmasına itiraz ettiklerini, pay sahiplerinin menfaatinin hangi yönde olduğu yönetim kurulu üyeleri için tespiti imkânsız bir hâl aldığını, en geç Mart 2021de tamamlanması gereken olağan genel kurulun hâlâ gerçekleştirilememiş olması da yönetim kurulunun özen ve sadakat yükümlülüğü karşısında sorunlu olduğunu, müvekkilinin şirket menfaatine karar tesis edilmesini sağlamak ve şirket yönetim kurulu üyeleri olarak şahsi yükümlülüğünün gereğini yerine getirmek adına işbu itiraz dilekçesi ile itiraz ettiklerini, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 394. maddesinin 3. fıkrası uyarınca itirazlarının kabulüyle ihtiyati tedbirin kaldırılmasını talep etmiştir. 3-Tedbire itiraz eden … ve … vekili 07/02/2022 tarihli itiraz dilekçesinde; müvekkilleri … ve …nun davalı … Ticaret AŞ’nde pay sahibi olduklarını, müvekkilerinin huzurdaki davadan haricen haberdar olduklarını, 31/01/2022 tarihinde müdahale talebinde bulunduklarını, davacı ihtiyati tedbir talebine ilişkin olarak 01/02/2022 tarihinde saat 13:00 da yapılması planlanan 2020 yılına ait ertelenen genel kurul toplantısının yapılmasının HMK.’nın 389. maddesi gereğince tedbiren durdurulmasına karar verildiğinin öğrenildiğini, davalı şirket genel kurul toplantısının yapılmasının durdurulması kararı sebebiyle pay sahibi müvekkillerinin menfaatinin ihlal edildiğini, davacının davalı şirket genel kurulu toplantısının yapılmasına bilerek ve isteyerek engel olduğunu,genel kurul toplantısının durdurulmasına ilişkin ihtiyati tedbir talebinin kötü niyetli olduğunu, İstanbul 2 Sulh hukuk mahkemesince yetkilendirilen vasi davalı şirket genel kurul toplantısına katılmaya ve mahcur dava dışı şirket pay sahibi …’nu genel kurulda temsil ettiğini, davacının iddiasının aksine vasinin göreve başlaması için kararın kesinleşmesinin gerekmediğini, vasi … ihtiyaten Sulh hukuk mahkemesine başvurup toplantıya katılma yetkisinin varlığını hem teyit hem de Av … için tesis ettirdiğini, TTK 449 maddesi uyarınca yönetim kurulu üyelerinin görüşü alındıktan sonra ihtiyati tedbir hakkında karar verilmesi gerekirken yönetim kurulu üyelerinin görüşünün alınmamasının hatalı olduğunu, ihtiyati tedbir kararının teminat alınmaksızın verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, belirterek İhtiyati tedbir karara itirazların kabulüne , ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, tedbirin devamı halinde teminat takdir edilmesine, şirketi bu davada temsilen kayyım tayin edilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; HMK’nın 389. maddesi gereğince mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi şeklindeki hususların somut olayda gerçekleşmiş olması karşısında, 01.02.2022 tarihli erteli Genel Kurulun yapılmasınının tedbiren durdurulması yönündeki 31.01.2022 tarihli ihtiyati tedbir kararının yerinde olduğu, ihtiyati tedbir karana itiraz eden feri müdahiller ile diğer itiraz eden dava dışı 3. kişilerin teminat alınması yönündeki taleplerinin HMK.’nın 389. maddesi kapsamında teminat alınma zorunluluğu bulunmayışı mahkememizce tedbir talebinin teminat öngörülmeksizin kabul edilmesi durumu karşısında yerinde görülmeyerek red olunduğu, davalı şirkete temsil kayyımı atanması yönündeki talebin ise davalı şirketin yönetim boşluğu bulunmaması ve organsız olmaması nedeni ile reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle ihtiyati tedbire yönelik itirazların reddine, dava dışı 3. kişilerin teminat alınmasına yönelik taleplerinin HMK.’nın 389. kapsamında verilen tedbir talebinde teminat şartının zorunlu olmaması ve bu kapsamda da teminat alınması yönünde takdirin oluşmaması nedeniyle reddine, dava dışı 3. kişilerin