Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/875 E. 2021/848 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/875
KARAR NO : 2021/848
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/03/2021
NUMARASI : 2020/638 Esas
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/07/2021
Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davasında talep edilen ihtiyati tedbirin reddine yönelik olarak verilen ara kararına karşı süresi içinde ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı/ihtiyati tedbir isteyen vekili, müvekkili Dilovası Belediyesinin davalı şirkette B Grubu 9.050.000 adet paya sahip olup, Belediye Başkam …’in ise, davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olduğunu, müvekkilinin pay sahibi sıfatıyla haiz olduğu ve vazgeçilmez haklarından olan genel kurula katılma ve oy kullanma hakkının, hukuka aykırı ve mesnetsiz bir biçimde kısıtlama getirilmiş olup; dava konusu 15.10.2020 tarihli olağanüstü genel kurulda alınan tüm kararların TTK m. 447 uyarınca butlan ile malul olduğuna veya iptaline karar verilmesi gerektiğini, müvekkilini temsilen, aynı zamanda davalı şirket yönetim kurulu üyesi de olan Belediye Başkanı …’ın genel kurula katılma hakkının engellediğini, buna gerekçe olarak müvekkili Belediye Meclisinin 09.07.2020 tarihli ve 27 nolu kararı ile …’in 17.07.2020 tarihinde yapılan genel kurul toplantısı için yetkilendirildiği, anılan meclis kararının 15.10.2020 tarihli genel kurula katılma yetkisi vermediği gösterildiğini, buna ilaveten Genel Kurul Toplantı Tutanağında Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğü’nün 15.05.2019 tarihli ve … sayılı; belediyeleri temsilen şirketlerin genel kurullarına katılacak temsilcilerin belediyenin karar organı olan belediye meclisince karar verileceğine dair yazısına (“Bakanlık Yazısı”) yer verildiğini, oysa ki, müvekkilinin belediye tüzel kişiliğini haiz olup, anılan tüzel kişiliğin gerçek kişi temsilcisi belediye başkanı olan … olduğunu, Belediye Kanunu’nun açık hükümlerinden anlaşıldığı üzere, belediye başkanlarının, belediyelerin ortağı bulundukları şirketlerin genel kurullarında belediyeleri temsil etmelerinin önünde hiçbir yasal engel bulunmadığını, Bakanlık Yazısı da bu hususa engel teşkil etmediğini, normlar hiyerarşisi uyarınca kanunun açık hükmü belediye başkanına belediyeyi şirket genel kurulunda temsil etme yetkisi verirken Bakanlık Yazısı’nın kanunlara göre öncelikle uygulanmasının mümkün olmadığını, dava konusu genel kurulda, davalı şirket sermayesinin artırımına karar verildiğini, böylelikle çoğunluk pay sahipleri ve davalı şirket yönetimi tarafından müvekkilin pay sahipliği haklarının daha da kısıtlanması amacıyla haksız ve kötüniyetli olarak sermaye artışı yapıldığını, bir şirketin özvarlığını güçlendirmesini sağlayacak başkaca imkânlar mevcut iken, nakit sermaye artırım kararı alınmasının dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğini, sermaye artışına ilişkin herhangi bir makul gerekçenin gösterilmediğini, sermaye artırımı kararı yalnızca sermaye artırımının belli bir pay sahibi ve davalı şirket liman işletmecisi olan … A.Ş.’nin paylarının arttırılması için alınmış bir karar olup; sırf bu durum dahi, azınlık paylarının ve müvekkilinin paylarına verdiği zarar göz önüne alınmasa bile, kararın dürüstlük kuralına aykırılığını şüpheye mahal bırakmayacak ölçüde gözler önüne serdiğini, buna ilaveten, bu sermaye artırımına bağlı olarak alınan rüçhan haklarının kısıtlanmasına ilişkin genel kurul kararının da iptal edilmesi gerektiğini, sermaye artırımı kararı ile arttırılan sermayenin büyük bir çoğunluğu yalnızca belli bir pay sahibi ve davalı şirket liman işletmecisi olan … A.Ş.’nin borcuna mahsuben yapılmış olup, … A.