Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1 E. 2022/143 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1
KARAR NO: 2022/143
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/07/2021
NUMARASI: 2021/63 Esas – 2021/553 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/02/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün Davalı … vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından … Ltd. Şti. aleyhine hizmet tespiti istemli olarak İstanbul 19. İş Mahkemesi’nin 2019/519 E sayılı dosyasından açılan davada, şirketin sicil kaydının kapalı olduğunun öğrenildiğini, taraf teşkilinin sağlanması için anılan şirketin ihyasının gerektiğini ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle … Ltd. Şti.’nin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili yasal süre geçtikten sonra verdiği cevap dilekçesinde özetle; davaya konu şirketin usulüne uygun olarak tasfiyesinin 2005 yılında tamamlandığını ve tüzel kişiliğinin sona erdiğini, davacının korunmaya değer menfaati kalmadığını, ayrıca ek tasfiye işlemleri için öngörülen 5 yıllık sürenin dolduğunu, ihyaya karar verilecek ise sadece iş mahkemesi dosyasında taraf teşkilinin sağlanması ve buna bağlı işlemlerle sınırlı yapılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Diğer davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; ihyası istenilen şirket tasfiye suretiyle sicilden terkin edilmiş ise de; terkin işleminden sonra adı geçen şirket aleyhine İstanbul 19. İş Mahkemesi’nin 2019/519 Esas sayılı dosyasında 31/12/2019 tarihinde açılmış hizmet tespiti davasının bulunduğu, Ticaret sicilinden terkin edilmek suretiyle hukuk alemindeki varlığı sona eren şirketin, davada taraf olma ehliyetinin bulunmadığı, bu durumda taraf teşkilinin sağlanması bakımından ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu ve bu nedenle şirketin belirtilen işlemlerle sınırlı olmak üzere ihyasının gerekli olduğu; diğer yandan terkin işleminin tasfiye suretiyle gerçekleşmiş olması dikkate alındığında TTK’nın geçici 7.maddesinde öngörülen 5 hak düşürücü sürenin eldeki davada uygulanma yerinin bulunmadığı toplanıp değerlendirilen delillerden anlaşıldığından davanın kabulü ile, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … Sicil Numarasına Kayıtlı Tasfiye Halinde … Limited Şirketi’nin istanbul 19. iş mahkemesi’nin 2019/519 esas sayılı dosyasındaki işlemlere münhasır olmak üzere ihyasına, karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkil tarafından tasfiye işlemleri yürütülen ve usule uygun şekilde de sicilde tescil/ilan edilerek tüzel kişiliği sona erdirilen firmanın tasfiye işlemlerinde herhangi bir usule ya da hukuka aykırılık bulunmamadığını,ilgili firmanın tüm tasfiye süreci müvekkil tarafından eksiksiz yerine getirildiğini, tasfiye işlemleri öncesi açılmış derdest bir dava ya da icra takibinin bulunmaması, tasfiyeye engel bir borcun ya da hukuki uyuşmazlığın olmaması nedeni ile de tasfiye işlemleri tamamlandığını, tasfiyeye engel bir borcun ya da hukuki uyuşmazlığın olmaması sebebi ile tasfiye işlemleri tamamlanan şirketin 16 yıl geçtikten sonra ihyası mümkün olmadığını, zira 6102 sayılı TTK Geçici Madde 7/15 gereği ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebileceğini, hak düşürücü sürenin dolduğunu, Mahkemece gerekçeli kararda her ne kadar “TTK Geçici Madde 7’de öngörülen 5 yıllık sürenin eldeki davada uygulanamayacağı” ileri sürülmüş olsa da bu hususta herhangi bir hukuki açıklama yapılmamış olması,aynı şekilde 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu m.86/8 düzenlenmesi ile de işçiler tarafından açılacak hizmet tespiti davalarında 5 yıllık hak düşürücü süre öngörüldüğünü, 6102 sayılı TTK m.82 ve m.544 vd. uyarınca ticari defter ve kayıtların saklama süresi 10 yıl olduğu , davacının iddia ettiği iş akdinin sona erme tarihi üzerinden yaklaşık 21 yıl tasfiyenin kesinleşmesinin üzerinden 16 yıl geçtiği göz önüne alındığında bahse konu hak düşürücü sürenin de dolduğunu, ek tasfiye sadece tasfiyenin kapanmış olmasına rağmen halen alınması zorunlu ek tedbirlere gereksinim duyulması halinde söz konusu olabileceğini, ayrıca yeniden tescil isteği korunmaya değer bir menfaate dayanması gerektiğini(menfaat şartı), inandırıcı delillerle açıklanması gerektiğini, mahkeme kararlarının “gerekçeli olması” zorunluluğunu karşılamadığını, davanın 6100 sayılı HMK m.114 ve m.115 gereği dava şartı olan hukuki menfaat yokluğu nedeni