temsil kayyımı atanması yönündeki taleplerinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf yoluna başvuran …, … vekili istinaf başvuru dilekçesinde; vasinin 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nda belirtilen sınırlı bazı durumlar dışında mutlak tasarruf yetkisine sahip olduğunu, genel kurula katılıp oy kullanmanın bu yetkiyi dahil olduğunu, aynı nedenle Sulh Hukuk Mahkemesi’nin bir izin vermemiş olmasının da hiçbir etkisi olmadığını, zaten bu yönde bir izne de ihtiyaç olmadığını, İstanbul 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin de bu açıkça ifade ettiğini, bu şartlar altında İlk Derece Mahkemesi’nin vasinin yetkisi bulunmadığı gerekçesiyle tedbir kararı vermiş olmasının son derece hatalı olduğunu, TMK’nın 403. maddesi uyarınca vasinin, kısıtlının kişiliği ve malvarlığı ile ilgili bütün menfaatlerini korumak ve hukuki işlemlerde onu temsil etmekle yükümlü olduğunu, TMK.’nın 423. maddesi çerçevesinde ise vasiliğe atanan kimse atanmasına itiraz edilmiş olsa bile vasiye ait görevleri yerine getirmekle yükümlü olduğunu, ilgili hükmün lafzının tereddüte yer vermeyecek kadar açık olduğunu, İlk Derece Mahkemesi’nin bilirkişi raporuna yüklediği anlamın hukuken hatalı olduğunu, vasinin ve yetkilendirilen kişinin genel kurula katılmak ve oy kullanmak yönündeki yetkisinin rapora bağlı olmadığını, her ne kadar henüz ihtiyati tedbire itiraz aşamasında olunsa dahi daha bu aşamada aynı zamanda durum ve koşulların da değiştiğini, bilirkişi raporunda tespit edilen tüm sorunlara, İstanbul 2. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından atanan yetkili bir vasi bulunmasına, İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen çağrı kararı uyarınca genel kurul toplanabilmesine rağmen, İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen ihtiyati tedbir kararı nedeniyle bu sorunların genel kurulda tartışılamadığını, bu nedene hatalı tedbir kararının davalı şirkete verdiği zararın her geçen gün katlanarak arttığını, TTK.’nın 449. maddesi uyarınca yönetim kurulu üyelerinin görüşünün alınmadığı yine HMK.’nın 389. maddesinde tedbir için aranan şartların somut olayda mevcut olmadığı ,uyuşmazlığın ancak uyuşmazlık konusu hakkında verilebileceği, ihtiyati tedbir kararı verilmesi kadar bir ihtiyati tedbir kararı verilecekse bu kararın teminatsız şekilde verilmesinin de hatalı olduğunu, ihtiyati tedbire yönelik itirazların reddine ilişkin ara kararın ve hukuka aykırı ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
GEREKÇE: Talep; davalı şirketin 30/12/2021 tarihli 2020 olağan genel kurulunda 2 nolu divan başkanlığı seçimine ilişkin kararın iptali stemine ilişkin derdest davada 3 nolu gündem maddesi ile TTK 420 maddesi uyarınca 01/02/2022 tarihine ertelenen genel kurulun yapılmasının tedbiren durdurulması istemine ilişkindir. Mahkemece tedbir talebinin kabulü ile 3 nolu karar ile 01/02/2022 tarihine ertelenen genel kurulun yapılmasının tedbiren durdurulmasına ilişkin ihtiyati tedbire itirazın reddine karar verilmiş,bu karara karşı feri müdahiller istinaf yasa yoluna başvurmuştur. 6100 sayılı HMK’nın 66 ve devamı maddeleri uyarınca, yanında katıldığı tarafla birlikte hareket etmek mecburiyetinde bulunan fer’i müdahilin karara karşı tek başına istinaf başvuru hakkı bulunmamaktadır. Feri müdahilin ancak yanında müdahale talebinde bulunduğu taraf yanında yanı onun başvurması halinde istinaf yasa yoluna başvuru hakkı oluşacaktır. Ancak HMK 394. Maddesi uyarınca karşı taraf dinlenmeden verilen ihtiyati tedbir karalarına karşı ihtiyati tedbir kararının uygulanması sebebiyle menfaati açıkca ihlal edilen üçüncü kişiler de itiraz edebilecek ve