Ş. dışındaki A grubu diğer tüm pay sahiplerinin rüçhan haklarının kısıtlandığını, bu durumun eşit işlem ilkesine ve dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğini, sermaye artırımı ve buna bağlı olarak rüçhan haklarının kısıtlanmasına ilişkin kararın dayanağı olan rapor hiçbir surette rüçhan haklarımın kısıtlanmasına ilişkin haklı bir gerekçe içermediğini, rüçhan hakkı yalnızca belli bir pay sahibi ve davalı şirket liman işletmecisi olan … A.Ş.’ye tanınmış, onun dışındaki payların rüçhan haklarının kısıtlandığını ileri sürerek davalı şirketin 15.10.2020 tarihli Genel Kurulu’nda alınan kararların butlan ile batıl olduğunun tespitine; bu yönde kanaat oluşmaması halinde, davalı şirketin 15.10.2020 tarihli Genel Kurulu’nda alınan kararların geçersizliğinin tespitine ve iptaline; davalı şirketin 15.10.2020 tarihli Genel Kurulu’nda alınan kararların icrasının TTK m. 449 uyarınca geri bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacı belediyenin usulüne uygun olarak toplantıya davet edildiğini, belediye başkanının da, belediye’yi temsil etmek üzere toplantıya geldiğini, ancak, belediyeyi temsil belgesi olarak, müvekkili şirketin 17.07.2020 tarihinde yaptığı başka bir olağan genel kuruluna katılmak üzere verilen yetki belgesini ibraz ettiğini, dava konusu 15.10.2020 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısına ilişkin olarak belediyeyi temsil etmek üzere herhangi bir yetki belgesi ve/veya vekaletname sunmadığını, kaldı ki, davacı belediyenin sahip olduğu %5 oy’un, toplantıda alınan kararları değiştirebilecek yeterlikte olmadığını, davacının, müvekkili şikette B Grubu hisse sahibi olup, B Grubu hissedarların rüçhan haklarını kullanmasının kısıtlanmadığını, rüçhan hakları kısıtlananların sadece A Grubu hissedarlar olduğunu, müvekkili şirketin kurucu ortaklarından olan davacının müvekkili şirketin liman yatırımı süresince gelir getiren bir faaliyetinin olmadığını, kuruluş amacı ve yegane yatırımı olan limanın inşası, personel giderleri ve daha pek çok harcamanın tamamen ortakların, sağladıkları finansman ile karşılandığını bildiğini, sermaye artışını iç kaynaklardan sağlaması mümkün olmadığından, şirket ortağı …A.Ş.’nin, şirketten olan alacağına karşılık, A grubu hissedarlara ait rüçhan haklarının … A.Ş. tarafından kullanılması yolu ile sermaye artışına gidildiğini, bu hususların SPK tarafından yetkilendirilmiş bağımsız denetim kuruluşunun şirkette yaptığı inceleme sonucunda verdiği raporla da tespit edildiğini, dava konusu genel kurulda alınan kararların, yasa, ana sözleşme ve objektif iyi niyet kurallarına uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesince, 15.10.2020 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararlara yönelik yürütülmesinin geri bırakılması talebinin TTK’nun 449.maddesi uyarınca davalı şirketin yönetim kurulu üyelerinin görüş ve beyanları alındıktan sonra değerlendirilmesi gerektiğinden yönetim kurulu üyelerine tedbir talebine konu görüş ve beyanlarını bildirmeleri için meşruhatlı davetiye tebliğ edilmiştir. Davalı şirket yönetim kurulu başkanı … yönetim kurulu başkan yardımcısı Igor … ve yönetim kurulu üyesi … tarafından yapılan ve Türkçeye tercüme edilen ortak yazılı açıklamalarında özetle; davacının şirketin kurucu ortağı olduğunu, geçmiş yıllarda da sermaye artışı yapıldığını, şirketin yegane amacının liman inşasını tamamlayıp hizmete almak olduğunu, bu aşamada finansmanın ortaklardan borç alarak sağlandığını, ayrıca dünyayı saran pandemi koşulları ve kur artışı dolayısıyla şirketin menfaatleri doğrultusunda sermaye artışı kararı alındığını, bu sermaye artışının da en az asgari oran üzerinden yapıldığını, aksi halde, şirketin özvarlıklarını kaybetme riski ile karşı karşıya geleceğini, rüçhan haklarının kısıtlanmadığını, yapılan işlemlerin ve kararların ana sözleşmeye, yasaya ve dürüstlük kuralına uygun olduğunu belirterek dava konusu kararların