Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/777 E. 2021/730 K. 14.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/777
KARAR NO : 2021/730
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 11/12/2020
NUMARASI: 2020/551 Esas (Derdest dosya)
ESAS DAVA: Menfi Tespit
BİRLEŞEN DAVA : Yönetim Kurulu Kararı Butlanı
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/06/2021
İhtiyati tedbir isteminin reddine dair ilk derece mahkemesi kararına karşı süresi içinde ihtiyati tedbir isteyen esas ve birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ ASIL DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirkette %10 oranında pay sahibi olup, kurucu ortaklardan olduğu, şirktin 2.500.000,00 TL sermaye ile kurulduğu ve esas sermaye bedellerinin ödendiği, davalı şirket tarafından gönderilen ihtarname ile kuruluştaki sermaye ödeme borcunun yerine getirilmediği gerekçesiyle 250.000,00 TL borcun ödenmesinin talep edildiği, sermaye borcunun şirket kuruluşundan sonra yasal sürede ödenmesine rağmen davalı şirket tarafından apel ödemesi yapılmadığı belirtilerek 15/09/2020 tarihinde alınan yönetim kurulu kararlıyla müvekkilinin ıskatına karar verildiğini, oysa şirketin kuruluşundan bu yana 2011 yılından itibaren tüm bilançolarının onaylandığı ve ödenmemiş sermaye borcundan bahsedilmediğini kaldı ki apel alacağnın 5 yılık zamanaşımı süresine tabi olduğunu ve sürenin de geçtiğini belirterek davalı tarafından talep edilen 250.000 TL’den borçlu olamadığının tespitine ve ıskat işleminin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, müvekkili şirkette %10 oranında hissedar olduğu, sermaye artırımı hazırlıkları yapılırken yasal mevzuat gereği sermayenin tamamının ödenmiş olduğunun tespiti zımnında alınan mali müşavir raporundan, ortakların sermaye taahhütlerine karşılık her hangi bir ödeme yapmadıklarının tespit edildiği, buna göre davacının sermaye koyma borcunu yerine getirmediğinin anlaşıldığı ve TTK 483. Maddesindeki ıskat prosedürünün işletildiği gerekli işlemlerin yapılıp ihtar gönderildiği verilen 1 ay süreye rağmen yine ödeme yapmadığı, davacının müvekkili şirkette ortaklığının devam etmesi nedeniyle zamanaşımı süresinin işlemeyeceği dolayısıyla davacının şirkete 250.000 TL borcunun bulunduğunun sabit olduğunu belirterek menfi tespit isteminin reddine karar verilmesini savunmuştur.
BİRLEŞEN DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; esas davada yaptığı açıklamaları tekrarla davalı şirketin müvekkilinin sermaye borcunu ödemediği gerekçesiyle 15/09/2020 tarihli 2020/4 sayılı yönetim kurulu kararının butlanının tespitine ve şirket tarafından hisselerin devri halinde telafisi imkansız zararın ortaya çıkacak olması nedeniyle ıskat işleminin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; esas davadaki cevap dilekçesindeki açıklamaları tekrar ederek sermaye borcunu yerine getirmeyen davacının TTK 483. maddesi gereğince ıskat edilmesine ilişkin yönetim kurulu kararının yasaya ve ana sözleşmeye uygun bulunup, butlan koşulları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ:Mahkemece, 14/12/2020 tarihi ara kararı ile asıl davada tedbir isteminin 20/10/2020 tarihli ara kararla reddedildiği, ihtiyati tedbire konu hususun yargılama konusu olması, haklılık durumunun yargılama ile ortaya çıkacak olması ana davanın 07/10/2020 tarihinde açılmış olduğu gözönüne alındığında ıskat işleminin durdurulması yönündeki tedbir isteminin reddine karar verilmiştir.Bu ara karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosyaya ibraz edilen delillere göre davanın haklılığının tespit edilebilir durumda olduğu, sadece dava dilekçesi ekinde bulunan şirket bilançosuna bakıldığında dahi esas sermayenin tamamen ödenmiş olduğunun anlaşılacağı, bilançonun bir şirketin tüm varlıklarını gösteren ve yasa gereği düzenlenmesi zorunlu olan bir belge olduğu, şirketin kuruluşundan yaklaşık 10 yıl sonra 2018 yıl bilançosunda sermaye hesabının bakiye vermiyor olması bile başkaca araştırmaya gerek olmaksızın yaklaşık ispat için delil olduğu, HMK 390/3 maddesindeki yaklaşık ispatın gerçekleştiği, tam ispatın aranmadığının madde gerekçesinde açıklandığı, şirket bilançolarının maliyenin onayından geçmiş kesin delil niteliğinde evraklar olduğu, yargılama süreci dikkate alındığından müvekkiline ait hisselerin üçüncü kişiler devri ihtimalinin bulunduğu böyle bir durumda dava sonunda verilecek hükmün infaz kabiliyeti olmayacağını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ıskat işleminin durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir kararının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Asıl dava, sermaye koyma borcunun olmadığının tespiti, birleşen dava ise ıskata ilişkin yönetim kurulu kararının TTK 391. maddesi gereğince butlanın tespiti davasıdır.Talep, ıskat işleminin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir istemini kapsamaktadır.