bu itiraz hakkında verilen karara karşı yasa yoluna başvurabilecektir. Anılan yasal düzenleme uyarınca feri müdahillerin ihtiyati tedbire itirazın reddine ilişkin karar karşı istinaf yasa yoluna başvuru hakkını bulunduğu anlaşılmıştır. TTK 449. maddesine göre, genel kurul kararlarının iptali ve butlanı davası açıldığı taktirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra dava konusu kararların yürütmesinin geri bırakılmasına karar verebilir. Mahkemenin bu konudaki takdir hakkının nasıl kullanacağı konusunda, tamamlayıcı hukuk kuralı olarak HMK 389 vd. maddelerinden yararlanmak gereklidir. 6100 Sayılı HMK 389/(2) maddesi uyarınca “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” Aynı yasanını 390 Maddesi “tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” ve yine 392 maddesi”ihitiyati tedbir talep eden haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları zararlara karşılık teminat göstermek zorundadır.” düzenlemelerine yer verilmiştir. Geçiçi hukuki koruma yargılamasını, asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır.Geçiçi hukuki koruma yargılamasında yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Yaklaşık ispat durumunda ise; hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte; zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki; genelde geçici hukuki korumalara, karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür. Davaya konu genel kurulda 2 no’lu gündem maddesi ile davacıların olumsuz oyuna karşılık divan başkanının vesayet altına alınan paydaşın vasisinin vekilinin başkan olarak seçilmesine karar verildiği finansal tablolar, yönetim faaliyet raporlarının ve denetim raporlarının okunup görüşülmesine ilişkin 3 no’lu gündem maddesinin görüşülmesine geçildikten sonra dava dışı paydaşın erteleme talebi üzerine TTK 420. Maddesi uyarınca divan başkanlığı kararı uyarınca genel kurulun 01/02/2022 tarihine ertelenmesine karar verildiği görülmüştür. TTK 445 maddesi uyarınca iptali kabil genel kurul kararları kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olanlardır. Toplantı başkanı seçimi ve başkanlığın oluşturulması TTK 419 maddesinde öngörüldüğünden, buna aykırı genel kurul kararının iptali dava edilebilirse de, bu husus alınan kararların alınmasında etkili değilse, mahkeme genel kurul kararının iptaline hükmetmez. (Prof.Dr.Hasan Pulaşlı -Şirketler Hukuku Şerhi 3.Baskı, 2018-Cilt 1 -sayfa 929) TTK 420. maddesi uyarınca genel kurulun ertelenmesi kararı başkanlık kararı olup, genel kurul kararı niteliğinde değildir. Somut olayda genel kurulun ertelenmesine ilişkin kararın tedbiren durudurulması tedbir kararı da TTK 449 maddesi uyarınca dava konusu genel kurul kararların yürütmesinin geri bırakılmasına niteliğinde olmadığından yönetim kurulu üyelerinin görüşünü alınması zorunluğu bulunmamaktadır. Mahkemece 01/02/2022 tarihine ertelenen genel kurul kararının tedbiren durdurulmasına karar verilmiş olup, tedbire itiraz aşamasında durdurulan genel kurulun tarihi geçmiş olup,bu hale göre tedbir kararının uygulandığından ihtiyati tedbire itirazın reddine karşı başvurulan istinafın konusu kalmamıştır. Açıklanan nedenlerle konusu kalmayan istinaf başvurusu hakkında inceleme yapılması mümkün olmadığından, istinaf başvurusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati tedbire itiraz eden feri müdahiller vekilinin konusu kalmayan istinaf başvurusu hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 2-İhtiyati tedbire itiraz eden feri müdahiller tarafından yatırılan istinaf karar harcı ve istinaf başvuru harcının istemi halinde kendilerine iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 30/06/2022