uygulamasının geri bırakılması talebinin reddine karar verilmesinin istendiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince, somut olayda; 15/10/2010 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan bir kısım kararların yürütmesinin geri bırakılması hususunda, davacı tarafça hangi dayanılan gerekçeler ile davalı tarafça sunulan beyanlar kapsamına ve davacı belediyenin başkanı dışında beyanları alınan yönetim kurulu üyelerinin olumsuz görüş bildirmiş olmaları karşısında yaklaşık ispat olgususunun gerçekleşmemiş olduğu, ayrıca dava konusu genel kurul kararının üzerinden geçen uzun süre dikkate alındığında tedbir kararı verilmemesi halinde davacının hakkını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden şu aşamada bahsedilmesinin mümkün olmadığı, tedbir kararı verilmemesi halinde ciddi bir zararın doğacağına dair emarelerin de bulunmadığı, tarafların menfaat dengelerinin de gözetilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak genel kurul kararlarının icrasının geri bırakılması talebinin reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı/ihtiyati tedbir isteyen vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı/İhtiyati tedbir isteyen vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; sermaye artırımı ve rüçhan haklarının kısıtlanması kararlarının şirkette hissedar yapısını değiştirmekte olduğunu, dolayısıyla telafisi zor veya imkansız zararlar meydana gelme ihtimalinin olduğunu, genel kurulun üzerinden uzun süre geçmiş olmasının ve/veya yönetim kurulunun çoğunluk görüşü de talebin reddine haklı gerekçe olamayacağını, tedbir koşullarının oluştuğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve ihtiyati tedbire karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE :Talep, genel kurul kararın butlanı/iptali davasında, TTK’nın 449.maddesi uyarınca 15.10.2020 Tarihli Olağanüstü Genel Kurulda alınan kararların uygulanmasının tedbiren geriye bırakılması istemine ilişkindir.TTK 449.maddesine göre, genel kurul kararlarının iptali ve butlanı davası açıldığı taktirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra dava konusu kararların yürütmesinin geri bırakılmasına karar verebilir. Mahkemenin bu konudaki takdir hakkının nasıl kullanacağı konusunda, tamamlayıcı hukuk kuralı olarak HMK 389 vd. maddelerinden yararlanmak gerekir. HMK’nın 389. Maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. “Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir.Kanun hükmü, tedbir talep edenin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunu düzenlemiştir.İlk derece mahkemesince TTK.nın 449.m uyarınca yönetim kurulu üyelerinin görüşü alınarak istemin reddine karar verilmiştir. Anılan kanun hükmünde mahkemeye taraflar arasındaki hukuki menfaat dengesi gözetilerek tebdir konusunda takdir hakkı tanınmıştır. Somut olayda davacının iddialarının dava konusu genel kurul toplantısına katılma hakkının engellendiği, alınan kararlarının ana sözleşmeye, yasal düzenlemelere ve dürüstlük kuralına aykırı olduğu noktasında toplanmaktadır. Bu durumda, yaklaşık ispat kuralına ve dosyadaki mevcut duruma göre yapılan değerlendirme neticesinde iddiaların yargılamayı gerektirmesi, şirket işleyişinin devam etmesi, tedbir kararı verilmemesi halinde ciddi bir zarar doğacağına yönelik de emareler bulunmaması, tarafların menfaat dengeleri de dikkate alınarak TTK.nın 449.maddesi uyarınca yürütmenin tedbiren durdurulması talebinin reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir.Bu nedenlerle, istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR : Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-İstinaf karar harcı ihtiyati tedbir talep eden davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-İhtiyati tedbir talep eden davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.