İlk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiş, bu ara karara karşı, davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK 355. maddesi uyarınca, davacı vekili tarafından ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır.Davalı şirket yönetim kurulunun 15/09/2020 tarihli kararıyla, şirket ortağı davacının ıskatına (paylara ilişkin haklardan yoksun bırakılmasına) karar verilmiştir. Anonim şirketlerde ıskat TTK 481. ve devamı maddelerinde, batıl olan yönetim kurulu kararları ise TTK 391. maddesinde düzenlenmiş olup, mahkemece ile yapılacak yargılama sonucunda yönetim kurulun tarafından alınan bu kararın ıskat usulüne uygun olup olmadığı veya batıl nitelikte kararlardan bulunup bulunmadığı tespit edilerek neticesine göre karar verilecektir.Yönetim kurulu kararlarının icrasının durdurulması veya ihtiyati tedbir konusunda TTK’da açık düzenleme bulunmadığından, HMK’nın ihtiyati tedbire ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.HMK’nın 389/1. maddesine göre, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.HMK 390/3.maddesi uyarınca, tedbir talep eden taraf, dilekçesine dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisine haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.Geçici koruma niteliğinde bulunan ihtiyati tedbirin amacına uygun olarak HMK 390/3 maddesinde yaklaşık ispat kuralı getirilmiş olup, tedbir talebinin kabulü için tam ispat şartı aranmaz. İhtiyati tedbir isteyenin haklılığı konusunda tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel yaklaşık bir kanaatin yeterli olacağı öngörülmüştür.HMK 389. maddesi uyarınca uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir verilebilecek olup, somut olayda, ıskata ilişkin yönetim kurulu kararı uyuşmazlık konusu olduğu gibi ıskata esas, ödenmediği ileri sürülen sermaye borcu kuruluş sermayesine ilişkin olmasına ve şirketin kurulduğu 2007 yılından bu yana yapılan genel kurullar ve genel kurulda onaylanan bilançolarında ve davacı vekili tarafından ibraz edilen en son 2018 tarihli bilançosunda şirketin sermayesinin tamamen ödenmiş olduğunun belirtilmesine göre HMK390/3 maddesindeki yaklaşık ispat koşulunun yerine getirildiğinin kabulü gerekir. Öte yandan TTK’nın 482. maddesine göre, yönetim kuruluna, mütemerrit pay sahibini, iştirak taahhüdünden ve yaptığı kısmi ödemelerden doğan haklarından yoksun bırakmaya ve söz konusu payı satıp yerine başkasını almaya ve kendisine verilmiş pay senedi varsa, bunları iptal etme yetkisi verilmiştir. Dava konusu kararın niteliği ile TTK 482. maddesi birlikte değerlendirildiğinde; HMK 389.maddesi anlamında, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğma ihtimalinin bulunduğu sabit olduğu gibi dosyaya sunulan belge ve bilgilerin HMK 390/3 maddesindeki yaklaşık ispatı da sağladığı nazara alınarak ihtiyati tedbir isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmesi isabetli olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi ara kararının kaldırılmasına, birleşen davada davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile; sermaye borcununun %15’ine tekabül eden 37.500,00 TL nakit teminat yatırılması veya aynı bedel üzerinden kesin ve süresiz banka teminat mektubunun ibrazı halinde davalı şirket yönetim kurulunun 15/09/2020 tarihli 2020/4 sayılı davacının ıskatına ilişkin yönetim kurulu kararının icrasının tedbiren durdurulmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: İhtiyati tedbir isteyen birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; istinafa konu ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbire vaki itirazın reddine ilişkin 14/12/2020 tarihli ara kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,1-Davacı vekilince 250.000,00 TL’nin %15 i olan 37.500,00 TL nakit teminatın mahkeme veznesine depo edilmesi veya kesin ve süresiz banka teminat mektubunun dosyaya ibrazı halinde; dava konusu 15/09/2020 tarihli Yönetim Kurulu kararının icrasının TEDBİREN DURDURULMASINA,3- İhtiyati tedbir kararının uygulanması, tedbir isteyen tarafa tefhim veya tebliğinden itibaren bir hafta içinde talep edilmediği takdirde, tedbir kararının kendiliğinden kalkacağının iş bu kararın tebliği ile İHTARINA, 4- Kanuni süresi içerisinde kararın uygulanmasının talep edilmesi ve teminata ilişkin ara kararın yerine getirilmesi halinde kararın İlk Derece Mahkemesi Yazı İşleri Müdürlüğünce infaz edilmesine, karardan bir suretin tedbir talebinden sonra icra takibi başlatıldığının bildirilmesi halinde ilgili icra müdürlüğüne gönderilmesine,6-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcı 54,40 TL’nin istem halinde kendisine iadesine,7-İstinaf yargılama giderlerinin verilecek nihai kararda değerlendirilmesine,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)-f maddesi uyarınca KESİN olarak oy birliğiyle karar verildi. 14/06/2021