ile reddi gerektiğini, belirterek istinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddine karar verilmesine talep etmiştir. davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, TTK’nın 547. Maddesi uyarınca tasfiye sonucu ticaret sicilinden terkin edilen şirketin derdest dava nedeniyle tüzel kişiliğinin ihyası istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı … tarafından, istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. TTK’nın 547. maddesi gereğince “(1)Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi … olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” Alacaklıların çağrılması ve korunması başlıklı 541/3 maddesinde “şirketin, henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçlarını karşılayacak tutarda para notere depo edilir” hükümleri düzenlenmiştir. Şirketlerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin ile sona ermektedir. Şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılması halinde tüzel kişiliğin sona ermesinden söz edilecektir. Tüzel kişiliğin son bulması sonucunu doğuran fesih ve tasfiye işleminin hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyeden söz etmek mümkün olmayıp bu durumda bundan zarar görenler veya o işlemi gerçekleştirenler tasfiyenin kaldırılmasını ve şirketin ihyasını talep etme hakkı olacaktır. Ek tasfiye niteliği gereği yeni bir hukuki durum yaratmayıp,tasfiye aşamasında ihmal edilen veya eksik yapılan işlerin tamamlanmasına imkan sağlayarak tasfiyenin gerçek anlamda tamamlanmasına hizmet eden geçici bir tedbir niteliğindedir. Tasfiyesiz resen terkin edilen şirketler hakkında TTK geçiçi 7. Maddesi uyarınca açılan ihya davalarının aksine TTK 547 maddesi uyarınca açılan ihya (ek tasfiye) davaları için kanunda herhangi bir zaman aşımı ve hakdüşürücü süre düzenlenmemiştir. Somut olayda ihyası talep edilen … Ltd. Şti’nin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde kayıtlı iken tasfiyeye girdiği, … davalının, 11/07/2005 tarihinde şirketin tasfiye kapanışı yapılarak ticaret sicilden kaydının terkin edildiği, davacı tarafından SGK ile birlikte ihyası istenen şirket aleyhine açılan İstanbul 19 İş Mahkemesi ‘nin 2019/519 Esas sayılı hizmet tespiti davasının derdest olduğu anlaşımıştır. Derdest davanın davalı şirket aleyhine sonuçlanması halinde tasfiyenin usulüne uygun eksiksiz tamamlandığından bahsedilemeyeceğinden bu hale göre davacıların anılan dava dosyası nedeniyle şirketin ihyasını istemekte haklı ve hukuki hukuki yararı bulunduğu, TTK 547 maddesi uyarınca açılan davalar için herhangi bir zamanaşımı ve hak düşürücü süre de bulunmadığı gözetildiğinde terkin edilen şirket yönünden ek tasfiye koşulları oluştuğu anlaşılmıştır. Davalı … davacının tasfiyenin sona ermesinden 16 yıl sonra açılan davanın hukuka uygun olmadığı,hizmet tespiti davasının zamanaşmına uğradığını ,ve ticari defter ve kayıtların saklama sürelerinin dolduğunu belirterek şirketin ihyasını gerektiren koşulların oluşmadığını ileri sürmüş ise de ileri sürülen bu husular eldeki davada incelenmesi gereken bir konu olmayıp devam eden derdest davanın konusunu oluşturduğundan, davalı … vekilinin tasfiyenin usulüne uygun yapıldığı ve şirketin ihyasını gerektiren koşulların oluşmadığı yönünde ileri sürülen istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Buna göre mahkemece davanın kabulü ile davaya konu şirketin ihyası ile ticaret sicil müdürlüğüne tesciline karar verilmesinde ve tasfiyenin gereği gibi yapılmaması nedeniyle açılan eldeki davada tasfiye sürecinden sorumlu olan …nun HMK 326 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olması ve yasal hasım konumunda olan davalı sicil müdürlüğünün, tasfiyenin usulsüz kapatılmasından dolayı kusur ve sorumluluğu bulunmamasına göre yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamasında bir isabetsizlik görülmediğinden davalı … memurunun istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Karar tarihi itibarıyla alınması gerekli 80,70-TL karar harcından başlangıçta peşin olarak yatırılan 59,30 -TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 -TL harcın istinaf yoluna başvuran davalı … memurundan tahsili ile Hazineye irat kaydına 3-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Karardan sonra davacı yan gider avansından karşılanan 35,50 TL posta masrafının davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, 5-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 10/02/2022